Paris 2024 Olimpiyatlarının sona erdiğine ve olimpiyat bayrağının Los Angeles'a devredildiğine tanıklık ettiğim anlardayım. Paris'in tarihinde üçüncü kez ev sahipliği yaptığı bu oyunlar, hem Parisliler hem de dünya genelinden gelen izleyiciler yani bizler için unutulmaz anılar bıraktı. Şehrin tarihi ve mimarisiyle bütünleşen bu olimpiyatlar, bir yandan yenilikçi açılış ve kapanış törenleriyle dikkat çekerken, diğer yandan sporcuların başarıları ve olimpiyat ruhunu yansıtan özel anlarıyla da akıllarda yer etti.
Açılış töreninin Paris sokaklarında yapılması şehri bir spor sahnesine dönüştürdü. Bu, sadece bir ilk olmakla kalmadı, aynı zamanda olimpiyatların ruhunu halkın içine taşıyarak sporun evrenselliğini ve şehri kucaklayıcı özelliğini öne çıkardı. Gojira, Aya Nakamura, Philippe Katerine, Juliette Armanet gibi sanatçıların performansları, Paris'in kültürel zenginliğini yansıttı ve bu zenginlik, sadece sahnede değil, şehrin dört bir yanında hissedildi. Herkes Paris'te olimpiyatlar nasıl konumlandı diye soruyor. Müsabakalar, spor dünyası kadar şehrin mimari mirasıyla da derin bir etkileşime giriyor. Notre Dame Katedrali'nden Eyfel Kulesi'ne tarihi yapıların gölgesinde gerçekleşen oyunlar, bir yandan tarihin derinliklerine bir köprü kurarken diğer yandan modern sporun dinamikleriyle Paris'i bir kez daha dünya sahnesine çıkardı.
Paris'in 2024 Olimpiyat Oyunları'nın hedefi oyunların karbon ayak izini önceki edisyonlara kıyasla yarıya indirmekti. Organizatörler düşük karbonlu yapılar, yenilenebilir enerji, sürdürülebilir yemek hizmeti ve sorumlu tedarik stratejileri gibi girişimlerle her türlü emisyon kaynağını düşünmüştü. "En sürdürülebilir" organizasyon olmak için üst limit, önceki Yaz Oyunları'nın ortalama karbon ayak izinin yarısı olan 1,5 milyon ton karbondioksit oranı, yani 200 bin nüfuslu bir Fransa kentinin senelik karbon ayak iziydi.
Sürdürülebilirlik sadece bir ulusun hedefi değil, küresel birlik ve ilerleme için ortak bir sorumluluktu. Sporcu köyünün çevresine farklı türlerin de ilgisini çekecek yaklaşık 9 bin ağaç dikildi; çatılara böcek ve kuşları barındıracak bölmeler ve açıklıklar inşa edildi. Oyunlar için kullanılacak mekânların yüzde 95'inde mevcut ya da geçici yapılar kullanıldı. Bu, daha önceki olimpiyat oyunları arasında en yüksek orandı. Organizasyon için inşa edilen tek kalıcı spor tesisi olan yeni Su Sporları Merkezi'nin tasarımı da katı çevre standartlarını karşıladı. Üretim sürecinde karbondioksit açığa çıkaran beton veya çelik yerine ahşap kullanılarak inşa edilen tesis, çatıdaki güneş enerjisi dizisinin de yardımıyla daha az ısıtma ve soğutma gerektiriyordu.
İz bırakan anlar
Bu olimpiyatlar ülkelerin sportif başarılarını bir kez daha ortaya koydu. ABD, toplamda kazandığı 126 madalya ile zirveye yerleşirken Çin 91 madalya ile ikinci sırada yer aldı. Türkiye ise 3 gümüş ve 5 bronz madalya ile oyunları tamamladı. Türkiye'nin gurur kaynağı olan sporcularımız, gösterdikleri performansla dünya sahnesinde ülkemizi en iyi şekilde temsil etti. Oyunların en unutulmaz anlarından biri atıcımız Yusuf Dikeç'in sergilediği eşsiz duruş oldu. Olimpiyatlarda yer aldığı beşinci oyunda bir elini cebine koyarak yaptığı atış, sosyal medyada milyonlarca kez paylaşıldı ve dünya genelinde bir ikona dönüştü. Bu, sadece bir sporcu hareketi değil, aynı zamanda olimpiyat ruhunu yansıtan bir duruştu; cesaret, özgüven ve kararlılık.
Paris 2024 Olimpiyatları, şehrin mimari ve kültürelzenginliğini sporun evrenselliği ile birleştirerek dünya genelinde büyük yankı uyandırdı. Şimdi gözler
Los Angeles'a çevrilmiş durumda. 2028 yılında bu dinamik şehirde neler olacağını hep birlikte göreceğiz. Ancak bir şey kesin; olimpiyatlar her zaman olduğu gibi, uluslararası dostluk ve barışın bir simgesi olmaya devam edecek. Paris'ten Los Angeles'a uzanan bu yolculukta, sporun birleştirici gücü bir kez daha sahnede olacak.
Los Angeles 2028: Beklentiler ve yenilikler Olimpiyat bayrağı şimdi Los Angeles'a geçti ve 2028 yılında Amerika'nın bu dinamik şehri, üçüncü kez olimpiyatlara ev sahipliği yapacak. Los Angeles, 14 Temmuz'da başlayacak olan oyunlar için şimdiden büyük bir heyecanla hazırlanıyor. Ancak bu oyunlar önceki Los Angeles Olimpiyatları'ndan farklı olacak. Organizasyon, sürdürülebilirlik ilkesini merkeze alarak, yeni yapıların inşasından kaçınıyor ve mevcut tesisleri kullanmayı planlıyor.
LA Galaxy'nin stadyumu ve tarihi LA Memorial Coliseum, bu kapsamda en önemli mekanlar arasında yer alıyor. Los Angeles'ta düzenlenecek oyunların en dikkat çekici özelliklerinden biri, şehrin ikonik sahil şeridinde yapılacak plaj voleybolu olacak. Paris'te, bu spor tarihi binaların önünde gerçekleştirilmişti ancak Los Angeles'ta voleybolcular gerçek bir plajda mücadele edecekler. Şehrin görsel cazibesi, bu müsabakalarda daha da ön plana çıkacak.
Yine de Los Angeles, 2028 oyunları için büyük zorluklarla da karşı karşıya. Şehir, büyük bir ulaşım sorunu yaşayabilir. Olimpiyatlar sırasında şehri araçsız hale getirme sözü veren organizatörler, bu iddialı hedefe ulaşmak için otobüs hizmetleri ve mevcut tren hatlarıyla bir çözüm arayışında. Ancak bu planların ne kadar etkili olacağını zaman gösterecek.
Yeniden canlandırılan sporlar
Los Angeles 2028 Olimpiyatları, bazı unutulmuş disiplinlerin geri dönüşüne de sahne olacak. Kriket, 1900 yılından sonra ilk kez olimpiyatlarda yer alacak. T20 formatında düzenlenecek turnuvalar, bu sporu küresel bir ilgi odağı haline getirebilir. Lakros, uzun bir aradan sonra yeniden Olimpiyat oyunlarına dönecek. Amerika'nın en eski sporlarından biri olan lakros, 6 kişilik takımlarla oynanacak yeni bir formatla izleyicilerle buluşacak. Ayrıca Los Angeles oyunları, bayrak futbolu ve squash gibi yeni spor dallarını da programına dahil edecek. Bu yenilikler, olimpiyatların dinamizmini koruyarak yeni nesil izleyicilere hitap etmeyi amaçlıyor. Ancak Paris'te ilk kez tanıtılan break dans gibi sporlar, Los Angeles programında yer almayacak.
Oxford Üniversitesi'nde yapılan bir çalışmaya göre 1976'dan bu yana düzenlenen her Yaz Olimpiyatları için ortalama yüzde 252'lik bir bütçe aşımı tahmini yapıldı. Öyle ki bazı ev sahibi şehirler büyük borç altına dahi girdi. Buna örnek olarak Montreal'in 1976'daki 1,5 milyar dolarlık borç yüklemesi gösterilebilir.