Birol Biçer
Birol Biçer

YAHUDİLERİN DÜNYADA GÜÇ VE NÜFUZLARININ TEMELLERİ

25 Kasım Salı2025 Terör devleti İsrail Filistin, Batı Şeria, Gazze, Lübnan, Suriye, İran, Yemen, Katar gibi Orta Doğu’da birçok yerde tüm dünyanın gözleri önünde kendi keyfine göre soykırımlar, katliamlar, suikastlar düzenliyor, işgallerde bulunuyor, baskı yapıyor, füzelerle bombardımanlar düzenliyor. Tüm uluslararası hukuka, uluslararası topluma, BM başta olmak üzere uluslararası kuruluşlara rağmen İsrail tüm bunları rahat rahat işleyebiliyor. Neredeyse tüm ülkeler tarafından kabul edilmiş ve garantiye alınmış hukuka ve kurallara rağmen insanlığın nefretini çeken insanlık dışı suçların ve ahlaksızlıkların küçük bir devlet tarafından böyle pervasızca işlenebilmesi normal şartlar altında akıl alacak şey değil ama İsrail söz konusu olduğunda bu durum artık dünyanın normallerinden biri haline gelmiş durumda. Peki, soykırım, ayrımcılık, nefret ve terör devleti İsrail nasıl oluyor da bu kadar rahat ve küstahça hareket edebiliyor, nasıl olup da dünya nüfusunun büyük kısmının nefret ve tepkisine rağmen dünyadan çok büyük bir destek alabiliyor? İsrail söz konusu olduğunda bu durum maalesef şaşırtıcı değil zira tüm insanlık değerlerini ayaklar altına alan bu ülkenin bu pervasızlığının altında ve arka planında çok büyük planlamalar, lobiler, bağışlar, ittifaklar, finans ve medya gücü, son derece sıkı bir örgütlenme ve çalışma mevcut. Yahudi-İsrail- Siyonizm gücünün temel sütunlarına gelin birlikte göz atalım.
Birol Biçer

GÖZÜN VE İMAJIN GÖLGESİNDE VAROLMAK

26 Haziran Çarşamba2024 Yaşadığımız çağın ana unsurlarından biri görselliğin hâkimiyeti. Ne mananın ne de sözün artık eski belirleyiciliği kalmadı. Özellikle televizyonun icadından günümüzün medya araçlarına uzanan süreçte hayatta dikkate almamız, satın almamız, yönelmemiz, tanımamız, bilmemiz, beğenmemiz, örnek almamız, arzulamamız, seçmemiz, ciddiye almamız, saygı duymamız istenen hemen her şey yoğun bir görsellikle sunuluyor. Nefret etmemiz, onaylamamız, kötü görmemiz istenenlerse yine aynı yoğunlukta negatif bir görsellikle... Böyle bir dünyanın kral kavramının “imaj” olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu dünyanın bizi hızla sürüklediği bir eğilimse artık kendimizin de büyük ölçüde birer imaj olmamız. Daha açık söylersek varlığımızı bir görüntüye dönüştürmemiz ve hayatı bu “ben imajı” üzerinden deneyimlememiz. Çağımızın bu yönünü tahlil etmeye çabalamış önemli eleştirel düşünürlerin yaşadığımız bu zamanları “görüntü toplumu”, “teşhir cemiyeti”, “imaj devri”, “gösteri toplumu”, “şeffaflık toplumu”, “gözetim toplumu”, “göstergeler imparatorluğu” ya da “görsel toplum” şeklinde tanımlamaları boşuna değil. Bu kavramsallaştırmaların işaret ettiği şeyin temelinde ise göz ve görüntü yatıyor. Temelinde gözün ve görüntünün yattığı bir yerden çıkması beklenebilecek şeylerin başında ise bir görünme ve gösterme biçimini ifade eden teşhir ve ifşanın gelmesi kaçınılmaz.
YENİ YAZILAR
BİZE ULAŞIN