Son yıllarda Türkiye'de de sıklıkla konuşulmaya başlayan konulardan biri genç erkeklerin sosyal ve duygusal olarak yaşadıkları rol karmaşası. Bir yetişkin gibi değil de çocuk gibi davranan genç erkekler sosyal medyanın da mizah malzemesi olmuş durumda. Kız arkadaşının kendisini eve
bırakmasını, yemek ısmarlamasını, sürekli ilgilenmesini bekleyen, sürekli küsen, duygusal olarak kolay incinen, mücadeleden kaçan erkekler için "prenses erkek" tanımı yapılıyor.
Tehlikeli sularda olduğumuzu bilsem de bunları konuşmamız, yazmamız gerekiyor. Genç erkekler ilişkilerin doğasında olan erillik-dişillik dengesini gün geçtikçe bozuyor ve kendilerinden beklenen eril duruşu ne yazık ki kaybediyorlar. Bu denge kaybı ilk aşamada büyük bir problemmiş gibi görülmese de ilerleyen zamanlarda ilişkinin seyrini değiştiriyor ve bir yerden sonra taraflar arasında rol karmaşasından doğan çatışmalar çıkıyor.
İlişkilerde kimseye bir rol, görev, zorunluluk ve sorumluluk yükleyemeyiz ama kadın ve erkeğin ilişkide belli başlı sosyal alışkanlıkları
vardır. Söz gelimi "evde bir musluk bozulduğu zaman bunu kim tamir etmeli ya da bir çözüm bulmalı?" sorusuna vereceğimiz cevap bellidir. Ya da bir lokantaya gittiğimizde karşı tarafın sandalyesini nezaket gereği kimin çekip partnerine jest yapacağının cevabı da bellidir. Fakat artık ilişkilere ve ilişkideki rollere dair bildiğimiz her şey değişiyor ve ne yazık ki bu tuhaflık katlanarak büyüyecek gibi.
Erkekler neden kimliklerini kaybediyor?
Peki, ilişkilerdeki bu tuhaflığın sebebi nedir? Erkekler niçin kimliklerini kaybediyorlar? Ünlü psikolog Philip Zimbardo Bitik Erkekler isimli kitabında bu durumun en büyük sebebinin teknoloji bağımlılığı olduğunu söylüyor. Günümüzde artık genç erkekler daha az dışarı çıkıyor, daha az
sosyalleşiyor, araba kullanmak, ehliyet almak, karşı cinsle arkadaş olmak, sportif ve sanatsal etkinliklere katılmak istemiyorlar. Peki, tüm bunların yerine ne yapıyorlar? Elbette ki teknoloji bataklığına saplanıyorlar.
Etrafınızdaki genç erkeklere bakın. Büyük bir çoğunluğu inline oyun, sanal kumar, pornografik içerik bağımlısı olmuş durumda. Gerçek hayattan kaçıp parlak ekranlarla hayatlarını sürdürüp ruhlarını çürütüyorlar. Büyük bir çoğunluğunun; dışarı çıkmak, hayata karışmak, birileriyle irtibata geçmek, ders çalışmak, kariyer yapmak gibi dertleri yok. Bildikleri tek şey bir ekrana saatlerce bakmak… Bu durum da doğal olarak erkeklere kendi kimliklerini ve cinsiyet rollerini unutturuyor. Savaşması, avlanması, ailesinin bakımını üstlenmesi gereken erkekler günümüzde savaş oyunlarında elde ettikleri sıralamalarla övünüyorlar artık.
Dışarı çıkmayan, sosyalleşmeyen, hayatın ne olduğunu bilemeyen genç erkekler, bir aşamadan sonra dünyadan ve insanlardan korkmaya başlıyorlar artık. Başarısız olmaktan, reddedilmekten, yenilmekten korkan bu genç erkeklerin hastalıklı bir ruh haline bürünmesi de çok zor olmuyor.
İstemsiz bekârlık
Son yıllarda dünyada ve ülkemizde de yavaş yavaş konuşulmaya başlayan bu hastalıklı ruh hallerinden biri de "incel'lik." İngilizce "involuntarily celibate", yani "istemsiz bekarlık." Kendilerini "incel" olarak tanımlayan bu genç erkekler boy, kas kütlesi, yüz, kemik yapısı gibi fiziksel özelliklerin romantik ilişkilerde ve hatta dünyada insanın değerini belirlediğini savunurlar. Incel'lere göre ne kadar yakışıklı, uzun boylu ve karizmatikseniz o kadar değerlisinizdir. Incel'lere göre çirkin erkekler değersiz, yakışıklı (Chad) erkekler daha değerli.
Boy konusuna aşırı takıntılı olan incel'ler yakışıklı, uzun boylu, kaslı ve spor arabalı erkekleri chad olarak tanımlıyor ve onların genetik olarak üstün varlıklar olduklarını düşünüyorlar. Incel'lere göre beyaz tenli ve uzun boylu erkekler kadınların yüzde 80'inin ilgisini çekiyorlar.
Burada asıl ve en tehlikeli problem, incel'lerin kadına karşı hastalıklı bakış açısından kaynaklanıyor. Incel'lere göre kadınlar hipergamik varlıklardır. Yani onlara göre kadınlar her zaman uzun boylu ve paralı erkeklerle beraber olmak isterler, kadınlar için önemli olan tek şeyin para olduğunu, kadınların sığ, manipülatif, güvenilmez olduklarını söyler, buna inanır ve etrafındaki insanların da buna inanması için çabalarlar. Bu hastalıklı inanç
incel'lerin gözünde kadınları düşük, değersiz ve nefret edilen bir objeye dönüştürür. Hastalıklı diyorum çünkü incel'ler gerçekten mevcut durumlarını değerlendirme noktasında ve sahip oldukları düşünceleri yeni bir bakış açısıyla değerlendirme konusunda bilişsel olarak son derece yetersiz ve psikolojik olarak yardıma muhtaç durumdadırlar.
Sosyal medyadaki incel örgütlenmesi
Incel'ler tahmin edebileceğiniz gibi online platformlarda toplanırlar. 2017 yılına kadar r/incel başlığı altında Reddit'te toplanan incel'lerin kadınlara karşı bir güvenlik sorunu oluşturduğunu farkeden Reddit yönetimi incel'leri bu platformda barındırmadı ve siteye girişlerini yasakladı. O esnada incel'lerin 40 bin üyesi vardı. Reddit'ten kovulan incel'ler Telegram ve Discord'ta toplanmaya başladılar.
Şu an ülkemizde Telegram, Discord ve X (Twitter) platformlarında birçok incel yapılanma mevcut ve bu yapılanma üyeleri daimi olarak genç kızlarımız üzerinden nefret söylemleri pompalıyorlar, genç zihinleri kadınlarımıza karşı kışkırtıyorlar. En nihayetinde bu söylemler kadına karşı şiddete ve cinayetlere dönüşüyor. Bu noktada ilgili makamlara düşen bazı görevler mevcut. Incel'lere önderlik eden, gece gündüz kadın düşmanlığı yapan hesapların kimler olduğu apaçık belli. Dolayısıyla bu azmettiriciler hakkında acilen önlem alınmalıdır aksi takdirde kadınlarımıza yönelik şiddet bu azmettiriciler sebebiyle giderek artacaktır.
Sadece Türkiye'de değil, incel'ler tüm dünyada kadın düşmanlığını sürdürüyor. Ve bu düşmanlığı ilk aşamada sokakta değil, saplanıp kaldıkları ekranlar karşısında yapıyorlar. Incel'ler sosyal medyada durmadan kadınları eleştirip aşağılarlar. Online oyunlarda kadınların bulunmamasını isterler ve hatta kadınları inline platformlardan engellemek için telefon, adres gibi bilgilerini afişe edip doxing dedikleri stratejiyi uygularlar.
Incel erkeklerin temel inançları
Incel dünya görüşü üç temel inanca dayanır: 1) Kadın düşmanlığı 2) Mağduriyet 3) Kadercilik.
Incel'ler daima hayatın onları mağdur ettiklerinden bahsederler. En güçlü, mutlu, keyifli anlarında bile daima hayatın ve kadınların kendilerini mağdur ettiklerini anlatırlar. Incelliğin onların kaderi olduğunu çünkü Tanrı'nın kendilerini böyle yarattığını ve bunu değiştirmenin mümkün olmadığını söylerler. Burada bir çelişki vardır. Fiziksel olarak kendinden memnun değilsen spor yapabilirsin ama incel'ler bunu denemez hatta bu çabayı aşağılar, kendini değiştirmek için yapılan şeylere maxxing der. Örneğin spora gitmeye gymaxxing derler. 2018 yılından bu yana incel'lerin dünya çapında işlediği, toplumda infial uyandıran 50'den fazla cinayet ve saldırı, toplu saldırı oldu. Çünkü kadınlara yönelttikleri o büyük öfke bir noktadan sonra artık patlar ve cinayetler, tehditler, zorbalıklar başlar.
Gelecekten umutsuz, benlik saygısı düşük, mağdur incel'ler dünyadan öc almak isterler.
Mevcut en büyük çevrimiçi incel topluluğu olan incel.co 2019 yılında bir anket düzenliyor. 665 incelin katıldığı bu araştırmada katılımcıların yüzde 88'i kendini mutsuz hissettiğini söylüyor. Yüzde 68'i depresyon yaşadığını, yüzde 74'ü de yoğun bir anksiyete hissettiğini belirtiyor. Katılımcıların üçte ikisi (yüzde 68'i) ise intihar düşüncelerinin yoğun olduğunu ifade ediyor.
Incel'ler tarafından işlenen 50 şiddet vakasında faillerin yarısından fazlası intihar ederek ölüyor, diğerleri ise intiharı o an düşündüklerini ama beceremediklerini söylüyorlar. Pek vurgu yapılmayan bir nokta da kendini incel olarak tanımlayanların yüzde 29'unda otizm görülmesi.
Net olarak bildiğimiz şey şu: Teknoloji bağımlılığı genç erkekleri gerçek dünyadan kopartıyor ve onları sosyal olarak zayıflatıyor. Sosyal olarak zayıflayan genç karşı cinsle nasıl konuşacağını, arkadaşlık edeceğini de öğrenemiyor ve bu sebepten dolayı dünyayı, kaderini ve karşı cinsi suçluyor. Bu durumun önüne geçebilmenin tek yolu bu genç evlatlarımızı oturdukları masanın başından kaldırıp yeniden gerçek hayata ve gerçek insanlara kavuşturmaktır