Paul-Adrien d'Hardemare
SOSYAL MEDYADA TEBLİĞCİ FENOMENE DÖNÜŞEN KEŞİŞ
FRANSA
Sosyal medya platformlarını kullanarak kendi inançlarını tebliği eden din adamlarının sürüsüne bereket. Ancak bazıları bu işi çok daha sıra dışı içeriklerle süslemeyi de ihmal etmiyor. Bunlardan biri de Fransız Katolik bir keşiş olan Paul-Adrien d'Hardemare. 39 yaşındaki genç keşiş münzevi bir hayat değil utrabağlantılı bir tebliğ hayatı yaşıyor şu günlerde. Essonne civarındaki Evry Dominiken Manastırı'na bağlı bir rahip olan d'Hardemare sosyal medyatik tebliğine Koronavirüs nedeniyle kiliseler boşalınca başlamış. İnsanları dine yöneltme işini hayli eğlenceli içeriklerle ve videolu sunumlarla yapmaya başlayınca Youtube'da şimdiden 10 bin aboneye ulaşmış. Şimdiden küçük çaplı bir fenomene dönüşen keşişin sosyal medya kanalındaki içerikleri tebliğ vazifesini nasıl yaptığını ve neden ilgi çektiğini de gösterir nitelikte: Star Wars'a göre İncil; Harry Potter nasıl hidayete erdi; Matrix ve manevi felsefesi; Siber-punk metafizik…
ALEKSANDR GABYSHEV
KREMLİN'DEKİ "KÖTÜ RUHU" KOVMAK İSTEYEN MUHALİF ŞAMAN
RUSYA
Aleksandr Gabyshev, Yakutistan'da şamanlık geleneğini sürdüren bir adam. Ancak onu atalar ruhlarından ve doğanın esrarlı güçlerinden daha fazla meşgul eden bir şey var: Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin. Bu ilginç şaman spritüal konulardan ziyade siyasete ve aktivistliğe düşkün ve azılı bir Putin muhalifi. Mistik dünyayı bırakıp Putin'e iyiden iyiye saran şaman Gabyshev bundan iki yıl önce onu "şeytani" bir varlık olarak ilan ederek tüm gazetelerde boy gösterdi. Bu kadarla kalmadı, Moskova'ya yürüyüşler düzenlemeye kalktı ve polis tarafından engellendi. Bu yürüyüş girişimlerinin amacını da şöyle açıklıyordu: Vladimir Putin'i Kremlin'den kovmak. Moskova'ya son yürüyüş girişimini açıklayınca polis tarafından durdurularak bir psikiyatri kliniğine yatırılmaya çalışıldı ama bu defa da polise saldırdı ve mahkemelik oldu. Mahkeme muhalif şamanın "mümeyyiz olmadığı" kararına vararak sorumlu tutulamayacağına hükmetti.
Alvaro Malaquias Santa Rosa
İNSANLARI MESİH İSA'YA DAVET EDEN UYUŞTURUCU BARONU VAİZ
BREZİLYA
Alvaro Malaquias Santa Rosa, Sao Paolo'da yaşayan 33 yaşında bir vaiz. Kısa süre önce dine dönüş yapıp Protestan olan ve kendisine Kitab-ı Mukaddes'ten Aaron (Harun) ismini alan bu genç adam bir yandan da kendi cemaatini kurmuş ve etrafına topladığı insanlara vaaz ü nasihatte bulunuyor. Buraya kadar her şey normal görünüyor ancak onun diğer rahip ve vaizlerden bazı farkları var. O insanlara vaazda bulunduğu zaman kimse "ben dinlemek istemiyorum" diyemiyor. Bunun sebebi ise onu diğer din adamlarından ayıran ikinci farkından kaynaklanıyor. Alvaro aynı zamanda Sao Paolo'da tam 130 bin kişinin yaşadığı son derece yoksul bir favela olan Complexo de Israel'in en büyük uyuşturucu çetesi Terceiro Comando Puro'nun elebaşlarından biri. Bu mahalle ve civarındaklerde uyuşturucu kaçakçılığını elinde tutan Alvaro, nam-ı Aaron, kendi dinî teşkilatını da kurmuş ve adını aynen şöyle koymuş: Yaşayan Tanrı'nın Ordusu.
ATEİZMİ TEBLİĞ ETMEK İÇİN BAĞIŞ TOPLAYAN "KİLİSE"
KANADA
Birkaç yıl önce "Orta Kanada Ateizm Kilisesi" adıyla bir tür kilise kuruldu. Bu "kilise" "bilinç sahibi bir tanrının bulunmadığı, gerçek yaratıcının saf fiziki enerji olduğu" görüşüne inanıyor ve insanlara "bilime inanın, enerjiyi kutsayın" çağrısında bulunuyordu. "Kilisenin" yöneticileri, resmi makamlara başvurarak "ateizmi tebliğ etmek için bağış ve yardım toplamak" amacıyla hayır ve inanç topluluklarına tanınan izin talebinde bulundu. Yetkili merciler bu tür bağış ve yardım toplama şartları arasında bir dini temsil eden bir kuruluş olmak zorunluluğunu ve ateizmin de bir din sayılamayacağını gerekçe göstererek talebin reddine karar verdi. Kanada yasaları bu tür bağışlar için dört şart içeriyordu ve bunlardan ikisi şunlardı: Dinin yayılması ve kamuoyuna yararlı her tür faaliyet. Sonuçta karar mahkemeye taşındı ve mahkeme ateizmin bir din, "ateizm kilisenin" de kilisesinin olmadığına karar verdi.
BU ÜNİVERSİTEDE MUTLULUĞUN İLMİ ÖĞRETİLİYOR
BİRLEŞİK KRALLIK
Söylendiğine göre İngiltere'deki en mutlu gençler Bristol Üniversitesi öğrencileri arasından çıkıyor. Bu söylentinin gerçek olma payı var zira bu üniversitenin öğrencileri diğer derslerin yanında "mutluluk dersleri" de alıyorlar. 2019'dan beri müfredata alınan mutluluk ilmi dersleri İngiliz gazetelerine göre bu zorlu Koronavirüs zamanında bile öğrenciler üzerinde son derece olumlu etki yapmış görünüyor. Böyle bir dersin müfredata alınmasının başlıca nedeni ise reklam değil; tersine Britanya genelinde öğrenciler arasında psikolojik sorunların ciddi şekilde artış göstermiş olması. "Mutluluk ilmi" dersi "aslansın, kaplansın, sen de mutluluğa layıksın" dolduruşundan ibaret sanılmasın; "muhtevasında nezaket kurallarını uygulamak, yabancılarla konuşmak, iyi uyumak, değişik bir deneyimin tadını çıkarmak" gibi pek çok uygulamaya dayanıyor. Bugüne kadar bu derse katılan bin öğrencinin çoğu işe yaradığını söylüyor. Biz de onların yalancısıyız.
PAGANLIK 4'ÜNCÜ DİN OLMUŞ HABERİMİZ YOK
AVRUPA-KUZEY AMERİKA
Kutsal kavramı olmayan, doğal ve okült güçlere inanan Paganlığın binlerce yıl öncesinde kalmış, ilkel toplumlara ait bir gelenek olduğunu düşünüyor olabilirsiniz ancak durum pek öyle değil. Son veriler bu bağlantıyı gayet net ortaya koyuyor ve üstelik Paganlığın öyle geçmişin tozlu sayfalarında kalmadığını da gösteriyor. Açıklayalım: İngiliz araştırmacılara göre sadece İngiltere'de kendini pagan olarak nitelendirenlerin sayısı iki kat artarak 250 bin kişiye ulaşmış durumda. Bu sadece bu ülkedeki üçüncü dinî topluluk olan Musevilerle aynı sayıya ulaştıklarını gösteriyor. Harvard Üniversitesi araştırmacılarına göre ise bu rakam ABD'de 1 milyonu buluyor. Daha da ilginci Harry Potter serisi çıktığından bu yana yani son 20 yılda pagan olduğunu söyleyenlerin sayısının 15 kat arttığı belirtiliyor. Görünüşe göre paganların sayısı Batı'da Budistleri geçmiş durumda ve dördüncü dinî topluluğu teşkil ediyorlar. Harry Potter etkisi sanıldığından daha büyük olmuş görünüyor.
DİNDAR AMERİKAN TOPLUMUNDA SEKÜLERLEŞME DALGASI
ABD
Amerikan toplumunu anlamak için ilk unsurun "inanç" olduğu söylenirdi. Zira ABD'yi kuran göçmenlerin çoğu dinî cemaatlerdi ve teşkilatlanmalarını bugüne dek sürdürmüşlerdi. Evanjelistler başta olmak üzere dinî cemaatlerin ülke yönetimindeki etkinliğini sağır sultan bile duymuş durumda. Ancak araştırma şirketi Gallup'un 1940'lardan düzenli aralıklarla yinelediği bir kamuoyu araştırması bu şaşaalı dinsellik görüntüsünün giderek çöküşe geçtiğini gösteriyor. Gallup'un bu yıl yinelediği araştırma bir cemaat, kilise ya da dinî gruba mensup olduğunu söyleyen Amerikalıların oranının nüfusun yüzde 47'sine gerilediğini gösteriyor. Gallup bu araştırmayı 1930'larda ilk yaptığında bu oran yüzde 76, 2000 yılında ise yüzde 70 idi. O tarihten bu yana, sadece 20 yıl içinde herhangi bir dinî topluluğa mensup Amerikalıların oranı neredeyse yüzde 40 oranında azalmış durumda. Amerikalılar arasında sekülerleşmenin en hızlı arttığı dönemin Evangelistlerin siyasete adeta damga vurduğu son 25 yıllık dönem olması ayrıca manidar.