Gökhan Ergür: Modern kültlerin psikopatolojisi

Modern kültlerin psikopatolojisi
Giriş Tarihi: 20.11.2020 13:24 Son Güncelleme: 20.11.2020 13:24
İ̇nsanin boşluktaki hâlini fak edip durumu kendi çıkarları için kullanmak isteyen sadece moda ve teknoloji devleri değil elbette. Çeşitli gruplar ve örgütler de insanın bu şaşkın ve çaresiz hâline talip. iİşte modern kültler tam olarak burada devreye girmekte.

Savruluyoruz. Kendimize ve dünyaya dair tutunacak bir şeyler ararken, varmak istediğimiz noktanın uzağına savruluyoruz. Cebimizdeki adresler, yüksek tanıdıklar, bol limitli kredi kartları bile önüne geçemiyor bu savruluşun. Bizi koruyacak, iyi gelecek, stresimizi azaltıp ruhumuza cennet ferahlığı üfleyecek bir liman arıyoruz.

Moda devlerinin ya da teknoloji patronlarının bu arayışa kendilerince esaslı yanıtlar verdiğine şahit oluyoruz. Önerdikleri kış kombinleriyle bambaşka biri olacağımızı, son çıkan dört kameralı cep telefonuyla dünyamızın değişeceğini inatla ve ısrarla dinliyoruz, inanıyoruz ve söylediklerini uyguluyoruz.

Ama yine de işler beklediğimiz gibi gitmiyor, ruhumuz bir türlü rahat bir nefes alamıyor ve içimizdeki boşluk hissi büyük bir anlamsızlıkla beraber günden güne derinleşiyor. Modern insanın en büyük yanılgısı bu sanırım; satın alarak, biriktirerek, fırsatları değerlendirerek iyi olacağını, hayatına anlam katacağını düşünmek. İnsan satın aldıkça, biriktirdikçe, hakikatle arasına maddeyi yığdıkça, hakiki olanı görme şansını yitiriyor ve bir zaman sonra dünyayı sadece atomlardan ibaret zannediyor.

Bu kısır döngüyü ve insanın boşluktaki hâlini fak edip durumu kendi çıkarları için kullanmak isteyen sadece moda ve teknoloji devleri değil elbette, çeşitli gruplar ve örgütler de insanın bu şaşkın ve çaresiz hâline talip. İşte modern kültler de tam olarak burada devreye girmekte. Genel anlamıyla modern kültler; bir kişi, fikir veya şeye aşırı bir bağlılık ya da adanmışlık sergileyen, manipulatif ikna ve kontrol teknikleri uygulayan gruplar veya hareketler. İlk dönemlerde kültler mistik yönelimli masum gruplar olarak görülse de sonraki yıllarda yaşanan toplu intihar ve çeşitli istismar vakaları ile aslında düşünüldüğü kadar zararsız yapılar olmadıkları anlaşıldı.

Manevi ihtiyaçların sömürüsü

Hepimizin içinde inanma, bir yere, bir şeye ya da kişiye bazen bilinçli bazen de bilinçsiz bir şekilde ait olma ihtiyacı vardır. İşte kült gruplar bu ihtiyacı bazen dinî argümanlarla bazen sahip olduklarını iddia ettikleri mistik mesajlarla ya da kendi oluşturdukları kutsallarla karşılamaya çalışırlar.

Amerikalı sosyolog Dr. Janja Lalich ve psikolog Dr. Michael Langone'ın "Characteristics Associated with Cultic Groups" (Kült Gruplara İlişkin Özellikler) adlı çalışmasında kült grupların bazı özellikleri sıralanır. Bu çalışmaya göre kült gruplarda: Grup, liderine ve onun inanç sistemine, ideolojisine mutlak hakikatmiş gibi bağnazca ve sorgusuz sualsiz bir bağlılık sergilenir.

Sorgulama, şüphe ve muhalefet istenilmez; zihin değiştirme (beyin yıkama) uygulamaları kullanılır ve grup ve liderine yönelik şüpheler bastırılmaya çalışılır. Yine bu çalışmaya göre: Grup üyelerinin nasıl düşünmesi, davranması ve hissetmesi gerektiğini, genellikle son derece detaylı bir biçimde lider belirler. Grup, güya yüce amaçları için kendisinin gerekli gördüğü her şeyin mubah olduğunu öğretir veya ima eder. Bunun sonucunda üyeler, gruba katılmadan önce kınanması gereken veya gayrı ahlaki olarak gördükleri davranış veya faaliyetlere girişebilir. Saydığımız bu maddeler 15 Temmuz 2016 gecesi 251 vatandaşımızı şehit edip 2196 vatandaşımızı da yaralayan FETÖ yapılanmasının bir özeti gibi.

Kültlere katılımın nedenleri

Amerikan Psikiyatri Derneği'nin (APA) 1992 yılında yayınladığı "Liderler ve Takipçileri: Dinî Kültlere Psikiyatrik Bir Bakış" başlıklı makalede bu tür gruplara katılıma nedeni olarak şunlar sıralanıyor: Pek çok çağdaş kült toplumunun/yeni dinin çoğunluğunu teşkil eden beyaz orta sınıf idealist genç insanlar çoğu zaman yalnız, bunalımlı ve belirsiz gelecek karşısında endişelidir. Kendi hissi dayanaklarını temin edemezler, kendi değerlerini hissetmek, aidiyet hissi ve hayatını anlamlandırmak için harici güçlere ihtiyaç duyarlar. Alıngandırlar, sıklıkla onları hayal kırıklığına uğratan ve onlara değer vermeyen toplumun geneline karşı düşmandırlar. Yetişkinliğin bir talebi olarak pek çok kişi tarafından arzuyla beklenen özgürlük onlara ezici gelmektedir.

Bu gruplara katılımın psikolojik nedenlerini açıklayan bir diğer teori de sosyal ağ teorisidir. Bu teoriye göre modern kültlere katılım kararı alması söz konusu grubun üyeleriyle kurulan bağların diğer insanlarla kurulan ilişki bağlarından daha kuvvetli olmasına bağlıdır. Çevresiyle, ailesiyle ve toplumla güçlü bağlar kuran bireyler geleneksel şekilde hareket edeceklerdir fakat bu bağdan yoksun bireyler kültlere katılım konusunda kendilerini daha rahat hissedeceklerdir.

Sosyal etkileşimin modern kültlere katılımın en büyük nedeni olduğunu iddia eden sosyal etki teorisyenlerine göre bu tür gruplara katılma ihtimali daha fazla olan kişiler; yeni evliler, boşanmış ya da dul kalanlar, gençler ve işsizler gibi bulundukları topluma bağlılıklarını yitirmiş kişilerdir.

Tanıdık gelen bir hikâye

Yalnız kalmış ve toplumla bağı zayıflamış bireyler grubun inançlarını ve ritüellerini bir anda çekici bulup katılmazlar. Grubun üyeleri ile kurdukları ilişkiler grup dışında kurduğu ilişkilere ağır bastığında kişi o gruba adım atar ve değişim böylece başlamış olur. Moon Tarikatı üyeleri ile yapılmış bir araştırmada harekete üye olan üyelerin çoğunluğu hareket mensuplarıyla olan yakın ilişkileri sonucunda gruba katılmışlardır. Bu araştırmaya göre potansiyel üyeler, grubun ideolojisini kabul etmedikleri hâlde grubun üyeleriyle kurmuş oldukları bağ sayesinde harekete katılabilmekte ve orada geçirdikleri uzun süre sonucunda gerçek bir üye hâline gelebilmektedirler.

Dünyanın birçok ülkesinde yapılan araştırmalar bize şunu gösteriyor; bu tip hareketlere katılanların büyük bir bölümü 15-25 arasındaki, lise ve üniversite mezunu gençler. O büyük ve korkutucu yalnızlık ve stres çukurunda kendisine seslenen, eve davet eden, yemek yediren, kendisiyle ilgilenen, güvenlik ve hatta maddi ihtiyaçlarını karşılayan kişilere can simidi gibi sarılan gençlerimizi. Sonrasında yavaş yavaş örgütün ideolojik beyin yıkama seanslarına katılan, zihni çeşitli yöntemlerle kontrol altına alınan ve nihayetinde de bir örgüt üyesi olan gençlerimizi düşünelim. Hepimiz için ne kadar da tanıdık geliyor bir hikâye değil mi?

Anne ve babası tarafından sevilmeyen, onaylanmayan ve sürekli eleştirilen çocuk ilerleyen yaşlarında onay ihtiyacını kült grupların karizmatik liderlerinde karşılamaya çalışır. Bir yanda kendisini ihmal eden ebeveyn diğer yanda ise kendisine kurtuluş vaat eden ve bu kurtuluş yolculuğunda sevgisini, ilgisini esirgemeyen kült grup lideri…

Kült gruplarda lider profili

Kült grup liderleri patolojik düzeyde narsistik kişilik örüntüsüne sahiplerdir. Bunun yanında; kim olduğuna ve neler yapabileceğine dair büyüklenmeci fikirlere sahip olma, mutlak bir itaat talebi, tavır ve tutumlarında abartılı bir tevazu maskesi altında saklanan kibir, kendisini özel ve seçilmiş görme, yaptığı kötü eylemler sonucunda herhangi bir mahcubiyet duymama, maddi talepte bulunma gibi davranışlar sergilerler. Yine bu liderlerin erken çocukluk dönemlerinde ebeveynleri tarafından yeterli ilgiyi görmeyen, yetersizlik duyguları yaşayan, bu duygularla baş etmek için de "en iyi ve en üstün" olduğunu iddia eden kişiler oldukları gözlemlenmiştir. Sadece kült grup liderleri değil, grup mensupları da liderlerine olağanüstü özellikler, mucizeler yükleme eğilimindedirler çünkü dünyada fena hâlde sıkılmış, çaresiz kalmış ve anlamsız hissetmektedirler.

Bu durum lideri bazen "Yüce Yaratıcının sesi" bazen de "vahiy almış bir peygamber" olarak görüp lidere ibadet etme noktasına bile varabilir. Burada kritik ve önemli bir husus daha mevcut; kült grup liderleri mensuplarının bir davaya ya da fikre inanmasını, itaat etmesini istemezler. Liderler, mensuplarının bizzat kendi benliklerine, varlıklarına itaat etmesini isterler; adanmışlık doğrudan liderin kendisine olursa üye hiçbir zaman kusurları ve yanlışları göremez. Bu bağlılık tipinde grup üyeleri liderleri için kendilerini tehlikeye atacak, yakınlarına ve topluma zarar verecek hatta kendi canlarından vazgeçecek eylemlere kolaylıkla, hiç düşünmeden başvurabilirler.

Modern kültler üyelerinin, doğrudan şahsiyetlerine ve iradelerine saldırıp ele geçirmeye çalışır. Grup üyelerinin farklı ve özel olan yönlerini fark edip o yönleri silikleştirmeye, unutturmaya, değersizleştirmeye çabalar. Grup üyelerinin; hislerini, meraklarını ve bilgi birikimlerini yıkıp yerine kendi ideallerindeki şahsiyetsiz ve boyun eğici insan modelini yerleştirmek isterler ve çoğu kez de kullandıkları tekniklerle başarılı olurlar. Bu noktada hepimizin kendimize sorması gereken soru şu sanırım: "Tüm bunlar olurken ben ne yapıyorum? Gençler anlamsızlık çukurunda debelenirken; talihine küsmüş yaşıtlarımız başıboş bir şekilde sokaklarda gezerken; çevremizde, kendisine sorulacak "nasılsın?" sorusuna muhtaç binlerce insan ve yaralı ruh varken ben ne yapıyorum?" Bu soruya vereceğimiz yanıt değindiğimiz sorunların devası olacaktır.

BİZE ULAŞIN