Said Ercan: HİKİKOMORİ VE FOMO BAĞLAMINDA TÜRKİYE’DE SOSYAL MEDYA VE DİJİTAL BAĞIMLILIK

HİKİKOMORİ VE FOMO BAĞLAMINDA TÜRKİYE’DE SOSYAL MEDYA VE DİJİTAL BAĞIMLILIK
Giriş Tarihi: 11.04.2025 11:07 Son Güncelleme: 11.04.2025 11:07
Said Ercan SAYI:121

Dijitalleşen dünyada, teknolojinin hayatımızın her alanına nüfuz etmesiyle birlikte, yeni nesil psikolojik ve sosyal sorunlar da ortaya çıktı. Dünyada en meşhur modern bağımlılıklardan Hikikomori ve FOMO (Fear of Missing Out - Gelişmeleri Kaçırma Korkusu) sayılabilir. Milyonlarca insanı etkileyen bu bağımlılık türleri özellikle sosyal medya ve oyun bağımlılığıyla yakından ilişkili.

Hikikomori, Japonca'da "içeri çekilmek" anlamına gelir ve insanların uzun süreli olarak evlerine kapanıp toplumsal ilişkilerden kaçınmalarını ifade eder. İlk olarak Japonya'da tanımlanan bu fenomen, günümüzde diğer ülkelerde de görülüyor. Hikikomori sendromu, özellikle gençlerin toplumsal hayattan uzaklaşmalarını ve yalnızlık hissi (sosyal izolasyon) yaşamalarını tetikleyen bir dizi psikolojik ve çevresel etkenle ilişkili.

FOMO ise, ingilizce "Fear of Missing Out" ifadesinin kısaltmasıdır ve Türkçeye "Gündemi Kaçırma Korkusu" olarak çevrilebilir. Bu kavram, sosyal medyada başkalarının yaşadığı deneyimlerden, sosyal etkinliklerden veya fırsatlardan geri kalma korkusunu ifade ediyor. Özellikle sosyal medya kullanımının artmasıyla birlikte, FOMO duygusu daha yaygın hale geldi. Sosyal medya platformları, kullanıcıların arkadaşlarının ve tanıdıklarının hayatlarındaki güncellemeleri sürekli olarak takip etmelerine olanak tanırken, aynı zamanda "ben neden bu gündemin, sosyal medyada gördüğüm güzel içeriğin bir parçası değilim?" duygusunu derinden yaşamaya neden oluyor.

Sosyal medya patlaması

Türkiye, dijitalleşme sürecinde ve sosyal medya kullanıcı sayısı istatistiklerinde dünyada ilk sıralarda yer alıyor. 2025 yılı başı itibarıyla, Türkiye'de 60 milyon aktif sosyal medya kullanıcısı bulunuyor, dünyada ise bu rakam 5.2 milyar. İnternet kullanıcılarının büyük bir kısmı sosyal medya platformlarında günlük ortalama üç saat vakit geçiriyor. Buna tv, radyo, oyun, internet kullanımı dahil edildiğinde ortalama 18 saati geçiyor. Ayrıca, kullanıcılar aylık ortalama sekiz farklı sosyal medya platformunu aktif olarak kullanıyor. Pandemi ile birlikte dünyada ve Türkiye'de sosyal medya kullanıcı sayısında ve buna bağlı bağımlılık sayısında resmen bir patlama yaşandı. Türkiye pandemi senesinde iki yılda 15 milyon yeni kullanıcı ile en çok artış yapan ülke oldu.

Platform bazında bakıldığında, en popüler sosyal medya mecraları ve kullanıcı sayıları şu şekilde:

YouTube: 60 milyon kullanıcı
Instagram: 60 milyon kullanıcı
Facebook: 34 milyon kullanıcı
TikTok: 40 milyon kullanıcı
X (eski adıyla Twitter): 20 milyon kullanıcı
LinkedIn: 16 milyon kullanıcı
Snapchat: 16 milyon kullanıcı

Bu veriler, Türkiye'de sosyal medya platformlarının geniş bir kullanıcı kitlesine sahip olduğunu ve dijital etkileşimin ne denli yoğun olduğunu gösteriyor. Sadece Instagram'ın Türkiye'de aylık vakit geçirme süresi 33 saat yani ülke olarak bir buçuk günümüzü Instagram'a veriyoruz bu anlamda dünya birincisi durumundayız. En yakın ülke Arjantin ise 24 saat süre geçirme ile ikinci sırada.

Milyonlarca dijital bağımlı

Bu bağımlıkların nedenine baktığımızda ise Hikikomori ve FOMO gibi kavramların ortaya çıkışında ve dijital bağımlılığın gelişiminde çeşitli faktörlerin rol oynadığını görüyoruz: Depresyon, anksiyete, düşük özgüven ve sosyal fobi gibi durumlar, insanların toplumsal ilişkilerden kaçınmasına veya
sürekli olarak başkalarıyla kendilerini kıyaslamalarına neden olabiliyor. Toplumun yüksek başarı beklentileri, rekabetçi ortamlar ve sosyal medya platformlarının yaygınlaşması, insanların kendilerini yetersiz hissetmelerine yol açabiliyor. Özellikle Asya kültürlerinde görülen aile ve toplum baskısı, insanların içe kapanmasına veya sosyal medyada sürekli olarak başkalarının onayını aramalarına sebep olabiliyor. Akıllı telefonların ve internetin her an erişilebilir olması, insanların sürekli çevrimiçi kalma isteğini artırıyor.

Türkiye'de dijital bağımlılık, özellikle genç nüfus arasında önemli bir sorun haline geldi. Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yapılan araştırmalara göre, 2024 yılında çocukların internet kullanım oranı yüzde 91,3 olarak tespit edildi. Bu oran, 2021 yılında yüzde 82,7 idi, bu da dijitalleşmenin hızla arttığını gösteriyor. Ayrıca, yapılan bir meta-analiz çalışmasına göre, Türkiye'de internet bağımlılık oranı yüzde 13 olarak saptandı. Bu oran, dijital bağımlılığın toplumun geniş bir kesimini etkilediğini gösteriyor ve bu da milyonlarca insan anlamına geliyor.

Bilinçli kullanım ve önlemler

Dijital bağımlılığın insan ve toplum üzerinde çeşitli olumsuz etkileri bulunuyor: Depresyon, anksiyete, yalnızlık hissi ve düşük özgüven gibi sorunlara yol açabiliyor. Sürekli ekran karşısında vakit geçirmek, göz yorgunluğu, duruş bozukluğu, baş ağrısı ve obezite gibi sağlık problemlerine yol açabiliyor. Aşırı sosyal medya ve oyun kullanımı, yüz yüze iletişim becerilerinin zayıflamasına neden olabiliyor.

İnsanlar sanal dünyaya bağımlı hale geldikçe, gerçek hayattaki sosyal etkileşimlerden uzaklaşabiliyorlar. Gençler arasında sosyal medya ve oyun bağımlılığı, derslere odaklanmayı zorlaştırabiliyor ve akademik başarısızlığa yol açabiliyor. İş hayatında ise zaman yönetimi sorunları ve verimlilik
kaybına neden olabiliyor.

Dijital bağımlılıkla mücadele edebilmek için bireysel ve toplumsal düzeyde bazı adımlar atılabilir: Dijital bağımlılığın zararları konusunda eğitimler ve bilinçlendirme kampanyaları düzenlenmeli. Günlük ekran süresi belirlenerek sosyal medya ve oyunlara ayrılan zaman kontrol altına alınmalı. Haftanın belirli günlerinde veya saatlerinde dijital cihazlardan uzak kalmak, bağımlılığı azaltmada etkili olabilir. Spor, kitap okuma, doğa yürüyüşleri gibi
fiziksel ve zihinsel aktiviteler teşvik edilmeli. Özellikle çocuk ve gençlerin dijital bağımlılıkla başa çıkabilmesi için aileler bilinçli olmalı ve onlara rehberlik etmeli. Dijital bağımlılık vakalarında psikolojik danışmanlık ve terapi desteği almak da faydalı olabilir.


Modern zamanlarda nesnelerin interneti ile birlikte sosyal medya ve oyun bağımlılığı, insanların günlük yaşamını ve toplumsal ilişkilerini olumsuz etkileyebilen ciddi bir sorun. Dijital çağda bu tür bağımlılıklar kaçınılmaz olsa da, bilinçli kullanım ve çeşitli önlemler sayesinde etkileri minimize edilebilir. Teknolojiyi dengeli bir şekilde kullanarak hem dijital dünyadan faydalanmak hem de gerçek dünyadaki ilişkileri ve sağlıklı yaşam alışkanlıklarını korumak mümkün.

BİZE ULAŞIN