Modayı takip eder misin?" bu soruya "evet" ya da "hayır" cevabını vermek manasız çünkü sorunun pek bir geçerliliği yok artık. Sen onu takip etmek istemesen de o seni zaten takip ediyor. Her ne kadar anlamı halk dilinde giyim olarak biliniyor olsa da "toplumun tüketim trendlerini belirleyen tüketim anlayışı" manasını taşıyan modayı sadece kıyafetle sınırlandırmak onu biraz hafife almak olabilir. Dinlediğin müzik, okuduğun kitap, benimsediğin ideolojinin bile modası oluyor. Fakat giyimden örnek vermek gerekirse çoğumuz alışverişini yüzlerce farklı markadan yapıyor olsa da ürünleri hemen hemen birbirinin aynısı. Dolayısıyla eğer özel bir terzin yoksa o dönem ne modaysa sen onu giymek zorundasın.
Giyim modasının tarihte eski ve keyifli bir yolculuğu var. Değişen zamanla beraber o dönemin hâkim kültürü hakkında bilgi veren giyim tarzları da defalarca değişime uğradı ve buna devam ediyor. Ama kim derdi ki cinsiyet de gün gelip moda konusu olacak diye? Son dönemde cinsiyetler arasındaki sınırlar gitgide kaldırılmaya başladıkça, ayrımlar, belirgin noktalar ortadan kalktıkça bunun giyim endüstrisine ve popüler kültüre yansıması da kaçınılmaz oluyor. Bir nevi, cinsiyet sınırlarının kaldırılmaya çalışıldığı günümüzde bu eğilim modayı da şekillendiriyor (belki de tam tersi, moda bu eğilimi şekillendirmeye çalışıyor) ve hızla "cinsiyetsiz akım" adında bir moda anlayışına şahit oluyoruz.
Bir moda akımını ve beraberinde popüler kültüre yansıyan bu trendi incelemeden önce bunun toplumdaki karşılığına bakmak gerek. Basit bir örnekle ifade etmek gerekirse Facebook'ta cinsiyet seçimi sadece kadın ve erkekten ibaret değil; uygulama, bünyesinde 50 farklı cinsiyet kimliği barındırıyor. Bu demektir ki tanımlanan 50 çeşit cinsiyet var.
Cinsiyetin akışkanı da varmış
Peki, nedir bu cinsiyetsizlik denilen cinsiyet anlayışı? Herhangi bir cinsiyet kimliğine sahip olmayan, kendini "cinsiyetsiz" olarak ifade eden ve sabit bir cinsiyeti olmadığını ifade eden kişiler için çok duymadığımız bir tabir var: "Akışkan cinsiyet" (gender-fluid). Dünyaca ünlü Amerikalı şarkıcı Miley Crus'un "Kendimi erkek ya da kadın olmakla bağdaştıramıyorum" açıklamasıyla popülerleşen bu yönelimde cinsiyetler arasındaki tüm çizgiler tamamen kaldırılıyor.
Adı üstünde "akışkan" bir cinsiyetten söz ediyoruz çünkü ilgi duyulan, olmak istenilen, hissedilen cinsiyet günden güne değişebilir ve bir cinsiyete dair herhangi bir bağlılık, bir aidiyet, tanımı ve keskinlik söz konusu değil. Çıkış noktasını ise şöyle tarif edebiliriz; kişi ömrü boyunca sabit bir cinsel yönelime sahip olmayabilir, cinsel kimlik zaman içinde birden fazla kez değişebilen akışkan bir olgu olabilir. Miley Cyrus ile beraber son dönemde özellikle ABD'deki birçok şarkıcı, oyuncu, model akışkan cinsiyete sahip olduğunu açıklıyor.
Dünyada görünür olmaya başlayan bu sosyal değişimlerle birlikte modada "kadın giyimi" ve "erkek giyimi" kavramları iç içe girmeye başladı ve birbirinden farklı bu iki giyim kategorisi rafa kalktı. Büyük firmalar ve ünlü tasarımcılar bu iki ayrı kategoriye ek olarak yeni nesle uyum sağlamak, gelişmelere ayak uydurmak ve bir ideolojiyi temsil etmek için "cinsiyetsiz" koleksiyonlar çıkarmaya başladı. Ancak şu var ki, tüm cinsellik seçeneklerini tek bir tarzda birleştirmeyi ve meşrulaştırmayı öngören cinsiyetsizlik modası bir yandan da cinsel eğilimlerini cinsiyet olarak kabul ettirme anlayışından da besleniyor.
Herkese tek bir giyim tarzı
"Cinsiyetsiz moda", aslında tüm cinsiyetlerden ve cinsiyet rollerinden arındırılmış tek bir giyim sunuyor. Yani erkek reyonundan gömlek ya da kadın reyonundan tişört almak, üniseks bir gözlük takmak gibi değil, tamamen ortak tek bir giyim anlayışını kapsıyor. Kıyafet ile beraber ayakkabı, aksesuar ve makyajı da kapsayan belirsiz bir cinsiyet ortaya çıkıyor. Topuklu ayakkabı, oje, makyaj, smokin gibi belli bir cinsiyetle özdeşleşen tüm kavramlar artık bütün cinsiyetlerde kullanılıyor.
Örnek olarak kadınlara has olarak bilinen topuklu ayakkabı ya da transparan kıyafetler erkek modasında da kullanılıyor. Bunları moda haftalarında büyük markaların defilelerinde görüyoruz.
Zaten büyük organizasyonlarda gördüğümüz herhangi bir trendin topluma yayılması çok kısa sürüyor. Son bir iki senedir ödül gecelerinin kırmızı halılarında topuklu ayakkabı ve etek giyen, renkli ojeler süren erkekler görülmeye başlandı bile. Bunların öncülerinden olan oyuncu Billy Poter geçtiğimiz sene Oscar Ödül Töreni'ne siyah bir elbise giyerek katıldı ve eleştirilere "Kadın kıyafeti giyen bir eşcinsel değilim, elbise giyen bir erkeğim" açıklamasıyla bir cevap verdi. Akışkan cinsiyet olduğunu söyleyen Lady Gaga ise 2018 yılında yine bir ödül törenine bir erkek smokiniyle katılmıştı.
Kuralları yıkan ojeli eller
Yıllardır kadınlarla özdeşleşen ojenin tanımı da son birkaç senedir tekrar yapılıyor. Bizim aşina olduğumuz "Nailart", "Maleart"a evirilerek erkeklerde oje trendi başlamış oldu. Önce kırmızı halılarda ünlü isimlerde, sonra Instagram'da görmeye başladığımızı bu akım yeni nesil erkek modasında baya revaçta. Ünlü rapçi A$AP Rocky Paris'teki moda haftasında tırnaklarındaki desenli ojeleriyle ses getirdi. Maleart trendinin öncülerinden biri olan Harry Styles hem gündelik yaşantısında hem de kırmızı halılarda sürdüğü renkli ojeleriyle biliniyor. Brad Pitt, Jonny Depp gibi dünyaca ünlü isimler renkli tırnaklarıyla poz veren diğer ünlüler.
Tek bir insan modeli sunan cinsiyetsiz moda akımı kendini son dönemde ünlü tasarımcıların yaptıkları defilelerde, tasarladıkları kıyafetlerde, markaların tercih ettiği modellerde, reklamlarda, dergi çekimlerinde görünür kılmaya başladı. Çoğunlukla Z kuşağının ikon hâline getirdiği ve yine çoğunlukla sosyal medyada milyonlarca takipçisi olan popüler isimler yeni gözde olan bu trendlerin genelde bayrak taşıyıcılarından. Kendi kitlesiyle aktif bir şekilde iletişimde kurduğu sosyal medyada "Kuralları yıkıyoruz" mottosuyla yola çıkan bu "kahramanlar" kitlelerine de aynı şeyi tembihliyor. Kuralları yıkarken de ideal bir kural yıkıcının nasıl bir görünüme sahip olacağını, nasıl giyinip insan ilişkilerinin nasıl olacağını da sunuyor.
"Çocuğum cinsiyetini kendi seçsin"
Dijital medyanın içinde doğan yeni nesil her konuyu olduğu gibi farklılaşan moda akımlarını da sosyal medyadan kolayca takip edebiliyor. Konu eğer görsellik ve modaysa Instagram ve Youtube bütün ikonların, en büyük markaların dahi başvurduğu ilk mecra. Androjen kimlikleriyle ve benimsedikleri cinsiyetsiz imajlarıyla sayısız influencer var.
Markalar ise sosyal medya için ayrı çektikleri reklam kampanyalarında genellikle fiziksel olarak cinsiyeti belirgin olmayan modeller ve giysiler kullanıyor. Böylelikle hem hedef kitlesinin nabzını yokluyor hem de yeni neslin dikkati çekmiş oluyor. Yavaş yavaş değişime uğrayan kadın ve erkek imgeleri bu mecralarda çok popüler... Sosyal medya kendi ünlülerini seri şekilde üretmeye devam ediyor.
Bu influencer'lardan en popüleri Instagram'da 16 milyon takipçiye ve Youtube'da 18 milyon takipçiye sahip olan Amerikalı erkek makyaj sanatçısı Jeffree Star, tamamen cinsiyetsiz bir görünüme sahip. Onu bu kadar popüler yapan şey başarılı makyaj bilgisinin yanı sıra bu kimliğe de sahip olması, bu imajla anılmak istenmesi aslında. Jeffree gibi cinsiyetsiz kimliğiyle öne çıkan bu influencer'ların ürettikleri şeylerden çok kendine ait imajları ilgi görüyor ve takipçi kazanmalarına sebep oluyor.
Dijital dünyanın hâkimi olan ve toplumsal cinsiyet, cinsiyetsizlik gibi tartışmaların tam ortasında doğan Z kuşağı ise daha "havalı ve cool" buldukları tarz ve yönelimlerden kolayca etkilenebiliyor. Kafası allak bullak olan çocuklar içinde 8-9 yaşlarında biri biyolojik cinsiyetini sorgulamaya başlıyor, toplumsal cinsiyetler üzerine kafa yoruyor ve yönelimine karar verebildiğini sanıyor.
Sosyal medyada maruz kalınan tüm bu karmaşıklığın üzerine aileler tarafından moda olan "çocuğumu cinsiyetsiz yetiştireceğim, ileride kendi cinsiyetini kendisi belirlesin" anlayışıyla yetişen bir nesil ortaya çıkacak belki gelecekte. Bu tür zihniyetlerin toplumlarda ne kadar karşılığı oluyor, araştırmak lazım ama sosyal medyada görüyoruz ki özellikle Instagram'da cinsiyetler çok daha bulanık.
Kız ile oğlan arasında K-pop yıldızları
Moda demişken kocaman bir parantezi de açmadan olmaz; yeni nesil gençliği adeta etkisi altına alan K-Pop'tan bahsetmeden geçemeyiz çünkü her ne kadar tanımı "Güney Kore kökenli bir pop müzik türü" olsa da tüm dünyaya hızla yayılan başlı başına bir kültür demek daha doğru olur. Kendi ülkesinin köklü bir müzik tarzı bu aslında; sadece bizim için yeni. Bu pek alışkın olmadığımız bir trend çünkü son birkaç seneye kadar genç nesil Selena Gomez, Justin Bieber gibi hepimizin gözünün aşina olduğu ABD'li starları idol olarak alırken, bu son dönemde Uzak Doğu'dan hayatımıza böyle bir akım giriverdi. Bu yüzden de çok ses getirdi, hâlâ da konuşuluyor.
Aşırı disiplinli bir çalışma düzenine ve katı kurallara sahip oluşu K-pop sektörünün en temel özellikleri. Gençlerin büyük bir ilgiyle, hevesle izlediği danslarının ve örnek aldığı "havalı" kıyafetlerinin arkasında aslında devasa bir emek ve beraberinde katı bir sömürü yatıyor. Zaten K-pop'un tüm dünyaya bu kadar hızla yayılan bir trend olması asla tesadüf olamazdı. Bu gençlerin saatlerce süren dans eğitimleri, sıkı diyetleri, ideal görünüm yaratmak için yaptırdıkları estetikler ve özel hayatlarını bir kenara bırakıp işleri dışında bir şeyle meşgul olmamaları sonucunda elde edildi bu "başarı". Maalesef "Eğlence sektörünün köleleri" bu gençler ülkesine çok para kazandırdı. Fakat böyle bir çalışma düzenini kaldıramayıp ardında bir mektupla intihar eden onlarca K-pop yıldızına şahit olunca olayın bir müzik trendinden çok daha öte olduğunu gördü tüm dünya.
Bu bir müzik tarzından çok daha öte derken şundan bahsediyorduk; K-Pop'la beraber Güney Kore kültürüne ilgi müthiş derecede arttı, turizm dahi canlandı. Kore yemekleri, dizileri, filmleri, dili, modası ve daha pek çok şeye talep arttı, tüm dünya tarafından takip edilir oldu. Özetle Kore hükümeti hedeflediği şeyi gerçekleştirmiş oldu. Biz bu hikâyeye ABD'den alışkınız aslında; tam da bu noktada ortaya "Dünyayı domine eden Amerikan kültürünün yerini Kore kültürü alacak" gibi teoriler atılıyor.
Cinsiyetlerin belirsizleşeceği bir gelecek
Bu modanın eleştirilen bir diğer noktası ise gerek kıyafetleriyle gerekse aksesuarları ve tavırlarıyla tam da yukarıda tarif edilen şekilde cinsiyet sınırlarını neredeyse yok etmiş durumdalar. Bu zaten K-pop üyelerinin en belirgin özelliği. Sektörün geneli kız ve erkekli gruplardan oluşuyor ama üyelere uzaktan baktığımızda cinsiyetler net değil, ortada belirgin bir cinsiyet yok. Stilleriyle tüm dünyayı etkisi altına alan Güney Koreli K-pop figürü bu gençler cinsiyetsizlik modasını temsil ediyor, dinleyici kitlesine yeni bir hayat tarzı sunuyor.
Şu an Japonya ve Güney Kore'nin sokak modasına baktığımızda tıpkı K-pop üyeleri gibi bir stil görüyoruz; özellikle gençler herkes için makyaj, etek ve topuklu ayakkabının sık sık kullanıldığı cinsiyetsiz moda sokaklara çoktan taşımış durumda. Ortaya oldukça sıra dışı görüntüler çıkıyor. Japon modacılar da tıpkı Batı'da olduğu gibi son yıllarda "androjen" modelleri kullanarak cinsiyetsiz koleksiyonlar çıkarıyorlar.
Tüm bu yazılanlar henüz bizde pek yaygın olmayan durumlar. ABD, Japonya gibi ülkelerde ise ikonlaşmış isimler ve gençler benimsenmeye başladı bile. Ünlü tasarımcılar ise farklı bir öngörü ortaya atıyor ve röportajlarda gelecekte giyim sektörünün kadın ve erkek olarak ayrılmayacağından bahsediyorlar. Cinsiyet tiplerinin belirsizleşeceği bir gelecek kurma arzusunun ve bunun "özgürce yaşama isteği" olarak ele alınmasının aslında özgürlük anlayışıyla uyuşmadığı yapılan eleştirilerden biri. Yani eğer gelecekte yaygın olacak moda anlayışı tek bir insan portesi olacaksa ve eğer bir kadın bir kadın gibi, erkek de erkek gibi görünmek isteyecekse bu moda anlayışı bir dayatmaya sebep olabilir.
Gittikçe popülerleşen bu akım moda endüstrisinde kalıcılık sağlayabilir ama "geleceğin giyim tarzı" denildiği zaman birçok kesim tarafından hedef alınmaya da başlıyor. "İsteyenin istediği gibi giyinmesini istiyoruz" derken "gelecekte kadın ve erkek diye iki ayrı kategori olmayacak" öngörüsü kendisiyle çelişen bir fikir. Henüz sadece belirli toplumlarda yavaş yavaş bilinmeye ve benimsenmeye başlayan bu moda akımı beraberinde birçok tartışmayı da getirecek gibi.