Türkiye'de yaşayan yabancı uyruklu insanlar yemeği ekmeksiz yemese, dolmuşta para üstünü elden ele uzatsa, cümlelerini "inşallah" ile bitirse "bu Artık Türk olmuş" denildiğini çokça duymuşuzdur. Türk gelenek ve göreneklerini benimseyip uygulaması, bir Türk ile evlenmesi, Türkiye'yi sevmesi o kişiyi Türk olarak, "bizden" biri olarak görmemiz için yeterlidir.
Ancak, Japonya'da ne kadar uzun süre yaşamış olursanız olun, isterseniz Japoncayı anadiliniz gibi konuşun, hatta Japon vatandaşlığını bile alın yine de yabancı olarak görülürsünüz. Orada, Japon olmayan herkes "gaijin" yani "yabancı"dır.
Sözlük anlamı ile Japonya'da yaşayan yabancılar olarak ifade edilen "gaijin" kavramının, günlük hayatta, İngilizce konuşan beyaz Amerikalı veya Avrupalılar için kullanılan bir ifade olduğu görülmektedir. Gaijin kavramı, soto "dışarı, dışarıdan" ve hito "insan" kanjilerinin bir araya gelmesiyle oluşur ve "yabancı (outsider)" anlamına gelir.
Yabancı insanlara atıfta bulunan benzer şekilde oluşturulmuş kelimeler arasında Gaikokujin
(, "yabancı ülke insanı") da bulunur. Bu kelime ise tipik olarak Japonya dışındaki etnik kökenlerden gelen tüm yabancılara atıfta bulunmak için kullanılır ve daha kibar, resmi ev tarafsız bir ifade olduğu düşünülür.
Gaijin teriminin kendisinin aşağılayıcı bir anlamı olmamasına rağmen, Japon tavrının ayrıcalıklığını vurguladığı gerekçesiyle birçok Batılı bu kavramı oldukça ayrımcı olarak algılar. Anlam bakımından "ötekini" ifade ettiği ve yabancıların "ötekileştirildiği" söylenir.
Japonlar ise gaijin terimini kullanırken kötü bir niyette olmadıklarını savunur. Bunu da Uchi-Soto kavramı ile açıklarlar. Uchi-Soto kavramı, Japon kültürünün en benzersiz yönlerinden biridir. Bu kavram Japon toplumunu anlamanın anahtarlarındandır ve Japonların Japonya'daki yabancıları nasıl gördüklerini net bir şekilde anlamaya yarar.
Anahtar kavram: Uchi-Soto
Uchi () kelimenin tam anlamıyla ev anlamına gelirken, Soto () dışarıyı ifade eder. Temel konsept, insanları grup içi ve grup dışı olmak üzere iki gruba ayırma fikri etrafında döner. Aileniz ve yakın arkadaşlarınız, iş arkadaşlarınız ve işteki üstlerinize kadar uchi (grup içi) olarak kabul edilir.
Ancak, müşterileriniz ve gaijinler-yabancılar her zaman "soto" (grup dışı) olarak kabul edilir. Japonlar için yabancılar her zaman "soto" yani dışarıdadır ve Japonlar her zaman "uchi" yani içeridedir. Bu geleneğe göre de her iki gruba yönelik davranış biçimleri farklılaşır.
Uchi-Soto kültürüne göre dış gruptan biriyle konuşurken, dış grubun onurlandırılması ve iç grubun alçakgönüllü olması önemlidir. Bunun en belirgin yansıması iş hayatında görülür. Müşterinizi yüceltmek için kendi patronunuzun, yöneticinizin pozisyonunu ve değerini alçaltırsınız. Evet, Japonca tüm bunları aktarabileceğiniz yapıda bir dil. Dış gruptan birine karşı daima saygılı, mütevazi, kibar olmak zorundasınız.
Japon toplumunda yabancılar, turistler ve müşteriler her zaman "soto" olarak kabul edilir ve Japonlar genellikle soto insanlara karşı kibar olduklarından, Japonya'ya gelen birçok ziyaretçi genellikle müşteri hizmetlerinin seviyesinden etkilenir, Japonların dünyanın en saygılı insanları olduğunu söyler; ancak bu onların nezaket ve samimiyetlerinin gerçekten samimi olduğu ve gerçekten sizin arkadaşınız olmaya çalıştıkları anlamına gelmez.
Bazıları sizi tanımakla gerçekten ilgileniyor olabilir, ancak çoğu sadece gözü kapalı bir şekilde Uchi-Soto geleneği takip etmektedir. Yani böyle davranmak zorundadırlar. İş hayatı dışında, Uchi-Soto ilişkisi belirsizdir ve yabancılarla daha da kafa karıştırıcı hale gelir.
Aşırılıklar ve uçlar ülkesi
Bu nedenle, Japonlar işlerinin dışında yabancılarla etkileşim kurma şansına sahip olduklarında, onlarla uygun şekilde nasıl iletişim kuracaklarını kestiremedikleri için kendilerini kaybolmuş hissedebilirler. Birçoğu sosyal yaşamda yabancılardan çekinir, akıcı bir Japoncası olsa dahi İngilizce konuşacağı korkusu ile yabancıdan uzaklaşır. Yabancıların Japon toplumuna gerçekten kabul edilmesinin zor olmasının nedeni de budur.
Özellikle yaşlı Japonların yabancı insanlarla etkileşiminin sınırlılığı, Japonların İngilizce konuşmaya karşı büyük korkuları ve çekinceleri olmasından kaynaklı yabancılar Japonya'da nadir de olsa olumsuz deneyimler yaşadıklarını anlatırlar.
Geleneksel bir Japon restoranına girdiğinde "no, no, no" tepkileriyle alelacele kapı dışarı edildiğini anlatan birinin yaşadığı da aslında budur. Tabii her Japon böyle saf ve masum duygularla yabancıları reddetmiyor. Her toplumda olduğu gibi ayrımcılık Japonya'da da mevcut. Yabancılara ev verilmediği, yabancı ile evlenen Japon'un ailesi ve sosyal çevresi tarafından dışlandığı, iş yerinde pozisyonunun yükseltilmediği ne yazık ki bilinen gerçeklerden.
Terazinin bir diğer ucunda ise gaijin'lere karşı aşırı hayranlık besleyen Japonlar var. Laf aramızda, Japonya biraz da aşırılıklar ve uçlar ülkesi. Japon olmayan, özellikle beyaz Amerikalı ve Avrupalı yabancılara ilgi duyup, birçok sebepten onlarla etkileşime girmeye çalışan bu Japonlara "gaijin hunter" yani "yabancı avcıları" deniyor.
Çoğu Japon'un İngilizce konuşma korkusu olsa da bazıları dilini geliştirmek istiyor ve gaijinler konuşma pratiği yapmanın yollarından biri olarak görülüyor. Bir diğer nedense melez bebeklerin Japon eğlence sektöründe favori olarak görülmesinden kaynaklanıyor. Eğer Japon televizyonu izlerseniz veya reklam panolarına dikkat ederseniz, eğlence ve moda dünyasında "Hafu"ların (half/yarım/melez) fazlaca yer aldığını fark edebilirsiniz.
Saygının duvara dönüştüğü yer
Bu, tüm melez bebeklerin güzel olduğu ve Japon olmayan bir kişiden bir çocuk sahibi olmanın, bebeğin yalnızca fiziksel olarak çekici olmasını değil, kesinlikle diğer Japonların dikkatini çekmesini ve aynı zamanda eğlenceyi üstlenmeye hazır olmasını sağlayacağı inancına yol açıyor.
Gaijin'lerin ve hatta melezlerin bu kadar göz önünde olduğu bir toplumda yabancıların şöhret sahibi olması da bir o kadar olasıdır. "Big in Japan" isimli Youtube kanalının hedefi kendini "anlık ünlüler çağında büyüyen sıradan biri" olarak tanımlayan Avusturalyalı belgesel ve film yapımcısı Dave'i Japonya'da ünlü yapmak. Dave akla hayale gelmeyecek tiplemelere girerek ünlü olmaya çalışırken aynı zamanda diğer yabancı yeteneklerle (gaijin tarento) de tanışıyor, yabancı yetenek sektörü Japonya'da oldukça geniş bir yere sahip ve tanıştığı ünlülerin hepsi adeta TikTok ekranından fırlamış gibi, şöhret için yapacaklarının sınırı yok. Dave de bu yoldan gidip Mr. Jones olarak kısa bir sürede Japonya'da ünlü olmayı başarıyor.
Özetle Japonya'da yabancıysanız iyi veya kötü, özel bir ilgi görürsünüz. Bazı Japonlar sizinle nasıl iletişim kuracağını kestiremediği için sizden çekinir ve uzaklaşır, bazılarıysa sizi göklere çıkarır. Her iki durumda da yabancı olduğunuz için saygı ve nezaketle karşılanırsınız ama yakın arkadaşlık ilişkileriniz bile yüzeysel ve mesafeli olur.
Kimse reddedilmiş hissetmek istemez ama Japonya'da yaşayan bir yabancı olarak saygının bir duvara dönüştüğünü, etkileşimsizliğin insanı yalnızlığa sürüklediğini deneyimlemek ne yazık ki kaçınılmazdır. Japonya'da yaşayan bir yabancıysanız daima "yabancı" olarak kalırsınız.