Ayşe Eyyüpkoca Atila
Ayşe Eyyüpkoca Atila

SIRADAN BİR KADININ SIRADAN OLMAYAN HİKÂYESİ: ANNEM

03 Mart Cuma2023 Burada hikâyelerini okuduğunuz her bir hanımefendi, kadın ve anne olmayı, bir kadının anne olmaktan ibaret olmadığını, ev, çocuk ve varoluşları arasında nasıl dengekurduklarını anlattı ve anneliğin de kadınlığın da sadece parça ile bütün arasındaki ilişkinin temsil aracı gibi bir şey olduğuna dikkat çekti. Kendilerine yönelttiğim sorulara, sorunlarımızın tespitine değil, çözümüne dair gerçekten de işimize yarayacak sahici cevaplar verdiler. Yaklaşık dört yıldır devam eden Çocuklarla Koşan Kadınlar söyleşi dizisini elbette bir yerde nihayete erdirmem gerekiyordu. Kendilerini bu dünyaya rasgele bırakmayan, kendi varlıklarının hükmünü yürütebilen, dünyaya bir anlam arayışı içinde kök salabilen ve en önemlisi bunu bir sorumluluk olarak duyabilen birbirinden kıymetli otuz dokuz ismi ağırladığım bu köşeye bir son yazmak düşündüğümden daha zor oldu. Çünkü kırkıncı isim öyle bir isim olmalıydı ki, hikâyesi hem bir son hem bir başlangıç olsun. Haftalarca düşündüm ve oldukça sıradan bir kadının aslında sıradan olmayan hikâyesi ile bu diziyi nihayete erdirmeye karar verdim. Çünkü bu Çocuklarla Koşan Kadınlar üst başlığı altında belki de asıl dikkat çekmeye çalıştığım şeyin özü olacaktı. Bu topraklarda sıradan görünen ama aslında sıradan bir hikâyesi olmayan belki de milyonlarca kadın yaşadı, yaşıyor. Şimdi sizlere emeğinin görünür olup olmamasıyla ilgilenmeden; her ne koşulda olursa olsun daima üreten, mücadele eden, iyi bir insan olmayı tek bir çerçeve içine girmeden başarabilen, ömrünü 7 çocukla koşarak yaşayan ve belki de hayatı boyunca didindiği her şeyde sadece Allah’ın rızasını gözeten bir kadından, iki yıl evvel kaybettiğim annemden bahsedeceğim…
Ayşe Eyyüpkoca Atila

EN KOLAY ACI BAŞKASININ ACISI…

31 Ocak Salı2023 Sümeyra Keleş Yerkel, tarih mezunu, sosyoloji ve medya/iletişim bölümlerinde yüksek lisans yapmış, uzunca bir süre TRT World’de çalışmış, Kültür ve Turizm Bakanlığında bakan danışmanlığı gibi kimi görevler yürütmüş, halihazırda medya veri analisti olarak çalışan, msu gibi bir özgeçmişe sahip biri. Ama bütün bunların dışında Sümeyra’nın herkesin bilmesini istediğim bir başka hikâyesi var. Sümeyra iki evlat annesi. Biri özel… Yerkel’in ve dolayısıyla Emir Zahit’in hikâyesinin peşine düştüğümden bu yana tarif etmekte güçlük çektiğim bir yumru taşıyorum boğazımda. Kurucu ortağı olduğu, “özel çocuk” sahibi anne olmanın getirdiği duygu ve deneyimlerinini paylaştıkları Hemhâl Podcast’lerini, uzunca bir süre mutfakta çalışırken, trafikteyken dinledim. Sonunu bilmeme rağmen onlarca kaydın sonunu kaygı içinde bekledim. Çok kez kalakaldım, öylece. O tutulmayı yine Sümeyra ve Hemhâl Podcast ortağı Ümran’ın her şeye rağmen şükür dolu sesleri bertaraf etti. Hele, “Emir Zahit’i Yolcularken” bölümü… Arabayı sağa çektim. Bir süre kaldım orada. İnsanlığımın, anneliğimin derinliğiyle yüzleşmemi sağlayan cinstendi. Hayatı normal, sağlıklı akışında yaşayan insanları alabora edecek türden bir hikâyenin içindeydim resmen. “Beklenen bir olay olarak görülen ölüm, bekleyişe son vermeye muktedir değildir.” diyordu Borgna. Bunu gördüm; Emir Zahit’in ölümü Sümeyra’nın bekleyişine son vermemiş. Bilakis, sabır ve tevekkül içinde bekleyen bir anne görüyorum hâlâ. Her birimiz anneliğe dair edindiği deneyimi avucunda tutsun evet, fakat şimdi bir başka göz ve kulakla bir özel çocuk annesini, Sümeyra’yı dinleyelim… Çünkü inanıyorum ki bu hem bize hem her gün yanımızdan geçen başka özel gereksinimli çocuk annelerine, hem de Sümeyra’ya iyi gelecek.
YENİ YAZILAR

Birol Biçer

Terör devleti İsrail Filistin, Batı Şeria, Gazze, Lübnan, Suriye, İran, Yemen, Katar gibi Orta Doğu’da birçok yerde tüm dünyanın gözleri önünde kendi keyfine göre soykırımlar, katliamlar, suikastlar düzenliyor, işgallerde bulunuyor, baskı yapıyor, füzelerle bombardımanlar düzenliyor. Tüm uluslararası hukuka, uluslararası topluma, BM başta olmak üzere uluslararası kuruluşlara rağmen İsrail tüm bunları rahat rahat işleyebiliyor. Neredeyse tüm ülkeler tarafından kabul edilmiş ve garantiye alınmış hukuka ve kurallara rağmen insanlığın nefretini çeken insanlık dışı suçların ve ahlaksızlıkların küçük bir devlet tarafından böyle pervasızca işlenebilmesi normal şartlar altında akıl alacak şey değil ama İsrail söz konusu olduğunda bu durum artık dünyanın normallerinden biri haline gelmiş durumda. Peki, soykırım, ayrımcılık, nefret ve terör devleti İsrail nasıl oluyor da bu kadar rahat ve küstahça hareket edebiliyor, nasıl olup da dünya nüfusunun büyük kısmının nefret ve tepkisine rağmen dünyadan çok büyük bir destek alabiliyor? İsrail söz konusu olduğunda bu durum maalesef şaşırtıcı değil zira tüm insanlık değerlerini ayaklar altına alan bu ülkenin bu pervasızlığının altında ve arka planında çok büyük planlamalar, lobiler, bağışlar, ittifaklar, finans ve medya gücü, son derece sıkı bir örgütlenme ve çalışma mevcut. Yahudi-İsrail- Siyonizm gücünün temel sütunlarına gelin birlikte göz atalım.

BİZE ULAŞIN