Ayşe Bilge Selçuk: DİJİTAL ÇAĞDA EBEVEYN OLABİLMEK

DİJİTAL ÇAĞDA EBEVEYN OLABİLMEK
Giriş Tarihi: 22.10.2024 11:49 Son Güncelleme: 22.10.2024 11:52
Anne-babalar olarak düne ait bilgilerle yarın için çocuk yetiştiremeyiz. Hiç şüphesiz her şey değişmiyor ve düne ait bazı bilgiler bugün bizim için hâlâ çok yararlı ve onları tutmalıyız; ama bir yandan da değişimin hızlı olduğu, uyum sağlamamızı gerektiren yerleri de görmeli ve uyumlanmalıyız.

Bugün anne-babalar olarak belki de en zorlandığımız konu dijital dünyaya ayak uydurmak ve çocuklarımızla ilişkimizi sağlıklı tutmak. Bunun için, son yıllarda çok konuşulan "dijital yerli" ve "dijital göçmen" kavramlarını doğru anlamak gerektiğini düşünüyorum.

"Dijital yerli" diye tanımladığımız kişiler teknolojiye çok aşinalar ve yeni teknolojilere kolay uyum sağlıyorlar. Bunu dil gibi düşünürsek, dijital teknoloji onların ana dili. Yani basitçe söylemek gerekirse, dijital yerliler bu çağda dünyaya gelen çocuklarımız. Dijital göçmenlerde ise bu dijital teknoloji dili ikinci dil konumunda. Yani anne-babalar dijital göçmenler, bu dijital teknoloji dilinin içine doğmadılar. Dolayısıyla beyinleri de bu şekilde gelişmedi. Evet, beynin yeniye uyumlanma, yeniyi öğrenme potansiyeli çok yüksektir ama yine de beyin baştan itibaren farklı şekilde yapılandıysa yeniye uyumlanması daha fazla çaba gerektirir.

Buradan nereye geliyoruz? Anne-babalar olarak düne ait bilgilerle yarın için çocuk yetiştiremeyiz. Hiç şüphesiz her şey değişmiyor ve düne ait bazı bilgiler bugün bizim için hâlâ çok yararlı ve evet, onları tutmalıyız; ama bir yandan da değişimin hızlı olduğu, uyum sağlamamızı gerektiren yerleri de görmeli ve oralara da uyumlanmalıyız.

Dünya Ekonomik Forumu'nun 2023 yılı raporunda; çok değil, 2027'de mesleklerin yüzde 44'ünün sahip olması gereken yetkinliklerin büyük ölçüde değişeceği öngörülüyor. Bugün yapay zekâ başta olmak üzere dijital teknolojide o kadar hızlı bir değişim var ki belki de anne-babalar olarak ilk kez çocuklarımızı nasıl bir gelecek için yetiştirmemiz gerektiğini kestirmekte zorlanıyoruz. Eskiden de her dönemde ortaya yeni çıkan veya popülerleşen meslekler vardı ama yok olması beklenen meslekler yoktu. Bu sebeple bugün diyoruz ki anne-babalar olarak odağımızı değiştirmeliyiz. Buna eğitimcileri de rahatlıkla katabiliriz. Peki, odağımızı hangi yönde değiştirmeliyiz?

1. Gelecekte bazı meslekler ortadan kalkacak olsa dahi, çocuklarımız belli bir donanıma sahip olurlarsa sorun yaşamazlar. Demek ki ben bir ebeveyn olarak bu donanımın hangi becerileri gerektirdiğini bilmeli ve o becerileri geliştirmeliyim. Artık sadece doktorluk, mühendislik veya öğretmenlik olmamalı odağımda, bazı beceriler olmalı.


2. Dijital teknolojiyi bilinçli kullanmanın çok önemli olduğunu fark etmeli ve bunu hem kendimde hem çocuğumda geliştirmeliyim. Buna geniş anlamda "dijital zekâ" diyebiliriz veya daha dar ama zaruri bir beceri seti olarak "dijital okur-yazarlık". Ama bu donanımı geliştirmek çok önemli, çocuğum için de benim için de.

Dijital zekamızı geliştirmeliyiz

Anne-babalar olarak bugün dijital zekânın veya dijital okur-yazarlığın ne kadar önemli olduğunu henüz tam idrak edebildiğimizi düşünmüyorum. Anne-babanın akademik okuryazarlığı olmasa, yani harfleri bilmese, yazıları okuyamasa, yazı yazamasa, matematik okur-yazarlığı olmasa, toplam açıkarmayı bilmese çocuğuna bunları nasıl öğretebilir, çocuğuna nasıl kitap okuyabilir? Çocuk okurken hata yaptığında bunu fark edip nasıl düzeltebilir?

Bu anlattığım, mevcut durumun çok basitleştirilmiş hali. Dijital teknoloji kitap gibi statik de değil, değişiyor. Yani benim internetle bağlı olduğum sayfalarda, oyunlarda, sosyal medya ortamlarında sürekli bir şey değişiyor olabilir. Hatta oralarda diğer insanlarla etkileşim de kuruyor olabilirim. Bu, çocuğum için de geçerli. O sebeple bugün çocukların geliştirmeleri gereken dijital zekâ, çok kapsamlı ve çok önemli bir donanım. Ne için önemli? Dijital mecrayı bilinçli kullanabilmek, oradaki olası tehlikeleri fark edip onlardan uzak durabilmek, oradaki geliştirici imkânları fark edip kullanabilmek ve tüm bunları yaparken sağlıklı kalabilmek için önemli.

Önümüzdeki yıllarda dijital teknoloji de günlük hayatlarımızdaki kullanımı da hızla ilerleyecek. Bugün gerekli donanımı edinmezsek yarın meydana gelecek değişime yetişmemiz iyice zorlaşacak. O sebeple dijital zekâ konusuna çok önem vermemiz gerekiyor. Sadece çocuklarımızda değil, kendimizde de. Bu aslında bir toplumsal kalkınma meselesi olarak ele alınmalı. Bunu sadece yeni çağda bir ebeveynlik meselesi olarak görmemeliyiz. Bu, toplumumuzun bütünüyle, ülke olarak nereye gittiğimizle de yakından ilgili. Gelecekte en büyük atılımı yapacak olan ülkeler, dijital zekâsı yüksek bireylerden oluşacak. Buradan yine ebeveynliğe gelelim. Demek ki her bir ailede de dijital zekanın yüksek olması önemli. Hızla kat çıkılan bir binanın temeli gibi bir benzetmeyi aklımıza getirebiliriz. Bu binanın temelini inşa ediyoruz çocuk yetiştirirken. Temel ne kadar sağlam olursa bina da o kadar dayanıklı oluyor.

Ekranın sunduğu gerçeklik Bütün bunlar konuşulurken akla başka bir soru geliyor: Ekranın sunduğu gerçeklik çocuklar için ne kadar sağlıklı?

Bu sorunun cevabı çocuğun ekranda neye maruz kaldığına göre değişiyor. Yine de şunu vurgulamakta yarar var; ekrandaki görüntülerin kayda değer bir kısmı çocuklar için algılanması güç. Onun için çocuğun ekranda neye maruz kaldığına anne babaların çok önem vermesi gerektiğinin altını tekrar tekrar çizmeliyim. İşte bu, sözünü ettiğim dijital okur-yazarlık ebeveynde olmayınca gerekli sınırlama ve yönlendirmeyi de yapamıyor anne-baba.

Sınır denilince aklımıza hep süre sınırı geliyor; hâlbuki içerik sınırı da çok önemli. Çocuk nasıl her filmi izleyemiyorsa dijital dünyada da her mecraya giremez, her video oyununu izleyemez. Hele ki burasının uçsuz bucaksız bir mecra olduğunu ve her an değişebildiğini düşünürsek; ebeveynin içerik konusunda bilgili olmasının ne kadar önemli olduğunu daha iyi anlayabiliriz. Buna hemen bir ek de yapayım: Sadece içerik konusunda sınırlandırıcı olmak da yeterli değil; belli bir yaşa kadar ebeveynin çocuğa ekran kullanırken eşlik etmesinde de çok yarar var. Anne-baba çocuğun neyi gördüğünü kendisi de görmeli ki açıklama gerektiren bir durum varsa bunu yapabilsin; üzerine konuşabilsin. Diğer türlü bu anlam veremedikleri içerikler çocuklarda korkuya sebep olabiliyor; bazen uykuları etkileniyor, uzun süre maruz kalma durumunda kaygı problemleri geliştirebiliyorlar. Anne-babaya soracak olsa, çocuğun ne gördüğünü tarif etmesi de bazen kolay olmuyor. Onun için anne-babanın eşlikçiliği de önemli; çocuk ekran başında tamamen kendi başına bırakılmamalı.

Metaverse ile beraber dijital dünyada karşımıza çıkan içeriklerin ne kadar gerçek olduğu konusu giderek zorlayıcı bir hal alacak. Bu sebeple bugün dijital zekânın parçası olarak geliştirmemiz gereken en kritik becerilerden biri eleştirel düşünme. Ve bunu yapmamızı sağlayan potansiyel, sorgulayıcı zihin. Bunlar çok önemli. Eleştirel düşünme becerisi için de eğitimler olmalı farklı yaşlardaki çocuklar ve gençler için. Ekranda karşımıza çıkan şeye nasıl yaklaşacağız, bu ne olabilir, nasıl anlamamız gerekiyor; bunları bilmemiz lazım.

İşte bunların tümü dijital zekanın çok önemli bileşenleri; çok kritik bir donanım. Ebeveyn ile çocuk arasındaki iletişimin de açık olması gerekiyor ki çocuk soru sorduğunda anne veya babasından cevap alabileceğini, anne-babanın onunla, aklını karıştıran konuyla ilgileneceğini bilsin. Ve bu bizi tekrar şu soruya getiriyor: Dijital dünya-çocuk ebeveyn ilişkisini nasıl sağlıklı bir zemine oturtabiliriz?

"Büyüme" ile "gelişme" aynı değil

Öncelikle şunu söyleyeyim: Ebeveynin çocukla zaman geçirmesi gerekiyor. Bu, aynı odada oturalım, herkes kendi telefonuna baksın, zaman da öyle geçsin anlamına gelmiyor. Anne babanın da çocuğun da gözleri, akılları telefonda olmayacak. Konuşacaklar, sohbet edecekler, yüz yüze iletişim kuracaklar. Gelişim böyle oluyor. Bakın ben "büyüme" ile "gelişme" arasında bir ayrım yaparım ve şunu yeri geldikçe söylerim: Hangi canlıya biraz besin verseniz o canlı büyür, yani boy atar, fiziksel olarak büyür. Ama gelişme dediğimiz süreç çaba da gerektirir, yani pratik. Sadece dışarıdan aldığınız besin ile gelişemezsiniz, sadece büyürsünüz.

İşte büyümeye gelişimin de eşlik etmesi için anne-babanın çocukla zaman geçirirken ona ilgi göstermesi, henüz yapamıyor olduklarını ufak ufak desteklemesi gerekiyor. Bizde anne-babaların bu gelişim konusunu biraz okula havale ettiklerini görüyoruz. Hâlbuki binanın temelinin evde atıldığını söylemiştik. O temel de işte gelişim; sağlıklı bir gelişim. Ebeveyn çocuğunu yetiştirirken şu üç konuya dikkat etmeli: sınır, alan ve sevgi (Bunları yeni kitabım Dijital Çağda Sağlıklı Çocuk Yetiştirmek'te detaylı şekilde anlatıyorum). Bu zeminin sağlam olması ebeveynin çocuğun mizacı ve gelişimsel ihtiyaçları konusunda bilgili olmasını da gerektiriyor.

Her çocuğun farklı olduğunu akılda tutmamız ve iki çocuğun aynı ekran süresi ve aynı içerikten farklı etkilenebileceğini bilmemiz önemli. "Tereyağını eriten ateş, yumurtayı katılaştırır", benim mizacı anlatırken kullandığım bir benzetmedir. Dijital teknolojiden nasıl etkilediğini anlamak için çocuğun davranışlarına, sağlıkla ilgili verdiği işaretlere dikkat etmek gerekiyor. Dürtüsel çocuklar, dikkati odaklamakta halihazırda zorluk çeken çocuklar için bu dijital molalar daha da önemli.

Anne-babalar lütfen dikkat etsinler: Sınır ve alan dengesi kritik. Dijital çağda ebeveynlikte amaç, çocukların teknoloji kullanımı üzerinde anne-babanın kontrol sahibi olması değil; aksine, çocukların dijital dünyada riskleri en aza indirebilen ve dijital dünyanın avantajlarından en üst düzeyde yararlanabilen, dijital zekası yüksek kişiler hâline gelmelerini desteklemek. Dijital zekâ, gelişimi bitmeyen ama temeli iyi olduğunda yolun gerektirdiği yeni davranışları rahatça göstermemizi sağlayacak bir donanım.

Denetim rolüyle ilgili; anne-babanın çizgiyi doğru yerden çekmesi kritik. Çizgiyi çektiğimiz yer çocuğa deneyim için gerekli alanı da bırakmalı. Dijital ortamın gerektirdiği beceriler de -aynen diğer beceriler gibi- deneyimleyerek öğreniliyor. Her beceri ancak pratikle gelişiyor. Herhangi bir şeyi denemeye ilk başladığımızda doğal olarak daha çok hata yapıyoruz ve ebeveynin yol göstermesine, desteğine daha çok ihtiyaç duyuyoruz.

Gelişim sürecindeki önemli nokta, çocuğa denemek için alan tanımak ve çocuk beceriyi geliştirdikçe alanı genişletmektir. Çocuk bir beceriyi, bir davranışı daha iyi yapar hâle geldikçe ebeveyn yavaş yavaş geri çekilir; bir yandan nasıl yaptığına bakar, bir yandan çocuğun deneyimlemesi için daha çok alan açar. Böylelikle çocuk başta yapmakta zorluk çektiği şeyi giderek daha iyi yapar hâle gelir; kaygı hissediyorsa kaygısını yönetmeyi öğrenir, yapabildiğini gördükçe özgüveni artar, dürtüselse dürtülerini kontrol ederek daha dengeli hareket etmeye başlar. Bu tipik bir gelişim sürecidir ve bu süreç, çocuğun gerçek hayat kadar dijital ortamda da çok ihtiyaç duyduğu öz-düzenleme becerisini destekler. Sınırın nereden çekileceğine karar vermek dâhil tüm bu süreç, ebeveynin konuya hâkim olmasını gerektiriyor. Sınır muğlak, alan ciddi riskler barındıracak kadar geniş ve ebeveynin gözetiminden mahrumsa bu da sağlıklı değil.

Yalnız, önemli bulduğum için hatırlatmak isterim: Çocukların internet ortamında güvenli şekilde yer alabilmelerini sağlamak, bunun için çocukları yeterli bilgi ve beceri ile donatmak bu dönemde aileye düşen görevlerden biridir.

*Prof. Dr., Gelişimsel psikoloji profesörü / Klinik psikolog

BİZE ULAŞIN