Sedat Anar: Neden Wagner dinle-ye-miyorum?

Neden Wagner dinle-ye-miyorum?
Giriş Tarihi: 1.11.2021 14:21 Son Güncelleme: 1.11.2021 14:21
Sedat Anar SAYI:83
Müzik her şeyi anlatır. Beethoven’a sağır olmasına rağmen beste yaptırabilen güç de buydu. Ben müzikte duyguyu ararım.

İyi bir dünya müziği dinleyicisi olduğumu rahatlıkla söyleyebilirim. Yoğunlaştığım alan Ortadoğu ve Mezopotamya halklarının müziği ama iyi bir jazz dinleyicisi olduğumu da rahatlıkla dile getirebilirim. Pandemiden önce ara ara dinlediğim klasik müziği pandemi süreci boyunca sıklıkla ve dikkatle dinledim. Müzik zaten dikkatle ve kalple dinlenilmedir.

Açıkçası hayatımda ilk kez bu kadar çok yoğun zaman ayırıp klasik müzik dinlememiştim. Daha çok bestecilik ve yaratıcılık açısından feyz aldığım için Bach dinledim ve dinlemeye devam ediyorum. Tabii ki benim de Bach dışında hayran olduğum bestekârlar vardı ve en önemli ikisi Franz Liszt ve Johannes Brahms'dı. Bu iki üstatta da ayrı bir ruh vardı. İnsana huzur veren ve ruhu gezintiye çıkaran bestelerin sahipleriydi. Ben bestelerin icra açısından zorluğuna değil bana hissettirdiği duyguya bakarım. Ki bu yüzden klasik müzik dünyasında Liszt'i ve Bramhs'ı dinlerim.

Klasik müzik demişken klasik müzik icracılığından da kısaca bahsedeyim. Bir müzisyen olarak klasik müzik icracılığı dünyanın en meşakkatli işi olduğunu söyleyebilirim. Çünkü klasik müzikte yetenek yetmez. Çocukluğunuzdan itibaren hayatınızı enstrümanınıza adarsınız. Benim gibi müzisyenler gibi iki ya da üç gün enstrümanına dokunamadan yaşamazlar klasik müzik icracıları. Onlar hep çalışırlar. Her gün müzik vardır dünyalarında ve bu yüzden her gün enstrüman çalışırlar.

İcra açısından da çok zordur klasik müzik. Bestelerini severek dinlediğim Liszt inanılmaz derecede bir piyano tekniğine ve müzik anlayışına sahipti. Daha çocuk yaşta kendisini dinleyenleri şaşkınlık derecesinde hayran bıraktığı için "Harika çocuk" diye anılır. Ama Liszt hep çalıştı ve çalışkanlığıyla da söz ettirdi. Elbette çok yetenekliydi ama çalışmak da bu yeteneğini fazlasıyla gün yüzüne çıkarmıştı.

Wagner'e ilgim

Bir dönem çelloya merak sarmıştım ve ders almaya başladım. Tabii ki çelloda klasik müzik icra etmek değildi derdim. İstesem de beceremezdim zaten. Ben klasik müzik icracıları gibi her gün sazıma çalışamam çünkü benim geçinmek için müzik dışında başka işler de yapmam gerekti. Şunu da ayrıca belirtmeyelim ki klasik müzik üstatlarının hemen hemen hepsi zengin sanatseverler tarafından himaye edilmiştir.

Çello hocam Bilkent Senfoni orkestrasında çello icra ediyordu. İki ay devam ettik ama sonra bıraktım. Çello beni yoruyordu ve yoğun bir emek harcamam gerektiğini gördüm. Tam hocama derse artık gelemeyeceğimi söyleyecekken derste çellosunu omuzuna dayayıp iki elini de öne doğru uzattı ve şöyle söyledi: "Sağ kolum, sol kolumdan neredeyse iki santim kadar daha önde. Artık her sabah altıda kalkıp yarım saat yüzmem gerekiyor. Doktor, yüzmezsem omurgamda sorun çıkacağını söyledi." Bu cümleden sonra derse devam edemeyeceğimi söyledim. Bana her ne kadar erken karar verdiğimi söylese de ben kararlıydım ve bıraktım. Ama çello denince hayranlıkla dinlediğim Mstislav Rostropovich ve Yo Yo Ma'yı dinlemeye hep devam ettim.

Şimdi gelelim asıl konuya. Klasik müzik demişken Richard Wagner'i anmadan olmaz tabii ki. Wagner'i dinlemek için epey bir çaba sarf ettim ama nedense müziği beni içine almadı. Wagner'i sevmememin, daha doğrusu dinleyememenin sebebi, onun bir Yahudi düşmanı ve Nazi olması değildi. Asıl neden bestelerinin bana bir şey hissettirmemesiydi. Nietzsche gibi Wagner'in en acımasız eleştirenlerden birisi değilim. Ben sadece müziğinden neden bir şey hissetmediğimi kendimce anlatmaya çalışıyorum. Bu yazımın asıl konusu da bu zaten.

Wagner'e olan ilgim Üsküdar Belediyesi'nin düzenlediği bir etkinlikte iktisat tarihçisi Mehmet Genç hoca ile muhabbetimden sonra başladı. Mehmet Genç hocam santur çaldığımı görünce çok mutlu oldu ve bana santurla ilgili hayli soru sordu. Ben de Türkiye'de santurun halen çok az bilindiğini ve sokak çalgıcılarının enstrümanı olduğunu söyleyince bana ''Keşke Osmanlı döneminde yaşasaydın. Saraydaki sazendeler arasında en fazla para alanlar santurilerdir'' deyince gülüştük.

Besteleri ürkünç gelmişti

Mehmet Genç, Wagner'i çok sevdiğini ve santurun da içinde olduğu bir orkestrada Wagner bestelerinin güzel tınlayacağını söyledi. Bense Wagner'i etraflıca dinleyememiştim. Müzisyenliğinin yanı sıra felsefe, şiir, toplum, sanat, din üzerine çok geniş bir yelpazede eserler kaleme almış bir düşünür olduğunu biliyordum. Besteleri hep ürkünç gelmişti. Daha doğrusu hissiz gelmişti. Bestelerin epilog kısmının uzun olduğunu ve yavaş yavaş ya da bir anda başlayıp yükselen yorucu bir müzik gibi geldiğini de dile getirdim. Mehmet hoca yıllarca çalışma yaparken Wagner dinlediğini ve Osmanlı kurumlarının da Wagner bestelerine benzediğini söyledi. Osmanlı kurumları yavaş yavaş yükselir ve azalarak kaybolur. Tıpkı Wagner besteleri gibi…

Eve geldim ve yine Wagner dinlemeye çalıştım ama her seferinde yaptığım gibi erkenden pes ettim. Bir gün Adorno'nun müzik yazılarını okurken "Wagner'in Güncelliği" diye bir makale okuyunca acayip rahatladım. Adorno, Wagner'in müziği için şöyle diyordu:

"Otuz yıl öncesinden bugüne belirli bir mesafe alındı. Wagner benim gençliğimde olduğu gibi anne-babaların dünyasını değil, büyükanne ve büyükbabaların dünyasını temsil ediyor artık." Hatta makalesinde Wagner tarzı şarkı söyleme üslubunun neslinin tükenmekte olduğundan ve o dönemde demode olan Wagner'in ününe ün katan opera tiyatrosunun artık gerilemeye başladığından da bahsediyordu.

Wagner ve onun ortaya koyduğu müzik felsefesinin, destekleyicileri, hayranları ve takipçileri olduğu kadar eleştirenlerin de sayısı da çok fazla olmuştur. Müziğin felsefesini bize göstermiş olsa da hislerden ve duygulardan uzak kalmasından ötürü Wagner'in müzik dünyasında kendime bir yer seçemedim. Müzik felsefesi demişken Wagner, Schopenhauer felsefesiyle tanıştıktan sonra müziğe dair düşünceleri netleşmiştir. Sanatların ve kültürün çöküşünü engelleyebilecek olanın yine ancak sanattan hareketle kurulacağına inanmıştır Wagner.

Çöküş çağının nihilizmine karşı yaşamsal bir estetizasyonla "sanatsal nihilizmi" ön plana çıkartmaktadır. Aklıma nedense Beyazıt Bestami'nin şu cümlesi geldi. "Aramakla bulunmaz ama bulanlar hep arayanlardır." Kim bilir belki de ben Wagner'in müziğinde fazlasıyla var olan duyguyu ben hissedemedim. Biraz kafanızı karıştıracak bir örnek vereyim. Türk müziğinin en önemli isimlerinden birisi olan Tanburi Cemil Bey, yaşadığı dönemde "tanbura köy ve türkü havalarını katıp çalıyor" denilerekten çok eleştirilmişti. Ama şu an Türk müziği denince akla gelen isimlerinden birisi. Belki bir gün Nietzsche ya da Adorno gibi Wagner'i eleştirenler yanılırlar. Ama şu an zaman için yanılmadıkları kesin bence.

Müzikte duygu ararım

Hiç kuşkusuz Adorno hislerime tercüman olmuştu ama tesadüfen çok sevdiğim bir dostumla Liszt üzerine konuşurken onun öğrencisi László Lajtha'nın söylediği "Wagner'in müziği bize bir öykü anlatır. Oysa müzik duyguları anlatmalı" cümlesiyle rahatladığımı hissettim. Neden Wagner dinlemediğimin cevabı oldu bu cümle. Dediğim gibi belki de ben göremedim

Aklıma nedense Mallarme'nin "şiir duygularla değil, kelimelerle yazılır" cümlesi geldi. Şiiri müzikten ayıran en önemli husus duygudan yoksun olmasıdır. Kelimelerin yetmediği yerde müzik devreye girer.

Bestelerini severek dinlediğim ve kitaplarını okuduğum Gurdjieff'in Beelzebub'tan Torununa Masallar ve Piyano Müzikleri (1925- 1927) dönemi çalışmalarının bir kısmını oluşturur. Müzikler hikâyeler yazılmaya başlandıktan sonra çalışmaların bir parçası olarak üretilir.

Hikâyeleri yazma sürecinin güçlüğünü, dil ile anlatımın yetersizliğini dile getiren Gurdjieff için müzik dilin sınırlarını aşar. Zaten kitabında da "Kelimelerle yapmanın mümkün olmadığı anlatımlarımı müzikle yaptım" der.

Müzik her şeyi anlatır. Beethoven'a sağır olmasına rağmen beste yaptırabilen güç de buydu. Ben müzikte duyguyu ararım. Şimdi anladınız mı neden Wagner dinle-ye-mediğimi?

Yazımı yazarken yararlandığım kaynaklar:

▶ Rıchard Wagner'de Müzik Felsefesi – Emir Ülger

▶ Ülger, E. (2014). R.wagner'de Müzik Felsefesinin Temelleri. Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi , 13 (49) , 203-220 . DOI:

10.17755/esosder.08947 ▶ Theodar W. Adorno- Müzik Yazıları, Bir Seçki YKY.2 baskı -2019 İstanbul- s.253

▶ Hale Birgül Akçakmak- Budalaların Şerefine Gürciyev

ve Performans. Kırmızı Kedi Kitap.2021 istanbul. Sayfa:46 ▶ Ömer Eğecioğlu- Franz Liszt'in İstanbullu Öğrencisi. Kırmızı Kedi Kitap.2021 istanbul s.23

BİZE ULAŞIN