Ülkemizin bir acı gerçeğidir, darbeler ve darbe girişimleri… Darbeyle ülkemizin daha yaşanılabilir olacağını iddia eden zihniyetin her seferinde yanıldığını gördük. Yine de darbeden medet uman zihniyetin mensupları içinde vazgeçmemekte direnenler oldu. Bu zihniyetin temsilcileri sıkıştıkları, siyaseten çözüm üretemedikleri her dönem milletin seçimle getirdiği meşru iradeyi, askerî darbelerle yok saydılar.
Ülkemiz açısından artık eskinin darbe dönemleri tam da artık tarihe karıştı derken yine hain bir darbe girişimiyle seçilmiş iktidarı yok sayma çabası içindeki malum zihniyet yeniden gündemimize gireli 4 yıl oldu. Ancak bu sefer hiçbir şey eskisi gibi değildi ve olmayacaktı. Millet, iradesine sahip çıktı ve seçimle getirdiği meşru hükümetin yanında yer aldı. Peki, siyasetin tüm aktörleri milletin seçimini ve iradesine sahip çıkma kararlılığını şartsız desteklemeye devam etti denilebilir mi?
15 Temmuz'un hemen ardından hem halk hem de siyaset demokratik bir olgunluk göstererek darbelere karşı olduğunu ifade etti. Ne yazık ki ana muhalefet partisi CHP'nin bu demokratik olgunluğu uzun sürmedi ve toplumda bir kez daha hayal kırıklığı yarattı. Ana muhalefetin FETÖ ile mücadele kapsamında 20 Temmuz'da ilan edilen "Olağanüstü Hâl"i "20 Temmuz darbesi" olarak nitelendirmesi ve darbe girişimine dair şaibe uyandırmak için "kontrollü darbe" söylemini üretmesi yine kimseyi şaşırtmadı.
Bir gecede 251 vatan evladını şehit edip 2 bin 196'sını yaralayan, TBMM ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ni bombalayarak halkın iradesini yok sayanların kanlı kalkışması bütün hainliğiyle ortada dururken, seçimle gelen meşru iktidarın darbeye karşı mücadelesini "darbe" olarak yorumlamak bir akıl tutulması değildir de nedir?
Kanıtsız bir "kontrollü darbe" iddiası
15 Temmuz'un üzerinden 4 yıl geçmesine rağmen CHP'nin iddia ettiği "kontrollü darbe" söylemine dair ortada hâlâ somut bir kanıt yok. Çok açık ve net bir darbe girişimi olduğu gün gibi ortadayken bu söylemden vazgeçip artık milletin iradesini kabul etmek gerekmez mi? Oysa CHP'nin içinden çeşitli isimler bugün bile iktidara gözdağı vermek için darbe imaları yapmaya ya da en azından böyle yorumlanmaya meyilli bir üslup kullanmaya çekinmemekte…
CHP'nin son yıllarda fazlasıyla öne çıkan ve tartışmalara sebep olan ismi, İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, Halk TV'de katıldığı bir canlı yayında şu söylemleriyle öne çıkalı birkaç ay oldu: "Şöyle bir gerçeklik var ki bu korkuları, bu savrulmamaları, bu akılla değil öfkeyle, hırsla, egoyla, bir kişinin aklıyla iş yapmaları iktidarı hiç iyi bir yere götürmüyor. Bu da önümüzdeki süreçte bir erken seçimle veya başka bir şekilde... Bu ülkenin gerçekten halkın gözü açıldı. Kimin kendisine hizmet için uğraştığını, çaba gösterdiğini biliyor. Kimin de böylesi bir dönemde dahi neyle uğraştığını görüyor.
Şöyle söyleyeyim: Bir iktidar değişikliğine, hatta ben size daha ileri bir şey söyleyeyim; iktidar değişikliği değil bir sistem değişikliğine gidişatı görüyorum ve böyle olacaktır.", CHP ne kadar darbelere karşı olduğunu ifade etse de parti içindeki isimler bir şekilde kendilerini böylesi sözlerle açık etmekte. Fakat tartışmaların eski heveslerin nüvesi olduğu apaçık ortada. Bu sebeple Kaftancıoğlu ve diğer darbe imasında bulunan CHP'lilere karşı 15 Temmuz'u hatırlatan Başkan Erdoğan sert bir şekilde eleştirdi: "Demokratik yöntemlerle iktidara gelmek yerine, darbeyle ülkenin yönetimini gasp etme hevesiyle hareket edenler, 15 Temmuz'da milletten aldıkları derse rağmen aynı yolda yürümekte ısrar ediyorlar."
Sahiden de 15 Temmuz zihinlerimizde taze iken, ilk günlerde millet ve siyasetçiler darbelere karşı olduğunu söylerken geldiğimiz noktada CHP'nin içinden birtakım isimler hiçbir zaman bu söylemlerinden vazgeçmediğini görüyoruz. Cumhuriyetin kurucu partisi ve ülkenin ana muhalefeti olan bir partinin meşru iradeye ne zaman saygı duyacağını ise merakla bekliyoruz.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun 15 Temmuz'u: "Dikkatle İzliyoruz"
Darbe girişiminin gerçekleştiği esnada Kemal Kılıçdaroğlu, Atatürk Havalimanı'na indi ve ilk tepki olarak "Hemen Ankara'ya dönmek istiyorum" dediği iddia edildi. İstanbul'da kalmak zorunda olan Kılıçdaroğlu, "O akşam oteller kapalı olduğu ve bizi almadıkları için Bakırköy belediye başkanımızın evine gittik" dedi. Ve yaşananları evden izledi.
15 Temmuz 2016
21.23 - Kılıçdaroğlu, yaptığı yazılı açıklama ile CHP'nin parlamenter demokrasinin vazgeçilmezi olan yurttaşların iradesine bağlı olduğunu bildirdi: "Bu ülke darbelerden çok çekmiştir. Aynı sıkıntıların yeniden yaşanmasını istemiyoruz."
22.30 - Başbakan Binali Yıldırım, Kılıçdaroğlu demokrasiye olan bağlılığını ve CHP'nin darbelere karşı net bir tutumda olduğunu ifade etti.
16 Temmuz
09.00 - "Ertesi gün yine uçakların kalkmasında sorun vardı. Pendik'ten araca binip Ankara'ya geldim" dedi ve TBMM'de düzenlenen Genel Kurul başladığında Meclis'te yerini aldı. Meclis'te ortak bildiriye imza atan CHP, birlik mesajını yineledi. Kurulda söz alan Kılıçdaroğlu, "Demokrasiye yapılan alçakça saldırıyı kınıyoruz. Dün halkımız meydanlara çıktı, darbeye karşı direndi. Hukukun çiğnendiği her yerde direnme hakkının ne kadar meşru olduğunu dün gördük. Direnme hakkına bundan daha iyi bir örnek olamaz" açıklamalarında bulundu.
19.57 - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bahçeli ve Kılıçdaroğlu'nu aradı. İki lidere de darbeye karşı ortak tavrından dolayı teşekkür etti.
"Dikkatle izliyoruz"dan "kontrollü darbe" söylemine
Kemal Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz günü ilk açıklamalarında darbeye karşı olduğunu ifade ederken "Dikkatle izliyoruz" ifadeleri kullandıktan sonra, 16 Temmuz'da birlik mesajını yineledi. 25 Temmuz'a gelindiğinde Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne ilk kez adım attı. Sonrasında da birlik ve beraberliğin sağlanması için 7 Ağustos tarihinde Yenikapı'da düzenlenen ve 5 milyon kişinin katıldığı Demokrasi ve Şehitler Mitingi'ne iştirak etti ve dayanışmayı sürdürdü.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun 15 Temmuz direnişinin ardından milletin iradesine gösterdiği saygı ne yazık ki fazla uzun sürmedi: "15 Temmuz darbe girişimi planlıdır, programlıdır. OHAL'in ilan edildiği tarih olan 20 Temmuz bir darbedir. 15 Temmuz kontrollü bir darbe girişimidir çünkü 20 Temmuz darbesine gerekçe gerekiyordu."
Kılıçdaroğlu'nun bu söylemleri her ne kadar şaşırtıcı olsa da OHAL'in darbe girişiminin siyasi ayağının öne çıkmaması amacıyla uzatıldığını da iddia etti.