Tuba Kaplan
Tuba Kaplan

ENERJİ” İLE DOLU YENİ İNANÇ VE YAŞAM PRATİKLERİ “

31 Mayıs Çarşamba2023 20. yüzyılda ortaya çıkan manevi dünya arayışının tezahürü olarak görülebilecek ve son yıllarda yaygınlaşan spritüal akımlar tüm dünyayı etkisi altına almış durumda. Bu eklektik, yarı-dini, spritüal hareketlerden biri de New Age (Yeni Çağ) akımı. New Age hareketler din/ spritüalizm ve bilimi bir araya getirmeleriyle öne çıkıyorlar. Bu hareketlerin felsefesini özellikle Uzak Doğu ve pagan dinlerin doktrinleri oluşturuyor. Dini terimlerin yanında aynı zamanda kuantum kuramı, frekans ve enerji gibi bilimsel kavramlara sıkça atıf yapılıyor. Bu terminolojinin öğreticilerinde; Tanrı, Tanrıça, Yüksek Benlik (High Spirituality), İçsel Çocuk (Inner Child), Mutlak Güç (Absolute Power) gibi ifadeler, insanın içpotansiyel ve enerjilerini gösteren mistik ve manevi derinliklerin tanımlamaları ziyadesiyle hâkim. New Age akımı özellikle enerji ve şifa (healing) üzerinde duruyor. İnsanın içinde onun fiziksel ve psikolojik sorunlarının üstesinden gelmesini sağlayan kozmik bir gücün varlığı öngörülüyor. Aynı gücün evrendeki çeşitli güç merkezlerinden de enerji hatları ile yayıldığına, insanların bilinç seviyelerini yükselttikçe içlerindeki bu gücün farkına varacaklarına ve böylelikle herhangi bir dışsal otoriteye (dini kurum, hiyerarşi, rehber vs.) ihtiyaç duymadan bu güçlerini kullanacaklarına inanılıyor. Bu durum beraberinde istismar ve manipülasyon riskini de barındırıyor. Spritüal enerji, kişinin manevi dünyasına vakıf olması ile birlikte etrafına yaymaya başladığına inanılan etkiye deniliyor. Maddiyatçı bir dünyada yaşayan modern insanın bu “enerjiler”e olan merakı ve onlardan beklentileri, suiistimale açık bir alan olduğu gibi inanç açısından risk taşıyor. Lacivert okurları için son dönem yaygınlaşan, enerji, yeni akımlar, kuantum, şifa gibi spritüal ögelere dayanan bu akımları bizzat uygulamacılarına sorduk. Takdir okuyucunun…
Tuba Kaplan

TÜRKİYE’DE İSLAMCILIĞIN KISA TARİHİ

05 Mayıs Cuma2023 Türkiye’nin fikri ve siyasi arka planında derin duraklar ve entelektüel yarıklar görüyoruz çünkü bu topraklarda varoluş mücadelesi ezelden beri hüküm sürüyor. Varoluşa dair anlam çabalarının, aslında zemini Türkiye olan büyük bir farkındalık tarihi olduğunu söylemek mümkün. Türkiye’nin birliktelik mücadelesi Türkiye’de fikir işçilerinin dikkatini çekmiştir her zaman. Tarihin tüm kırılma anlarında bu memlekete dair duyuş ve inanış gelişkin olmuştur. Aynı şey İslamcılık düşüncesi için de geçerlidir. İslamcılık, yaygın kanaatin aksine Müslümanların yenilmiş psikolojiyle kalkıştığı bir hamle değil. Daha Müslümanlar üstün ve güçlüyken Batı’nın hamlelerini fark edip onu engellemeye, çağın teknikteknolojik, iktisadi, siyasi yapısını anlayıp kendine göre olanı almak ve ona İslami olanla cevap vermek üzere gelişen bir dikkat 18. asır çabasını içeren bir İmparatorluk düşüncesidir. Batı’nın güçlenip Müslümanların geride kalmasından önce sıkıntı fark edilerek İslamcılık denilen ilmi, siyasi, kültürel, fikri hareket başlamıştır. Osmanlı halifesi, devlet adamı, bürokrasisi, uleması daha 1700’lerin ilk çeyreğinde modernitenin farkına varır. Teknik ve teknolojinin Batı’ya getirdiği üstünlüğü zaten görüyor ve tecrübe eder. Hem çağın gerekleri olan bu bilgi ve bilimi İmparatorluğa getirmek hem klasik İslami düzeni etkinleştirip yer yer terkiplerde bulunmak üzere hareket geçer, reformlar hazırlar. Bu sebeple İslamcılık düşüncesi “çöküşten sonra tekrar nasıl yükseliriz” boyutundan uzak, öncelikle hamle içindeki Avrupa ile yarışmaya odaklanır. “Çağın ruhunu, düzenini, teknik imkânlarını ne şekilde İslam âlemine, İslam düşüncesine getiririz, uyarlarız” kaygısı, düşünürleri, fikir işçilerini ve devlet adamlarını yoğun bir çaba içine, girişim ve siyaset arayışlarına sokar. İşte bunların en ön saflarda yer alanları…
Tuba Kaplan

DİJİTAL DÜNYA PROJESİNİN KARANLIK YÜZÜNE DAİR TEORİLER

15 Eylül Perşembe2022 Gerçekliğin altüst edildiği ve insan tekinin gerçeklik ötesinde de kullanışlı tüketiciler olarak algılanmasına kapı aralayan Metaverse adı altında oluşturulan kurgusal bir evrene hızlıca girmiş bulunuyoruz. Matrix’ten çok da farklı görünmeyen bir sanal âlemden bahsedebiliriz. What is the Matrix? Filmde kablolarla sanal âleme geçiliyordu şimdi ise durum başka. Temelde Metaverse insanların sanal gerçeklik araçları, arttırılmış gerçeklik gözlükleri, akıllı telefonlar, uygulamalar ve diğer araçlarla birbirleriyle çalışabileceği, oyun oynayabileceği, tanışabileceği, etkileşim içerisine gireceği birbiriyle bağlantılı sonsuz sayıda sanal gerçeklik topluluğu olarak tanımlanabilir. Otuz yıl önce bir bilimkurgu romanında ortaya atılan Metaverse kavramı kurgusal bir dünyayı niteliyor. Bu yeni sanal âlem aracılığıyla insanlar sanal gerçeklik cihazları sayesinde alışveriş yapma, arsa alma, sinemaya gitme, kafede zaman geçirme gibi pek çok eylemi fiziksel bir çaba harcamaksızın yapabiliyorlar. Büyük şirketlerin peşinde koştuğu, sanal arsaların alındığı, konserlerin hatta düğünlerin düzenlenmeye başladığı bir simülasyon ağı söz konusu olan. Ancak herkes sunulan bu parıltılı yüzle görmekten yana değil. Metaverse hakkında sorular, kaygılar, ithamlar hatta komplo teorileri de gırla gidiyor. Bakalım madalyonun diğer yüzünde ne gibi soru ve teoriler yer alıyor.
Tuba Kaplan

DİJİTAL ÇAĞDA MODERN ŞİFACILIK

20 Temmuz Çarşamba2022 Şifacılık, spritüal yaşam koçluğu, kariyer koçluğu gibi birçok yolculuğun modern literatürü ve hayatı kaplayışına tanık oluyoruz. Türkiye’de her geçen gün enerji şifacılığı uygulamalarından tutun Reiki, Theta Healing, EFT, Access Bars ve Jass, EMDR, Recal Healing, Grabovoi Sayıları’na kadar birçok uygulamaya ilgi artıyor. Medyayla günlük tercihlerimizin belirginleştiği bu dönemde enerjiyle şifacılık uygulamaları sosyal medya vasıtasıyla popülerliğini artırıyor. New Age inanışları içerisinde kabul edilen enerji şifacılığı fizyolojik hastalıklardan kişisel problemlere, hayatta başarıdan varlıkla uyum sağlamaya dek birçok soruna çözüm önerileri sunuyor. Hint dinleri, Uzak Doğu dinleri ve mistik felsefelerden mülhem şifa yöntemleri yeniden formüle edilerek modern insanların çıkmazlarına çözüm odaklı bakış getirme iddiasındalar. Bu uygulamalar geçmişte yaşanan bilinçaltındaki olumsuzlukların temizlenmesi, kendiliğini değerli gören bireylerin varoluşlarına katkı sunmak, farkındalığı yükseltmek, bireyin içsel yolculuğuna kapı aralamak, travmaları çözmek gibi çoğu aynı zamanda içsel bir yolculuk da içeren öneriler getiriyor. Bu şifalardan yararlanan insanlar kültür oluşturup bir araya geliyor, duygu ve düşüncelerin sürekliliği için birbirlerine destek oluyorlar. Bakalım modern insanın buradan çıkışı mümkün mü?
YENİ YAZILAR

Birol Biçer

Terör devleti İsrail Filistin, Batı Şeria, Gazze, Lübnan, Suriye, İran, Yemen, Katar gibi Orta Doğu’da birçok yerde tüm dünyanın gözleri önünde kendi keyfine göre soykırımlar, katliamlar, suikastlar düzenliyor, işgallerde bulunuyor, baskı yapıyor, füzelerle bombardımanlar düzenliyor. Tüm uluslararası hukuka, uluslararası topluma, BM başta olmak üzere uluslararası kuruluşlara rağmen İsrail tüm bunları rahat rahat işleyebiliyor. Neredeyse tüm ülkeler tarafından kabul edilmiş ve garantiye alınmış hukuka ve kurallara rağmen insanlığın nefretini çeken insanlık dışı suçların ve ahlaksızlıkların küçük bir devlet tarafından böyle pervasızca işlenebilmesi normal şartlar altında akıl alacak şey değil ama İsrail söz konusu olduğunda bu durum artık dünyanın normallerinden biri haline gelmiş durumda. Peki, soykırım, ayrımcılık, nefret ve terör devleti İsrail nasıl oluyor da bu kadar rahat ve küstahça hareket edebiliyor, nasıl olup da dünya nüfusunun büyük kısmının nefret ve tepkisine rağmen dünyadan çok büyük bir destek alabiliyor? İsrail söz konusu olduğunda bu durum maalesef şaşırtıcı değil zira tüm insanlık değerlerini ayaklar altına alan bu ülkenin bu pervasızlığının altında ve arka planında çok büyük planlamalar, lobiler, bağışlar, ittifaklar, finans ve medya gücü, son derece sıkı bir örgütlenme ve çalışma mevcut. Yahudi-İsrail- Siyonizm gücünün temel sütunlarına gelin birlikte göz atalım.

BİZE ULAŞIN