SUUDİ ARABİSTAN
SÎRA
SUUDİ ARABİSTAN'IN KADIN ROCK GRUBU
Çarpıcı bir değişim ve dönüşüm içine girmiş görünen Suudi Arabistan'da geçtiğimiz yıl ilklerin yılı oldu. Bunlardan en beklenmediklerinden biri de dört Arap kızının kurduğu ve sahnelerin tozunu atmaya başlayan Sîra grubu. Psychedelic rok müziği alanında müzik yapan bu dört kız Suudi Arabistan'da değişim rüzgârının yeni yüzlerinden biri olarak müzik sahnelerine adeta bir yıldırım gibi düştü. Solist ve klavyeci Nora, basçı Mîş, gitarist Haya ve baterist Thing'den oluşan grup sosyal medyada tanıştı ve ilk rock albümü "el- Mücelled el-Evvel"i 2024 Aralık ayında çıkardı. Modern rock müziği psychedelic bir tarzda Arapça olarak yorumluyor ve geleneksel kültürleriyle harmanlıyor. Görünüş olarak da aynı tarzı benimsiyorlar. Grubun solisti Nora kendilerini şöyle anlatıyor: "Rüzgâr tersine döndü ve değişim artık kaçınılmaz. Biz de grubumuzu değişimin başladığı anda kurduk." Suudi Arabistan'da Soundstorm festivaliyle sahnelere atılan grup, bundan sonra diğer Arap ülkeleri ve Avrupa sahnelerine çıkmayı hedefliyor.
HİNDİSTAN
ROOP REKHA VERMA 80'LİK YAŞITLARINI ÖRGÜTLEYEN BİR AKTİVİST
Başbakan Narendra Modi ve partisi, yıllardır devam eden ve giderek bağnazlaşan Hindu milliyetçiliğini mevcut ulusal seçimler sırasında ülkedeki azınlıklara karşı karalama kampanyaları yürütürken, oldukça ileri yaştaki aktivistlerden oluşan küçük bir grup, bu akıntının tam tersi yönde köprüler kuruyor ve insanları dini gruplar arasında diyalog ve uyuma yönlendirmek için çabalıyor. Bu yaşlı barış ve uzlaşma aktivistlerinin başını çekenlerden başlıcası eski bir üniversite öğrenci lideri olan Roop Rekha Verma. 80 yaşındaki Verma'nın örgütlediği yaşıtı diğer aktivistler özellikle mezhep çatışmalarının yaşandığı Kuzey Hindistan'daki mahalleleri dolaşıyor ve sırt çantalarındaki "Birbirinizle konuşun. Kimsenin sizi bölmesine izin vermeyin" şeklinde mesajlar içeren broşürleri insanlara dağıtıyor, çarşıda, pazarda, kahvehanelerde nasihatte bulunuyorlar. Roop Verma ve hayatlarının son baharında genç kalmayı seçen tecrübeli aktivistler iktidardaki Bharatiya Janata Partisi (BJP) tarafından giderek normalleştirilen nefret ve bağnazlık dalgasına karşı mücadele veriyorlar.
ABD
PETE HEGSETH HAÇLI HAYRANI, MÜSLÜMAN KARŞITI, İSRAİL SAVUNUCUSU
Trump'ın savunma bakanı olarak belirlediği Pete Hegseth'in başlıca özelliği son derece bağnaz bir Evanjelist olması ve Orta Çağ Haçlı rüyaları kurması. Vücuduna dövme ile nakşettirdiği kocaman Haçlı sembolleri Hristiyan milliyetçiliği, beyaz üstünlükçülüğü ve diğer aşırı sağ eğilimlerle ilişkilendiriliyor. Dövmelerle kaplı vücudunu gösteren fotoğraflarıyla bilinen Hegseth'in bir başka özelliği ise komplo teorileri ve yalanlarla dolu kitaplarında İslam'ı Batılıların en büyük düşmanı olarak resmetmesi. Göğsündeki Haç dövmelerinin yanı sıra koluna Haçlı sloganı "deus vult" (Tanrı dilerse) da yazdıran savunma bakanı adayının kitaplarında bağnaz bir Müslüman karşıtı söylem hâkim. Solcuları ve Müslümanları ABD'yi yıkma çabası içindeki düşmanlar olarak ele alıyor ve Orta Çağ haçlılarını putlaştırıyor. Hegseth 2020 tarihli bir kitabında hem iç düşmanları hem de İsrail düşmanlarını hedef alan bir "Amerikan Haçlı Seferi" çağrısında bulundu. Orta Doğu çatışma içindeyken dünyanın en büyük askeri gücünden sorumlu olmak üzere Trump'ın böyle birini göstermesi çok manidar.
KÜRESEL
2024'ÜN (EN YOLSUZ) ŞAHSİYETİ BEŞŞAR ESAD SEÇİLDİ
Organize Suç ve Yolsuzluk Raporlama Projesi (OCCRP) 2012'den beri her yıl "Yılın Şahsiyetleri"ni seçiyor. Ancak bu ödül küresel çapta suç ve yolsuzlukta öne çıkan, demokrasiye ve insan haklarına zarar vermek için en çok eylemde bulunan kişiyi öne çıkarıyor. OCCRP'nin bu bağlamda 2024'ün 1 numaralı şahsiyeti olarak seçtiği kişi devrik Suriye lideri Beşşar Esad oldu. Esad'ın Yılın şahsiyeti seçilmesinin başlıca nedenleri arasında ülkesini uçuruma sürükleyen yönetiminin yanı sıra uyuşturucu Captagon üretimiyle yönetimini finanse etmek, insan ve sigara kaçakçılığı ile bölge genelinde şiddeti, uyuşturucuyu ve yolsuzluğu yaymak yer aldı. Filipinler'in küfürbaz ve otoriter eski lideri Rodrigo Duterte, mafya bağlantıları bulunmakla ve sigara kaçakçılığıyla itham edilen Karadağ Başbakanı Milo Djukanovic Esad'ın gerisinde kalan isimler oldu. Yarışmanın 13 yıllık tarihinde jüri üyeleri ilk olarak verilen "Yaşam Boyu Başarısızlık Ödülü"ne de dünyanın en uzun süre görev yapan diktatörlerinden biri olan Ekvator Ginesi Devlet Başkanı Teodoro Obiang Nguema Mbasogo layık bulundu.
PAKİSTAN
11 EYLÜL SALDIRILARINI HATIRLATAN HAVAYOLLARI REKLAMI
Pakistan Uluslararası Havayolları'nın İslamabad-Paris uçuşlarının yeniden başlamasını duyuran reklam görseli büyük ilgi gördü. Ancak bu ilgi beğeniden çok korkudan kaynaklanıyordu. Pakistan Uluslararası Havayolları'nın Paris uçuşlarının dört yıl aranın ardından yeniden başlaması şerefine hazırlattığı reklam görseli aslında Paris'in ünlü Eyfel Kulesi'ni ön plana çıkarıyordu ancak talihsiz bir şekilde ABD'de gerçekleşen 11 Eylül terör saldırılarını andırıyordu. Bir uçağın doğrudan Eyfel Kulesi'ne doğru uçuşunu resmeden görseli uçağın hemen altında büyük harflerle yazan reklam
spotu ise görselin talihsiz mesajını pekiştirecek türdendi: "Paris, bugün geliyoruz." Eyfel Kulesi'ne çakılacakmışçasına havada süzülen uçak görseli özellikle sosyal medyada New York'taki İkiz Kuleleri hedef alan 11 Eylül saldırılarıyla özdeşleştirilince haliyle kızılca kıyamet de kopmuş oldu. Yanlış
anlaşılmalara ve tepkilere yol açan bu talihsiz reklam görseli hakkında en ilginç yorum ise Economic Times gazetesininki oldu: "İnternet ahalisi bu reklamın El Kaide tarafından yapılıp yapılmadığını merak ediyor."
TANZANYA
ALMANLARIN KATLETTİĞİ ATALARININ KEMİKLERİNİ GERİ İSTİYORLAR
Tanzanya, 1885'ten 1918'e kadar otuz üç yıl boyunca Almanların sömürgesi oldu. Bu dönemde birçok bağımsızlık hareketi oluştu ve birçok Tanzanyalı işgalcilere karşı silaha sarıldı. Ancak Alman baskısı sistematik ve şiddetliydi. Sömürüye isyan eden binlerce Tanzanyalı öldürüldü ve bunların çoğunun kafatasları ve kemikleri daha sonra Almanya'ya gönderilerek Afrikalı halkların beyazlardan daha aşağı olduğunu ileri süren teorileri desteklemek amacıyla sözde bilimsel olarak incelendiler. Almanlar tarafından öldürülen bu Tanzanyalı muhaliflerden kalan iskeletler ve kalıntılar bugün birçok Avrupa müzesine dağılmış durumda. Güney Tanzanya'da gerçekleşen böyle bir katliamda atalarını kaybeden Tanzanyalılar cenazelerini geleneksel ritüellere uygun olarak gerçekleştirebilmek için birkaç yıldır kemiklerin kendi ülkelerine geri gönderilmesi için mücadele ediyor. Ancak kemiklerin büyük kısmının değerlendirilemeyecek kadar hasar gördüğünü belirten Alman uzmanlar şimdi bu insan kalıntılarını DNA testleriyle teşhis ederek ailelerine teslim etmeyi hedefliyor.
İSRAİL
SOYKIRIM VE KATLİAMI İSRAİL ASKERLERİ DE İTİRAF EDİYOR
İsrail'in Filistin-Gazze'de işledikleri soykırıma varan katliamlar hepimizin malumu. Bunu bir tek İsrail ve destekçisi ülkeler görmek istemiyor. Ancak bu insanlık vahşetini işlediklerini artık bizzat İsrailli askerler bile itiraf ediyor. Son olarak İsrail ordusunda görev yaparak Gazze'deki vahşete katılan 200 İsrail askeri hükümetlerine bir mektup yazarak Netanyahu hükümetinin derhal bir ateşkes sağlamamasını istedi. Bununla da kalmayarak ateşkesin
sağlanmaması halinde orduyla tüm bağlarını koparacaklarını ileri sürdüler. Associated Press'e konuşan askerler, soykırımcı İsrail ordusunun Filistin halkına karşı işlediği ve kendilerinin de katıldığı insanlık dışı eylemleri detaylarıyla da anlattılar. Gazze'ye yönelik operasyonların insanlık dışı boyutlarını itiraf eden bu askerler, Tsahal'ın ayrım gözetmeksizin Filistinli sivilleri hedef aldığını ve insan hayatının tamamen değersizleştirildiğini de söylediler. İtirafçı askerlerden Yuval Green'in sözleri ibretlikti: "Filistinlilerden çalmak ve onları yok etmek bir emir değil, zalimliktir. Artık buna ortak olmak istemiyorum."