Akıllı telefonların hayatımıza girmesi, ağ bant yapılarının genişlemesi, sosyal ağların insanların en çok vakit geçirdiği sosyalleşme mekânları olmasından bugüne dijitalliğin hayatımızı işgal edişi, mahremiyet, dijital bağımlılık, veri güvenliği, perakende satışın mağazalardan online platformlara
geçmesi önemli tartışma maddeleri olarak en tepelerde yer almaya başladı. Teknoloji şirketleri sahip oldukları varlıkları ve şirket değerlerini artırırken
bizler de dijital dünyaya dair kaygılarımızı ve ekran kullanım sürelerimizi arttırdık.
Kimilerinin dijitallikle birlikte insanlığın kendi özünden uzaklaştığı korkuları kimilerininse dijital teknolojilerin hayatı daha önce görmediğimiz kadar iyi bir hale getireceğine dair inançları çarpışmaya devam ediyor. Korkuların ve hayallerin çarpıştığı meydanda henüz kazanan çıkmazken dijital teknolojiler yüzlerce yıl önce oluşan paradigmayı ortadan kaldıracak bir eminlik ve hızla ilerlemesine devam ediyor.
Bugün popüler medyada tartışma konusu olan, karanlık bir gelecek tahayyülünü içeren ya da insanlara cennette elde edecekleri umudunda oldukları
arsaları burada kazandırdığına dair inançları barındıran cümleler, dönüşümün nasıl gerçekleştiğine ve gelecekte bizleri tam olarak nelerin beklediğine dair soruları cevaplamak için yeterli bilgileri içermiyor. Çünkü iki kampa ait gözüken düşünceleri savunan insanların, dijital dönüşümü okurken ellerinde tuttukları ışığın sahibi olarak ilahi ya da şeytani olan bir elmanın iki yarısı üzerinden meseleyi okudukları görülüyor.
Üç boyutlu bir dijital sanal evren
Bütün korkular ve ümitlerin çarpıştığı meydana 2022'nin başlarında Facebook CEO'su Mark Zuckerberg yeni bir bomba bırakarak daha önceki dijital dönüşümü berrak bir bakışla gördüğüne inananların gözlerine perde çekilmesine sebep olacak yeni bir dijital gelecek ufkuyla ortaya çıktı. Zuckerberg'in fırlattığı bomba, artık tıklarımızla değil sanal bedenlerimizle de var olacağımız üç boyutlu bir dijital sanal evreni içeriyordu.
Adına Metaverse denilen bu sistem daha önce Neal Stephenson tarafından Snow Crash romanında sınırları çizilip ufkunun belirlediği bir kurmaca tasarıydı. Kurmacadan sanallığa bir anda geçen ve bugünlerde herkesin gündeminde olan Metaverse ideali, aslında dijital dönüşümünün yeni paradigmasını da ortaya koyan önemli teknolojik altyapı ve felsefesiyle anlaşılmayı bekleyen bir konu ve problem olarak insanlığın karşısında duruyor.
Metaverse idealini ve sanal dünyada yaşam tartışmalarını anlamak için Metaverse'ün kendini var edebileceği teknolojileri ve bu teknolojilerin daha öncekilerden farkını anlamak önemli bir basamak olarak öne çıkıyor. Metaverse merkeziyetsiz, deneyimsel bir dijital sanal evren ideali sunuyor. Sanal evrenler, aslında bugünün insanlarının çok da yabancı oldukları bir teknoloji değil. Uzun yıllardır hayatımızda yeri olan oyunlar bizlere sanal evrenlerde var olma, etkileşime girme ve farklı tecrübeleri deneyimleme imkânı sunuyordu.
Bununla birlikte son 10 yılın önemli gelişmelerinden biri olan sanal/artırılmış gerçeklik teknolojileri de müzelerden eğitim materyallerine kadar pek çok farklı alanda kullanılıyor. Özellikle Hololens ve Oculus gibi markaların katma değeri yüksek çözümler sunduğu sanal/artırılmış gerçeklik teknolojilerinin önümüzdeki yıllarda pek çok farklı alanda kullanılmaya başlanacağı da bilinen bir gerçek. Yine Metaverse öncesi meta evrenler olarak adlandırılan Decentraland, Axie Infinity gibi oyunların devrimsel olarak adlandırılan özelliklerini de 2000'li yılların başından beri hayatımızda olan Second Life, Sanalika, Habbo, Penguin Club ve benzeri tarayıcı oyunlarında görüyoruz.
Sanal kimlikler oluşturmak, bir avatara sahip olmak, oyun içi satın almalar, özel odalar, kişiselleştirilebilir arazi yapılarıyla oyunlar üzerinden sanal bir
deneyim ve sosyalleşme imkânı sağlamak Metaverse ile hayatımıza girmedi. Peki, zaten bir şekilde, belki ilk ve ilkel hallerini, gördüğümüz ve kullandığımız bir sanal evren deneyimi varken, Metaverse neden bu kadar tartışılıyor ya da Metaverse'ü anlamak bu kadar önemli?
Merkeziden merkeziyetsiz sistemlere dönüşüm
Aslında Metaverse tartışmalarını önemli kılan ya da onu bu kadar üzerine tartışılır yapan şey sanal dijital evren inşasından çok, üzerinde yükseldiği blokzincir teknolojisi ve onunla var olan, güçlenen merkeziyetsiz otonom sistemler, NFT toplulukları, akıllı kontratlar ve sanal evrenlerde hemen her şeyin dijital ikizini oluşturup üçüncü taraflara mülkiyet iddiasında bulunabilme imkânı.
Blokzincir teknolojisi hayatımıza Satashi Nakamoto isimli biri tarafından geliştirildiği söylenen, kişiden kişiye bir para aktarım aracı olan Bitcoin'le girdi. Hemen herkes Bitcoin'e, sahip olduğu değer üzerinden okuyarak bir servet birikim aracı olarak görerek alınır satılır bir meta olarak yaklaştı. Ancak Bitcoin, aracı kurum ve yapıları ortadan kaldırarak, merkeziyetsiz bir yapının ilk sacayağı olarak blokzincir teknolojisi üzerinde farklı kripto araçların gelişmesine öncelik etti.
Blokzincir teknolojisini ve merkeziyetsizliğin ne olduğunu basit bir şekilde anlatmak hem teknolojiyi hem de geleceğin nasıl olacağını anlamak için önemli. Teknoloji anlamak için örnek olarak okullarda alınan yoklamaları ele alalım. Uzun yıllardır süren ve öğrencilerin devam durumunu takip etmeye yarayan yoklama sistemi, sınıfta merkeze bağlı bir temsilcinin, öğretmenin, olduğu, öğretmenin sınıftan aldığı dönüte göre kayıt sistemi
olan yoklama fişine not ettiği numaraların, müdür yardımcısına, oradan ilgili yerdeki Milli Eğitim kurumunun sistemine, oradan da merkezi bir yapı olan Milli Eğitim Bakanlığı'nın sistemine kaydedildiği bir süreç olarak karşımızda.
Yoklama fişleri sınıf başkanı, öğretmen, idareciler ve Milli Eğitim Bakanlığı dışında kimse tarafından görülmeyen, öğretmenin ve idarenin geç kâğıdı, izin kâğıdı gibi mazeret bildiren belgelerle geriye dönük olarak değişiklik yapılabilir ve yapılan değişikliğin takip edilemez olduğu bir yapıya sahiptir. Blokzincir teknolojisiyse öğretmen, idareci ve bakanlığı ortadan kaldırarak okulda olanların bir kısmını, bir kişinin var ya da yok olması durumuna ilişkin herkeste bulunan kayıt defterine cüzdanına da denilebilir, o kişinin durumuyla ilgiyi bilgiyi işlemesi ve bu bilginin kayıt defterine sahip herkes tarafından görülebildiği, şayet kişi okuldaysa ancak olmadığı kaydedildiyse yeni bir kayıt sayfasına mevcut durumun bir daha kaydedilmesinin zorunlu olduğu, geriye dönük değiştirilemez, şeffaf ve herkes tarafından erişilebilir kayıt sistemidir.
Blokzincir, NFT, DAO
Mümkün oldukça basitleştirerek anlatılmaya çalışılan sistem bankacılıktan, devlet yönetimine, tapu idaresinden, evlilik işlerine kadar hemen her şeyde aracıları ortadan kaldırarak, cüzdan sahiplerinin bir kısmının onayıyla hemen her işlemin kısa sayılabilecek bir süre içerisinde onaylanıp, resmiyet kazanmasını sağlayabilmektedir. Ayrıca blokzincir yapısı üzerinde inşa edilen Etherium ağıyla hayatımıza giren akıllı kontratlar da başta noter olmak üzere, bir sözleşmenin onaylanması için aracı olan yapıları ortadan kaldırarak, belli şartların sağlanmasıyla gerçekleşen anlaşmaları mümkün kılarak yeni bir paradigma inşa etmektedir.
Yine blokzincir teknoloji üzerinde inşa edilen NFT (Nitelikli Fikri Tapu), hemen her şeyin bir dijital varlık olarak sanal dijital evrende varlık bulmasını sağlayan, blokzincir teknolojisinin alamet-i farikası olan benzersiz "hash" kodlarıyla dijital defterlere kaydedilmesini sağlayan popüler bir dijital gelişimdir.
NFT'ler sanatsal eserlerin sanal varlıklar haline getirilip yüksek değerlere el değiştirmesinin yanında, sanal dünyada nesnelerin var olmasını sağlamakla birlikte NFT Toplulukları olarak yavaş yavaş gündeme giren, belli NFT Koleksiyonu sahiplerini dijital sanal evrenlerde toplayarak, topluluğa girme izni olanların topluluk için kendilerinin oluşturdukları kurallar ve var ettikleri imkânları içerisinde sosyalleşme olanakları
kazandıkları yeni bir topluluk yapısını inşa etmektedir.
Bütün bunların üzerinde gerek sistemlerin gerekse de toplulukların sağlıklı işlemesi için Etherium ağı üzerinde yükselen Merkeziyetsiz Otonom Sistemler (DAO), hem meta evrenin hem de geleceğin dünyasının paradigmasını kurmaktadır. DAO, aslında blokzincir üzerinde kurulan yapıların nasıl işleyeceğini düzenleyen kodlara işlenmiş kurallar bütünüdür. Bildiğimiz kural sistemlerinden farklı olarak kağıda yazılmış kuralların yerini koda yazılmanın aldığını söyleyebiliriz.
Yeni bir paradigma Kodlara işlenen kurallar, topluluk üyelerinin onayını içeren bir algoritmayla birlikte binlerce "node" tarafından işleme alınır. Bu sayede kendi kendini yöneten bir sistem kurulmuştur. Sistem, otonom olarak sürekli bir denge fren mekanizması uygulamakta ve kuralların çiğnenmesini engellemektedir. Sistemde yapılacak bir değişim için topluluğun yapılacak değişikliğe onay vermesi gerekmektedir. Burada toplulukta yer alanların kararı etkileme gücü DAO kurulurken alınan ortak karara göre belirlenmektedir.
Aslında Metaverse dediğimizde karşımızda sanal bir dünyada yaşamaktan çok, tüm kayıt sistemlerini ve bugünkü kurumların varlığına dair düşünceleri değiştirecek, küçük toplulukların kendi sistemlerini kurabilecekleri, dijital evrende mülkiyet ve kazanç sağlanmasına olanak veren, her şeyin kayıt altına alındığı, ideal olarak daha katılımcı ama aynı zamanda kendi kast sistemini de oluşturacak yeni bir paradigma olarak blokzincir teknolojisini görüyoruz.
Metaverse tartışmalarında insanların sanal dünyalara bağımlı, gerçekten kopuk ilişkiler yaşamasından çok, hemen her şeyin kayıt altına alındığı, belli kapılardan sadece belli NFT ya da blokzincir varlıklara sahip olanların girebileceği, günümüzden daha katı olabilecek ya da belki daha özgürlükçü bir sistemin inşasına şahit oluyoruz.
Bugün çok yeni bir teknoloji olan blokzincir teknolojisinin hemen yarın paradigmayı değiştireceğini düşünmek yanlış olur. Ancak metaverse tartışmalarıyla birlikte karlılığı artan ve kitlelerin ilgisini çekmeye başlayan blokzincir teknolojisi ve buna bağlı gelişen uygulama/oyun/ araçların kullanımlarının artması, bu alandaki Ar-Ge çalışmalarını artıracaktır. Bu da yakın gelecekte sanalda yaşamasa da her şeyinin sanala, geri döndürülemez, olarak kaydedildiği insan topluluklarıyla birlikte, otonom sistemlerin kontrolünde yeni organizasyonların olduğu bir dünyayı var edebilecektir.
Aslında bugün meydana atılan Metaverse bombası, teknolojinin güdümünde dönüşecek ve eskisine benzemeyecek yeni bir paradigma inşasının ilk adımı olarak görülmelidir. İyi ya da kötü olduğunu söylemenin mantıklı olmadığı bu yeni dönüşümde mesele, blokları inşa edeceklerin ve DAO'ları kuracakların nasıl bir yapı kurguladıklarını anlamak ve dönüşüme dair meselenin ne olduğunu doğru okumaktan geçmektedir.
* Ayrıca bakınız: De-Fi, PlayToEarn, "Node", smart contract, NFT Community, XR,VR,AR