Salih Tuna: MUHALEFETTEN ÇOK ŞEY Mİ İSTİYORUZ?

MUHALEFETTEN ÇOK ŞEY Mİ İSTİYORUZ?
Giriş Tarihi: 20.12.2022 16:31 Son Güncelleme: 20.12.2022 16:31
Salih Tuna SAYI:96

İster iktidar ol ister muhalefet, anlam bakımından belirleyici olan neyi nasıl yaptığındır. En önemlisi de "küresel güç odaklarına" karşı aldığın tavırdır.

Bu bakımdan, ABD patronajındaki küresel dünya sisteminin işbirlikçisi bir iktidar olmak ile küresel dünya sisteminin himayesinde muhalefet yapmak arasında fark yoktur!

Günümüz muhalefetinin en büyük açmazı da hâlihazırdaki iktidara düşman olan küresel güçlerin gölgesinde muhaliflik yapmaktır.

Zaten asıl kavga, küresel dünya sistemi yandaşlarıyla bu sisteme muhalif olanlar arasındadır.

Uzun lafın kısası, "muhalif / iktidar çelişkisi" dünya ölçeği söz konusu olduğunda adeta yer değiştiriyor.

"Sanatçı dediğin muhalif olur" misali toptancılıklarla "yerel muhaliflikleri" her daim matah bir şey sananların fehmedemediği gerçek budur.

Atatürk muhaliflerden çok çektiği için mi "Sanatçı muhalif olur" demek yerine, "Bir millet sanattan ve sanatkârdan mahrumsa tam bir hayata malik olmaz" dedi, bilemiyorum.

Benim bildiğim şudur: Natotürkçüler de Atatürkçü olan herkesi "muhalif" sanıyor. Oysa bizzat Mustafa Kemal Paşa, Nutuk'taki ifadesiyle, "muhalefette ileri gidenlerden" az çekmemiştir. Muhalif milletvekillerinden müteşekkil İkinci Grup hakkında şöyle demiştir: "Efendiler, bilirsiniz ki, Meclis'te bu anlattığım dönemde en çok olumsuz ve karamsar rol oynayanlar, vaktiyle, Türk milletinin kendi kendine bağımsızlığını elde edemeyeceği görüşünü ileri sürmüş olan kimselerdi. Şunun bunun mandasını istemekte direnenlerdi. Güçsüzlük ve kararsızlıkta o kadar ileri giderler ki, âdeta kendi kendilerine hakaret ederler. Derler ki, biz adam değiliz ve olamayız! Kendi kendimize adam olmamıza imkân yoktur…"

Muhalefetin ve iktidarın değeri…

Meclis'in egemenlik haklarını Mustafa Kemal'e devreden kanunun üçüncü ve dördüncü kez uzatılmasına muhalefet eden İkinci Grup'u, Mustafa Kemal şaşkın ve cahil olmakla itham eder. Resmi "anlatı" da "gerici" diye yaftalar. Oysa İkinci Grup'ta yer alan din adamı / müftü / medrese kökenli milletvekilleri, Birinci Grup'ta yer alanların üçte biri kadardı.

Mustafa Kemal egemenlik tartışmaları esnasında kendisine muhalefet edenlere 1922'de "İhtimal bazı kafalar kesilecektir" diye resti çekmişti.

Hülasa, siyaset tarihinde muhalif olmak her zaman "matah" bir şey değildir.

Lakin bilim tarihinde "muhaliflik" aşılması gereken yobazlıktan ibarettir. Dahası, bilimsel devrimler, muhaliflerini susturarak yerleşirler.

Muhalefetin de iktidarın da değeri, neyi nasıl yaptığına bağlı olarak değişir.

Değişmeyen / değişmemesi gereken şey eleştirel mesafeyi korumaktır. İktidarların azığı yapıcı eleştiri, zehri de goygoyculuktur. Eleştirinin olmadığı yerde donuklaşma, yozlaşma, en sonunda da çürüme başlar.

Gelgelelim, iktidarı eleştirmek başka, yıkım ekibinin pazarlama elemanına dönüşmek, müstevlilerin "kullanışlı aptalları" olmak başkadır.

Muhalefet en genel anlamda denetleyicidir. Fakat "Bu hükümet dünyanın en doğru işini bile yapsa bizim bunu takdir edecek halimiz yok…" diyecek kadar inandırıcılıktan yoksun bir muhalefet, her şeyden evvel kendisini denetlemekten aciz olduğunu ortaya koymuş demektir. Nerede kaldı ki iktidarı denetlesin!

Yeter ki bu ülkenin muhalifleri olsunlar

Böylesi muhalefet kültleşmeye mahkûmdur.

O kadar ki, "Memleket batsın, yeter ki iktidar gitsin" diye dua eder, zaman geçtikçe de duasının gerçekleşmesi için "işbirlikçilik" yapmaktan bile kaçınmaz. Eleştirel düşünce de çoktan kadük kaldığı için kendisini hesaba çekmekten mahrumdur, kaptırıp gider. Muhalefet belasına gitgide her şeyi mübah görmeye başlar.

Yazık ki yazık, zamanla öyle bir hale duçar olurlar ki, iktidarı devirmek uğruna memleket işgal edilse, vatan parçalansa umurlarında olmaz!

Her şeyi tevil ederek kendilerini avutabilirler. Çok sıkışınca da arşiv fareliğine soyunabilirler. Fakat her fırsatta dile getirdiğim şuncağızın ayırdına varsınlar: "Biri size 'Yanlış yoldasınız!' dediğinde, 'Ama siz de vaktiyle yanlış yoldaydınız' karşılığını vermekle, yanlış yolda olduğunuzu itiraf etmekle kalmıyorsunuz, aynı zamanda, muhatabınızın da doğru yolda olduğunu ikrar ediyorsunuz..."

Muhalefetten beklentimiz, Türkiye'ye muhalefet değil, Türkiye'nin muhalefeti olmasıdır. Yani, müstevlilere ve onların terörist taşeronlarına karşı Türkiye'nin yanında yekvücut olmalarını, bozgunculuğa ve beşinci kol faaliyetine alabildiğine mesafe koymalarını istiyoruz.

Mesela, MİT TIR'ları kumpasıyla Türkiye'yi uluslararası toplum nezdinde "terörist ülke" olarak mahkûm etmek isteyenlere dün çanak tuttukları gibi, bugün de Türkiye'yi "kimyasal silah kullanan savaş suçlusu ülke" olarak yaftalamaya çalışanları arkalamasınlar.

Yoksa istedikleri kadar muhalif olsunlar. İktidarı da kıyasıya eleştirsinler. Yeter ki bu ülkenin, bu vatanın muhalifleri olsunlar. Türkiye'nin Türkiye'den yönetilmesini istesinler.

BİZE ULAŞIN