Yıldızların yer olayları üzerindeki etkisini araştıran ve gelecekle ilgili tasarruflarda bulunan astroloji, üç ayrı döneme ayrılır. İlk olarak 5. yüzyıla kadar belirgin bir şekilde etkili olan Antik Yunan Astrolojisi sayılabilir. İkincisi, Yunan Astrolojisi'nin Arap, Acem, Müslüman ve Musevi astrologlar tarafından geliştirilen Ortaçağ Astrolojisi dönemidir. Bu bilgileri işleyip sistemli hale getiren 1500-1700 arasında ortaya çıkan Geleneksel Astroloji'dir. "Bilgeliğin başlangıcı, Tanrı'dan korkmaktır" diyen İbn-i Ezra astrolojinin haddini bilmek, farkında olmak ve saygı göstermek olduğunu söyler. Bu saygı, klasik astrologların eserlerinde, pek çok kez dile getirilir. El Biruni, Ebu Ali el-Hayat, Ebu Ma'şar, Maşa'allah gibi pek çok astrolog yazar, öngörü kurallarını saptarlarken pek çok yerde paragrafların sonlarında, "Fakat her şeyin doğrusunu Allah bilir", "Allah isterse" gibi ifadeler kullanırlar.
Astroloji kavramını "Göksel manyetik enerjilerin yeryüzü realitesindeki tezahürü" olarak tanımlayan Astrolog Sevilay Eriçdem, astrolojinin tarihi gelişimini şu sözlerle anlatıyor: "İnsanlık tarihinde her zaman insanlar gökyüzüne bakarak yollarını bulmaya çalışmışlardır. Hasat dönemlerini gökteki yıldızların konumlarına göre belirlemişlerdir. Dolayısıyla insanlar her zaman kendi hayatlarını gökyüzünün hareketlerine göre şekillendirmiştir. Tarih, mitoloji ve astroloji böyle doğmuştur. Bizler astrolojik olarak gezegenleri ve yıldızları incelerken, tamamen Güneş sistemimiz ve galaksimiz içinde olan faktörleri baz alırız."
Daha kesin ve net bilgiler alınmasını sağlayan, matematik ağırlıklı Uranyen astroloji alanında çalışmalarını sürdüren Eriçdem, bu türün de güneş sistemimize dair hesaplamaları kullandığını söylüyor. Hipotetik noktaların ve güneş sistemimiz içinde kendi yörüngelerinde olan asteroidlerin gezegenlerle olan açısal ilişkilerini yorumlayıp kişisel yol haritamızı ortaya koyan bu çalışmanın tarihini Eriçdem şöyle özetliyor: "Uranyen Astroloji, I. Dünya Savaşı döneminde, Alman matematikçi ve astronomist olan Alfred Witte tarafından geliştirilen matematiksel bir tekniktir. O zamanlar İngilizlerin attığı bombalardan Alman halkını kurtarmak için astrolojiyi ve göksel faktörlerin birbirleriyle olan ilişkisini araştıran Witte, mevcut gezegenlerin etkileşimleriyle ve açısal bağlantılarla halkın nasıl kurtarılacağını bulamamış. Bir matematikçi olduğundan simetri prensibini kullanmış ve geometrik hesaplamalar yapmıştır. İngilizlerin bombalama zamanlarını esas alarak ürettiği varsayımsal noktaların gezegenlerle ilişkilerini gözlemlemiştir."
Astroloji dendiğinde akla fal bakmanın gelmesinin yanlış olduğuna değinen Sevilay Eriçdem'e göre ekonomi alanında borsa simsarları, sporda futbol yorumcuları nasıl istatistiki veri kullanıyorsa astrologlar da matematiksel orantılarla mümkün olan en "eşit yaklaşık" tahmini yaparlar. Tarot ve diğer kehanet yöntemlerinin bilinçaltı okuma sanatı planına dayandığını, sezgisel olduğunu belirten astrolog, şöyle devam ediyor: "Astroloji bir yorum sanatıdır. Astroloji hayatımızda bir rehber olarak vardır ve kullanılmalıdır. Astroloji insanlara olasılık raporları şeklinde istatistiki datalar verir ve kişinin kendini muhtelif zararlardan koruyabilmesi için seçenekler sunar"
Enerjiyle mücadele yaşamın kendisidir
"Dolunay enerjisi", "Merkür enerjisi", "tutulma enerjisi" gibi enerji ağırlıklı söylemlerin gündelik hayata etkilerine dikkat çeken astrolog, "Gökte olan her şey yeryüzünde de vardır ve insanoğlu, yaşamın ilkel döneminden itibaren gökyüzüne göre kendini konumlandırmıştır. Eğer siz teknolojinin ilerlemesiyle elde ettiğiniz göksel verileri matematiksel kavramlarla birleştirip hesaplarsanız, net bilgilere ulaşırsınız. Takvimler, mevsimler göksel kürenin gözlemlenmesi sonucu oluşturulmuştur. Güneş'in, Ay'ın veya diğer gezegenlerin yerleşimleri periyotlar halinde hayatın içine akan enerjilere işaret eder. İnsanın yaradılış programı ve dünya üzerinde geçireceği zaman olan 'ömrü' içinde aldığı etkiler ve enerjilerle mücadelesi yaşam'ın kendisini oluşturur" diyor.
Son dönemde artan astroloji yorumları ve sosyal medyada, televizyonda sıklıkla yer verilmesine değinen Eriçdem, yükselen popüleritenin hiçbir zaman bitmeyeceğini aksine yükseleceğini söylüyor: "Astroloji, teknolojiye bağlı olarak ilerlemiş ve gelişmiştir. Buna insanoğlunun bilinmeze olan merakı da eklenince doğal olarak bu konu hiçbir zaman popülerliğini yitirmez. Yanı sıra dönem enerjisi olarak da Plüton'un Kova burcuna geçmesiyle önümüzdeki yıllarda astrolojiyi ve teknolojiyi daha baskın şekilde hissederek yaşayacağız. Bu da bütün insanlığın artık hayatı daha farklı, daha teknolojik ve dolayısıyla daha uzay-zaman aralığında öğrenme ihtiyacını arttıracaktır. Bu ihtiyacın temelinde her zaman olduğu gibi insanlığın kendisine dair geleceği bilme merakı yatıyor."
Teknolojik gelişmeler duygusal mücadeleyi artırdı
Astroloji yolculuğunu Doğu bakışı ile devam ettiren Çin astroloğu Bahar Bilge ise bu astroloji tekniğinin tanımını şu şekilde yapıyor: "Temelleri yaklaşık 6 bin yıllık bir geçmişe dayanan bu sistemde Çin çiftçi takvimi, diğer adıyla 'Hsia' kullanılır. Bu takvimde Güneş'in değil Ay'ın hareketleri esas alınır. Çin Metafiziği, her şeyin başlangıcı olarak kabul edilen Thai Chi felsefesine dayanır. Siyah ve beyaz olarak iki kısımdan oluşan bu kavram Yin ve Yang enerjilerini temsil eder. Temelde doğada bulunan 5 element (Ateş, Toprak, Metal, Su ve Ağaç) ve bu elementlerin Yin ve Yang versiyonlarının dengesine dayanır." Bilge Çin astrolojisini anlatmaya şöyle devam ediyor: "Bir kişinin Çin Astrolojisine göre doğum haritası doğduğu anda yıl, ay, gün ve saatte Çin Takviminde bulunan 8 sembolden meydana gelir. Göksel alan olarak tabir edilen üst kısımda 5 element ve bu elementlerin Yin ve Yang versiyonları bulunurken; yer hanesinde 12 hayvan ile temsil edilen burçlar bulunur. Doğum haritası Kaderin 4 Sütunu; karakter, mizaç, aşk, ilişkiler, kariyer, ekonomik durum, sağlık, potansiyeller, donanımlar, aile, çocuklar, gelecek planları ve daha birçok konu ile ilgili önemli bilgiler verir.
Türk takvimiyle benziyor
Bahar Bilge, Çin astrolojisi, Batı astrolojisinden çok farklı görünse de gerek öngörü gerekse karakter analizi açısından her zaman birbirleriyle örtüştüklerini belirtiyor. Aldığı Doğu ve Batı astrolojisi eğitimi sayesinde iki sistem arasındaki farkları değerlendirme imkânına sahip olmanın işini daha da kolaylaştırdığına dikkat çeken Bilge, deneyimini şöyle anlatıyor: "Çin Astrolojisi daha sade ve nokta atışı iken, Batı Astroloji çok yönlü, daha detaylı ve komplike bir sistem öne sürüyor. Ayrıca Kaderin 4 sütunu analizini diğer astroloji dallarından ayıran en önemli fark, doğum saatini bilmeyen kişiler için de analiz yapılabiliyor. Bazı konular eksik kalsa dahi kişinin hayatına dair önemli bilgiler büyük ölçüde aydınlatılabiliyor ve son derece güçlü öngörüler yapılabiliyor."
Çin Astrolojisinde bulunan 12 burç Klasik Astrolojideki burçların farkına değinen Bilge, 12 Hayvanlı Türk takvimi ile arasındaki benzerlikleri sıralıyor: "Çin Astrolojisinde; Kaplan, Tavşan, Ejderha, Yılan, At, Keçi, Maymun, Horoz, Köpek, Domuz, Fare ve Öküz burçları bulunuyor. 12 hayvanlı Türk takviminde ise; Pars, Tavşan, Balık(bazı kaynaklarda Timsah), Yılan, At, Koyun, Maymun, Tavuk, Köpek, Domuz, Sıçan ve Sığır burçları sıralanıyor."
Binlerce yıllık bu astroloji sisteminin günümüzde tekrar popülerlik kazanmasına değinen astrolog, insanların yeniden kendini bulmak, hayat amacını keşfetmek ve dünyayı anlamlandırmak için astrolojiye başvurduğunu söylüyor ve şöyle devam ediyor: "Günümüzde teknolojinin gelişmesiyle birlikte bireylerin kolaylaşan hayatları fiziksel mücadeleyi azaltırken duygusal mücadeleyi artırarak tatminsizliğe sebep olabiliyor. Bununla birlikte doğal ortamından uzaklaşan insanlar motivasyonlarını ve hayat amaçlarını kaybediyor. Astroloji de bu anlamda yolumuzu aydınlatmada çok önemli bir araç görevi görüyor."
Feng Shui hayatları düzenliyor
Son dönemde Feng Shui sistemiyle birlikte yaşam alanlarında düzenlemeler yapıldığına değinen Bahar Bilge, Feng Shui'nin doğanın enerjisine ve çevre ile insan arasındaki uyumu sağlama prensibine dayanan bir yaşam tarzı ve tasarım felsefesi olduğunu söylüyor: "Kökleri binlerce yıllık Çin tarihine dayanan Çince rüzgâr ve su karakterlerinden gelen Feng Shui, evinizden veya iş yerinizden akan enerjiyi kontrol ederek hayatınızda sağlıklı bir denge sağlamaya çalışır. Feng Shui'nin en temel sistemi, Chi akışını veya yaşam gücünü yönetmektir. Chi, her şeyin altında yatan enerji gücüdür ve Feng Shui, Chi'nin evinizde veya iş yerinizde serbestçe hareket etmesine izin vererek yaşamınızdaki uyumu artırmaya çalışır."
Doğru yerleştirilmiş mobilyaların, akıcı bir düzenin ve uygun renklerin, evimizin veya iş yerimizin enerji akışını optimize ederek, pozitif bir ortam yaratmamıza yardımcı olacağına değinen Bahar Bilge'ye göre, Feng Shui basit kurallardan daha fazlasını temsil ediyor. Feng Shui projelerinde beş elementin dengesi, mekânın sabit enerjileri ile zamanın enerjilerinin uyumu, Yin ve Yang dengesi ve tüm bunların mekânı kullanan kişinin doğum haritası ile etkileşimini en karmaşık konular olduğunu belirten astrolog şöyle devam ediyor: "Yapının ve iç mekânların enerji haritasını çıkarmak, kötü enerji lokasyonlarını iyileştirmek öncelikli amaçtır. Etkin bir Feng Shui projesinde mekânların planları çizilir ve özel pusulalarla ölçümler yapılarak detaylı enerji haritası çıkarılır. Sadece renklere veya ayna gibi objelerin kullanımına dayanan öğretiler Feng Shui sistemini yansıtmamaktadır. Bu yüzden uygulamalar için her zaman uzmanların desteğini almak çok önemli."
URANYEN ASTROLOJİ NEDİR?
Uranyen astroloji, klasik anlamda bilinen astroloji teknikleri ötesinde astronomik verileri matematikle birleştirerek yorumlayan bir ekoldür.
Basitçe, astrolojiye "fizik" dersek, Uranyen astroloji "kuantum fiziği" olarak düşünülebilir. Uranyen astroloji, gökyüzünde gezegenlerin birbirleriyle yaptığı yerleşimleri simetri matematiğini kullanarak ele alır, gezegenler arasındaki orta nokta hesaplamalarını yapar. Yanı sıra, asteroitler ve Transneptünyen olarak tanımlanan objeleri doğum haritalarına ilave eder. Böylece astrolojik anlamda çok daha geniş yorumlama kapasitesine dolayısıyla bilgiye ulaşma imkânı sağlar.
İSLAM'DA ASTROLOJİNİN YERİ NEDİR?
Astrolojinin popülerleşmesiyle İslam'da astrolojinin yeri akıllara geliyor. Kimine göre safsata kimine göre ise hayati kararlarda bile dikkate aldığı bir konu olan burçlar, Osmanlı'da yıldızname adıyla bilinir. Kur'an'da da "Buruc" adıyla 4 kez bahsedilen bu mesele, pek çok İslam âliminin eserlerinde bahsi geçer. Erzurumlu İbrahim Hakkı, astroloji ile yakından ilgilenmiş, Marifetname'de burçlarla ilgili bilgilere değinir. Bütün gezegenlerin, cisimlerin
sadece sebep olduklarını ve bunların Allah'ın izni ile hareket ettiklerini bildirir. Gezegenlerin durumlarına göre insanların yaşayışlarında farklılıkların
olacağını, bu farklılıkların neden kaynaklandığını da izah eder. Burçların gelecekle ilgili haber vermek aracı olarak kullanılmasının doğru olmadığını ancak burçların insan karakteri üzerinde etkisinin olduğunu da çalışmalarında aktarır.