Vehbi Bayhan: GENÇLER VE Z KUŞAĞI SÖYLENİLDİĞİ GİBİ MUHALİF Mİ?

GENÇLER VE Z KUŞAĞI SÖYLENİLDİĞİ GİBİ MUHALİF Mİ?
Giriş Tarihi: 28.12.2022 10:55 Son Güncelleme: 28.12.2022 10:55
Ergen ve genç olmanın ruhunda muhalif olmak vardır, ancak zamanı gelince ayrıksılar da konformist olur. Z kuşağı gençleri, muhalif ve devrimci 68 kuşağı gibi değildir. Z kuşağı “klavye kahramanı” olarak muhaliflik yapmaktadır. Oysa bu muhaliflik salt dijital evrende akıp gitmektedir.

Ergen ve genç olmanın ruhunda muhalif olmak vardır, ancak zamanı gelince ayrıksılar da konformist olur. Z kuşağı gençleri, muhalif ve devrimci 68 kuşağı gibi değildir. Z kuşağı "klavye kahramanı" olarak muhaliflik yapmaktadır. Oysa bu muhaliflik salt dijital evrende akıp gitmektedir.

Bireyin gelişim evresinde biyolojik, psikolojik ve sosyolojik dönüşümlerin yoğun yaşandığı gençlik döneminde kimlik ve kişilik netleşmeye başlar. Demografik açıdan 15- 25 yaş aralığı olarak tanımlanan, ancak yüksek lisans ve doktora öğrenimi ile 32 yaşına kadar uzatılan gençlik, toplumların geleceğini oluşturacak nüfus kitlesi olduğu için nitelikli yetiştirilmesi önem taşımaktadır.

Ergenlik ile başlayan biyolojik, psikolojik ve sosyolojik değişim, ergenin çevresi ile yabancılaşmasını getirip kendi içine kapanmasını oluşturmaktadır. Bu bağlamda, ergen ve genç olmanın ruhunda muhalif olmak vardır. Sisteme, ailesine, topluma karşı olmak birey olmanın bir aşamasıdır. Her kuşak kendi çağının ruhunun yansımasıdır. İçinde bulunulan toplumsal ve kültürel iklim her kuşağı biçimlendirir. Her kuşağı belirleyen değişkenler bulunmaktadır.

Literatürde kullanılan kuşak sınıflamaları, Türkiye'nin sosyolojik yapısını da içerecek şekilde şu şekilde ifade edilebilir.

1. Sessiz Kuşak, 1927-1945 arası doğanlar, (Gazete Kuşağı, Cumhuriyet Kuşağı, Gelenekçiler). 2. Bebek Patlaması Kuşağı, 1946-1964 arası doğanlar, (Radyo Kuşağı, 68 Kuşağı, Sandviç Kuşak, İdealist Kuşak). 3. X kuşağı, 1965-1980 arası doğanlar, (Televizyon Kuşağı, Özal Kuşağı, Pop Çağı Kuşağı). 4. Y veya Milenyum Kuşağı, 1981-2000 arası doğanlar, (İnternet Kuşağı, Ben Nesli, Bumerang Kuşak ). 5 Z Kuşağı, 2001-2020 arası doğumlular, (Akıllı Telefon Kuşağı, Sosyal Medya Kuşağı, Dijital yerliler, Sanal Kuşak, AVM Kuşağı).

Küreselleşmenin ikonu olan internet ve sosyal medya araçları ile tüm dünyadaki genç kuşakların benzer kültürel kodları taşıma ve yaşama ihtimali artmaktadır. Dolayısıyla, internet kuşağı ve sosyal medya kuşağı olarak adlandırdığımız Z kuşağındaki sosyal ve kültürel benzerlik oranı daha yüksektir. Her toplumun kendi şartlarına göre farklılık, olması gereken ve olan bir durum iken, benzerlik oranlarının daha fazla olması çağın ruhunu yansıtmaktadır.

Küresel bir nesil: Z

Z kuşağının genellikle birbirine benzer küresel duyarlılıkları internet ve sosyal medya araçları ile dünyayı küresel olarak daha bütüncül görmeleri, algılamaları ve değerlendirmelerinin sonucudur. Küresel Z kuşağı, içinde oldukları yerel mekânın ve coğrafyanın şartlarını ve durumunu bilen ve bu şartları diğer coğrafyalar ile mukayese eden bir gençlik. Z kuşağı içine doğdukları dünyanın sorunlarını iletişim araçları ile daha fazla farkına varabiliyor.

Duyarlı ve romantik oldukları için hayvanları koruma duyguları yanında, ötekileştirilen kesimlerin haklarını daha fazla savunuyorlar. Mağdurların daha fazla yanındalar. Süren savaşlar ve küresel pandemiden dolayı güvenlik konusunda duyarlılar ve ekonomik geleceklerinden korkuyorlar. Her ne kadar sosyalleşme süreçleri ve kitle psikolojisi ile "tüketim toplumunun" montaj bandından geçseler de, "hayır" deyip, farklı ses çıkartabiliyorlar. Bu küresel dayanışma ve sosyal medya aygıtları onları her an bir araya getirebiliyor.

Her ne kadar yetişkin kuşaklar, Z kuşağını "sosyal medya bağımlısı, içine kapalı, duyarsız, bencil" olarak nitelendirse de, dijital yerli olarak Z kuşağının dünya ile bütünleştiğini ve küresel kültürün bir parçası olduğunu unutuyoruz. Bir yandan birey, bir yandan toplumcu olmak yani "postmodern kültür" mümkün. Eklektik bir yaşam felsefesine sahip Z kuşağı. Kolaj kültür de keskin ve ömür boyu süren aidiyetlikler yok. Mottoları "Anyting goes" (Herşey mübah).

Sadece tüketim ve popüler kültürün bir "mimesisi" (taklidi) değil Z kuşağı, salt görsel kültürün bir piyonu değil. Oynadıkları dijital oyunun etkisi ile hızlı düşünüp karar vermeyi öğreniyorlar. Onun için Z kuşağının beyinleri daha hızlı çalışıyor. Onun için sürekli sıkılıyorlar. Hız ve değişim onlar için hayatlarının ritmi. Onun için eski kuşaklar yeni kuşakları tam anlayamıyor.

Genç bireyin evrensel özelliği

Aslında her çağda yetişkin kuşaklar genç kuşakları umarsız, sorumsuz ve duyarsız olarak nitelendirmektedir. Bu bağlamda, Aristo 2 bin 300 yıl önce gençliğin özelliklerini çok çarpıcı ve özlü biçimde anlatmıştır: "Gençlerin istekleri pek çoktur ve bunları hemen eyleme dönüştürmek isterler. Bedensel isteklerine karşı koyamaz, özellikle cinsel isteklerine yenilirler. Çok değişkendirler, istekleri geçicidir, hasta bir insanın açlığı ve susuzluğu gibi birden parlar, birden söner. Tutkuludurlar, huysuz ve öfkelidirler. Kendilerini dürtülerine kaptırır, tutkuların kölesi olurlar. İsteklerinin önüne dikilen en küçük engele bile katlanamazlar. Eli açık ve iyilikseverdirler; çünkü kötülükleri tanımamışlardır. Çabuk güvenir, çabuk bağlanırlar; çünkü aldatılmamışlardır. Yüksek amaçları ve hayalleri vardır. Gençler yanılınca çok yanılırlar. Sevgide de nefrette de aşırıya kaçarlar. Her şeyi bildiklerini sanır, onun için yanlışlarında sonuna dek direnirler."

Dostoyevski de, 1868 yılında yayınlanan Budala adlı romanında betimlediği özellikler de genç kuşağı eleştirmektedir. "Bu devir, sıradan insanların en parlak zamanı; duygusuzluğun, bilgisizliğin, tembelliğin, yeteneksizliğin, hazıra konmak isteyen bir kuşağın devridir."

Gerek Aristo'nun, gerekse Dostoyevski'nin betimlediği özellikler, günümüzdeki gençler için de geçerlidir. Davranışlarına rehberlik eden referans çerçeveleri değişse de, Türkçedeki "delikanlı" nitelemesinde ifadesini bulan dinamizm, genç bireyin evrensel özelliğidir.

Z kuşağı internet ve sosyal medya vasıtasıyla benzer küresel kültür örüntülerine sahip olsa da, bütün Z kuşağının aynı şeyleri düşündüğü ve aynı kültürü taşıdığı çok genelleme olur. İçinde yaşanılan coğrafi çevre, toplumsal cinsiyet, sosyal sınıf, etnik ve mezhepsel aidiyet vb. değişkenler farklı genç modelleri ve gerçeği inşa eder.

Z kuşağı "klavye kahramanı"

Her ne kadar sosyal medya ile benzer kültür oluşsa da bütün Z kuşağını aynı düşünüyor diye genelleştiremeyiz. Bu bağlamda, Z kuşağı da sosyalleşme sürecinde içinde yaşadığı ailenin sosyo-kültürel değişkenlerine göre biçimlenir. Muhaliflik de bu anlamda "görecelidir".

Z kuşağı internet içine doğmuş "dijital yerli" kuşak olarak tanımlanmaktadır. Bu anlamda, internetsiz ve akıllı telefonsuz bir dünya hayal edememektedir. Türkiye'nin 20 yıllık içinde bulunduğu "göreli refah" döneminde dünyaya gelen ve yetişen Z kuşağı için "yokluk" sözü ve gerçeği düşünülemez. 1970'lerde PTT'ye eve kablolu telefon bağlatmak için dilekçe verip 10 yıl beklemek gerçeği Z kuşağı için hikâyedir. Onlar bolluk içine doğmuştur.

Bütün dünyada olduğu gibi aile yapısı "çocukerkil" bir duruma evrilmiştir. Hayatın merkezinde çocuk vardır. Bunun getirdiği bir özgüven ile yetiştirilen gençlerde bencil ve narsistik kişilik özellikleri artmaktadır. Sosyal medyada kendilerinin sürekli iyi taraflarını paylaşan gençler narsist kültürü yeniden üretmektedir.

Z kuşağı gençleri, muhalif ve devrimci 68 kuşağı gibi değildir. Z kuşağı "klavye kahramanı" olarak muhaliflik yapmaktadır. Twitter'da kendi gibi düşünen "sanal cemaatlerinde" benzer söylemleri paylaşarak "tatmin" olmaktadır. Ya da farklı fikirdekilere sataşıp, hakaret ederek muhalif ve aykırı olduğunu zannetmektedir. Oysa bu muhaliflik salt dijital evrende akıp gitmektedir.

Sürekli değişen fikirleri ile daldan dala atlamaktadır. Pragmatist ve bencil oldukları için sabit ve kemikleşmiş bir fikirleri yoktur. Ancak, her ideoloji, etnik ve mezhepsel aidiyet kendi üyelerini yetiştirmektedir. Dijital platformlarda sesi en fazla çıkan ideolojiler çoğunlukta demek yanılsama yaratmaktadır. Sanal âlem ile gerçek hayat farklıdır. Her ne kadar Z kuşağı dijital yerli olsa da gerçek hayatın bir üyesidir.

Kuşaklar ve hayatın evrimi

Türkiye'nin tarihine bakıldığında muhalif gençlik 68 eylemleri ile dünyadaki eylemlerle aynı zaman diliminde başlamıştır. Dünyadaki 68 gençlik eylemleri başlayıp bittiği halde Türkiye'de 1980'e kadar süren sağ-sol çatışması ve terör eylemlerine dönüşmüştür. Dünyada ve Türkiye'deki 68 eylemleri "romantiktir". Dünyayı değiştiremeyeceklerini anlayan 68 gençliği iş hayatına katılıp evlenince ve çocukları olunca sisteme uyumlu (konformist) birey olmuşlardır. Hayatın sorumluluğu gençliğin verdiği romantizmi yenmiştir.

1968'den 1980 askeri ihtilaline kadar Türkiye'de gençler arasında yaşanan kamplaşma, kutuplaşma ve terörün yarattığı travma nedeniyle 1980 sonrası aileler çocuklarını siyasetten uzak tutmaya gayret etmişlerdir. Bu bağlamda, 1980 sonrası kuşak "apolitik" olarak tanımlanmıştır.

2013 yılında yaşanan Gezi Parkı eylemleri ile Y kuşağının, 1980 sonrası kuşak gibi apolitik olmadığı ifade edilerek kutsanmıştır. Ancak, Gezi parkı eylemlerine katılan gençlerin ebeveynleri 68 kuşaktan gelenlerdi ve çocukları için endişelenmişlerdi. Dolayısıyla 68 kuşağı gibi muhalif görünen her kuşak hayata atılıp, evlenip, işe girip, çocukları olunca marjinallikten uzaklaşmaktadır. Hayatın evrimi bunu getirmektedir.

Dijital yerli Z kuşağı, sanal evrende yaşayan ve romantik, hayalci bir kuşaktır. Sanal evrendeki akışkanlık gibi ruh durumları da sürekli değişmektedir. Bu durum "şizofrenik parçalanmışlıklara" neden olmaktadır. İnternet bağımlılığı, siber zorbalık ve siber mağduriyet çağımızın en önemli psikolojik sorunlarındandır. Sadece kendini düşünen, bencil ve narsist gençlerin panzehiri daha çok felsefe, sosyoloji ve psikoloji eğitiminden geçmeleridir. Hem kendini hem içinde yaşadığı toplumu ve hem de küresel gerçekleri anlamak iyi bir sosyal bilimler eğitimine bağlıdır.

Sokrates'in "Kendini bil " mottosunu ve Yunus Emre'nin "İlim ilim bilmektir/ İlim kendini bilmektir/ Sen kendini bilmez isen/Bu nice okumaktır" dizelerinde anlam bulan bir kültürü inşa etmek zorundayız. Yeni çağın gerçeklerini bilerek Mevlana'nın söylemiyle "Dün dünde kaldı cancağızım. Şimdi yeni şeyler söylemek lazım"

* Prof. Dr., İnönü Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Anabilim Dalı öğretim üyesi.

BİZE ULAŞIN