İlker Nuri Öztürk: Bosna: Soykırımı unutmamak

Bosna: Soykırımı unutmamak
Giriş Tarihi: 18.08.2021 11:52 Son Güncelleme: 7.09.2021 16:25
Bosna topraklarından hâlâ kemikler çıkıyor. Avrupa bahçesinde komşusu olan devletlerin saldırısına uğrayan Bosna, bugün aynı bahçenin sakini olarak tedirgin bir zambak olarak büyümeye devam ediyor.

Ayna ayna de bana söyle bana dolunay: Hafı za mı, ölüm mü, hangisi daha kolay?
Süleyman Çobanoğlu

Çağlar boyunca Avrupa bahçesindeki komşularının saldırısına uğrayan Bosna'da 1995 yılında bir soykırım yaşandı. Yugoslavya iç savaşı olarak başlayan çatışmalar Müslüman ve Hristiyanlar arasındaki savaşa dönüştü. Dağlık bölgenin ortasında kuşatma altında kalan Bosna halkı, keskin nişancılar sebebiyle sürekli hareket halinde yaşadı. Bombalar ve mermiler nedeniyle sosyal hayat yeraltına taşındı. Sırp ordusu 8 binden fazla Bosnalıyı katletti. Kayıpların binden fazlası hala defnedilemedi. Srebrenitsa katliamının 26. yılında hafızaya kazınmış acılar tazeliğini korurken çoğu Bosnalı Müslüman o çatışma ve katliamlarda rol oynayan komşularıyla aynı bahçeyi kullanmaya devam ediyor. 1800'lerin sonunda Avusturya'nın işgal girişimlerine karşı koyan Bosna, 100 yıl sonra başka bir Hristiyan devletin saldırısına uğradı. 1975 sonrasında Yugoslavya devlet başkanı Tito tarafından özerk bölge ilan edilen Bosna- Hersek'in özgürlüğünden rahatsız olan Sırplar, ülke içinde gerginliği başlattı ve tansiyonu hep yüksek tuttular. 1987 yılında ise Slovenya ile Hırvatistan'ın peş peşe bağımsızlığını ilan etmesi domino etkisiyle Bosna-Hersek, Sırbistan, Karadağ, Makedonya, Karadağ, Slovakya'da iç çatışmaları başlattı. Bu ülkelerin nüfus yapısı bakımından en parçalı olanı Bosna'ydı. Hırvat, Sırp ve Boşnak nüfusun huzurlu komşuluk günleri 1991 yılıyla birlikte yerini kan ve gözyaşına bıraktı. Sırp kuşatması altında kalan Saraybosna keskin nişancıların ve bombaların hedefi oldu. Kayıplarını gömmek için mezarlığa toplanan insanların üzerine ateş açıldı. Bir sokaktan diğerine geçmek isteyenler Sırp keskin nişancılarının hedefi oldu. Görüntüler dünyada ses getirdi ancak petrol ve menfaat getirmediği için Bosna'ya yardım sürekli ertelendi. Zaman Müslümanların aleyhine işliyordu. Sekiz binden fazla Bosnalı, Sırp ordusu tarafından katledildi. Kayıp olan binden fazlası bugün hâlâ defnedilemedi.

Türklerden inti kam alma zamanı !

Sırp General Ratko Mladic yaptığı açıklamada "Nihayet, bu topraklarda Türklerden intikam alma zamanı geldi" derken, olaylar, Sırp gazetelerine "temizlik" olarak yansıdı. Yugoslavya iç savaşı gibi başlayan çatışmalar Hilal- Haçlı arasındaki kadim mücadeleye dönüştü. Birleşmiş Milletler'in gönderdiği, kurtarıcı olarak beklenen Hollanda barış gücü ise gündüz katliamları seyretti gece ise Sırp askerleriyle eğlendi. Propaganda videoları paylaşmayı seven Sırpların görüntüleri günümüzde incelenmeye devam ediyor. Çatışmalara katılan katil bir Sırp askeri, geçtiğimiz aylarda garson olarak çalıştığı kafede protesto edildi. Katliamların baş sorumlusu olarak öne çıkan Sırp Kasabı lakaplı Ratko Mladic'in müebbet hapis cezası ise geçtiğimiz günlerde onandı. Hollanda Lahey Mahkemesi Mladic'i 1995 yılındaki Srebrenitsa soykırımının yanı sıra insanlığa karşı suç işlemek, savaş kanun ve geleneklerini ihlal etmek suçlarından yeniden suçlu buldu. Bütün cezalara rağmen soğumayacak olan yürekler var. Komşularının tecavüzüne uğrayan Müslüman genç kızlar, evladının kemiklerini bulma umudunu hiç kaybetmeyen anneler, mağlubiyetin mahcubiyete döndüğü babaların hafızasında işkence gibi kaldı o günler.

Hâlâ kemikler çıkıyor

Elimizdeki görüntülerde kurşun sesleri arasında röportajlar verildiğini, çocuk çığlıklarının video kesitlerine yansıdığını görüyoruz. Şarkılara şiirlere konu olan acıların beyazperde de temsili devam ediyor. II. Dünya Savaşı'nın ardından en büyük etnik soykırım olarak kabul edilen felaketi unutturmamanın bir yolu olan sinema, gelecek zamanda daha etkili bir yöntem olarak kullanılacaktır. Srebrenista katliamının üzerinden 26 yıl geçti. Her yıl anma törenlerinde Aliya İzzetbegoviç yad ediliyor, mavi kelebeklerin hikâyesi paylaşılıyor. "Avrupa'nın ortasında" diye başlayan cümlelerle katliama "dur" demeyen ülkelere sitem ediliyor. En acısı ise Bosna topraklarından hâlâ kemikler çıkıyor. Bazı yıl 20 bazı yıl 7 aile, 95 yılında kaybettiği yakınlarının kemiklerini Potoçari Anıt Mezarlığı'na gömüyor.

Soykırımın yaşandığı dönemde 4 milyon olan Müslüman nüfus bugün 3 milyon civarında. Evini ve ailesini terk edip göçenler olduğu gibi çatıştığı komşusuyla aynı bahçeyi paylaşmaya devam edenler de var. Avrupa bahçesinde komşusu olan devletlerin saldırısına uğrayan Bosna, aynı bahçenin sakini olarak tedirgin bir zambak olarak büyümeye devam ediyor.

Çelik yürekler ve terazi

Pakistan, Afganistan, Arabistan, İran'dan olduğu gibi Türkiye'den de yüzlerce kişi, çelik yüreğindeki kadife merhametin peşinde Bosnalı Müslümanlara yardım etmek için cepheye gitti. Kimileri silah kullanmayı öğretti kimileri ilmihal dersi verdi. Kimilerininse tek amacı oradaki Müslümanlara gül suyu satmaktı. Hepsi aynı ülkeden aynı uçakla taşındı. Her daim isimsiz kalacak kahramanların çeşitli konulardaki yardımları göğsümüzü kabartsa da bugün konuştuklarımızdan anladığımız kadarıyla gül suyu satmaya çalışanlar çoğunluktaydı. Uygur bölgesi, Myanmar, Filistin, Azerbaycan, Hindistan'daki Müslümanlar… Diplomasi ve askeri mücadele arasında kalan milyonlar için haritanın doğusu ya da batısı, kuzeyi veya güneyi fark etmiyor. O günkü kantar da bugünkü dijital hassas terazi de her zaman Müslümanın hakkını eksik tartıyor.

BİZE ULAŞIN