İRTİCA: Gericiliğin bizatihi kendisidir. Ancak kapsamının nasıl doldurulacağı Beyaz Türklerin anlayış ve keyfine kalmıştır. Onların yaşam tarzı ve ideolojilerine uygun gelmeyen herhangi bir şey de olabilir. (Örneğin; herkesin içki içtiği bir ortamda içmemek bile olabilir.) İrtica aynı zamanda zombilik özelliği taşır bu yüzden sık sık "İrtica yine hortladı" denilir. ("Brifingler bilgilendirme maksadıyla yapılmıştır. Türk Silahlı Kuvvetleri eğer ülkede bir tehdit varsa bunu anlatır. Bu dönemde de (28 Şubat'ta) irtica tehdidi vardı." Çevik Bir, 24.09.2013)
MÜRTECİ-GERİCİ: Eski dilde gerici anlamına gelen bu kavram "çağdaş-laik-kemalist-jakoben" zümrenin favori sözcüklerindendir. "Gerici" ile aynı anlama gelse de bizzat eski dildeki bir tabirden (rücu) türediği için ondan daha katmerli bir gericilik anlamı içerdiği yadsınamaz. Ancak Beyaz Türk sözlüğünde bu anlamla yetinmeyerek çağdaş değerlere, yeniliğe, ilericilere, aydınlanmaya, düzene karşı koyanları, ayaklananları tanımlar. Laikçi
zihniyetteki temsili resmini ise dini herhangi bir sembol, başörtülü, sakallı, sarıklı unsurla çizmek mümkündür. ("Ülkemizde mürteciler her zaman vardır ama siyasal ortam müsait olmadığı sürece kafalarını kaldıramazlar. Bugünlerde durumu uygun görmüş olacaklar ki 'Zombiler' gibi ortaya çıktılar." Rahmi Turan,6 Şubat, 2022)
İSLAMCI: Devlet ve toplumun anayasal, ekonomik ve yargısal olarak İslami uygulamalar üzerine yeniden yapılandırılması gerektiğini öne süren siyasi ideoloji İslamcılığı benimseyen kimseleri ifade eden bu sıfat laikçi jakobenlerin terminolojisinde dindar, mütedeyyin ya da muhafazakâr kesimden gelen her türlü toplumsal ve siyasi talebi yaftalama aracı işlevi görür. ("İslamcı ideoloji veya tarikatlar yasaları aşan bir ayrıcalık sahibi oluyor. Bu nedenle devlet eliyle laiklik yok ediliyor, bunun içinde askeri rejim de var." Uğur Mumcu, 1993)
İRTİCAİ FAALİYET: Ulusalcıların, laikçilerin, Cumhuriyet elitinin benimsediği değerlere ve Batı'dan devşirilmiş her şeye karşı olan faaliyetleri
anlatır. Bununla beraber Beyaz Türkler lügatinde bu kavramın elastikiyetinin ve genişliğinin nihayeti yoktur. "Gericiler"in yani bilumum dindarların yaptığı herhangi bir dini ritüel zamana ve zemine göre bu faaliyetler içerisine sokulabilir. ("İrticai faaliyetler olduğu sürece 28 Şubat devam edecektir. İrtica bin yıl sürerse 28 Şubat da bin yıl sürecektir." Eski Genel Kurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu)
DİNCİ: "İnançlıymış gibi görünüp dini dünya işlerine karıştıran, siyasal çıkarlarına araç olarak kullanan kimse." Sonradan türeme bir kelime olan
dincinin anlamını sözlükler bu şekilde veriyor. Ancak yurdumuzun yakın tarihine baktığımızda uygulamada bu terimin "uysal" olanları dışında neredeyse tüm Müslüman mütedeyyinleri ve dindarları kapsayacak şekilde kullanıldığını görmek mümkün. Yine uygulamada bu terimin Türkiye'de sadece Müslümanları kastettiğini de belirtmekte fayda var. ("Dincilik; dini, çıkar, koltuk, baskı, egemenlik aracı yapan bir sanayi koludur." Rahmi Turan, 03.06.2015)
KEKO: Kürtçe bir kelime olan "keko" aslında "ağabey" anlamına geliyor. Ancak Türkçe'ye yaygın olarak bambaşka bir anlamda ve argo olarak geçmiştir: "Cahil ve eğitimsiz." Bu kelimeyi bu anlamıyla benimseyenler daha çok taşralıları ve özellikle Doğuluları kasteder.
KIRO: Kürtçe, "erkek çocuk" veya "genç adam" anlamına gelir. Görgüsüz, kaba saba ve zevk sahibi olamayanlar için kullanılır ve kullanım alanı çok geniştir. Kıro kelimesi Anadolu'nun Batı kısmında Doğululara ve bilhassa Kürtlere yakıştırılır. ("Kürt kardeşlerimiz Kürtçede oğlum manasına gelen kıro kelimesinin Türkçede 'kaba, görgüsüz' manasında kullanılmasından meğer yıllardır rahatsız olurlarmış." Mutlu Tönbekici, 12.08.2009)
ŞERİATÇI: Şeriat yanlısı anlamına gelir ve daha ziyade toplum yaşamında şeriatın uygulanmasını isteyen ya da dini ahkâmın sadece manevi hayatta değil, hukuki, ekonomik ve siyasi düzenlemelerde de geçerli olmasını isteyen kimse ve hareketleri ifade etmek üzere kullanılır. Jakoben Kemalist ve laikçilerin lügatinde bu terim daha ziyade "Laik, demokratik cumhuriyetin ve çağdaş Batılı değerlerin temellerine dinamit koymayı amaçlayan 'dinci Müslümanlar' anlamına bürünerek, neredeyse tüm müslümanları terör örügütü üyesi olarak göstermeyi amaçlar.
TÜRBAN/TÜRBANLI: Türban esas olarak Hintli Sihlerin inançları gereği başlarını sardıkları sarık benzeri örtüye verilen isimdi. Ancak ülkemizin jakoben "elitleri" bu kelimeyi yıllar boyunca tesettür akidesi gereği Müslüman kadınların başlarını örttükleri örtü yerine kullandılar. Aynı anlayış başörtülü kadınları da ısrarla "türbanlı" olarak nitelendirdi. Hem Türkçe hem de doğru tabirler olan başörtüsü ve tesettür kelimelerinin yerine bambaşka bir kültüre ait "türban" tabirinin kullanılmasının ardındaki maksat ne olabilirdi dersiniz? Küçümseme ve damgalama desek bu sizi şaşırtır mı? ("Sorunun adı, 'Başörtüsü' sorunu değil, 'Türban' sorunu veya halk arasındaki deyişle 'Sıkmabaş' sorunudur." Emre Kongar, 06.10.2022)
NİNJA: Yine tesettürlü kadınları aşağılar şekilde tanımlamak üzere kullanılan son moda tabirlerden biri. Birkaç yıl önce İzmir'den İstanbul'a gelen bir şahsın havaalanında gördüğü başörtülü kadınlara "karaböcekler, kara ninjalar, yazıklar olsun, çirkin pislikler" diyerek çektiği videoyu sosyal medyada paylaşmasıyla şöhret bulan hakaret sıfatı.
KARAFATMA: Halk arasında hamamböcekleri benzeri haşerata verilen "karafatma" isminin çarşaflı kadınları hedeflemesi durumunun hastalıklı bir ideolojinin yanı sıra en az o kadar sağlıksız bir sosyolojiyi ve psikolojiyi de işaret ettiğini söyleyebiliriz. Tesettür biçimleri içinde yer alan çarşaf ve benzeri giysileri tercih eden kadınlar için kullanılan bu aşağılama ifadesi birkaç yıl önce bir dolmuşta yaşanan tatsız bir hakaret hadisesiyle bir kez daha gün yüzüne çıktı. ("İstanbul metrosunda bir kadın, başörtülü kadınlara 'Karafatma' diyerek hakaret ettikten sonra saldırdı." 27.06.2019)
SIKMABAŞ/YASAKBAŞ: Başörtüsünü ve başörtülü hanımları tanımlamak için bir dönem kullanılan "beyaz" terimlerden biri de sıkmabaştı. Sıkmabaş her ne kadar Anadolu'da bir saç örtme biçimi olsa da, laikliği inanç özgürlüğü olarak anlamak yerine kendilerinin dışındaki tüm inançları hizaya getirme yolunda bir sopa gibi yorumlamayı tercih eden kesim tarafından, "başörtüsünü siyasi maksatlarla kullanmak" anlamında kullanıldı. Onlara göre "türbanlılar" ve "sıkmabaşlar" dini olmaktan ziyade siyasi maksatla bu şekilde saçlarını örtüyorlardı. Sıkmabaş tabirinin ifade ettiği alaycı ifade de cabasıydı. ("Üç defa askeri yönetim oldu. Bu dönemlerde başörtüsü sorun olsaydı, o takdirde başörtüsü imalatı, satışı, kullanımı yasaklanırdı. Demek ki ortada bir başörtüsü sorunu yok, sıkmabaş sorunu var." Hurşit Tolon, 2005)
POŞET KAFA: Aniden yağmur bastırdığında kestirme yoldan sağanaktan korunmak için kafalarına naylon alışveriş poşeti geçirenlere espri yollu verilen bu isim son dönemlerde kendini "modern, çağdaş, aydınlık…" vs. gibi tanımlayan güruhun kendi aralarında kullandıkları popüler tanımlamalarından biri olmak üzere. Başörtülü ya da tesettürlü insanları tanımlamak üzere hakaret olarak kullanılıyor. Aleni bir hakaret içermesinden olsa gerek açıkça yazılmayan ve dillendirilmeyen bu tabir, daha ziyade sosyal medyada kapalı grup yazışmalarında kullanılıyor.
CAHİL: Bugüne dek okumamış, gafil, eğitimsiz ya da bilgisiz kimseler için kullanılan "cahil" kelimesi malum kesimde özellikle son seçim sürecinde Ak Parti'ye oy verenleri ifade eden bir yakıştırmaya dönüştü. Bu tabiri seçim sürecinde sıkça duyduk. (Cehalet ile yoksulluk birleşince ortaya AKP iktidarı çıkıyor. İktidarın politikası daha çok çocuk, daha yoksul kitleler, daha büyük cehalet ve iktidarın sürmesi." Orhan Bursalı, 01.07.2018)
GÖBEĞİNİ KAŞIYAN ADAM: Gazeteci Bekir Coşkun'un sık sık kullanmak suretiyle kemalist-laikçi zümrenin gündemi başta olmak üzere tedavüle soktuğu "göbeğini kaşıyan adam" tamlaması bir dönemin parolası olmuştu adeta. "Alt tabaka, cahil, dindar, muhafazakâr, görgüsüz" gibi birçok anlamı birden karşılıyor ve bir dönemlerin resmi Beyaz Türk ideolojisinin dışladığı, aşağıladığı tüm kesimleri bir çırpıda kucaklıyordu. ("Demokrasi, bilinçte aşağı-yukarı eşit insanların rejimidir. Bir toplumun çoğunluğu 'göbeğini kaşıyan adam' ise, orada demokrasi olmaz, olamaz...." Bekir Coşkun, 03.04.2007)
BİDON KAFA: Mevcut iktidara oy verdiği halde ortaya çıkan sıkıntılar ve yolunda gitmeyen işler sebebiyle şikâyet edenleri tanımlayan bu sözün patentinin Bekir Coşkun ile Yılmaz Özdil'e ait olması kuvvetle muhtemel . ("Senin sırtından koltuk sahibi olanlar, borsa vurgunu yapanlar, ihale kapanlar, dolar-faiz volisi vuranlar ise, Perrier'le San Pellegrino'yla jakuzide banyo yapıyor, köpük köpük. Reina'da sular kesik mi sanıyorsun, a benim bidon kafalım?" Yılmaz Özdil, 18.08. 2010)
YOBAZ: Sözlük anlamı bir görüşe ya da inanca körü körüne bağlı olan anlamına gelen yobaz ülkemizde genellikle Kemalist-ulusalcı ve solcu tayfanın gözünde cumhuriyet rejimi ile oluşturulan resmi ideolojinin hedef tahtasına oturttuğu tüm maneviyatçıları kapsar şekilde kullanılır. ("Onu sevmeyen ve can düşmanı olarak gören bir tek kesim var: Şeriatçılar, din tüccarları, yobazlar ve onların Türk siyasetindeki işbirlikçileri!" Emin Çölaşan, 01.01.1998)
ÖRÜMCEK KAFALI: Tayyör giyen, Cumhuriyet ve Sözcü okuyan, yakasında rozet taşıyan ve Muazzez İlmiye Çığ aydınlanmasına uğramış zevatın pek sevdiği bir yakıştırmadır. Eski anlayışları benimseyip yeniliklere düşman olanları ifade eden bu tabir Beyaz Türklerin lugatında özellikle mütedeyyin ve Osmanlı'ya hürmet edenleri nitelemek için kullanılır. ("2007'nin Mayıs ayında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde şu anki parlamento, kendileri gibi örümcek kafalı, eşi türbanlı insanı Çankaya'ya çıkartacaklar" Kemal Anadol, 16.01.2006)
SOFTA: Bir inanışa körü körüne bağlı olan, hoşgörüsüz ve yaşadığı çağın gerisinde kalmış kimseleri ifade eden "softa" tabiri ülkemizde kolaylıkla Osmanlı'ya, İslam'ın ahkâmına ve ahlakına, manevi değerlere, tarihi birikimimize, yerli kültüre, Anadolu irfanına itibar edenleri yaftalamak için kullanılabilir. ("Ne yazık ki son yıllarda Türkiye kuru softalarla dolup taşmaya başladı; bağnazlıkta birbirleriyle yarışan bir alay ham ervah, ona buna Müslümanlık taslayarak, Allah'ı ve peygamberi iktidar koltuğuna tırmanmak yolunda özçıkarları için kullanmaya çabalıyorlar...", İlhan Selçuk, 26.06.1996)
MECZUP: Aslında ilahi aşkın cezbesine kapılarak kendinden geçenleri ifade eden bir terimdir. Ancak kendini toplumun eliti ve efendisi kabul eden bir zümreye göre bir aşağılama, burun kıvırma sözüdür; kendi yaşam tarzlarına ve benimsedikleri "ilerici" görüşlere uygun olmayan şekilde konuşan ve davranan herkes akıldışı, çılgın, zamanın gerisinde ve mantıksızdır. Dolayısıyla bunlara "meczup" denilir geçilir. ("Birkaç tetikçi/meczup var ki, bütün geçimini muhalif gördüğü gazetecileri jurnalleyerek ve tehdit ederek sağlıyor. Buna biri dur demeli." İsmail Saymaz, 09.11.2019)
ÜMMETÇİ: Bir İslam topluluğu olarak kalma amacı olarak da ifade edilebilecek ümmetçilik siyasi, ideoloji olarak da Müslüman toplulukların yoğun olduğu ülkelerin tek bir çatı altında toplanmasını ifade eder. Üçüncü bir kullanım alanı daha vardır. Kemalist, laikçi ve "çağdaş" çevrelerde İslami her türlü faaliyet Cumnhuriyete, Atatürk ilkelerine, resmi ideolojiye ve çağdaşlığa karşı olmakla eş tutulur ve alarmist bir hakaret olarak kullanılır. ("Canınız cehenneme. Suriyeli aşığı siyasal ümmetçiler." Ümit Özdağ, 11.02.2023)
HACI-HOCA TAKIMI: Din ilimlerine vakıf olan, bu konuda eğitimli, mürekkep yalamış tüm ilmiye sınıfını üç kelimeyle cahil, gerici, akıldışı ayak takımına indirgemeye yarayan isim tamlaması. ("Mustafa Kemal'e kızgınım, kırgınım. Bu kadar erken yapmasaydı şu savaşı, keşke şu Yunanlar hacı hoca takımını öldürüp ayaklarından sallandırsaydı.'', Erol Mütercimler, 09.09.2020)
HUCU: 1950'lerde filizlenmeye başlayan özgürlüklerle birlikte tarikatlar yeniden gün yüzüne çıkmaya başlamıştı ancak halkın bir kısmı dini yapılardan oldukça uzak kalmıştı. 1960'lardan sonra tarikatlerde "Hu" zikri çekilmesi gibi tasavvufi uygulamaları garipseyen, din konusunda hayli bilgisiz olan ve "laiklik elden gidiyor hezeyanına kapılan" bir kesim Hu zikrinden esinlenerek tarikat ehline "Hucu" demeye ve bunu dini gayret içerisindekilere karşı bir
küçümseme ifadesi olarak kullanmaya başladı. ("Dert dinlemek, İslam'ı anlatmak ne zamandan beri "Huculuk" oldu ayıp ediyorsun, sana yakıştıramıyorum doğrusu. İnsan Müslüman ablasına ne olduğunu bilmediği bir isim takar mı?", Emine Şenlikoğlu)
AYRIM VE HAKARETİN DİĞER SIFATLARI
• ÖCÜ
• RADİKAL İSLAMCI
• ÇAĞDIŞI
• ANTİ-LAİK
• CUMHURİYET
DÜŞMANI
• TİCANİ
• MÜRİT
• CEMAATÇİ
• KARANLIK ZİHNİYET
• İLKEL: 1400 YıL
ÖNCESİNDE KALMIŞ
• KÖKTENDİNCİ
• SİYASAL İSLAMCI
• TAKUNYALI
• BADEM BIYIK
• KARA SAKALLI
• SARIKLI
• CÜPPELİ
• İRANCI
• ARAPÇI
• HUMEYNİCİ
• TARİKATÇI
• HACI ABİ
• MOLLA