Yeni televizyon dizi filminiz daha en başından ismiyle dikkat çekiyor. Bu diziye Destan ismi ne gibi sebeplerle verildi? Bu projeyi ortaya çıkarırken nereden esinlendiniz?
Bir hayalim vardı: Yaşanmış tarihi hikâyeler yerine, hayali olan ve bir kadın kahraman üzerinden tarihi bir hikâye anlatmak istedim. Hikâye ve proje tasarımımı senaristlerimiz Ayşe Ferda Eryılmaz ve Nehir Erdem hanımefendilerle paylaştım. Onlar da çok beğendiler. Gerçekten müthiş de yazdılar. Neticede evrensel bir hikâye ortaya çıktı. Kahramanlık hikâyesi olduğu için de Destan ismini koydum. Özünde imkânsızı başaran kahramanların hikâyesi… Destanlar da böyledir. Destanları iyiler ve cesaretli insanlar yazarlar.
Türklerin kaderini belirleyen, Orta Asya'nın bozkırlarında başlayan bir aşk hikâyesiyle açılıyor dizi. İzleyici için de farklı bir konu olacağa benziyor. Bu konuyu seçerken Orta Asya tarihimizle ilgili projelerin eksikliğini de göz önünde bulundurdunuz mu? Bu bir başlangıç olabilir mi?
Hikâyemiz hayali olmasına rağmen zamanının ruhunu yansıtıyor. M.S. 750'li yıllarda Talas Savaşı'nın öncesi ve sonrası dönemde geçiyor. İslamiyet'in Türkler arasında yavaş yavaş yayıldığı dönem… Orta Asya'da siyasal anlamda bir iç mücadele var. Hikâyemizi kadın kahramanımız üzerinden anlatıyoruz. Bu hikâye, dediğim gibi evrensel bir hikâye aslında. Başlangıç olmasını diliyorum. Köklerimizi, kendi insanlarımıza yeniden hatırlatmayı ve Orta Asya Türk kültürünün bütün dünyaya anlatılacak olmasını çok önemli buluyorum.
Dizi, savaşçı bir kızı konu alıyor. Genellikle bir erkek karakter etrafında şekillenen dizilerden sonra güçlü bir kadın karakterin konu alınması dikkat çekiyor. Kim bu kız?
Bize Akkız karakterinin hikâyesini anlatır mısınız? Hikâyemizin kahramanı Akkız. Orta Asya'nın sonsuzluğa uzanan çetin bozkırlarında, coğrafyanın acımasız şartlarında yoğrulmuş son derece zeki bir savaşçı… Bölgedeki siyasi karışıklık ve taht oyunları arasında kendi stratejisini kuruyor ve hedefine ulaşmak için adım adım ilerliyor.
Bir röportajınızda dönem, hikâye ve prodüksiyon açısından ilk kez böyle bir yapım izleyeceğimizi söylüyorsunuz. Biraz detaylı bahsedebilir misiniz; Destan ne bakımdan bir ilk olacak? Diğer dizilerden hangi yönleriyle farklılaşıyor?
Türk izleyicisi ile birlikte bütün dünya ilk defa Orta Asya Türk kültürünün bütün özelliklerini, yaşamlarını ve kurdukları medeniyeti görecekler. Destan, bu yönüyle bir ilk… 30 bin metrekare alanda döneme ait büyük bir saray inşa ettik. Ayrıca yine döneme ait mekânlar, obalar, yaşam sahaları, kostümler, eşyalar, savaş araçlarıyla büyük bir dünya kurduk. Şu ana kadar Türkiye'de gerçekleştirilen en büyük projeyi yaptığımızı rahatlıkla söyleyebilirim. İzleyiciler bambaşka bir hikâye ile bambaşka bir tarihle karşılaşacaklar. Hikâyemiz kadın kahramanın destansı mücadelesinin yanı sıra iki mazlum insanın adım adım iktidara yürüyüşlerinin de hikâyesi… Bu yönüyle de bütün dünyadaki mazlumlar için bir umut vaat edecek. Evrensel vurgusunu onun için yapıyorum. Bu proje "Yeter ki strateji yapmayı bilin. Hayali gerçekle örtüştürün. Bu yol sizi adım adım muzafferiyete götürür" mesajını verecek. Dünyada iyi insanlar galebe çalmalı. İyi insanlar galebe çalarsa huzur ve adalet zuhur eder.
Yine bir röportajınızda Destan'ın sadece afişinin yayınlanması sonrasında 15 civarında ülkeye satıldığını söylüyorsunuz. Bu yönüyle de bir ilk değil mi?
Hamdolsun diğer projelerimizin dünyadaki başarısı sonucu oluşan marka değerimiz sayesinde ve ATV'nin dış satışlardaki başarısıyla böyle bir sonuca ulaştık. Destan dizimizin sadece afişini yayınlamamızın ardından 15-16 ülkeyle sözleşme imzaladık. Bu yönüyle de Türkiye'de ilktir. Hatta sadece ülkemizde değil uluslararası arenada bu tür bir başarı ancak birkaç projeye nasip olmuştur. Yine geçtiğimiz günlerde Fransa'nın Cannes kentinde yapılan MIPCOM içerik fuarında Güney Amerika, Avrupa, Asya, Afrika'dan ve dünyanın farklı ülkelerinden yüzlerce yayıncı Destan'ın ilk fragmanını izleyip çok beğendiler. Bölüm yayınlarının başlamasının ardından da dizimiz birçok ülkeye satılacak.