Sena Subaşı: ALGI YÖNETİMİ BİR KASIT HALİDİR

ALGI YÖNETİMİ BİR KASIT HALİDİR
Giriş Tarihi: 22.8.2022 12:27 Son Güncelleme: 25.8.2022 11:00
Sosyal medyada, geleneksel medya organlarında ve televizyondaki tüm siyasi tartışmalarda sık sık vurgulanan “algı yönetimi” gündelik hayatımızın önemli kavramlarından biri haline geldi. Özellikle sosyal medya kullanımının yaygınlaşması doğru bilgiye ulaşımı zorlaştırırken insanların gerçekleri olduğundan farklı görmesini hedefleyen algı mühendislerine de yeni kanallar açıyor. Bu kanalların sunduğu imkânlarla idrakleri hedef alan operasyonlar nedeniyle en somut vakaların bile ger çekliği toplum kesimleri tarafından çok farklı şekillerde anlaşılabiliyor, bakış açıları ve kanaatler yönlendirilebiliyor. Sosyal Medya ve Algı Yönetimi-Sosyal Medya İstihbaratına Giriş kitabında bu konuyu tahlil v e ifşa eden Prof. Dr. Levent Eraslan ile bu kavramların ne olduğunu, algı yönetiminin nasıl gerçekleştiğini ve insanların hayatını nasıl etkilediğini etraflıca tartıştık.

Öncelikle algı yönetimi kavramını sormak istiyorum. Gerçekten bu kavramla ifade edilen durum nedir, neden ve nasıl yapılıyor? Bu kavram hayatımıza nasıl girdi?


Algı dediğimiz şey insanın etrafını, çevresinde olup bitenleri hissetmesi, bilmesi, anlaması ve idrak etmesidir; etrafında onların farkında olmasıdır. Algı bir anlama, bir idrak olayıdır. Burada bazı insani özellikler işin içerisinde olduğu için algı insani bir durumdur. İnsan eğer sağlıklı ise etrafında olup bitenleri algılar. Bu zihinsel bir olaydır. Fakat algı yönetimi bir kasıt halidir. Algı yönetimi (perception management) dediğimiz de aynı şekilde buna hizmet eden psikolojik bir olaydır. İnsanları normal hayatının akışının ve sürecinin dışına çıkartan, gerçeği yanılsatan bir süreçtir algı yönetimi. Normal akışın farklılaşması ve insanların başka bir kanala, boyuta, sürece itilmesine biz algı yönetimi diyoruz.

Algı yönetimi, operasyonu, mühendisliği gibi kavramları son yıllarda sıkça duymaya başladık. Bu da sosyal medyanın hayatımızda girişiyle alakalı sanırım. Öncesinde nasıl işlerdi bu süreç?


Algı, ilk insanın var oluşundan itibaren başlayan bir süreç. Adem ile Havva'nın hikayesine bakarsanız elmanın yenmesi bile bir algı sürecidir. İnsanların olduğu yerde algı ve bunun yönetimi vardır. Bunu ilk kez Platon'un mağara alegorisinde görürüz. Bir mağarada ayakları zincirli kişiler duvara bakarlar ve bir ateş yanar. Gölgelerden kaynaklanan imajlarla dünyayı farklı addederler. Bu nedenle algı yönetimi sadece günümüzün kavramı değil. Geleneksel medyadan da önce var olan bir durum. İnsanların bir yöntemle, bir süreç içerisinde gerçekliklerinden ayrılmasıdır.algı. Bu yüzden sadece sosyal medyada ya da Twitter'da değil; çok farklı araç gereçlerle ortaya çıkmıştır. Duvar yazılarından tutun, gazete, dergi, broşürlere, Goebbels'in ünlü radyosuna, Salazar'ın futboluna kadar her alanda bir algı süreci vardır.

Günümüzde bu neden bu kadar güçlü, ona bakmak lazım. Temel mesele bu zaten. Geleneksel algı yönetimi kaynaklarının tek yönlü monotip etki alanı var. Sesliyse eğer tek bir ses vardır sadece. Yazılı bir araçsa sadece yazı vardır ya da başka bir araç sadece görüntü üzerinden etki sağlar. Sosyal medyayla beraber algı yöneticilerinin işi çok kolaylaştı çünkü tek bir algı malzemesiyle (kavramın adı da algı malzemesidir) hem ses hem görüntü hem metin kullanabiliyorsunuz. Sosyal medyanın algı yönetiminde güçlü olma sebebi de tam olarak budur diyebiliriz. I. Dünya Savaşı'nda uçaklardan atılan broşürlerin etkisi sadece okumaya yönelikti ama şimdi yayınlanan bir video kurgulanan bir resim ya da bir ses o kadar çok etkili ki. En önemlisi de de şudur; eskiden geleneksel medya araçlarıyla çok sınırlı kişiye ulaşılıyordu. Kişinin o araca kendisinin ulaşıp ulaşmamasına bağlıydı etki alanı. Şimdi öyle değil. Milyonlarca kişi aynı anda bir algı aracı üzerinden gerçekliklerinden ayrılıp istenilen yere doğru gidilebilir. Dijital dünya algı yönetimi sürecini kolaylaştırır çünkü güçlü malzemelerle, güçlü teknolojiyle üretilir. İnsanın da toplumun da bu mesaj yoğunluğundan kurtulmasının tek yolu buna dönük bilinçlenmesidir. Bireysel bilinçlenmenin yanında devlete, STK'lara, medya kuruluşlarına da burada iş düşüyor. Bu yüzden çok gündemde olan bir kavram. Ben Türkiye'de bu konuyu çalışan tek akademisyenim ve Sosyal Medya ve Algı Yönetimi, Dijital Dünyada Algı Yönetimi adlı çalışmalarımız var. Bunun iyi bilinmesi, doğru algılanması, çok boyutlu imajlar dünyasındaki gerçekleri görmek bakımından çok faydalı olacaktır.

Dijital ortamda daha çok Twitter üzerinden dönen bir süreç gibi algı yönetimi.

Her sosyal medya aracının bir kullanıcısı var. Mesela Twitter'ın kullanıcısı daha çok gündemle, siyasetle ilgilidir. Gündeme ilgi duyar, onu takip eder. Instagram görsel üzerinden devam eder ve 18-24 grubu bunu aktif olarak kullanır. Twitter'ı etkili kılan da onun kullanıcılarının ve izleyicilerinin sosyolojisi. Kendi algoritması da bu algı yönetiminin bu sosyal medya aracı üzerinden kolaylıkla devam ediyor olmasının nedenlerinden biri tabii. Çünkü Twitter, kendi içinde bir içeriği öne çıkarmak, arkaya atmak ya da engelleyebilecek bir sistematik hürriyete sahip bir yapı. Eğer sosyal medya üzerinden bir algı çalışması yapacaksanız öncelikle kitlenin hangi sosyal medya aracını kullandığını bilmeniz gerekiyor. O yüzden de Türkiye ve dünyada en çok gündem yaratan, etki sağlayan araç Twitter'dır. Çünkü genel yapı böyle işliyor. Kullanma amacı burada belirleyici oluyor.

Bir algı yönetim süreci nasıl işler peki?

Sizi hızlı bir şekilde inandırabilmesi algı malzemesinin başarılı olduğu anlamına gelir. Bir algı sürecinin kendi içerisinde aşamaları vardır. İlk aşama algı malzemesinin belirlenmesidir. Bu da yapılacak etütlerle belirlenir. Türkiye'de sosyal medya üzerinden gidersek algı çalışmaları Instagram'dan yapılmaz. Dediğimiz gibi algı yönetimi daha çok Twitter üzerinden yapılır çünkü Twitter'ın kullanıcısını, mentalitesini ve o aracı kullanma amacında bir yatkınlık söz konusu. Bu anlamda önce hedef kitle belirlenir, etüt edilir, algı aracı seçilir. Algı aracıyla beraber algı malzemesi sürece eklenir ve en
sonda da geri besleme yapılır. Bunun binlerce örneği var. İki genç ellerindeki teknolojiyle şu anda çok rahat bir şekilde bir algı yönetimi kurgulayabilir. Şu anda sizinle alakalı da yapılabilir. Buradaki en önemli nokta hedef kitlenin özelliklerini iyi belirlemektir. EYT'den örnek verelim. EYT (Emeklilikte yaşa takılanlar), 30 yaşındaki birinin ilgisini çekmez. Bu konuyla alakalı yapılacak bir algı çalışmasına hedef kitle 45-50 yaş grubudur. Bunu saptayabilir ve buna dönük malzeme üretirseniz algı yönetimi çok başarılı olacaktır. Geçtiğimiz sene yaşadığımız orman yangınları sürecinde bütün Türkiye gece 02.00'de #helpturkey diye twit'ler attı. Yaklaşık 10 milyon twit atılmış. Peki, kimden yardım istiyorsunuz? Bakıldığı zaman bunu yapan isimsiz bir hesap. Tıpkı bu örnekte olduğu gibi gündemi iyi analiz edip buna dönük olarak bir çalışma yapılırsa bir algı yönetimi başarılı olur.

"Dezenformasyon, propaganda,fake news, manipülasyondan dert yanarken bir yandan da algı yönetimi- algı operasyonu kavramlarına maruz kalıyoruz. Algı yönetimi yönteminin saydığımız bu uygulamalardan ne gibi farkları var?


Bunların hepsi birbirine benzer kavramlar. Ben size algı yönetimine benzer tam 77 tane kelime söyleyebilirim. Manipülasyon, bunlardan sadece biri. Punduna getirmek, ketenpereye getirmek gibi kavramları sıralayabiliriz, argoda da var buna benzer kavramlar. Bu, günlük hayatın akışıyla ilişkili. İnsanlar gündelik hayatta herhangi bir şekilde fayda elde etmek için yanılsama ve buna uygun araç gereçler oluşturabilir. Bu da Ortadoğu ülkelerinde çoktur. Cemaatler ve cemiyetler vardır. Cemiyetlerde yazı vardır; cemaatlerde söz vardır. Sözün olduğu yerde algı yönetimi vardır. Sözüyle kandırır, anlatır, tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır ifadesi de buna bir örnektir. Bu yüzden tüm kavramlar toplumların yaşayış biçimleriyle ilgili. Özellikle dijital dünyada bu çok renklendi. Çok yüksek oranda etkileşime maruz kalıyoruz, çok mesaj var. Post-truth dediğimiz de bu. Gerçeküstülük de işleyen mesajlar. Bu mesajların algılanması ve istenilen yönde algılanmasına yönelik çalışmalar var. İnsanlar her önüne geleni beğenmemeli, retweet etmemeli, repost yapmamalı. Bilgide teyit özelliğine bakılmalı. Sosyal medyayı kullanım oranımız yüzde 81 ve günde 3 saat 5 dakika sosyal medyadayız. Yani bu toplum sosyal medyayı seviyor. Bu yoğunluk olursa buradan ticaret, ekonomi, siyaset her alanda algıyı yönetecek, buradan bir şeyler elde edecek kişiler çıkacaktır. Mecliste de bu tartışılıyor. Baktığımız zaman görünen şu ki tüm dünyada insanların böylesi algı yönetimine dönük korunması ve bunun yasal bir metin içerisinde ele alınmasına dönük çalışmalar var ama hepsinden önemlisi insanın bunu bilmesidir.

Sosyal medya aynı zamanda siyasi bir propaganda aracı olarak da kullanılıyor. Bu ne demek peki? Ülkeler ve toplumlar bunu nasıl kullanıyor?

Bu konuyla alakalı çok ilginç bir örnek var. ABD, Küba'da rejim muhaliflerini bir araya getirmek, harekete geçirmek için bir sosyal medya platformu oluşturdu. Uzun yıllar Kübalılar bunu arkadaşlık platformu zannetti. Sonra tamamının bir algı aracı olduğu ortaya çıktı. Şuna çok dikkat etmek lazım; bizim dijital dünya dediğimiz çok boyutlu, "fuzzy logic" (bulanık mantık) ile çalışan bir şey; çok yönlü, çok farklı. Kişinin bu dünyada kendi bilinçlilik düzeyi çok önemli. Her haber kaynağından gelen bilgiye güvenip doğru zannederseniz buna göre bir hal alırsanız sonunda da ona göre bir problem yaşarsınız. Bu yüzden teyit kültürünü ve araştırma kültürünü çok önemsiyorum. Çoklu doğrulama yöntemini de çok önemsiyorum ve bunların tamamının okullarda öğretilmesi gerekiyor. Bunların hepsi hayatın akışını etkileyen şeyler. İnsanlara artık radyo, televizyon özelinde bir şeyler anlatamazsınız. Artık özellikle genç nüfus hayatı dijital mecralardan, sosyal medyadan, discord'dan, kendi oyun platformlarından takip ediyor. Sosyal medya üzerinden sahte hesapların, yumurta hesapların cirit attığı insanların tehdit edildiği, itibarlarıyla oynandığı, iftira, hakaret ve tehdit edildiği bir dünya. Burada olabilecek en kötü durum hukukun olmaması.

Bir algı yönetim süreci bizim fikir dünyamızı doğrudan ya da dolaylı etkiliyorsa bu durum gündelik hayatımıza eylemlerimize nasıl yansıyabilir?
Bunun cevabını verebilmemiz için algı malzemesinin süreçte nasıl etki yarattığına bakmamız gerekiyor. Elbette etkiliyor. İyi bir algı malzemesi, iyi bir algı aracı insanların normal yaşam akışını değiştirebiliyorsa ve istenilen amaca uygunsa etkilidir. O kadar çok yalan ve yanlış haberler dolaşımda ki bunların nasıl işlediğini biz atılan twit'lerden anlıyoruz. Mesela bir markayla alakalı sorun yaratabilecek içeriğe sahip algılar çıkabiliyor. Doğal olarak da markaların satışlar düşüyor. "X restoranında at eti çıktı" haberini 3 bin kişi retweet ederse mekân iflas eder. Sosyal medya üzerinden algı yönetimi eğer başarılı bir stratejiyle kurgulanırsa elbette etkili olur ve sonuç da alır. Algı yönetiminin pozitif hali de var elbette ama yoğun bir şekilde artık negatif yönüyle anılmaya başlandı. Mesela Türkiye'nin şu anda dünyadaki imajına yönelik yapacağı algılar çok önemli. Dışarıda yerleşmiş bazı algılar var çünkü insanlar ilgilenmiyor. Birileri bir yerlerden imaj almışlar, zihinlerinde öyle kalmış ve süreci o imajla devam ettiriyorlar. Bu algıları kırmak için bizim de çalışmalar yapmamız gerekiyor. Bunlar ayrı ayrı örgütsel süreçler ve zor gerçekten de. Mesela bugün ABD'de sosyal medyaya dönük 7 ayrı büyük devlet organizasyonu var. Bizim ülkede şu anda sosyal medya denilince bir grup "düşünce özgürlüğü" diyor, bir diğer grup da "yasal düzenleme gerekiyor" diyor. İkiye bölünmüş bir durumdayız. Buna dönük düzenleme yapmak zor. Mecliste bunu söyledim; bu ülkenin en büyük problemlerinden biri. Hep beraber bunu bir consensus'a getirelim dedim.

Metaverse kavramı aslında bizim gerçekliğimiz algımızdan çok farklı bir olgu. Bu kavramın gündelik hayatımıza girmesiyle gerçeklik algılarımız da değişecek gibi. Peki bunu nasıl yapacak sizce?

Baudrillard, Simülakrlar ve Simülasyon kitabında bunlardan seneler önce anlatıyor bunu. Televizyon, radyo da insanlara simülarklar ve simülasyonlar verebilir. Felsefecilerin hep tartıştığı bir konu vardır: "Belki de biz şu anda bir simülasyonda yaşıyoruz." Metaverse de adı üstünde öte-evren demek. Burada farklı bir bağlam var. Algı yönetimi de burada çok etkili çalışır. Eğer sen Web 2.0'da algı yönetimine dönük eğitim almazsan Web 3.0'da seni darmaduman ederler. Artık bizzat içine girip etkileşimde bulunduğun bir ortamdan bahsediyoruz. Web 2.0'da telefondan twit atıyordun, şimdi içine giriyorsun. Yani, metaverse, o evrende arsa satın almaktan çok daha öte bir durum. Böyle bir algı oluştu metaverse hakkında. Daha sonra web 4.0, 5.0 da çıkacak; kümülatif bir şekilde bu devam ediyor. Eskiden kredi kartı yoktu, şimdi kimse para taşımıyor. Pandemiyle beraber karşı komşu internetten marul almaya alıştı. Tüm bunlar çok hızlı geliyor. 2030'a kadarlık süreçte 5 trilyon dolarlık bir hacimden bahsediyoruz. Burada korku ve endişe yaratmak yerine anlamak önemli. Biz SODİMER ve Türkiye Metaverse Platformu olarak bunu yapıyoruz; anlatıyoruz, eğitimler veriyoruz. Çünkü anlamadığınız her şeyden korkarsınız.

SODİMER ve Türkiye Metaverse Platformu'nu, sizin çalışmalarınızdan, hedeflerinizden bahsedebilir miyiz?


SODİMER, ileride üzerinde doktora tezi yapılacak bir STK. Sermayesiz bir yapıyız, kamusal hizmet üretiyoruz. 100'e yakın gönüllü öğretim üyemiz, 7 direktörlüğümüz, 2 ülke temsilciliğimizle 100 bin kişiye ücretsiz eğitimler verdik. Biz öğretmenlere dijital eğitim akademisi, anne babalara dijital anne baba okulu, Metaverse okulu, onlarca atölyeler, etkinlikler yapan bir kuruluşuz. Bizim ana vurgumuz şu; Biz bu ülkenin çocuklarının globalde oyun kurucu olmasını istiyoruz. Dijital dünyanın avantajlarını görüp dezavantajlarını da bilmelerini istiyoruz. O yüzden de buna yönelik eğitimler veren gönüllülük esaslı, bağımsız bir yapımız var. Temel amacı ve özelliği kamusal fayda olan, keyifle başkanlığını yürüttüğüm bir grubuz.

Prof. Dr. Levent Eraslan Kimdir ?


1975 doğumlu Prof. Dr. Levent Eraslan, lisans ve lisansüstü eğitimini Ankara'da tamamladı. Eğitim Sosyolojisi alanında doktora sahibi olan Eraslan, Kırıkkale Üniversitesi, Ankara Üniversitesi ve Milli Savunma Üniversitesi Kara Harp Okulu'nda öğretim üyesi olarak görev yaptı. Birçok alanda uluslararası akademik çalışmaları olan Eraslan, İçişleri Bakanlığı Emniyet Müdürlüğü TUBIM Bilim Kurulu üyeliğinde de
bulundu. Anadolu Üniversitesi rektör yardımcılığı görevini yürüttü, aynı zamanda alanında bir ilk olan Anadolu Üniversitesi Sosyal Medya ve Dijital Güvenlik Eğitim, Uygulama ve Araştırma Merkezi'ni kurdu. Global Savunma dergisi yayın kurulu üyesi de olan Eraslan kariyerine 23 adet telif kitap, 100'e yakın akademik çalışma ve 4 bilimsel başarı ödülü sığdırdı. Sosyal Medya Sosyolojisi adlı bir kitabın editörlüğünü de yapan Eraslan, aynı isimdeki dersi Türkiye'de ilk defa lisans ve lisansüstü eğitiminde okuttu. Eraslan, son iki yıldır 100 bin kişiye ücretsiz eğitim veren geniş katılımlı bir organizasyon olan Sosyal Medya ve Dijital Güvenlik Eğitim Araştırma Merkezi SODİMER'in başkanlığını yürütmektedir. Türkiye'nin ilk Metaverse Okulu'nun da kurucusudur.

BİZE ULAŞIN