Gamze Tuna: Doktor Lacivert

Doktor Lacivert
Giriş Tarihi: 29.09.2018 11:03 Son Güncelleme: 29.09.2018 11:03
Gamze Tuna SAYI:49
İyi günler efendim! Doktor Lacivert’te bu ay; geleceğin süper besini “hamam böceği sütü” ve deliklerden korkanların hastalığı “tripofobi” var.

Geleceğin mucize besini: Hamam böceği sütü

Hamam böceklerini bilirsiniz; hemen hemen herkesin tiksindiği ve gördüğü yerde yok etmek isteyeceği bir böcek türüdür. Böcek deyip geçmeyin, öyle bir çoğalırlar ki kendi evinizde misafir konumuna gelirsiniz de ruhunuz bile duymaz. Gecede 300 civarında yumurta bırakabilen bu böcekler yüzünden çoğu kişi evlerini, apartmanlarını ilaçlatmak zorunda kalıyor. Fakat son zamanlarda öğrendik ki aslında bu faydalı böceklerden kaçarak çok büyük hata etmişiz. Faydalı dedim, yanlış anlaşılmasın; benim de yeni almış olduğum bilgilere göre hamam böceklerinin değeri şu sıralar dolardan daha hızlı yükselişte. Sizler için araştırdım ve bu ay hamam böceklerinin değişen kaderini sizlerle paylaşıyorum. Sütü sevenler ve sütlü tatlılardan vazgeçemeyenler hamam böceklerini sevmeye başlasalar iyi olur.

Giderek artan dünya nüfusuyla birlikte olası bir kıtlık durumu bizleri bekliyor olabilir. Böyle bir durumda hiç akla gelmeyecek besin kaynaklarına yönelebilir ve yeni arayışlara girebiliriz. Bilim insanları yeni besinler bulmak için harekete geçmiş durumda Geleceğin Mucize Besini: Hamam Böceği Sütü ve şimdilik sundukları çözümlerden biri de süper besin olarak adlandırdıkları hamam böceği sütü... Bu haberi duyduktan sonra hamam böceği sütüne karşı ön yargılarınızı bir kenara bırakmakta fayda var zira hamam böceği sütünün yararlarını duyduktan sonra pişman olabilir ve hamam böceklerine sempati beslemeye başlayabilirsiniz.

"Dünyada süt mü kalmadı da hamam böceği sütü içeceğiz" diye düşünebilirsiniz. Evet, maalesef ineklerden süt üretmek için kurulan tesisler otomobillerden, uçaklardan ve nükleer testlerden bile fazla zarar veriyor dünyaya. Bilinçsizce oluşturulan bu tesisler yüzünden hem inekler doğal ortamlarından koparılıyor hem de ineklerin sayıları gün geçtikçe azalıyor. Gelecekte inek sütü diye bir şey kalmayabilir. Tam burada hamam böceği sütü devreye giriyor; hem çevreye zarar vermeden sağma işlemi yapılabiliyor hem de oldukça düşük maliyetli. En can alıcı noktası ise hamam böceği sütünün normal inek sütünden tam dört kat daha besleyici ve enerji verici olması. Aman dikkat! Sakın gaza gelip de evde hamam böceğinden süt sağmaya kalkmayın. Hamam böceğinden süt elde etmek öyle kolay değil. Bir litre hamam böceği sütü için tam 10 bin hamam böceği kullanılıyor. Süt sağma işlemi de böceğin memelerine yapılan masaj sayesinde gerçekleşiyor. Bu kadar meşakkatli bir şekilde bütün dünyaya süt üretmek çok zor olacağından hamam böceğinin süt üretiminden sorumlu geni kopyalanacak ve süt laboratuvar ortamında üretilecek.

Hamam böceği sütünün olası bir kıtlık durumunda kullanılabileceğini söylemiştik fakat -tadı o kadar güzel olacak ki- şimdiden yurtdışındaki bazı marketlerde yerini almaya başlamış bile. Umarım bazı süt şişelerinin üstünde inek gördüğümüz gibi hamam böceği sütünün üstünde de hamam böcekleri görmeyiz. Ne diyelim gelecekte başımıza gelebilecek olan beslenme sorununa karşı şimdiden hazırlanmak güzel şey tabi ama böyle besinler bulunmaya devam ederse çoğu kişi bilinçli olarak kıtlık rejimine girebilir. Umarım gelecekte böcek ve türevlerini yemeye alışkın olmayan bizler için daha iştah açıcı yiyecekler bulunabilir. Âmin.

Portakaldan korkuyorum anne

Hiç çilekten veya bal peteğinden korkan bir tanıdığınız oldu mu? Ya da delikli yüzeyler gördüğünde bakamayan bir arkadaşınız? "Kim korkar çilekten, bal peteğinden" demeyin çünkü bu durumu yaşayan milyonlarca insan var. "Tripofobi" olarak adlandırılan bu durum halk arasında "delik fobisi" olarak da biliniyor. Duyduktan sonra kendinizde, arkadaş ve akraba çevrenizde bu fobiye sahip kişiler olduğunu fark edebilirsiniz. Duyanı şaşırtan, hastasını kaşındıran, son zamanlarda ortaya çıkan gıcık bir hastalık, kısa sürede fenomen haline gelen bir fobi tripofobi.

Delik korkusu olanlar, deliklerden ve delikli yüzeylerden müthiş derecede rahatsız olurlar. Özellikle toplu halde duran baloncuk ve delikler gördüklerinde çılgına dönebilirler. Bazen midyelerden bazen de nar veya portakal gibi içi delik delik görünen şeylere bakmaktan nefret ederler. Arı kovanlarına bakamaz, sabun köpüğüne dokunamazlar. O kadar değişik bir hastalık ki her duyan "Acaba bende de var mı" diye meraka düşüyor. Tripofobik olup olmadığınızı öğrenmenin en kolay yolu ise delikli görsellere baktıktan sonra kaşınıp kaşınmadığınızı kontrol etmek. Ayrıca tripofobi internette dolaşan tripofobi testleriyle de tespit edilebiliyor. Siz yine de evde kendinize basit bir tripofobi testi yapmak isterseniz annenizden delikli bir makarna pişirmesini istemeniz yeterli olacaktır. Kim bilir belki delikli makarnayı görür ve hastalığınızla yüzleşirsiniz.

Bu rahatsızlık genelde küçük yaşlarda yaşanan travmatik bir olayın sonucunda oluşuyor ve tam olarak bir hastalık olup olmadığı konusunda bilim dünyası da ikiye ayrılmış durumda. Kimi bu durumun evrimsel bir fobi olduğunu kimi ise psikolojik fobi sınıfına dâhil edilmesi gerektiğini savunuyor. Kimi tedavi için bu tür görsellerden kaçmak gerektiğini savunurken kimi ise hastalıkla yüzleşip yenmek için daha çok delikli yüzeye bakmak gerektiğini söylüyor. Anlayacağınız bu pis hastalık, bilim dünyasının bile midesini bulandırıyor. Fakat doktorlar ne derse desin içinde delik bulunan fotoğraflardan korktuklarını söyleyen insan sayısı gün geçtikçe artıyor. İnsanlar delik gördüklerinde duydukları korkuyu, kaşıntıyı, mide bulantısını sık sık dile getiriyorlar. Bazı kişiler deliklerden bir şey çıkacakmış gibi hissettikleri için korkarken bazıları da deliklerin göz yoran diziliminden tiksinti ve rahatsızlık duyuyor.

Tripofobinin tedavisinde ise henüz net bir yöntem yok. Bu hastalık bazen geçici bazen de kalıcı olarak etkileyebiliyor kişileri. Uzmanlar böyle bir korku yaşayan insanların muhakkak bir doktora başvurması gerektiği konusunda uyarıyorlar. Özellikle bu konu hakkında çok fazla bir hassasiyetiniz varsa hemen bir psikoterapistin kapısını çalmanız gerekiyor.

Fobi deyince insanın aklına yılandan, vahşi hayvanlardan, yüksekten, iğneden korkmak falan geliyor. Korkacaksan öyle elzem şeylerden korkacaksın kardeşim. Böyle küçük küçük deliklerden korkmanın da bir manası yok. Hiç insan portakaldan korkar mı; Adama gülerler benden söylemesi. :)

BİZE ULAŞIN