Günümüzde Meksika sınırını aşarak Amerika'ya geçmek isteyen sığınmacı sayısı inanılmaz boyutlara ulaşmış durumda. Türk vatandaşları
da dahil olmak üzere birçok milletten binlerce insan, bu rüyaya kavuşma hayaliyle yola çıkıyor. Peki, gerçekten bu Amerika hayali nedir?
Onları karşılayan, vaat edilen parlak bir gelecek mi, yoksa geldiklerine pişman eden bir gerçeklik mi? Ne yazık ki pişman olanların oranı yüzde 90'lara ulaşmış durumda. Hele ki son dönemde bu yolculuk sırasında artan ölüm sayıları gerçekten içler acısı. Kendi vatandaşlarımızın, bu hayalin peşinde kendilerini böylesine tehlikeye atmasını anlamakta güçlük çekiyorum. Sınırı geçip büyük umutlarla Amerika'ya adım atanlarla konuştum; birçoğu hayatlarının en büyük travmasını yaşıyor. Bir Amerikan rüyası diye yola çıktılar ama buldukları neydi? Bir rüya mı yoksa ceza mı? İşte bu soru üzerine düşündüm ve New York'a bakmaya karar verdim.
New York'un iki yüzü
New York, dünyanın dört bir yanından gelen milyonların hayalini süsleyen şehir, evet ama bu rüyanın içinde insan kendini gerçekten güvende hissediyor mu? Kesinlikle hayır. Fakat iyi yanları yok mu, o da var elbette. Yaşamak ve tatil yapmak arasında büyük bir uçurum var bir kere. Tatil için çok eşsiz, muazzam bir yer, keşfedilecek sayısız yer bulabilirsiniz. İş rüyayla gelip yaşamaya gelince gerçekçi olmak gerek; şehir herkesi zorluyor. Rüyalarla dolu şehir hayalleri, yaşamaya gelince sert bir gerçekle yüzleşiyor: Şehir, herkes için zorlayıcı bir arena.
Her köşede zihinsel sağlığımızı kemiren stres, bitmeyen soğuklar ve peşimizi bırakmayan virüsler var. Hayallerin parıltılı yüzü ne kadar cazip olsa da günlük gerçeklik daha başka bir şey söylüyor. Beton yığınlarının arasında sıkışmış hayatlar, kışın keskin soğuğuyla birlikte sadece fiziksel değil, zihinsel olarak da erozyona uğruyor. Hayatın temposuna ayak uydurmaya çalışırken en temel sağlık kurallarını bile bazen unuttuğumuz bu koşullarda şehir yaşantısının yıpratıcılığı göz ardı edilemez.
Yalnızlık asıl konuşulması gereken en önemli konu bu şehirde, herkes çok yalnız. Şehrin kalabalığı, insanı paradoksal bir şekilde yalnızlıkla kuşatıyor. Yalnızlık, bu şehrin görünmeyen salgını; herkesin içten içe taşıdığı fakat kimsenin açıkça konuşamadığı bir yara. 2024 New York'unu anlatmak,
devasa bir labirentin her köşesini gezmek gibi; her adımda sizi bekleyen bir sürpriz, iyi ya da kötü bir gerçek var. Tam ortada durarak şehrin iki yüzünü de anlamaya çalışalım. Çünkü New York, hayalleri beslerken kabusları da gerçeğe dönüştürebilen bir yer.
ARTILARI
Sınırsız fırsatlar ve çeşitlilik New York, fırsatlar şehri olmaya devam ediyor. Her milletten, her kültürden insanın buluştuğu bu şehirde kariyeriniz, eğitiminiz ya da kişisel gelişiminiz için aradığınız her şeyi bulabilirsiniz. Dünyanın en büyük finans, sanat ve medya merkezlerinden biri Wall Street'ten Broadway'e, her sektörde kapılar hâlâ açık. Cesur ve yaratıcı olanlar için başarı hikayeleri hala yazılıyor.
Kültürel zenginlik ve sanat
Müzeler, galeriler, tiyatrolar… New York'un sanat ve kültür sahnesi 2024'te de muazzam. Met, MoMA, Guggenheim gibi dünyaca ünlü müzeler sanatseverleri büyülemeye devam ediyor. Şehirde her köşe başında bir sergi, bir konser ya da bir tiyatro gösterisi bulmak mümkün. Sanata aç olanlar için tam anlamıyla bir cennet.
Efsanevi şehir dinamizmi
New York, uyumayan şehir. Sokaklarında dolaşırken enerjisini hissediyorsunuz. Sabahın ilk saatlerinde bile insanlar işine koşuyor, kafelerde kahvelerini içiyor. Bu enerji, motive edici ve sürükleyici. New York'ta yaşayan herkes, dünyanın merkezinde yaşıyor hissine kapılır. Şehir, bitmeyen bir hareketin kaynağı.
EKSİLERİ
Yaşanması zor pahalılık 2024'te New York, sadece hayalleri değil, bütçeyi de zorluyor. Kira fiyatları akıl almaz seviyelere ulaşmış durumda. Merkezde bir daire bulmak artık sadece milyonerler için mümkün. Orta gelirli insanlar şehrin dışına itiliyor ya da küçük, bakımsız dairelerde fahiş fiyatlarla yaşamaya zorlanıyor. Hayatta kalmak için bile her gün ekonomik bir mücadele veriliyor.
Yükselen suç oranı ve güvenlik sorunları
Güvende hissetmek New York'ta 2024'te büyük bir lüks haline gelmiş durumda. Şehir merkezlerinde bile suç oranı arttı. Özellikle sokak suçları, gasp ve evsizlerin yarattığı tehlikeler, turistler ve yerel halk için kaygı verici boyutlara ulaştı. 5th Avenue ya da Central Park gibi yerlerde bile hırsızlık ve şiddet vakaları gündeme gelmeye başladı. Şehrin büyüsünü yaşarken, bir yandan da tetikte olmanız gerekiyor.
Evsizlik krizi ve sosyal dengesizlik
2024'te New York'un en acı gerçeklerinden biri, sokaklarında giderek artan evsizler. Bir yanda lüks gökdelenlerde milyonerler yaşarken, diğer yanda sokaklarda barınak arayan insanlar çoğalıyor. Evsizlik krizi göz ardı edilemeyecek boyutlarda. Şehir, zengin ve fakir arasında derinleşen bir uçuruma sahne oluyor. Bu tezat, şehrin karanlık bir yüzü olarak her gün daha da büyüyor.
New York'un karanlık yanları göz ardı edilecek gibi değil. Güvenlik mi? Günün her saati sokaklarında korkusuzca dolaşabilir misiniz? Hayır. Rüya, ışıl ışıl gökdelenlerin arasından size el sallayan bir umut gibi gözükebilir ama o gölgelerde kaybolmak işten bile değil. 2024 New York'u, iyisiyle
kötüsüyle bir kontrastlar şehri. Bir yanda umut ve fırsatların kapısı, diğer yanda güvenlik ve ekonomik sorunlarla dolu bir mücadele alanı.
New York, kimi zaman büyüleyici bir rüya gibi gözükse de bu rüyayı yaşamak her geçen gün daha da zorlaşıyor. Eğer cesur ve dayanıklıysanız,
bu şehirde hayallerinizi gerçekleştirebilirsiniz. Ancak karanlık taraflarını göz ardı ederseniz, kendinizi bir kâbusu içinde bulmanız da an meselesi.