İnsanların dünyaya bakışındaki farklar haritaya da yansıyor. Öyle denilebilir ki bazı haritacılık sistemleri –geliştiricilerinin tercihi uyarınca- dünyayı olduğundan farklı gösterebiliyor. Bilim ve tekniğin gelişmediği dolayısıyla dünyanın gerçek şeklinden çok farklı çizildiği tarihî haritalardan ve geçerliğini yitirmiş yöntemlerden bahsetmiyoruz. Söz konusu olan günümüzde yaygın kabul gören dünya haritası ve bu çizimin dayandığı Mercator Projeksiyonu. Günümüzde geçerli olsa da haritacılığın en önemli problemlerinden biri aynı zamanda Mercator Projeksiyonu. Avrupa Merkezli bir dünya görüşünün yansıması olarak eleştirilen projeksiyon uzmanlarca hatalı bir dünya haritası sunmakla da itham ediliyor. Buna rağmen dünya haritacılıkta Mercator Projeksiyonu'nu kullanmaktan vazgeç(e)miyor. Bu yönteme dayalı genel kabul görmüş dünya haritası ile bazı karaların gerçek ölçüleri arasında çarpıcı farklar söz konusu. Örneğin gerçekte Güney Amerika, Avrupa'nın iki katı yüzölçümüne sahip olmasına rağmen Avrupa kıtası haritada Güney Amerika ile aynı boyutta gösteriliyor. Başka bölgeler ve ülkeler için de geçerli olan bu yanlışlara ve ölçüsüzlüklere rağmen kesin ve nesnel verilerin revaçta olması gereken günümüzde Mercator Projeksiyonu'na göre çizilen dünya haritasından vazgeçilmiyor. Farklı projeksiyon yöntemleri olmasına rağmen hatalı bir dünya haritası kullanımında neden ısrar ediliyor? Dünya haritacılığın çıkmazlarını ve haritaya yansıtan Avrosantrik (Avrupa merkezli) bakış açısını sizler için ortaya serdik…
Haritalar ve dünya modelleri
İlk çağlardan günümüze kadar insanlar yaşadıkları coğrafyanın özelliklerini belirli ölçeklerde küçültülerek kara-deniz komşu bölgelerini gösteren ve zaman içinde harita olarak anılan belgeler hazırladı. Örneğin, Çatalhöyük'teki kazılarda bir evin duvarında bulunan dünyanın ilk haritası günümüzden yaklaşık 8 bin 205 yıl önce yapılan şehir planıydı. Şehir haritaları sınırlı bir bölgeyi ele almalarından dolayı haritacılık çizimi açısından birçok zorluğu göz ardı etmeye olanak sağlıyordu. Daha büyük bir harita çizileceği zaman zorluklar artar. Mesela dünya haritası çizileceği zaman karşımıza çeşitli dünya modelleri ve çizim tekniklerini ilgilendiren problemler çıkar.
Tarihte kültürlere, dönemlere göre çeşitlilik gösterir harita çizimleri. Antik Çağ'da yaşamış tarihçi Heredot, coğrafya ile ilgilenir ve yerin şeklini oval bir düzlem varsayarak topladığı bilgilerle bir dünya haritası çizer. Heredot'un haritasında dikkat çeken bir özellik dünyayı Avrupa, Asya ve Libya (Afrika) gibi üç büyük kara parçası olarak ele almasıdır. M.Ö. 340 civarlarında yaşamış Aristoteles ise dünyanın yaklaşık 74 bin kilometre çevreli bir küre olması gerektiğini savunur.
Dünya modelleri örneklerinden biri de yerbilimci Strabon'un İskenderiye'de kaleme aldığı Coğrafya isimli 18 ciltlik bir eserde yer alır. Strabon'un geliştirdiği dünya modeline göre yer, kutuplar arasında kalan beş ılıman kuşaktan oluşur. Ona göre yaşanabilir bölge Ekvator ile Kuzey Kutup Dairesi arasında kalan dikdörtgen benzeri bir alandır.
M.S 87-150 yılları arasında yaşamış Batlamyus (Ptolemeus) ise dünya haritacılığı için en önemli isimlerdendir. "Dünyanın grafik biçimde gösterimi" olarak döneminin tartışma konusu olan coğrafya çalışmalarında, dünyanın yüzen bir disk, silindir parçası ya da bir küre olması gerektiğini düşünür. Batlamyus'un haritacılık için önemi Harita Çizimi İçin Coğrafi Esaslar eserindeki bir çizimi ile küre yüzeyinin düzleme aktarılmasını sağlayan ilk projeksiyona sahip olmasıdır.
Günümüze gelene kadar İslam dönemi ve Orta Çağ Batı'sında dünya modelleri çeşitlilik gösterir. Dünyayı bütüncül olarak ele alan haritaların çizilmesiyle birlikte izlenen en önemli yöntem Batlamyus'un başlattığı projeksiyon yöntemleri olur.
Projeksiyon yöntemleri ve çıkmazları
Dünyamız üç boyutlu küresel bir cisimdir. Dünya haritası çizilirken iki boyutlu olarak kâğıda geçirilmesi gerekir. Üç boyutlu bir cismi iki boyutlu olarak göstermek zordur. Bu sebeple harita uzmanları en doğru ve gerçekçi boyutlar ile bölgeleri göstermek için belirli yöntemler kullanır. Bahsettiğimiz bu yöntemlere "projeksiyon yöntemleri" denir.
Haritacıların karşılaştığı bir diğer sorun da dünyanın şeklidir. Kutuplardan basık olan dünyanın çiziminde ekvator bölgesinde bulunan düz bölge ve kutuplardaki basıklık şüphesiz aynı çizilemeyecektir. Dünyanın bu geoid şekli sebebiyle çizilecek haritalarda fazlaca çarpıklık olacaktır. Bu sebeple çizilecek haritalar için farklı projeksiyon yöntemleri söz konusudur.
Projeksiyon çizimlerinde projeksiyon sahibi kendine belirli bir yeri sabit kabul eder ve diğer değişkenlerin bu sabit üzerinden boyutlanması fikrini benimser. Haritası çizilecek yer ne kadar büyürse, çarpıklık da o oranda haritadaki sapmalarla birlikte artar. Dünyanın en yaygın kullanılan harita projeksiyonlarından Mercator Projeksiyonu da bahsettiğimiz bu çarpıklık ve sapmalardan muaf değildir.
Mercator Projeksiyonu'nun aldatıcı bakış açısı
Dünyada en yaygın kullanılan Mercator Projeksiyonu'nun geliştiricisi 1512 ila 1956 yılları arasında yaşamış Gerardus Mercator adıyla da bilinen ünlü kartograf ve doğa bilimci Gerard de Kremer'dir. Mercator, 1569 yılında hazırladığı dünya haritasında yeni bir projeksiyon yöntemi ortaya çıkarır. Bu yöntem 400 yıldır yaygın olarak kullanılmaktadır.
Mercator'un hazırladığı projeksiyonda boyutlandırmalar, meridyenlerin ve enlemlerin birbirini dik ve eş boylarda kesmesi esasına dayanır. Bu yöntem denizcilerin birçok hesaplamayı ve rota-güzergâh hesabını rahat bir şekilde yapabilmesini sağlar. Fakat haritanın büyük bir kusuru bulunmaktadır. Haritadaki çarpıklık oranını tespit etmek için kullanılan Tissot matrisinde de görüleceği üzere geoid dünyada kutupların basıklığıyla çarpıklık artmaktadır. Yaygın olarak bilinen şu örnek bu durumu daha iyi anlatır: Avustralya'nın üçte biri olan Grönland'ın Mercator Projeksiyonu'nda olduğundan çok daha büyük görünmesine sebep olur.
Güney Amerika, Avrupa'nın iki katı olmasına rağmen Avrupa kıtasının, Güney Amerika ile aynı boyutta olması; ABD'nin üçte biri olan Alaska eyaletinin bütün Amerika Birleşik Devletleri ile aynı boyutta olması gibi oldukça anlamsız birçok örnek söz konusudur. Hâl böyle olunca Mercator Projeksiyonu ile çizilen dünya haritası sürekli yanlış bir bakış ile dünyayı gerçek boyutlarından farklı göstermektedir.
Peki, böylesine hatalı bir projeksiyon neden hâlâ kullanılmakta? Denizciler için kullanıma oldukça uygun bir harita olan Mercator'da projeksiyon kuralı gereği bir yerin merkeze alınması gerekmektedir. Mercator ise projeksiyonun merkezine Avrupa'yı alır. Onun bu tercihi denizcilerin rahat kullanması sebebiyle de olabilir ancak neticede dünya haritası bu projeksiyonla Avrupa merkezli bir bakış açısıyla hazırlanmış olur.
Yeni bir dünya projeksiyonu neden olmasın?
Bu yöntemin doğal sonucu olarak 16'ncı yüzyıldan beri dünya haritası hatalı bir gösterime sahip… Oysa haritacılık tarihine bakıldığında buna alternatif olabilecek ve daha az hata payına sahip çeşitli dünya modelleri mevcut. Buna rağmen herkes tarafından hatalı bir gösterime sahip olduğu kabul edilen Mercator Projeksiyonu'nun özellikle kesin verilere itibar edilen günümüz dünyasında kullanılmaya neden devam edildiği merak konusu.
Bununla birlikte bu haritalama yöntemine itiraz edenler de çıkar ve bu hatalı bakış açısı 1800'lü yılların ortasında tartışılmaya başlanır. İlk olarak James Gall'in başlattığı, sonraları Arno Peters'in 1974'te ele aldığı bu tartışmaları takip eden çalışmalar sonucunda Gall- Peters Projeksiyonu çıkar karşımıza. Arno Peters'in çalışması ile Mercator Projeksiyonu'nun Avrosantrik (Avrupa merkezli) bir bakış açısına sahip olduğu daha net olarak ortaya serilir.
Gall ve Peters'in fark ettiği hatalı projeksiyon yöntemi dışında başka farklı çalışmalar da yapılır. Oswald Winkel tarafından 1921'de çizilen ve üç hedefi minimum seviyede tutmayı amaçlayan harita bunlardan biridir. Winkel'in problem olarak gördüğü çarpıklığın boyutu, yönü ve uzaklığı olarak ele aldığı üç meseleden dolayı bu yöntem Almanca üçlü anlamına gelen Tripel Winkel yöntemi olarak anılır. Winkel'in yöntemi tek bir merkez yerine üç farklı bakış açısıyla ele aldığından Mercator Projeksiyonu'na göre daha az hatalı bir harita oluşturur. Bu sebeple 1998 yılında National Geographic tarafından standart olarak kullanılmaya başlanır.
Dünya gibi üç boyutlu bir cismin iki boyutlu olarak gösterim zorluğu kabul edilen bir gerçek... Mercator Projeksiyonu bu problemi çözmüş görünüyor olsa da hatalı ve çarpık bir harita yöntemidir. Winkel yönteminde görüldüğü gibi Mercator Projeksiyonu'na çözüm önerileri getirilmektedir. Ancak bu çözüm alternatiflerine rağmen hatalı ve Avrupa merkezli haritanın kullanımında ısrar edilmesi ister istemez akıllara şu soruyu getirmekte: "Mercator Projeksiyonu'nun günümüzde hâlen yaygın olarak kullanılmasının altında gerçekten teknik sebepler mi yoksa Avrupa merkezli bir dünya görüşü mü yatıyor?"