Son yıllarda çocuklar üzerindeki küresel planlar, algı yönetimi, bağımlılık, etkileme stratejileri ve LGBT gibi konular, çocukların aile değerlerinden ve kültürel köklerinden uzaklaşmasını hedefleyen büyük bir proje haline geldi. Bu planlar, çocukların zihinsel, duygusal ve ahlaki gelişimlerini yönlendirmeyi amaçlayan organize stratejilerle yürütülüyor ve medya, sosyal medya, dijital oyunlar ve eğitim sistemleri gibi araçlar üzerinden yayılıyor.
Algı yönetimi ve etkileme stratejileri çok çeşitli yöntemler içeriyor, içerik manipülasyonu bunların başında geliyor, medya ve eğlence sektörü aracılığıyla,çocukların ailevi ve kültürel değerlerinden uzaklaştırılması için yoğun bir içerik manipülasyonu yapılıyor. Özellikle filmler, diziler, çizgi filmler ve reklamlar, çocukların öz kültürlerinden uzaklaşarak küresel, seküler bir anlayışa yönelmesini teşvik eden mesajlar içeriyor.
Bu içerikler, LGBT ve sekülerim gibi konuların normalleştirilmesi ve genç yaşlarda bu ideolojilerin kabul ettirilmesi amacıyla üretiliyor. Dijital içeriklerde ideolojik yönlendirme son yıllarda çok etkili hale geldi; Youtube, Whatpadd, TikTok, Roblox hatta Google Kitaplar'ın içeriklerinde çocuklara küçük yaşlardan itibaren ailevi, toplumsal değerlere karşıt ideolojiler aşılanıyor.
Değerlerden uzaklaştıran mesajlar
Okullarda içerikler ve sosyal medyayı aktif kullanan öğrenciler de diğer arkadaşlarını etkileyebiliyor, özellikle Batı'da bazı okullarda LGBT ve cinsellik
temalı materyallerin müfredata dâhil edilmesi, çocukların bu konularla erken yaşlarda karşılaşmasına ve aile yapısına dair geleneksel anlayışların zayıflatılmasına neden oluyor. Medyanın rolü ise bariz bir şekilde hissediliyor. Televizyon ve sinema (Dijital Tv platformları) gibi medya organları, LGBT ve diğer sosyal değişim ideolojilerini cazip hale getirerek çocukları bu köksüz değerlere çekmeye çalışıyor. Popüler kültür, ünlü figürler, animasyonlar, çocuk dizileri ve çizgi filmler aracılığıyla, çocuklara modern hayat tarzlarının ideal olduğu ve kültürel değerlerin demode olduğu mesajları veriliyor. Özellikle aile yapısına karşı çıkan ve bireysel özgürlük adı altında kuralsızlığı yücelten karakterler üzerinden çocuklar etkileniyor.
İçeriklerinde kullanılan subliminal mesajlarla, çocuklara fark ettirilmeden aile değerlerinden uzaklaşmayı teşvik eden mesajlar veriliyor. Bu mesajlar özellikle çocukların bilinçaltına işliyor ve uzun vadede onların düşünce yapısını etkiliyor.
Akıllı telefonların yaygınlaşması ile sosyal medyanın etkisi hepsinin önüne geçmiş durumda. Sosyal medyada çocuklar ve gençler üzerinde büyük etki yapan influencer ve fenomenler LGBT ve benzeri temaları sürekli olarak gündeme getiriyor ve çocukların bu konulara olan bakış açısını şekillendiriyor. Bu figürler, toplumsal normlara karşı çıkan ve bireysel özgürlüğü ön plana çıkaran mesajlarla çocukları etkileme gücüne sahip.
Çocuklara yönelik algı yönetimi
Sosyal medya platformları, belirli içeriklerin daha fazla görünmesini sağlayan algoritmalar kullanarak ahlaksız içerikler, küfür, LGBT ve aile değerlerinden uzaklaştırıcı temaların çocukların önüne sürekli çıkmasını sağlıyor. Çocuklar, bu platformlarda her gün değerleri alt üst eden konularla ilgili içeriklerle karşı karşıya kalıyor, bu da onların bakış açısını uzun vadede değiştirebiliyor. Çocukların sıklıkla zaman geçirdiği online oyunlar ve platformlar, sosyal medyadan bağımsız olarak da bu ideolojilere maruz kalmalarına sebep oluyor.
Toplumdan uzaklaşma (mahalle kültürü), bireyselcilik ve aile karşıtı hareketler, genellikle küresel STK'lar tarafından destekleniyor ve finanse ediliyor. Bu organizasyonlar, Batı hükümetleri ve medya organları üzerinde lobi faaliyetleri yürüterek LGBT içeriklerinin yaygınlaşmasını sağlıyor. Fonlanan
bu STK'lar, çocuklara yönelik algı yönetimi ve içerik üretimi süreçlerinde aktif rol oynuyor. Küresel güçlerin yürüttüğü kültürel erozyon politikaları, çocukları öz kültürlerinden ve ailevi değerlerden koparmayı hedefliyor.
Bir diğer büyük tehlike ise sinsi bir şekilde ilerleyen dijital bağımlılık… Bunun çocuklara verdiği zararlar oldukça çeşitli ve derin olabiliyor. Uzun süre ekran başında kalmak, çocuklarda obezite, duruş bozuklukları, göz yorgunluğu ve uyku düzeninde bozulmalara neden olabiliyor. Uyku eksikliği,
gelişimsel sorunları tetikler. Aşırı ekran kullanımı, çocukların yüz yüze iletişim ve sosyal etkileşim fırsatlarını azaltır. Bu da sosyal becerilerin gelişimini engelleyebilir, çocukların empati kurma ve duygusal zekasını geliştirme yetisini sınırlar.
Dijital bağımlılık
Dijital bağımlılık, çocukların okul başarılarını olumsuz etkileyebilir. Ekrana bağımlı çocuklar, ödevlere ve derslere yeterince odaklanmakta zorlanır ve bu durum akademik başarılarında düşüşe yol açıyor. Dijital oyunlar veya sosyal medyanın sürekli kullanımı, çocuklarda sabırsızlık, agresiflik ve dürtü kontrolü problemlerine neden oluyor. Özellikle şiddet içeren dijital içeriklerle sürekli etkileşim, çocuklarda agresif davranışlara yol açar. Çocuklar, sosyal medyada aldıkları beğeni ve geri bildirimlere aşırı önem vererek, dijital dünyadaki başarılarını gerçek hayattan daha önemli görmeye başlarlar. Kısa süreli ve somut bir başarı gelecekteki soyut başarının önüne geçebiliyor.
Sonuç olarak, çocuklara yönelik bu projeler, onların ailevi ve kültürel değerlerden koparılmasını amaçlayan, geniş çaplı, organize ve stratejik bir planın parçası olarak hayata geçiriliyor. Tüm bu zararları en aza indirmek için ebeveynlerin dijital kullanımı kontrol altında tutmaları ve çocuklarına sağlıklı dijital alışkanlıklar kazandırmaları önemlidir.
Bu süreçte medya, eğitim, sosyal medya gibi araçlar sınırlandırılarak, ebeveyn kontrolü sağlanarak, çocuklar yaşıtları ile fiziksel oyunlara
yönlendirilerek ve tabii olarak beraber vakit geçirme süreleri mümkün mertebe artırılarak olası zararların önüne geçilebilir. Okul müfredatında değerler eğitiminin artırılması, medyada ve sosyal medyada devlet eliyle engellerin ve bazı kontrollerin genişletilmesi anayasal hak olan çocukların korunması
dijital ve gerçek hayatta tavizsiz uygulanarak, ebeveynler, okul ve devlet üçlüsü eliyle sorunun önüne geçilebilir.