Sena Subaşı: AK PARTİ GENÇLERİN PARTİSİ ÇÜNKÜ DEVRİMCİ VE İNOVATİF BİR PARTİ

AK PARTİ GENÇLERİN PARTİSİ ÇÜNKÜ DEVRİMCİ VE İNOVATİF BİR PARTİ
Giriş Tarihi: 5.06.2023 11:08 Son Güncelleme: 5.06.2023 11:16
Ülke olarak yoğun bir politik gündemle meşgul olduğumuz şu dönemde sıklıkla konuşulan meselelerden biri de siyasette gençlerin temsili, Z kuşağının politikaya yön vermesi ve siyasetin biraz daha gençleşmesi. Gençler ve kadınların siyasette aktör hale gelmesinin ve daha etkin rol oynamasının demokrasimiz için oldukça kıymetli bir adım olacağını biliyoruz. Son dönemde de siyasi partilerin vizyonlarında bu değişimi ve dönüşümü görebiliyoruz. Bu sebeple Türkiye’nin en genç milletvekili unvanını taşıyan Rümeysa Kadak ile gençlerin siyasette var olmalarının gerekliliğini konuşmak için bir araya geldik. Kadak, bize vekillik haricinde yürüttüğü akademik kariyeri, hedefleri ve hayallerinden bahsederken şahsen ve çevresindeki diğer vekiller ile adayların sosyal medyada maruz kaldığı linç kültürünü ve bunun getirdiği tehlikeleri altını çizerek anlattı.

Uzun süredir milletvekili olarak görev yapıyorsunuz ama diğer yandan da akademik hayatınızda pek de bilinmeyen bir kariyeriniz var. Zor oluyor mu ikisini aynı anda yürütmek?

Marmara Üniversitesi'nde İngilizce Öğretmenliği bölümünden mezun oldum. Bu eğitim politikalarına bakışımı ve eğitime dair eleştirilerimi çok şekillendiren bir eğitim tecrübesi oldu. Daha sonra İstanbul Üniversitesi'nde Siyaset Bilimi üzerine lisans eğitimi gördüm. Hemen sonra Londra Üniversitesi'nde Küresel Diplomasi üzerine yüksek lisansımı tamamladım. Şimdi de Oxford Üniversitesi'nde en yüksek bursa uygun görülerek bölüm tarihinin en genç öğrencisi olarak yöneticilere özel işletme yüksek lisansı yapıyorum. Bunların hepsi birbirinden çok bağımsız ama yaptığım işle de çok ilişkili bölümler.

İlk kez milletvekili seçildiğimde şunu fark etmiştim; gençlerin genç siyasetçilere karşı çok bariz mükemmeliyetçi bir yaklaşımları var. 20'li yaşlarındaki bir vekilden, 40'lı, 50'li yaşlarındaki bir vekilden beklediklerinden çok daha fazlasını bekliyorlar. Maalesef 40'lı, 50'li yaşlarındaki milletvekillerinden hiç beklenmeyen davranışlar sizden beklenebiliyor, hiçbir vekile sorulmayan sorularla muhatap olabiliyorsunuz. Bir araya geldiğiniz insanlara sürekli milletvekili olmayı neden hak ettiğinizi kanıtlamanız bekleniyor. Bunun da temel sebebi alışılmış bir milletvekiline benzememeniz.

Bugün bir gence, bize hayali bir milletvekili resmi çiz deseniz çizdiği profil yüksek ihtimalle kadın, genç ve başörtülü olmaz. Bu kalıplarla da mücadele etmeniz gerekiyor maalesef. Öte yandan, bu mükemmeliyetçilik başta kulağa olumsuz gelse de zamanla ciddi anlamda artısı olduğunu da düşünüyorum.

İşte tüm bunları düşünerek hem kendi aklımdaki hem de gençlerin düşüncelerindeki milletvekili olmaya karar verdiğim an gerekenden çok daha fazlasını yapmam gerektiğini fark ettim. Akademik kariyerim de bu düşünceyle şekillenmeye başladı. Okuduklarınız, öğrendikleriniz yaptığınız işi çokça zenginleştiriyor.

Bu seçimlerde de siyasette var olmak için aday oldunuz. İlk dönemdeki tecrübenize dayanarak milletvekili olmanın size çok şey kattığını söyleyebilir misiniz? Benim bu hayattaki derdim insanları mutlu etmek için üretmek ve insanların kendilerini geliştirebilecekleri ve gerçekleştirebilecekleri fırsatları önlerine serebilmek. Titrden öte insanların hayatını değiştirmek, güzelleştirmek için çalışmayı ve Türkiye'nin kaderini değiştirmiş bir lider olan Recep Tayyip Erdoğan'ın ekip arkadaşı olmayı seviyorum.

Vekil olmadan önce TBMM'ye gitmek, siyasetçilerle bir arada bulunmak, önemli siyasi aktörlerle aynı masada oturmak, fikir paylaşmak benim için hayaldi. Her genç bu ortamlarda rahatlıkla bulunabileceğini düşünmüyor ve ben de o gençlerden biriydim önceleri. İşte şimdi ise istediğim şey bunun gençlere sadece hayal olmadığını göstermek, onlara alanlar açmak. Tam da bu sebepten, sadece genç milletvekilleri olarak mecliste olmamız yetmez, gençlere alan açmak gibi bir sorumluluğumuzun da olduğuna inanıyorum. Bu doğrultuda 6 farklı proje başlattım ve 5 senelik süreçte 10 binden fazla gençle birlikte çalıştım. Benim için meclis ne kadar ulaşılabilirse gençler için de o kadar ulaşılabilir olmasını istiyorum. Kişisel maceramda, o çok bilinen ezberdeki gibi "Ankara'da dayım" yoktu, fakat fikir, mezhep, din, ideoloji ayırt etmeksizin tüm gençlerin "Bizim Ankara'da vekil bir ablamız var" demeleri için uğraşıyorum. Çabam bu yönde.

Bir de bu süreçte şunu fark ettim ki beni en çok mutlu eden, gözümü en çok parlatan şey insanları mutlu etmek, insanlarla birlikte çalışmak, gençlerin entelektüel olarak kendilerine katkıda bulunacakları proje ve etkinlikleri artırmak. Bana "Ne gerek var, sen zaten davet alıyorsun. Davet aldığın yerlere gitmen yeterli" dedikleri noktada "Hayır, benim de bir şeyler yapmam lazım, benden bunu bekliyor gençler" dedim. Bu doğrultuda projelerimi başlattım. 5 senelik süreçte 10 binden fazla arkadaşı projelerimizin bir parçası haline getirmişiz. Bu beni çok mutlu eden bir sayı. Önümüzdeki günlerde de bu sayıyı aşmayı hedefliyorum. Siyasette sürekli insanlarla iletişimde olmanız gerekiyor. İnsanlarla iletişime geçmeyi sevince saatlerce de çalışsanız çalışıyormuşsunuz gibi gelmiyor insana.

Daha çok gencin siyasete katılmasını neden önemsiyorsunuz?

Gençlerin gençler tarafından temsil edilmemesini bir masada 50 erkeğin kadınlarla ilgili politika üretmesine benzetiyorum. O kadar absürt buluyorum yani. Gençlerin mutlaka masada olması gerekiyor çünkü kendileriyle ilgili detayları en iyi gençler bilir ve gençler savunur. Siz gençleri önemsediğinizi söylediğinizde gençler bunu görmek istiyor.

Ben AK Parti'de çok ciddi bir genç destekçimizin olmasının temel sebebinin gençlerin sahici olanı desteklemelerinden kaynaklandığını düşünüyorum. Samimiyeti bugün Ak Parti'de görüyor gençler. Ak Parti sadece sözde değil özde de destekliyor gençleri, siyasetin ön saflarında gençlere yer veriyor. Fakat Cumhurbaşkanımız sadece AK Parti'nin gençleşmesine sebep olmuyor diğer tüm siyasi partileri de istememelerine rağmen değiştiriyor, dönüştürüyor. Bugün her ne kadar zamanında "çoluk çocuk siyasete girmemeli" diyenler olsa da Cumhurbaşkanımızın gençlerle ilgili verdiği mücadele diğer partilerde de karşılık buldu. Muhalif kesimdeki arkadaşlarımızın çeşitli vesilerle "Sizin burada olmanız bizim siyasette üst kademelere yükselme potansiyelimizi artırıyor" dediklerini hatırlıyorum. Mesela biz bu sene Gençlik Kolları Başkanımız Eyüp Kadir İnan'ı İzmir'de birinci sıradan aday gösterirken, CHP, gençlik kolları başkanını önceki dönem iki vekil çıkardıkları Konya'dan üçüncü sıra adayı olarak gösterdi. Yani demek istiyorlar ki, gençler CHP için çalışsın ama siyasi rant uğruna başkalarının ardından yarışa başlasın. Tıpış tıpış oy vermek zorundasın diyor yani.

Sosyal medyada siyasete girdiğiniz andan itibaren linçlere maruz kaldığınızı görüyoruz. Genç vekillere daha mı kolay eleştiri yapılıyor?

Bu linçlerin genç vekillere yönelik değil, Ak Partili genç vekillere yönelik olduğunu düşünüyorum. 5 senedir sistematik bir şekilde hakarete ve tehdide maruz kalıyorum. 20'li yaşlarında bir siyasetçinin bu kadar hakaret alması Türkiye adına çok üzücü bir detay. Buna muhalefette siyaset yapan bir arkadaşım maruz kalsaydı onun yanında olurdum çünkü bu linç kültürü hepimiz için bir tehdit oluşturuyor. Mecliste devamlılık konusundaki en titiz vekillerden biri olmama rağmen sürekli hakkımda meclise gitmediğimle ilgili yalan haber üretiyorlar. 285 vekilimize bakıldığında iktidar vekillerinin hiçbirinin soru önergesi vermediğini görebilecek kişiler, kimseye bakmadan doğrudan soru önergesi vermediğim için benim mecliste çalışmadığımı iddia ediyorlar.

En acısı da şu; yalan yanlış haberlerle eleştiride bulunanları, HDP'li bir vekilin Türkiye'deki üniversiteli kızları fuhuşla ilişkilendiren söylemlerini eleştirirken göremiyoruz. PKK'ya destek olanlara da tek söz söyleyemiyorlar, Öcalan'ın tecridi kalkacak sözlerini nasıl suskunlukla geçiştirdilerse, Demirtaş boynunda şeref madalyasıyla dolaşacak diyenlere de ağızlarını açmadılar. İyi Parti'den şehit yakınlarına küfredenlere, İBB'den milyonluk ihale alan vekillere hiç ses çıkarmadıklarını gördüğümüz için mecliste genç bir milletvekili görmeyi hazmedemeyen bir ekip tarafından bu linç kampanyasının düzenlendiğini düşünüyorum.

Linç girişimlerinin bu dönem de diğer arkadaşlar üzerinden devam ettiğini görüyoruz…

Sadece bize değil, savunucularımıza karşı da linç çalışmaları başlatılıyor. Bu çok üzücü çünkü özgürlüklerden, kadına yönelik şiddetten en çok bahseden insanların bazen lise öğrencisi olan 13-14 yaşında genç kızları bile linçletmek için çaba sarf ettiğini görünce, ciddi bir samimiyet sorgulaması içine giriyorum. Çünkü sabah akşam siyasette gençlerin temsil edilmesi herkesin dilinde ve bunu Ak Parti kadroları gerçekleştiriyor, böylece samimiyetlerini kaybediyorlar. Bir de muhalif çevrelerin, organizasyonların, derneklerin "yalnızca kendileri gibi gençlere" yer vermek istediklerine şahit oluyorum. Biz herkesi kapsayıcı bir şekilde bugün hangi görüşten olursa olsun tüm gençlerin oyuna talibiz. Bu seçimde çok net bir şekilde göreceğiz bence, Ak Partili olmayan birçok genç Recep Tayyip Erdoğan'a oy verecek, çünkü en çok gençler samimiyetin farkındalar.

Bir CHP'liyi taciz ettiği iddiasıyla kendi partisinden disiplin soruşturması geçirmiş Barış Bektaş CHP Konya milletvekili adayı olduğunda, terörle verdiğimiz mücadeleye karşı çıkmış Nilgün Bayraktar CHP Mardin milletvekili adayı olduğunda, Öcalan'ı öven Nur Konuralp CHP Ankara milletvekili adayı olduğunda, Türk askerlerinin çocukları öldürdüğünü iddia eden Hacer Foggo CHP'den İzmir milletvekili adayı yapıldığında gençler bu tercihi görmeyecek mi sanıyorlar.

Gençlerin siyasette olmasını desteklemeye yönelik çalışmalarda bulunan ve 19 yaşında Koç Üniversitesi'nde Endüstri Mühendisliği okuyan, Galatasaray'da profesyonel su topu oyunculuğu yapan milli sporcumuz ve şimdi milletvekili adayımız olan Umut ile ilgili yapılan zorbalıklara karşı adım atmayan dernek ve organizasyonların artık samimiyetlerine inanmıyorum.

Partinizin özellikle teknoloji alanında bir vizyon geliştirdiğini, yatırımlarının ve açılımlarının olduğunu görüyoruz. Bunun yeni nesilde ciddi bir karşılığı olabilir mi? Bu vizyonu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ak Parti gençlerin partisi çünkü devrimci ve inovatif bir parti. Hani giderek yanlış bir şekilde ezberlenmiş bazı söylemler vardır; "Yapamazsınız bunu", "İcat çıkarmayın başımıza" gibi… İşte bu diskuru üretenlerin bugün muhalefetteki insanlar olduğunu görüyor gençler. TOGG'u yapmaya kalktığımızda "Hayatta banttan indiremezler" diyen, Gemlik'teki fabrikanın aslında İtalya'da olduğunu iddia eden de işte o "icat çıkarmayın başımıza" diyen kafa yapısıdır. Kızılelma'nın maket, İHA ve SİHA'ların da drone olduğunu söyleyen de aynı zihindir. Kendimize ait sondaj gemilerimizle bulduğumuz doğalgaza inanmayan, "doğalgazın bulunması yalan" söylemlerini üreten liderler, profesörler varken, vatandaşlarımızdan bir ay doğalgaz faturasının alınmayacağını, mutfak ve sıcak suların yine bir yıl boyunca ücretsiz olacağını duyurduğumuz bir gerçeklikteyiz.

Gençler şunu gördü; Ak Parti bir şey söylüyorsa, başta ne kadar hayal gibi gelse de bunu gerçeğe dönüştürüyor. Ben bu sebeple gençlere hayal kurma ve hayalleri gerçeğe dönüştürme, cesaret verme noktasında yanlarında olduğumuzu belirtmek istiyorum. Çünkü bir söz veriyorsak bunu eninde sonunda gerçekleştirdiğimizi muhalefette siyaset yapanların dahi fark ettiğini düşünüyorum.

Diğer yandan muhalefete baktığımızda, 2019 belediye seçimleri öncesinde halkın İsparkları ücretsiz kullanacağını, gençlerin ulaşımdan ücretsiz faydalanacağını söylediler fakat seçildikten sonra ulaşıma ve İspark'a zam uygulayarak ne dedilerse aksini yaptılar. İnsanlar artık oy verdiklerini partilerin icraatlarını günü gününe değerlendiriyor. Bu sebeple okuyan, üreten, eleştirel düşünen insanların Ak Parti'ye daha sıcak baktığını görüyorum. Bizi sadece Anadolu insanı desteklemiyor, evet özellikle Anadolu'da hem 20 yıldır hayatlarında yaptığımız çok ciddi değişimler hem de bizleri kendilerinden biri olarak görmelerinden dolayı çok ciddi destek alıyoruz. Ancak diğer yandan da dünyanın en iyi üniversitelerinden olan Oxford'da, Harvard'da, Yale'de okuyan arkadaşlarımız da şu an oralarda Ak Parti'nin ve Cumhurbaşkanımızın kazanması için çalışmalar yapıyor. Ben özellikle bu seçimde partimizde olmayanların da Ak Parti'ye nasıl destek veririz diye koştuğunu, bunu milli bir mesele olarak gördüklerini biliyorum.

Rümeysa Kadak Kimdir?

1996 yılında İstanbul'da doğan Rümeysa Kadak lisans düzeyinde Marmara Üniversitesi'nde öğretmenlik, İstanbul Üniversitesi'nde ise siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler alanlarında eğitim görmüş, yüksek lisans düzeyinde ise SOAS, Londra Üniversitesi'nden küresel diplomasi alanından mezun olmuş, Oxford Üniversitesi'nde yönetici işletme yüksek lisansı bölümünde bölümün tarihindeki en genç girişli öğrencisi olarak Oxford Üniversitesi resmî bursunu almaya hak kazanarak eğitim görmektedir. 21 Mayıs 2017'de AK Parti 3. Olağanüstü Büyük Kongresi'nde MKYK üyeliğine seçilmiştir. 2017- 2018 yıllarında AK Parti Sivil Toplum ve Halkla İlişkiler Başkanlığı'nda başkan yardımcısı olarak görev almış, 27. dönemde ise İstanbul milletvekili olarak göreve başlamıştır. 27. dönemde TBMM Başkanlık Divanı üyesi olarak dönemi tamamlanmıştır. Görevi devam ederken gençler ve karar mercileri arasında köprü kurmak amacıyla gençlere yer veren 7 farklı projeye liderlik etmiştir. Eğitim, gençlik, siyasal iletişim ve girişimcilik alanlarında aktif çalışan Kadak, çok iyi düzeyde İngilizce bilmektedir.

BİZE ULAŞIN