Orhan Toker: ÇOCUKLAR İÇİN KURULAN CİNSİYET KARMAŞASI TUZAĞI

ÇOCUKLAR İÇİN KURULAN CİNSİYET KARMAŞASI TUZAĞI
Giriş Tarihi: 22.11.2022 13:37 Son Güncelleme: 22.11.2022 13:37

Toplumsal cinsiyet eşitliği kavramı aslında hukuki haklar ve toplum içerisindeki fırsatları kapsaması gereken önemli bir kavram olması gerekirken bugün geldiğimiz noktada tanımın farklılaştığını görüyoruz. Aile içerisindeki roller zaman zaman değişebilir, birbirine karışabilir fakat cinsiyetler her zaman kadın ve erkektir. Eşitlik ya da hak arayışı içinde olduklarını iddia edenler bu dayatmaları öyle eşitsiz yapıyorlar ki artık bugün "kadına kadın erkeğe erkek demeyeceksin, öbürleri alınır" gibi söylemlere kadar vardı.

Bugün geldiğimiz noktada bu işin çok büyük bir ekonomisinin olduğunu görüyoruz. Kapitalizm bu kişilerin daha fazla para harcadığını keşfedince özgürlük hareketlerini kapitalist ekonomi sistemi pompalamaya başladı.

Günümüzde ise çocuklar üzerinden kazanılan paraya bu hareket de dâhil edilmeye çalışılıyor ki en büyük sorunumuz. Ne yazık ki çocukları da ekonomik sisteme sokmaya çalışıyorlar. Kendisini kadın ya da erkek olarak ifade etmeyen bir çocuk kendisini kadın ya da erkek olarak ifade eden bir çocuğa göre daha fazla harcama yaptığı da araştırılmış bir gerçek. Bu sebeple şu anki yaratılmaya çalışılan cinsiyet karmaşasının altından yatan en önemi sebebin para olduğunu düşünüyorum.

Kazandırıcı bir sektör oldu

Örneğin eşcinsel çiftlerin evlenmesi ve evlat edinmesi mümkün ülkelerde bu çiftler evlat edindikleri çocuklarının fikrini sormadan, haklarını gözetmeden o çocukları doğdukları cinsel kimliklerine aykırı büyütmeye başladılar. Bugün baktığımızda kimse sıradan paylaşım yapmıyor ve bu çocukları sosyal medyada buna alet edip "Bakın biz çocuğumuzu böyle yetiştiriyoruz" diye paylaşıyorlar, bu çocuklara "drag queen" ya da "queer çocuk" diyorlar.

Buradan da bu aileler inanılmaz paralar kazanmaya başlıyor fakat çocuğun fiziksel ve psikolojisi sağlığı tamamen hiçe sayılıyor. Neticede aileler daha çok para kazanma çabası girince çocuklarla bağı kopuyor. Günümüzde çıkmaza giren ekonomik sistem kişilere daha fazla para harcatmanın yolunu bulmuş gözüküyor.

Özellikle anaokulları ve ilkokullardaki personellere "Annesi-babası demeyin, annesi-babası olmayan ya da iki annesi, iki babası olanlara ayıp oluyor" diyorlar. Bunun tam tersini savunanlar bu dayatmalar karşısında haklarını arayamıyorlar tabii ki. Günümüzde mesela sosyoloji, psikoloji ya da çocuk gelişimi alanında çalışan akademisyenler bile bir araştırmada sadece kadın ve erkeğin oluşturduğu aileden bahsedemiyor. Tezlerin içinde mutlaka kadın ile kadının, erkek ile erkeğin oluşturabileceği aileden de bahsetmek zorundalar çünkü tezleri kabul edilmiyor. Yani aynı lobi akademik baskı yapıyor, para vererek bu konularda çalışılan tezlerin sahiplerinin önünü açıyor.

Önce psikolojik, sonra hormonal tedavi

Fransa'da kendini doğduğu biyolojik kimlikle ifade etmek istemeyen çocuklarla çalışan bir psikiyatrın şöyle bir söylemi var: "Çocuk cinsel farkındalığa yaklaşık 5 yaşında varır ve 13 yaşında kızsa kadın hormonları, erkekse erkek hormonları salgılanmaya başlar. 5 yaşında cinsel farkındalığı oluşmuş bir çocuğun eğer kendini doğduğu cinsiyetten farklı hissediyorsa biz bunu gözlemlemeye başlıyoruz, psikoterapi ve psikiyatri tedavileri vermeye başlıyoruz. Sonrasında bu çocuk kendi cinsel kimliğine dönmek istiyorsa kendi cinsel kimliği doğrultusunda devam ediyoruz. Öbür cinsiyette devam etmek istiyorsa o doğrultuda terapi yapıyoruz ta ki hormonları gelişene kadar. Hatta ameliyat olup trans olmak isteyen olursa da hormon geciktirme testi yapıyoruz ki hayatında bir kere verebileceği karar olacağı için bu kararı yanlış vermemesi gerek."

Dikkat edin bunu psikolojik sorun olarak görüyor ve önce psikolojik tedavi yapıyor. Yine de o kişi doğduğu cinsiyetten farklı bir cinsiyette kalmak istiyorsa ondan sonra hormon tedavileri başlıyor. Bir uzman olarak yapılması gereken olay bu…

Bugüne baktığımızda henüz 5 yaşına gelmemiş bir çocuğa heteroseksüel ya da homoseksüel ilişki ile ilgili içerik çıkarırsan ya da bu kişiler bu çocukların önünde her düşüncelerini açıkça ifade ederlerse çocuğun ilerisi için cinsel algısı farklılaşacak. İleriki cinsel yaşamında düşünceleri bambaşka olacak.

Bugün geldiğimiz noktada 13 yaşında henüz adet olmamış bir kız çocuğu kendi cinselliği ile ilgili karışıklıklar yaşayabiliyor. Sakalı çıkmayan bir erkek çocuğu "Acaba ben kız mıyım?" diye düşünebiliyor. Bu süreçlerin ergenlik dönemindeki doğal durumlar olduğunu bilmiyorlar. Çok hassas dönemler olduğu için o süreçte çok dikkatli olmak lazım. Onlara yanlış algı yüklenirse hata yapabilirler.

Dizilerle ve filmlerle çocuklara eşcinsellik aşısı

Her ülkenin çocukları ele geçiren bir kültürü var; mesela Japonların anime ve manga kültürü, Kore'nin K-POP kültürü, ABD'nin dizi, animasyon filmler ve hazır gıda kültürü gibi. Bu kültürlerin içine bazı unsurları yerleştirerek çocuklara ya da yetişkinlere empoze etmeye çalışıyorlar. Bir Türk yönetmenin oğlu televizyondaki bir röportajında şöyle söylüyor: "Yeşilçam'da 60'lı, 70'li yıllarda babamın odasına yabancılar para çantalarıyla gelirdi ve film konusu söylerlerdi."

Filmler bir toplumun karakterini, davranış şeklini değiştirir. Bugünkü diziler nasıl bizim toplumumuzda değişikliklere yol açıyorsa o filmler o zamanlarda yani ABD film sektörü de olsa Yeşilçam da olsa Türk filmleri de toplumun yaşayış tarzını doğrudan etkileyen şeylerdi. 70'li, 80'li yıllarda yurt dışına uçakla seyahat eden, Fransa'da tatil yapan, İsviçre'de kayağa giden zenginler özendirilirdi ve insanlar çok etkilenirdi bundan.

Aynı şeyler bugünkü çocukları da etkiliyor. Bu çocukları etkilemek için de medya kullanılıyor ve aynı o gün Yeşilçam'a bavulla para götüren lobilerin, bugün Netflix'e, Disney+'a ya da bazı TV kanallarına da destek olduğu varsayılabilir. Youtube yaklaşık birkaç ay önce şöyle bir karar

aldı; içinde eşcinselliği öven, LGBTI'yı savunan videoları yüzde 50 daha fazla öne çıkaracağını açıkladı. Çocukların ve gençlerin rahatlıkla ulaşabileceği her yere para vererek bu içerikleri koyuyorlar ve öyle hileler yapıyorlar ki mesela 3 yaşında çocuğun izlediği çizgi filmi bir dahaki sezonda +18 yapıyorlar. Sonra çocuk izlediği çizgi filmi arıyor ve annesinin hesabından Netflix'in ana sayfasına girmiş oluyor.

Disney+'ın yöneticisi "bu platformdaki içeriklerin karakterlerinin neredeyse yarısını kendini erkek ya da kadın olarak tanımlayan karakterlerden oluşturacağız" dedi. Burada istatistiksel konuşursak kendini kadın ya da erkek olarak tanımlamayan aile ya da kişiler kendini erkek ya da kadın olarak tanımlayan bireyler 3 ila 7 kat para harcıyorlar. Bu da en başta dediğim hedefin para kazanma olduğuna çıkıyor.

Sosyal platformların kirli istismarı

Teknolojinin gelişmesiyle bu imkânların kötü niyetli insanlar tarafından kullandığını, fırsatları istismar ettiğini ve sayılarının giderek arttığını görüyoruz maalesef. Bu yıl "Onur Yürüyüşü" sırasında bazı popüler oyunların sahnelerinde karakterin sokakta dolaştığı esnada bir binanın cephesinde LGBTI bayrağının konduğunu gördük. Rol yapma oyunlarında kadın ile kadının ya da erkek ile erkeğin evlenmesi seçeneğini koyuyorlar. Oyun sektöründe en önemli kriter oyuncuyu oyunda tutmak ve ondan para kazanmak olduğu için ona göre mesajlar koyuyorlar ve çocukların ilgisini çekiyorlar. Çocukları oyunda ne kadar tutabiliriz, hangi mekanizmalarla onları kandırarak para kazanabiliriz gibi düşünerek oyun tasarlıyorlar.

Tiktok'un algoritmasını test etme amacıyla Hindistan'daki Daily Mail'in üç gazetecisi kendilerini 13, 15 ve 20 yaşında göstererek bu platforma kaydolmuşlar. Normalde bilinen şu ki 13 yaşından küçükler buraya kayıt yapamıyor. Üçü de aynı anda hangi yaşta kaydolduysa aynı yaştan bir çocuğun videosunu paylaşmış. 13 yaşındaki çocuğun diğerlerine göre aşağı yukarı 8 bin kat öne çıkarıldığını keşfetmişler. Ayrıca 13 yaşında olanın karşısına çocukların görmemesi gereken içeriklerin daha fazla çıkarıldığını keşfetmişler.

Bir de şunu biliyoruz ki Tiktok, bir kullanıcının yaşını iki tane videosuna baktıktan sonra tahmin edebiliyor ve ona uygun içerikleri karşısına çıkarıyor. Bugün Instagram, Kwai gibi bütün sosyal medya platformları fotoğraf anatomisinden kullanıcının kaç yaşında olduğunu biliyor ve ona göre stratejiler yürütüyor. Diğer yandan Avrupa Birliği "Çocuğun gizliliğini ihlal ediyor ve verileri Çin ile paylaşıyorsun" diyerek bu uygulamaya ceza kesiyor. Yani Tiktok'ta çocuğun olduğunu kabul ediyor ve o cezayı kestikleri anda Tiktok'taki çocuğu yasallaştırmış oluyor. Burada aslında bir çocuğun bu platformlara yüklediği an içerik silinmeli çünkü AB'ye göre 13 yaşından küçüklerin sosyal medyada olmamaları gerek.

Karanlık web'deki pedefodiller mahfili

Şimdi biz bugün bazı psikolog ve psikiyatrlar arasında "pedofili doğuştan hastalıktır diyenleri" görüyoruz. Bu böyle dendiği zaman pedofiller bundan cesaret alıyor ve bu kişiler için de ileride özgürlüklerin istendiği bir noktaya geleceğiz. Karanlık web'de bizim görmediğimiz, pedofillerin platformlarının olduğu ve onların sadece aralarında bildikleri şifrelerle başka alt ağa geçilen bir sistemleri var.


Burada mesela bir anne çocuğunun bir fotoğrafını paylaştığında ya da bir öğretmen öğrencisinin fotoğrafını paylaştığında bu fotoğraflar otomatik olarak karanlık web'deki portallara yükleniyor. Çocukların fotoğraflarını kullanıp bu portallarda oyun haline getirenler, bu fotoğraflar üzerinden yarışmalar düzenleyenler var. Bunlar var olan durumlar. Almanya'da siber güvenlik uzmanları bir Alman aktristin kızının karanlık web'teki fotoğraflarını gösterince kadın şok geçirdi.


Bugün Almanya'da bir erkek "Ben kadın hissediyorum" dediğinde ona kadın kimliği verilebiliyor. Bunlar çok ters tepecek durumlar. Zaten çok tepki aldılar. En son Sırbistan'da karşı bir yürüyüş yapıldı, bizde de geçtiğimiz aylarda yürüyüş düzenlendi. Artık insanlar sesini çıkarmaya başladı. Bizim derdimiz kendi mahremini yaşayan eşcinsel insanlarla değil; derdimiz bunları çocuklara ve topluma dayatanlarla. Nefretle, şiddetle işimiz olmamalı. Aksi takdirde biz yanlış yapmış oluruz. Bir insandan nefret etmek bizim haddimize mi?

BİZE ULAŞIN