SOSYAL MEDYANIN ANNELERİ TEK TİP OLMAYA ZORLADIĞINI DÜŞÜNÜYORUM

SOSYAL MEDYANIN ANNELERİ TEK TİP OLMAYA ZORLADIĞINI DÜŞÜNÜYORUM
Giriş Tarihi: 6.6.2022 16:11 Son Güncelleme: 23.9.2022 12:38
SAYI:90
Bir eğitmen olarak sosyal medya üzerinden sayısız kişiye ulaşıyorsunuz ve binlerce kadın paylaşımlarınızı ve görüşlerinizi oldukça dikkate alıyor. Instagram bu noktada amaç mı, araç mı sizin için?

Sosyal medyayı faydayı, güzelliği yaymak için çok büyük bir araç olarak görüyorum. Instagram hayatımın amacı değil, amacım bize emredilen "İyiliği emretmek ve kötülükten menetmek" düşüncesini yerine getirmek. Benim motivasyonum bu ve ailemden de böyle gördüm. Benim annem ve babam ömürlerini İslam'ı yaymak için bir çaba içerisinde geçirdiler. Benim için de burası şu an çok büyük bir vasıta. Yarın Instagram kapanır, kitaplar üzerinden devam ederim. O da olmazsa kapı kapı dolaşır, insanları toplar, bir şekilde bildiklerimi, faydalandıklarımı anlatmaya çalışırım. Bu tabii ki gayri ihtiyari bir sorumluluk hissi oluşturabiliyor ama bunun altında ezilmemeye çalışıyorum. "Bugün hiçbir şey paylaşmadım, faydalı bir şey paylaşsam güzel olur" diye düşünüyorum ama buradaki ana düşünce "etkileşimim düşer, sayfam keşfet'e düşenlerden gider" gibi bir kaygı değil. Yorgun olduğum vakitlerde hiç paylaşım yapamadığım zamanlar oldu.

Bazı paylaşımlar var, biliyorum ki hiç rağbet görmeyecek. Mesela bebek oyunları hiç ilgi görmez ama ben özellikle böyle profile sahip birinin evladıyla güzel oyunlar oynayabilmesi için bu takipçilerin yüzde 5'lik dilime dahi denk gelse onlara mesaj verebilmek adına paylaşıyorum. Bu anlamda bu "Bugün de güzel bir şey paylaşmalıyım" kaygısı olabilir. Tabii ki "Yanlış bir şey paylaşırım, insanlara kötü örnek olurum" gibi düşünceler oluyor. Sonuçta bir iyiliği başlatan o iyiliği yapan kişiler tarafından devam ettikçe de sevap kazanıyorsanız kötülüğü başlatan da o kötülük devam edildikçe günah kazanıyor. Bunu bildiğim için hatalı içerikler paylaşmamaya çalışıyorum ama bu konuda kendimi sıkıntıya sokmuyorum. Benim sayfam şahsi hesabım, gönlümden geldiği gibi paylaşıyorum, İslami kısımlarda daha dikkatli oluyorum.

Sosyal medyada annelerle bağ kurarken bir yandan da kitaplar vasıtasıyla çocuklarla iletişim halindesiniz ve sanırım kitaplarınız çocuklar tarafından çok seviliyor. Bir çocukla kitap vesilesiyle bizzat diyalog kurmak nasıl bir şey?

Çocukları çok seviyorum. Bu sebeple de 10 yıl kadar çocuklarla çalıştım. Onların o masum dünyası gerçekten müthiş. Duygularını o kadar net ifade ediyorlar ki bir kitaptan hoşlanmıyorsa hemen söylüyor. "Bu kitabı çok seviyorum ama kitabı yazarken herhalde acele etmişsiniz" ya da direkt "Ben sevmedim çünkü kartallar ve yılanlar var. Onlardan hoşlanmadım" diyebiliyor. Çocukların çok açık sözlü olmalarını çok seviyorum ve onlardan müthiş geri dönüşler geliyor. İmza günlerinde, seminerlerde bir araya geldiğimizde müthiş bir sevgi beslediklerini görüyorum. Bu benim için büyük bir şükür sebebi.

"Zorlanıyor musunuz" derseniz açıkçası ben bu konuda hiç zorlanmıyorum. Bu kibir ya da işi basit görmek gibi değil. Benim kafamda fikirler çok uçuşur. Çok çabuk gelir ve çok çabuk üretirim. Bazen sohbet ederken bir arkadaşım bir çocuk kitabı için "Bu kitabı yazmam 3 yılımı aldı" diyor.

Benim maksimum 3 saatimi alıyor. İlham ya da Allah'ın size nasip ettiği düşünce dedikleri şey var ya, o geldiği zaman oturuyorum ve 2-3 saat içerisinde ana kısım ortaya çıkıyor. Çünkü zaten kitapları genelde çocuklara önceden anlattıklarımdan yola çıkarak yazarım. Zaten elimde hâlihazırda argümanlarım ve kurgularım vardır yani. Keloğlan Oruç Peşinde kitabı benim çocuklara anlattığım bir masaldı. Aile büyüğümüzden bir hikâye duymuştum, onu masallaştırarak anlatıyordum. Sonra da onu kitaba çevirdim. Canavarlar serisi de çocuklarıma hazırladığım masallardı. Küçük Merve'nin Büyük Soruları serisi zaten çocuklara verdiğimiz cevaplardı. Bir araya getirip birkaç süslü cümleyle toparladım. Peygamber Kıssaları da hep atölyelerde anlattığım içeriklerdi. Bunlar zaten benim uygulamamda olduğu için açıkçası zorlanmıyorum. Bir de üstüne hem içeriği hem de çizimi tam hayal ettiğim gibi olunca çok mutlu oluyorum çünkü bazen içeriği tam istediğiniz gibi hazırlasanız da hayal ettiğiniz kitabı elinize alamıyorsunuz. Bu gibi zamanlarda süreç ne kadar zor olsa da güzel bir karşılık alınca yeniden aşka gelip yenilerini yazıyorum.

Instagram üzerinden annelik deneyimini paylaşan birçok hesap var. Bunlar özellikle annelik ve kadınlık formunu değiştirerek "mükemmel kadın" olmayı dayatıyor gibi. Sizce de kadınlar bugün Instagram'da mükemmel olmaya zorlanıyor mu?

Buna katılıyorum ve bu benim uzun süredir eleştirdiğim bir konu. Hatta bununla alakalı bir masal da hazırladım; ismi: Modern Zaman Prensesinin Acıklı Hikâyesi. Biz sosyal medyaya başladığımızda burası böyle değildi ama şu an bu şekilde kullanılmaya başlandı. Arz talep meselesi güdülüyor uzaktan izlediğim kadarıyla. Bir konuda bir ihtiyaç oluşturuyorsunuz, sonra o ihtiyaç üzerine eğitim, seminer, kitaplar geliyor. Burada mükemmel bir tablo çizmeniz gerekiyor ki arz talep oluşabilsin. Size bakıyor ve diyor ki "Çocuklarına harikulade davranan birisi" ya da "Şunu asla yapmıyor." Bu anlamda sosyal medyanın anneleri tek tip olmaya zorladığını düşünüyorum. "Şöyle yapan anneler ya da şunu asla yapmayan anneler" gibi ayrımlar var. Bir salın anneleri. Çeşit çeşit sahabe vardı mesela. Hepsinin kişilikleri ayrıydı ve hepsi farklı yöntemler kullanıyorlardı ama yol aynı yoldu, sınırlar belliydi. Ben 48 beden biriysem beni 38 beden bir kıyafete giydirmek saçmalık olur. Zaten o kıyafet de patlar. Bu bazen bilinçli yapılırken bazen de bilinçsizce böyle bir tablo oluşabiliyor. Ben kendi hesabımda bunu bilinçli yapmıyorum. Dünyada belki ispat edemeyiz ama ahirette ispat edebilirim. Sosyal medyada şöyle bir handikapla karşılaşıyoruz; kimse "yoğurdum ekşi" demek istemiyor. Ben bunu söylüyorum. Ben de yoruluyorum, ağlıyorum, bazen çocuklara kızıyorum ve bunları özellikle paylaşıyorum. Ama ne kadarı paylaşılabilir? Kimse çocuklara sesini yükselttiği anı videoya alıp paylaşmak istemez. Ya da çocuğunun problemini ulu orta bir şekilde paylaşmayı da istemez. Çocuk büyüyecek, gelecekte bunları görünce kırılabilir, üzülebilir. Bu yüzden her şeyi çok detaylı paylaşamıyorsunuz. Genellikle güzel şeyler paylaşılmış oluyor böylece ve sayfa mutlu anılar albümüne dönüşüyor. Tatlış, ponçik bir hesap haline geliyor. Ben bazı şeyleri sık sık dile getirmeme rağmen bana bile şunu söylüyorlar: "Çok tatlısınız, çok sabırlısınız, çok mükemmel bir annesiniz." Ben "yoruluyorum, zorlanıyorum" gibi duygularımı da dile getirmeye çalışıyorum. Ama anneler paylaşımlara bakarak günün 24 saati böyle geçiyor sanıyorlar.

Hâlbuki gördükleri tablo maksimum 24 dakikalık bir tablo. Hâlbuki biz bunu iyi niyetimizle yapıyoruz; örnek olsun, birilerine fikir verebilsin, güzel işler ortaya çıksın diye. Mesela şu da var; sosyal medyada bir sürü güzel yemek yapan sayfa var ama ben asla onlar kadar güzel yemek yapamıyorum. "Ben neden onlar gibi yapamıyorum? Ben çok yetersizim" deyip küsmüyorum da. Mükemmel yemek yapmak, mükemmel oyun oynamak, mükemmel kitap yazmak zorunda değilim. Bunları birisi iyi yapıyor diye o kişi mükemmel biri olamaz. Bu onun iyi yaptığı bir şeydir. Biraz bu perspektiften bakmak gerekli diye düşünüyorum.

BİZE ULAŞIN