SÜREKLİ OKUYORMUŞ GİBİ GÖRÜNECEKSİN!
Günümüzde entelektüel olmanın ilk şartlarından sayılan kitap okumak sözde entelektüellerin bu yolda attıkları ilk adımlardan biri. Bu kişiler "sürekli kitap okuyorum" söylemlerinde bulurlar ancak nitelikli hiçbir şey okumazlar, sosyal medyada kitaplı pozlar vererek paylaşım yaparlar, kalın ve klasik kitapların özetleriyle yetinirler. Ayrıca günümüzde son derece popüler olan kitap kafelerde vakit geçirir hatta toplu taşımada bile kitap açıp, okuyormuş gibi yaparlar. Entel görünmeye çalışan insanların yaydığı algı; belli başlı kitapları okumanın insanı entelektüel birine dönüştürdüğü, ortamlarda kendilerine popüler bir hava kattığı yönünde.
TUTUNAMAYANLAR'I ELİNDEN DÜŞÜRMEYECEKSİN!
Edebi açıdan değerli ama artık popüler kültürün birer unsuru haline gelen, bunları okumayan insanların entelektüel olamayacağı düşünülen kitapların başında ilk yayımlandığı zaman ses getirmemiş olan Oğuz Atay'ın Tehlikeli Oyunlar ve Tutunamayanlar romanları geliyor. Görünür olma çabasını ironik bir dille anlatan Atay'ın aksine bugün tuhaftır en çok satan, en çok konuşulan, popüler kültürde belirli bir yer edinen bu eserler sosyal medyada geziniyor. Anlamından kopuk olarak paylaşılan alıntılar, Olric ve Albay'ım karakterlerine olan hayranlıkla birlikte paylaşılan sözlerin birçoğunun aslında Oğuz Atay'a ait olmamasına rağmen onun imzasıyla paylaşılması durumun vahametini göstermeye yetiyor. Peki, tüm bunlar yazar aslında çok okunduğu için mi yapılıyor? Değil elbette; popüler kültüre ayak uydurmak, kendini entelektüelmiş gibi göstermeye çalışmak için tüm bunlar.
SABAHATTİN ALİ'SİZ VE KÜRK MANTOLU MADONNA'SIZ OLMAZ!
Son yıllarda en çok satanlar listesinde zirvede olan ve sosyal medyada da bol bol paylaşılan Kürk Mantolu Madonna'nın bu kadar sevilmesinin arkasında da büyük ölçüde entel görünme heveslilerinin olduğunu söylersek abartmış olmayız. Türkiye'de kitap okuyan insan az olsa da okuyor gibi görünmek isteyenlerin sayısı hiç de öyle değil. Durum böyle olunca bu kişiler beğenilen, üzerine çokça konuşulan kitaplara yöneliyorlar ki kitaptan anladıkları düşünülsün. Kürk Mantolu Madonna ise, bu iş için tam biçilmiş kaftan. Oldukça beğenilen, okullarda ders kitabı olarak okutulan, popüler ve
incecik olan Sabahattin Ali'nin bu kitabı bu bakımdan en elverişliler listesinin başında yer alıyor. Bu listenin başka müdavimleri de var tabii ki. Kahve ile çekilen bir kitap fotoğrafının sosyal medyada paylaşılmasına entellik denildiği bir dönemdeyiz. Sözde enteller ortamlarda sıklıkla Dostoyevski'nin Suç ve Ceza romanına değinirler. Kitabevlerinde alışveriş sitelerinde hatta marketlerde bile sıklıkla gördüğümüz Stefan Zweig romanlarının ulaşılabilir, genellikle indirimli ve ince olmaları sebebiyle en sevilen tür arasında yer alır. Kafka'nın Dönüşüm romanında, insan olarak yatıp hamam böceği olarak uyanan gencin dramının anlatıldığını, Tolstoy'un Savaş ve Barış'ı, Napolyon'un Rusya'ya saldırmasını ve üniforma giyen erkeklerin kadınlara çekici görünmesini konu edindiğini bilmeleri bu yüzeysel okuma tercihi için yeterlidir.
POPÜLER KÜLTÜR İKONU HALİNE GELEN ŞAİRLERİ ES GEÇME!
Ortamlarda entel görünmenin bir diğer yolu da şiir ezberlemek, şairler hakkında belli başlı bilgilere sahip olmak. Turgut Uyar, Cemal Süreya, Sezai Karakoç, Nazım Hikmet, Can Yücel ve Attila İlhan edebiyatımızın önemli isimlerinden olsalar da bugün enteller sayesinde birer popüler kültür ikonu haline geldiler sırf bu nedenle. Edebiyatla uzaktan yakından alakası olmayan ancak öyleymiş gibi davranmaya çalışan bu entellik heveslileri şairlerin dizelerini doğruluğunu dahi teyit etmeden sosyal medyada paylaşırlar zira onlar için esas olan entelektüel görünmektir. Sözde entellerin, Nazım Hikmet'in aşk hayatından hikâyeler hakkında mutlaka birkaç malumat sahibi olmak, Moskova günlerinde vatana duyduğu özleminden dem vurmak ve kızlarına Piraye ismini verme eğilimleri de vardır.
ANLAMASAN DA KLASİK MÜZİKTEN HOŞLANMAYA ÇALIŞ!
Ülkemizde entelektüel olmanın yeter şartlarından bir diğeri de klasik müzik sevmektir. Klasik müziğe adını altın harflerle yazdıran Mozart, Beethoven, Frederic Chopin ya da Schubert'in eserlerinin birkaçına hâkim olmak, caz müzik dinlemek ya da dinliyormuş gibi yapmak entelliğin farz-ı kifayetindendir. Beethoven ve Mozart eşliğinde sahaftan alınmış bir kitap okuma ritüelleri de cabasıdır. Genellikle caz festivallerini takip edip, programda isimleri bilinmeyen sanatçılara bilet alırlar ve Lounge ve Chill Out müzik türlerini dinlediklerinden söz ederler. Ünlü tenorlar Carreras, Pavarotti ve Domingo hakkında bilgi sahibi olmak onlar için önemlidir, hatta Pavarotti'nin 1963 yılında Türkiye'ye geldiğinde beğenilmediği bilgisini entelektüel ortamlarda söyleyip havalı gözükmeye de çalışırlar. Rock müzik konusunda ise enteller, The Beatles'ı White albümüne kadar sevmezler, "bu albümden sonra Beatles ortaya çıktı" derler. Odalarında illaki Bob Marley posteri olan bu kişiler, Pink Floyd dinlemenin onlara bir ayrıcalık kazandırdığını düşünürler. Eğer oturdukları mekânda Led Zeppelin hakkında sohbet edilirse ilk olarak "Hard Rock Led Zeppelin ile başladı, onunla öldü" diyerek entelektüellik hanelerine artı puan kazandırdıklarını düşünürler.
TELEVİZYON İZLEMEZMİŞ GİBİ YAP!
Entellerin evinde kesinlikle televizyon olmaz ve Türk dizilerini de topyekun kötülemekten asla kaçınmazlar. Daha doğrusu izliyorlarsa bile çaktırmamaya çalışırlar. 2000'li yıllarda CNBC-E dizilerini izlemek önemli bir detaydı. Hatta izlenmese bile televizyonu o kanal açıkken kapatıp, misafir geldiğinde görmesi için çaba sarf edenler dahi vardı. Günümüzde ise bu kesim Mubi'ye geçiş yaptı. Daha çok festival, bağımsız ve farklı ülkelerin filmlerine yer veren platform entellerin yeni gözdesi haline geldi. Bunların yanı sıra kült filmleri kesinlikle izlerler, sürekli sanat filmleri izlemeye çalışırlar ya da internetten yorumlarını okuyarak bilgi sahibi olmayı tercih ederler. Popüler dizileri sırf ortamlarda yabancı kalmamak için özellikle izlerler. Mutlaka bir sinema yönetmeninin hayranı olurlar. Tercihen Tarkovski, David Lynch, Michael Haneke ve Nuri Bilge Ceylan. Ayrıca, Nuri Bilge Ceylan'dan sanki arkadaşlarıymış gibi "Nuri" diye bahsetmek de bu işin raconları arasında yer alır.
TİYATROYA GİDİYORSAN ENTELEKTÜELSİNDİR
Diziler ve filmler bir yana tiyatroya gitmek entelektüel olma yolundaki mihenk taşlarındandır. Entellerin her zaman ellerinin altında tiyatro takvimi, festival takvimi vardır ve konuyu mümkün olduğunca son gidilen ya da gidilmesi planlanan etkinliğe getirirler. Resim sergisinde dolaşırken bazen bir tablonun önünde durup, yanındakilere anlıyormuşçasına "Korkusuzca vurulan fırça darbelerinin bize anlattıkları" gibi cümleler kurarlar. Vincent Van Gogh, Pablo Picasso, Gustav Klimt, Edvard Munch, Frida Kahlo ve Claude Monet gibi ressamların ünlü tablolarını, hangi akımlardan etkilendiklerini ve hayat hikâyelerini bilmek onlara ortamlarda satılacak malumat kazandırır. Ayrıca popüler kültürün malzemesi haline bu sanatçıların portrelerinin ya da tablolarının olduğu çantalar, fincanlar, defterler, kalemler entel çevrelerde oldukça popülerdir.
"PARADİGMA, METAFOR, SPESİFİK, KONJONKTÜR, SANRI, SOFİSTİKE, EKLEKTİK" DİLİNDEN DÜŞMESİN!
Mahallede, okulda, kafede, ofiste hangi ortama girerse girsinler entellerin az bilinen ve yüz yıllık dil bilimci edasıyla kullandıkları vazgeçilmez belli başlı kelimeler bulunur. Entelektüel görünmeye çalışan kişiler genellikle bilgilendirmek yerine etkilemek isterler. İşte bu yüzden enteller, kelime dağarcığının ne kadar geniş olduğunu herkese göstermek için karmaşık sözcükler, deyimler ve sıklıkla araya İngilizce kelimeler katarak dili kullanmayı severler. "Paradigma, seküler, spesifik, konjonktür, sanrı, sofistike, mamafih, eril, tahakküm, metafor, epistemoloji, eklektik, enformasyon ve hegemonya"gibi kelimeleri sıklıkla ve yerli yersiz kullanarak çevrelerindeki insanları etkileyebileceklerini düşünürler.
VİNTAGE GİYİNMEYE ÖZEN GÖSTER!
Entelektüel görünmeye çalışanlar giyim tarzlarıyla ve kullandıkları aksesuarlarla kültürlü görüneceklerini sanmaktalar ama unutmamakta fayda var ki beynimizin içindekiyle dış görünüşümüzün hiçbir alakası yok! Bu kişiler genellikle vintage giysiler giymeyi tercih ederler, gözleri bozuk olmasa dahi mutlaka kalın çerçeveli gözlükler kullanırlar, mutlaka boyunlarına bir fular ya da atkı bağlarlar. Kadınlar saçlarına bandana takarken, erkekler ise saç ve sakallarını uzatmaya özen gösterir. Postacı çantasının kenarında aylarca durmuş bir kitap, mutlaka ufak bir not defteri, birkaç kalem, ilgisi varsa bir çizim defteri ve ufak bir termos bulundurmayı da eksik etmezler. Entellerin en önemli aktivitelerinden biri ise İstanbul'un ara sokaklarında analog fotoğraf makinesiyle fotoğraf çekmektir.
CİHANGİR'DE KÖY YAŞAMINA KAÇMAKTAN BAHSET!
Çocukluktan itibaren beynimize kazınmış bir entel algısı var. Feminist, vegan/vejetaryen, insan haklarına duyarlı, ateist, filozof, çevreci gibi imgelenirler. Enteller ise bu algılar sebebiyle sırf daha popüler olmak, entelektüel gözükmek için bu hareketlerin ideolojilerinden çok uzakta davranışlar sergilerler. Sürekli doğaya dönmekten ve köy yaşamından bahsederler ancak bu hayallerini anlatırken Cihangir'deki yeni nesil entel kafelerinden de fazla uzaklaşmazlar. Konforlarını yıkmazlar ve bedel ödemezler.
ENTEL KAFELERİNİ İHMAL ETME!
Kültürel çeşitliliğe sahip olan At Pazarı meydanının müdavimleri arasında şairler, yazarlar ve akademisyenler bulunuyordu. Sanat, edebiyat, ülke gündemi, mimari üzerine saatlerce sohbetlerin edildiği bu ortamdan entelektüel havaya sahip olmak isteyen insanlar tabii ki eksik kalamazdı. Günümüzde ise bu mekânların Üsküdar'a kaydığını söyleyebiliriz. İlk açıldığında nitelikli okurları çeken kitap kafeler amacından saparak vakit geçirilen ve kitabın objeye dönüşüp sergilendiği bir dekora hizmet etmeye başladı. Cihangir, Nişantaşı, Kadıköy, Galata, Çukurcuma, Karaköy, Arnavutköy gibi semtlerde, tek başına, özgün ev eşyaları ile döşenmiş evlerde oturan ya da bu semtlerde vakit geçirmeye özen gösteren enteller, bu
semtlerde diğer entelektüellerle yakınlaşıp, kendilerinin de entel görünebileceğini düşünürler. Siz de tüm bunları yaptığınızda artık kusursuz bir entel olmuşsunuz demektir!