Birol Biçer: DÜNYAYI KASIP KAVURAN UZAK DOĞU RÜZGARI K-POP'UN SERÜVENİ

DÜNYAYI KASIP KAVURAN UZAK DOĞU RÜZGARI K-POPUN SERÜVENİ
Giriş Tarihi: 25.05.2022 16:10 Son Güncelleme: 25.05.2022 16:10
Hallyu denilen “Kore Dalgası” ve ürünü Kore Popu tesadüfen ortaya çıkmadı. Sürekli büyüyen küresel bir ekonomiye karşılık vermek üzere Güney Kore devleti tarafından yönlendirilen bir planlama stratejisiyle başladı. Yayılışı ise Güney Kore’nin elde ettiği ekonomik ve stratejik rol ile bağlantılıydı.

Dünyaya hâkim olan popüler kültür akımları içinde 20. yüzyılda Uzak Doğu'nun hatırı sayılır bir yeri yoktu. Hippi akımıyla birlikte bir parça ilgi çekmeye başlayan kadim Uzak Doğu felsefe ve inançlarını bir kenara bırakırsak bu alanda ilk kıpırdanmaların belki de 70'li yıllarda Hong Kong'un düşük bütçeli kungfu filmleriyle başladığını söylemek pek de abartılı olmaz.

Bir yanda kendi kültür havzasına yönelik üretimini artıran Hint sineması Bollywood, öte yanda Hong Kong yapımı dövüş sanatı filmleri kendilerince bir pazar oluşturdular. 80'li yıllarda bu pazara Japon yapımı çizgi filmler ve çizgi romanların eklendiğini gördük. Bu etki genişleyerek günümüze kadar ulaşmayı başardı. 80'lerde Atari başta olmak üzere Japonya ve Tayvan'dan dünyaya yayılan elektronik oyun ve oyuncaklar özellikle gençler ve çocuklar üzerinde etkili oldu.

2000'lerden ve bilhassa 2010'dan itibaren ise Doğu Asya'dan çıkarak hızla Batı'ya da yayılmaya başlayan bir müzik akımı Asya'nın cılız kültür hamleleri içinde ani bir parlamayla dikkatleri çekmeyi başardı. Bu Güney Kore imalatı K-Pop'tu.

Aslında 1990'larda Kore'de başlayan bir müzik türü olan ve Hallyu denilen "Kore Dalgası"nın ürünlerinden biri olan "Kore Popu" K-Pop, pop başta olmak üzere hip hop, rythm and blues, rock, elektronik müzik ve dans gibi birçok farklı türü bir araya getiriyordu. Özellikle çocuk ve gençlere hitap eden bu tarz ilk 20 yıllık sürecinin sonunda dünya ergenlerini de baştan çıkarmaya başlayacaktı.

K-Pop'un yolculuğu

Hallyu tabiri Kore kültürünün dünyada yayılmaya başlamasını ve popülerleşmesini ifade ediyor. Televizyon, ardından internet imkânlarının gelişmesiyle K-Pop ve Kore dizi ve filmlerini tanımlayan K-Drama önce diğer Asya ülkelerine, yakın kültürler olan Uzak Doğu ve Güney Asya'ya yayılmaya başladı. 2000'lerin ilk yıllarıyla birlikte artık tüm Asya'da biliniyor ve kıtalararası yolculuğuna başlıyordu.

2008'e gelindiğinde Asya dışından da meraklılardan oluşan bir piyasayı yakalamıştı. Bunda en etkili faktörlerden biri de Çin ve Japonya'nın aksine kendi iç platformlarına bağlı kalmamaları ve uluslararası sosyal medya platformlarını kullanmaları oldu. Böylelikle K-Pop; Facebook, Twitter ve Youtube başta olmak üzere tüm uluslararası sosyal medya platformlarında ulaşılabilir hale geldi. Bu stratejinin getirisi ise tüm dünyadan kazanılan hayranlar, meraklılar oldu. Tabii bunda etkili bir pazarlama stratejisi ile uluslararası tanıtımların da payı büyüktü.

2012'de Psy'ın "Gangnam Style" adlı parçası ve klibinin sosyal medya vasıtasıyla küresel bir fenomene dönüşmesi ve BTS adlı erkek grubunun kazandığı büyük şöhret ve ilgi sayesinde K-Pop artık Batılı türlerin hâkimiyetindeki müzik ve eğlence sektöründe başlı başına bir alternatif haline geliyordu. Ancak belli bir çapa ulaşan her şey gibi K-Pop da sadece müzik ve eğlenceden ibaret değildi. Bugün aldığı ticari ve tamamen gösteri odaklı yapmacıklığına rağmen tarihi ve sosyolojik arka planında bir milletin ve devletin yıkımdan ayağa kalkış gayretlerini barındırıyordu.

K-Pop aslında kökü itibarıyla 1960'larda ortaya çıkmaya başladı. Önce 1910-45 arasında süren Japon işgali ve ardından 1950-53 arasında bölünmeyle sonuçlanan Kore Savaşı ile tarihinde oldukça yıpratıcı iki dönem geçiren Kore'nin Güney'i için bu tarz bir müziğin ortaya çıkışı çatışma ve gerilimle geçen uzun yıllardan sonra huzurlu bir gündelik hayata atılan ilk adımları temsil ediyordu.

Yeni türün şekillenme süre

Japon sömürgeciliğinden kurtulduktan sonra Kore'nin büyük bir kısmı dünyaya açıldı; tabii beraberinde Batı dünyasının eğilim ve ideolojilerine de… Önce televizyonun, ardından demokrasinin gelişiyle uzun asırlar bir yarımadada tecrit halde bulunan Koreliler dünyaya bağlanma fırsatı yakaladılar. Amerikan askerleriyle beraber ülkeye giren Batı müziği böylelikle ülke müziğiyle kaynaşmaya başladı.

K-Pop'un tohumları, Çin, Japonya ve Asya'da egemenlik peşindeki Batılı güçler arasında sıkışmış olan bu ülkenin artık eğlenmeye de vakit ayırabilmeye başladığı o ilk günlerde filizlenmeye başlamıştı. Ancak bu türün bildiğimiz K-Pop'a dönüşmesi ve büyük bir atılım yaşaması için 1990'lı yılları beklemek gerekecekti.

Bugün K-Pop olarak karakterize edilen türün ilk fenomeni 1992'de ortaya çıkan Seo Taiji & Boys adlı grup oldu. Bu bugün K-Pop olarak nitelendirilen tarzın ilk prototipiydi. Koreli bir heavy metalci olan Seo Taiji'nin birkaç dansçı ile kurduğu bu grup popüler bir televizyon yarışmasına katılmış ama Koreliler için fazla Amerikanvari olan bir kültür sentezi olan şarkıları jüri tarafından hiç beğenilmeyerek sonuncu olmuştu. Bununla beraber şarkıları listelerde haftalarca bir numarada kaldı. Bugün tanıdığımız haliyle K-Pop'un şekillenme süreci böyle başlamış oldu. Seo Taiji & Boys 1996'da dağıldı ama yaptıkları yepyeni müzik türü Kore'nin müzikal çehresinin değişimini de ateşlemiş ve aynı türden yeni grupların kurulmasının yolunu açmış oldu.

Kendi ülkesi ve çevresinde büyük popülarite yakalayan bu akımın dünya sahnelerini işgale başlamasının miladı ise 2012'de aniden fenomen olan Psy'ın dünya çapında 1 milyar izlenme sınırını geçen ilk video klibi "Gangnam Style" oldu. BTS, Balckpink, Seventeen, SHINee, I.O.I, Block B, Girls Generation, Big Bang, Itzy, Enhypen, Red Velvet, TXT, NCT 127 gibi birçok kızlı ve erkekli grup bu kervana katıldı ve dünya çapında sahne almaya başladılar.

G. Kore için eğlenceden ötesi

Çok renkli hatta aşırı giyim tarzları, abartılı hatta cinsiyet karmaşasına yol açan makyajlar ve kılıklar, tamamen Kore dilinde basit melodilerden oluşan şarkılarla öncelikli olarak genç ergenleri hedefleyen oldukça eklektik yelpazesiyle bu tarz dünyaya kolay yoldan yayılmanın formülünü bulmuş görünüyor. Bu formül 80 ve 90'lı yılların Batılı Boys Band'lerinin Korelileştirilmiş ve renklendirilmiş bir uyarlaması.

Bugün büyük ölçüde 12-18 yaş arası gençlere, ergenlere hitap etmek üzere tamamen tasarlanmış müzik gruplarından oluşan basit bir tarz olarak algılansa da bu akım bir yandan da Doğu Asya ülkesi Güney Kore açısından daha büyük anlamlar ifade ediyor. Her şeyden önce K-Pop sadece bir müzik tarzından ibaret kalmadı. Başlı başına bir kültüre ve onu seslendiren yıldızlar ile onlara hayranlık duyan dünya çapında ergenler bakımından bir yaşam tarzına dönüştü. Bu müzik tarzına büyük bir yatırım yapan ve ilk defa popüler kültür adına uluslararası kulvarda kendi etkinlik alanını oluşturan Güney Kore adına daha başka anlamlara büründü.

Ancak Hallyu denilen "Kore dalgası" kendiliğinden ve tesadüfen ortaya çıkmadı. Bu kültürel planlama sürekli büyüyen küresel bir ekonomiye karşılık vermek üzere Güney Kore devleti tarafından yönlendirilen bir strateji ile başladı. Yayılışı ise 20. yüzyılın sonunda olduğu gibi 21. yüzyılın başında da Güney Kore'nin elde ettiği ekonomik ve stratejik rol ile bağlantılıydı.

K-Pop'un popülaritesi arttıkça Koreli gençlerin vazgeçilmezi haline geldi. Öyle ki Kore yapımı dizilerle birlikte gençliğin iki ana ilgi odağından birini teşkil eder hale geldi. Hal böyle olunca Kore eliti de ilgi göstermeye başladı. Büyük firmaların yöneticileri hatta politikacılar da artık bu alana ilgi göstermeye başladılar. Zira büyüyen bu kültür endüstrisi yeni yatırım sahaları ve imkânlar vaat ediyordu. Bu sahaya ilgisiz kalamazlardı.

Pop müzik için devlet stratejisi

Bu yumuşak gücün farkına varan devlet de işe dâhil olarak yeni kredi ve vergi kolaylıklarıyla film, eğlence, video oyunları ve müzik endüstrisine önemli bir destek kanalı açtı. Ülke kültüründen çıkan bu tarzın yayılmasını ve haliyle açacağı imkânları desteklemek için akademik çalışmalar desteklendi, bu türün yıldızlarının dünya vitrinine çıkabilmesi için dış temsilcilikler teşvik edildi. Neticede bu devlet stratejisi faydalı oldu ve sektör daha da büyüdüğü gibi parasal çapını da genişletti. K-Pop ülkenin önemli ihraç kalemlerinden biri haline geldi.

Öncelikli olarak her ne kadar savaş sonrası Amerikalı askerlerin ülkelerine taşıdığı Batılı müziklerin Kore kültürüyle harmanlanmasının bir ürünü olsa da, hatta vardığı noktada geleneksel Kore kültür ve değerleriyle hiç alakasız bir rotaya oturmuş olsa da sadece taşıdığı Kore damgası bile Asya'da bir yandan ekonomik ve teknolojik bir dev ile iki arada bir derede kalmış bir ülke kimliklerini aynı anda taşıyan Kore için önemli bir kültürel güç, bir yumuşak güç anlamına geliyor. Daha da ötesi bazı kodlara karşılık geliyor.

K-Pop Güney Kore için her şeyden önce teknoloji ve sanayinin dışında başlı başına büyük bir endüstriyi ifade ediyor. Üstelik bu kültürel sektör civar ülkeler dışında koca bir Amerika ve Avrupa gençliğini de cezbedebiliyor. Dünyaya neredeyse 100 yıldır telkin edilen dil ve fiziki görünüm standartlarının Batılılar tarafından dikte edildiği düşünülürse küçücük Güney Kore'nin kendi lisanı ve suretleriyle bu surda açtığı delik hiç de küçümsenecek cinsten değil.

Pop müzikle kazanılan nüfuz

Üstelik bu akımın etkisi sadece kültürel ve ekonomik çapta kalmadı. Devlet destekli K-Pop yurt dışında giderek büyüyen bir Güney Kore nüfuzu ve popülaritesi ile diplomatik bir nitelik de kazandı. Müzisyen ve sanatçıların dışında kozmetik üreticileri, tasarımcılar, modacılar, film ve dizi yapımcıları hatta estetik cerrahi sektörleri bile tanıtımları için K-Pop'un büyüyen nüfuzundan yararlanmaya ve bu tarzın yükselen şöhretini ürünlerini dünyaya ihraç etmek için kullanmaya başladılar. Bu durum Blackpink grubunun solistlerinden Kim Ki-Soo'nun lüks denilince ilk akla gelenlerden Dior markasının "küresel elçisi" olarak seçilmesi ile taçlandı.

K-Pop'un Güney Kore açısından bir başka önemi ise Seul yönetiminin öncelikli olarak Çinli ve Kuzey Koreli komşularıyla olan etkileşiminde bile kullandığı bir yumuşak güç silahı olması. Örneğin 5 yıl önce Kuzey Kore'nin iki ülke arasındaki sınırda gerçekleştirdiği gözdağı niteliğindeki nükleer denemelere verdiği cevap tamamen K-Pop ile oldu. Sınıra dev hoparlörler yerleştiren Güney Kore saatler boyunca kendi popüler hit müzik parçalarını çalarak yaptı misillemesini Kuzeyli komşusuna.

Dahası Kış Olimpiyatları için Kuzeyli komşusuna gönderdiği resmi delegasyon da büyük ölçüde K-Pop yıldızlarından oluşuyordu. Bu açıdan K-Pop bir bakıma Güney Kore'nin aynı ırk ve kültürden gelen Kuzey Kore ve Çin ile gergin ilişkilerinde kullanabildiği bir yumuşatma ve müzakere aracı olurken, bu ülkelerdeki kamuoyunu kendine ısındırmak için kullanabildiği bir araç aynı zamanda.

Bir devletin kendi popüler kültürüne ve bilhassa K-Pop'a verdiği bu planlı destek sadece Güney Kore'ye mahsus bir şey değil. Büyük Buhran sonrasında Roosewelt ile ABD de, Britanya'nın savaş sonrası yeniden inşasında Birleşik Krallık da benzer stratejiler güttüler. Her iki ülkenin de programları ekonomik büyümeyi teşvik için sanat ve kültürün sübvanse edilmesini öngörüyordu ve bu stratejinin ne kadar etkili olduğu bu iki örnekte olduğu gibi son olarak Güney Kore örneği ile de teyit edilmiş oldu.

BİZE ULAŞIN