Klasik "diplomasi" kavramının çeşitli formatlarda yüzlerce yıllık bir geçmişi ve uygulama sahası olmakla birlikte, "insanî diplomasi", küresel gündemde yaklaşık olarak 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren, özellikle İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra kendine yer bulmaya başlamış bir kavram.
İnsanî diplomasinin, üzerinde evrensel olarak uzlaşılmış bir tanımı yok. Birkaç örnek vermek gerekirse, "mağdur durumda bulunan kitlelere yardım edilmesi için karar vericilerin ikna edilmesi" ya da "insanî yardımın mağdurlara ulaştırılması amacıyla yürütülen her çeşit sivil diplomatik faaliyet" olarak özetleniyor.
Kesin bir tanımı olmamakla birlikte, özellikle deprem gibi doğal afetlerin, salgın hastalıkların, orman yangınlarının ve savaşların şiddetini ve sıklığını
artırdığı, dolayısıyla yardıma ihtiyaç duyan mağdur sivil kitlelerin sürekli büyüdüğü 21. yüzyıl dünyasında, insanî diplomasi, giderek güçlenen küresel bir gerçek.
Türk insanının tüm dünyaca bilinen hayırseverliği ile paralel olarak, Türk dış politikasının en başarılı alanlarından biri, belki en başarılı alanı insanî diplomasi. Türkiye, hemen her afet, sağlık krizi, savaş, orman yangını vs durumunda dünyanın hemen her bölgesine tüm imkânlarını seferber ederek ve hiçbir karşılık beklemeden yardıma koşuyor. Hem arama-kurtarma ya da uzman ekiplerini gönderiyor hem de malzeme yardımı ve maddî destekte bulunuyor. Gerek günümüze kadar, gerekse bugün, pek çok krizde ilgili ülkelere yardım önerisinde bulunan ilk ülke Türkiye oldu.
Balkanlar'da Bosna-Hersek ve Kosova
Türkiye, örneğin 1990'larda Bosna- Hersek Sırplar tarafından hukuksuz şekilde işgal edildiğinde hem savaşı engellemek için büyük çaba harcadı hem işgale tepkisiz kalmadı hem de savaştan sonra Bosna-Hersek'in kalkınması için büyük katkıda bulundu. Savaştan kaçan pek çok çocuk ve aile Türkiye'de misafir edildi. Türkiye, Bosna'nın güvenliğine de Birleşmiş Milletler Barış Koruma Gücü'ne bir tugay asker göndererek en büyük katkıyı
sağlayan ülkelerden birisi oldu.
Türkiye, Bosna-Hersek'in işgalinden 5 yıl kadar sonra, yine Sırpların Kosova'da yaşayan ve bağımsızlık talep eden Arnavutlara yönelik silahlı müdahalesine de sessiz kalmadı. Mart 1999'da başlayan ve yaklaşık 80 gün süren NATO hava müdahalesine katkı olarak 19 adet F-16 savaş uçağı gönderdi. Bölgeye insanî yardımda bulundu. Çadırkentler kurdu.
Çatışmaların sona ermesinin ardından Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin kararı çerçevesinde bölgeye barışın korunması amacıyla gönderilen Kosova Türk Taburu ile birlikte Türk Kızılay'ı da yardıma koştu. Ayrıca pek çok STK, Kosova'ya yardım malzemesi taşıyan TIR'lar gönderdi. Büyük miktarda maddî bağış toplandı.
Pasifik'te Japonya örneği
Türkiye'nin insanî diplomasisinin dost eli, yalnızca Balkanlar ile sınırlı kalmadı. Dünyanın diğer uzak köşesi Pasifik'e de uzandı. 11 Mart 2011 tarihinde Japonya'nın kuzeydoğusundaki Honshu kıyılarında, Tohoku Bölgesi'nde 9 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. 6 dakika kadar süren bu deprem, o zamana kadar Japonya'yı vuran en büyük deprem olarak kayıtlara geçti. Depremden sonra, yüksekliği 40 metre, hızı saatte 500 kilometreye yaklaşan Tsunami dalgaları oluştu.
Türkiye, depremin ilk gününden itibaren Japonya Hükümeti ile iletişim içerisinde bulundu. Japonya'ya taziyelerini ve yardım önerisini ileten ilk ülkelerden birisi olan Türkiye, deprem bölgesine sivil savunma, arama-kurtarma, tıp, iletişim uzmanları ve Türkiye Atom Enerjisi Kurumu'ndan bir yetkiliden oluşan 33 kişilik arama ve kurtarma ekibinin yanında iş makinelerinin de dâhil olduğu ekipmanlar gönderdi.
Türk Hava Yolları'nın tahsis ettiği uçakla önce Tokyo'ya, sonra da afet bölgesine intikal edip kesintisiz olarak özellikle depremden en çok etkilenen Sendai ve Rifu şehirlerinde yaklaşık 3 hafta boyunca görev yapan Türk aramakurtarma ve enkaz çalışma ekibi, Japonya'da en uzun süre faaliyet gösteren uluslararası ekip oldu.
Bununla birlikte, depremin hemen ardından Türk Kızılay'ı ve gönüllü yardım kuruluşlarının oluşturduğu pek çok ekip de Japonya'ya yardıma koştu.
Türkiye'nin dış temsilciliklerindeki bayraklar 3 gün boyunca yarıya indirildi ve spor karşılaşmalarından önce Japonya'daki depremde hayatını kaybedenler için saygı duruşunda bulunuldu. Bölgeye gönderilen insanî malzemenin yanında, gönüllü vatandaşlardan toplanan yaklaşık 300 bin ABD doları maddî yardım da Japon yetkililere ulaştırıldı.
Bu yazının kaleme alındığı günlerde, acısı ve yası halen devam etmekte olan 6 Şubat 2023 tarihli Kahramanmaraş depremlerinden hemen sonra bölgeye ulaşan ilk ve en kalabalık uluslararası yardım ekiplerinden birisi Japonya ekibi oldu. Ekipte bulunan görevliler, kendileriyle yapılan her mülâkatta, Türkiye'nin 2011'deki bu yardımlarını unutmadıklarını ve Japon halkının Türk halkına minnettar olduğunu ifade etmekteydi. Japonya, "vefalı Türk"ü unutmamıştı.
Afrika ve Somali
Türkiye'nin insanî diplomasi ağı, Balkanlar ya da Pasifik ile de sınırlı değildi. Japonya'daki depremin meydana geldiği 2011 yılında, dünyanın diğer bir köşesi Afrika'da yer alan Somali'de büyük bir kuraklık yaşanmaktaydı. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve halkı, Afrika'da 3 milyondan fazla insanın kısa sürede mülteci olmasına ya da yardıma ihtiyaç duymasına sebep olan bu büyük kuraklığa da tepkisiz kalmadı.
Öncelikle Türkiye'nin "acil" çağrısıyla 17 Ağustos 2011 tarihinde nİstanbul'da bir İslâm İşbirliği Teşkilâtı (İİT) zirvesi düzenlendi. Bu zirvede, Somali'ye yardım için 350 milyon dolarlık bir fon oluşturuldu. Zirveden 2 gün sonra da dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan Somali'ye bir ziyaret gerçekleştirdi. Erdoğan, son 20 yıldır Afrika dışından bölgeye giden ilk lider oldu.
Somali için toplanan yardımların koordinasyonunu da Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) sağladı. Mogadişu Havaalanı'nın altyapısının iyileştirilmesi çalışmaları TİKA'nın koordinasyonunda tamamlandı. 100 kadar hasta ve yakını tedavi için Türkiye'ye getirildi. Aynı yıl Somali'den 400 öğrenci kabul edildi.
Somali'de yine Türkiye tarafından yaptırılan sahra hastanesinde görevli doktorlar, günde binden fazla hastayı muayene etti. Poliklinikler dışında röntgen cihazları, ameliyathane ve gelişmiş laboratuarların da bulunduğu hastanenin ecza deposuna Türkiye tarafından gönderilen ilaçlar, hastalara ücretsiz olarak dağıtıldı.
Türkiye, bölgede yaşayan insanların temiz su sorununa da duyarsız kalmadı. TİKA ve Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü (DSİ) işbirliği ile gerçekleştirilen sondaj çalışmalarının sonucunda ulaşılan temiz su, yaklaşık 130 bin kişinin ihtiyacını karşıladı.
Pandemi ve Türk insanî diplomasisi
Tüm bu örneklerle birlikte, Türkiye'nin insanî diplomasisinin belki en güncel ve başarılı örneği küresel "Covid-19 Pandemisi" sürecinde gerçekleşti. Hatırlanacağı gibi, 2020 yılının başlarında başlayan ve yaklaşık 2 yıl boyunca tüm dünyada milyarlarca kişiyi etkileyen küresel salgın ve sebep olduğu panik ortamı, pek çok ülkenin geleneksel diplomatik davranışlarını değiştirecek kadar büyük bir kriz oldu.
Bazı AB ülkelerinin, birbirlerinin tıbbî maske taşıyan uçaklarına el koyduğu atmosferde, Türkiye, tüm imkânlarını zorlayarak dünyanın pek çok noktasına yardım malzemesi ulaştırdı. Türk uçakları, özellikle krizin en derin yaşandığı ilk aylarda, dünyanın pek çok köşesine solunum cihazı, eldiven, maske ve tıbbî donanım taşıdı. Dünya kamuoyu, pek çok büyük AB ülkesinin üst düzey yetkilerinin, havalimanlarında, yardım taşıyan Türk kargo uçaklarının inişini beklediği ve törenle karşıladığı görüntülere, canlı yayınlara şahit oldu.
2020-2022 yılları arasındaki bazı istatistikleri yüzeysel olarak incelemek bile, Türkiye'nin bu pandemi döneminde gerçekleştirdiği yardımların büyüklüğünü ve küresel genişliğini anlamak için yeterlidir. Türkiye, bu süreçte 160 ülkeye yardım elini uzattı.
Krizin ilk aylarında aralarında Çin Halk Cumhuriyeti, İtalya, Amerika Birleşik Devletleri, Almanya, Rusya, İspanya ve Norveç gibi ülkelerin de bulunduğu pek çok bölgeye milyonlarca parça N95 maske, tıbbî maske, önlük, dezenfektan, yüz koruyucu, koruyucu gözlük, tulum, genel hijyen
malzemesi ve pedallı el yıkama sistemleri gönderdi.
Daha sonra aşı geliştirip üretmesiyle birlikte uluslararası aşı yardımına da başlayan Türkiye, aralarında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin (KKTC) de bulunduğu 11 ülkeye toplam 1 buçuk milyon dozun üzerinde aşı hibe etti. Bunlarla birlikte Türkiye, pandemi süreci boyunca UNICEF, NATO, AGİT, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Afrika Birliği ve Dünya Bankası gibi toplam 14 uluslararası kuruluşa da destekte bulundu. Türkiye ayrıca KKTC ve Arnavutluk'ta birer hastane de kurdu.
Türkiye'nin 2020 yılında yaptığı toplam uluslararası yardım 8.12 Milyar ABD doları, 2021 yılında ise 5.58 Milyar ABD doları idi. Türkiye, bu sayılarla, her iki yılda da Dünya'da Amerika Birleşik Devletleri'nden sonra en fazla insanî yardımda bulunan ikinci ülke oldu.
Türkiye, dün olduğu gibi bugün de, devleti, kurumları, STK'ları ve yardımsever milletiyle, ülke ya da bölge ayırmadan, tüm şartlarını zorlayarak dünyanın her köşesine yardım elini uzatmaya devam ediyor.