BÜYÜMEYE DİRENÇ: “NEET” YANİ “EV GENCİ”
Önce çocukluğa, sonra ergenliğe vedadır büyümek. Köklerini bir saksıdan toplayıp bahçeye ekmektir. E. E. Cummings, büyümenin ve gerçek kendin olabilmenin cesaret istediğinden söz eder. Peki, kendini büyüme cesaretinden yoksun hisseden bir insan ne yapar? Adımlarından ve uzayan dallarından korkuyorsa o zaman büyümek korkutucu bir hâl alır. Çocuksu davranışlar bir güvenlik kalkanına dönüşür. Gelgitler yaşayıp durur ruhunda. Bir yandan "bağımsızlaşma" adımlarına yol aramaktadır, diğer yandan "ait olma", "kabul görme" gibi duygusal ihtiyaçlarının peşindedir. Değişim ve büyümenin kendine has bir ritimde seyrettiği bu yaşlar aynı zamanda aklın en karışık, duyguların en kırılgan, dış etkilere en açık olunan hayat evresine denk gelir. Ergenlik, insanın kendini yeniden dünyaya getirmesidir. Doğum gerçekleşmezse yaş kaç olursa olsun ergenlik de sürer gider.
Bugün dünyada milyonlarca genç, hayatlarının en verimli döneminde, çocukluk ve yetişkinlik arasındaki köprüye sıkışmış durumda. Ne eğitimlerini sürdürmekle ilgileniyor ne de istihdama karışıyorlar. Her şeyin kolay elde edildiği bir kültürde yetişmiş olmak, ailenin sunduğu olanakların işverenlerin sunduğu olanaklardan daha cazip olması, kendi hayatının sorumluluğunu almaya pek de gerek kalmaması gençler arasında virüs gibi yayılan bir "hayat tembelliği"ne dönüşmekte.
Bu döngü, hem dünyada hem de ülkemizde karşımıza çıkan önemli bir sosyolojik olguyu işaret ediyor: Son yıllarda, sosyal bilimler literatürüne yerleşen "Neet" kavramını. Açılımı "not in education, employment or training" olan ve ilk kez 1990'lı yıllarda İngiltere'de ortaya çıkan terimi "ne çalışan, ne okuyan ne de iş arayan" ya da "ne eğitimde, ne istihdamda" olarak Türkçeye çevirmek mümkün.
Aktif ve pasif NEET'ler
Ülkemizde "ev genci" olarak tanımlanan bu genç nüfus, herhangi bir eğitim almıyor, iş arayışında değil ve ekonomik olarak ailelerine bağımlı durumda. Günün büyük kısmını bilgisayar başında geçiren, umudunu yitirmiş, kendini gerçekleştirmeye merak duymayan ve içten içe hayata ve başarılı olan insanlara karşı öfkeli olan bu gençlerde sıklıkla depresif bozukluk, anksiyete bozukluğu, oyun, internet ve kumar bağımlılığı gibi bozukluklara rastlanıyor.
Kavram üstünde çalışanlar, Neet'leri "Aktif" ve "Pasif" olarak ikiye ayırıyor. Aktif Neet'ler, çalışmıyor ya da eğitim almıyor olsalar da; bu yönde çaba gösteriyorlar. Pasif Neet'ler ise böyle bir niyet ya da çaba içerisinde değiller. Bu gençler vakitlerinin büyük bir kısmını evde geçiriyor, çünkü
sosyalleşmek için kendilerinde bir amaç, motivasyon ve enerji hissetmedikleri gibi genellikle bunun için anne-babalarından para istemek zorunda kalmaktan da oldukça rahatsızlar.
Bu işleyiş devam ettiği sürece kendine bakma becerileri köreliyor, çalışma arzuları sönüyor, bağımlılıkları artıyor. Bu durumdaki gençler için onları bitap düşüren bir kısır döngüye girmek kaçınılmaz. Neet'ler üzerinde araştırmalar yapılıyor, istatistikler çıkarılıyor ve dünya onları analiz etmeye çalışıyor. En büyük gaye, onları istihdama kazandırmak...
Bana göre, yapay bir plasentaya yerleşmiş kendini büyümenin sorumluluklarından, bedellerinden azat sayan ergene verilen isim "Neet". Anlaşılmaya ve desteklenmeye ihtiyaç duyan, kendi ışığından habersiz hayatın toy kalpleri… Ergenlikse Neet'in içinde sıkıştığı kozası... Kafası karışık, görüşü
bulanıktır onun. Ötekiyle bağ kurmaya ihtiyaç duyar. Çünkü insanın en büyük şifasıdır yakınlık. Fakat tutarlı ilişkiler inşa edecek sabırdan yoksundur.
Çemberin dışında kalanlar
Neet, yetişkinliğin yer kapmaca oyununda kendine bir sandalye bulamamış kişidir. Ya denemiş ve ezilmiştir oyuncular arasında ya denemeye bile güç bulamamış usulca köşesine çekilmiştir oyun başlamadan. Çemberin dışında kalmanın suçluluğunu telafi edebilmek için boyuna sanal dünyalar kurmaktadır kendisine. Zahmetsizce kurulan, kırılma ve kaybetme riski düşük dünyalar. Yüz yüze gelmekten kaçıp tuşlarla yönetebileceği bir dünya. Ekranda gördüğü idealize edilmiş hayat tarzlarına özenerek kolay yoldan zengin olma hayalleri kurar durur.
Dış dünyada onu bekleyen kaygı, üzüntü ve bıkkınlık gibi duyguların yerine gemisini sanal dünyaya çekerek rahat, hızlı ve bilindik olana yönelir. Gerçek dünya tekinsiz bir yerdir onun için. O halde dışarı çıkmaya, açılmaya, değişmeye, bedel ödemeye, büyümeye gerek yoktur. Ebeveynlerinin onu büyütürken her türlü sıkıntıdan koruma çabası yarardan çok zarara yol açmıştır. Çünkü zorluklar ve sınırlardır bizi birey olma yolculuğunda
güçlendiren ve hayata hazırlayan.
Dış dünyaya karşı kırılgan bu bireyin tek sahnesi evdir. Çünkü ev yetersizliğini gizleyebileceği perdelere ve duvarlara sahiptir. Performansını dilediği gibi sergileyebilir orada. Saklanabilir, susabilir, ekrana gömülebilir… Herkes uyurken ayakta kalıp insanlar uyandığında o uykuya dalar. Başında hayal kırıklığı, yas rüzgarları esmektedir. Hayatın, dünyanın kendisine borçlu olduğuna inanır. Aslı astarı olmasa da bu düşüncenin, beklenti dirençlidir.
Çoğu zaman hıncını yakınındakilerden çıkarır. Aile yere vurulmaktan canı çıksa da hâlâ iş gören bir stres topudur. Dünya onu her hayal kırıklığına uğrattığında intikamını ailesinden alır. Hem onaylanmak ister hem sabrın sınırlarıyla oynayarak kabul edilmeyi güç hale getirir. Devirip geçer nihayetinde.
İstediği hayatı inşa etmek için bedel ödenmesi gereken yerlerde inisiyatif alamaz, zorlandığı işlerden kaçar, tam gün ve yoğun bir mesaide çalışmayı kendine uygun bulmaz. Gelecek konusunda karamsardır. "Bu paraya köle gibi çalışacağıma evde kalırım daha iyi," der durur. Fakat evde kalmak
da onu mutlu etmez. Oyunlardan ve ekranlardan sıkıldığı anlarda ailesinden başlayıp ülkesine oradan da dünyaya saydırır durur. Sonunda hedef tahtasına kendisini koyar. Bir döngüdür bu asla şaşmayan.
Su alan bir gemi
Her şeyin en doğrusunu bildiğinden emindir Neet. Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durum, dünyada olup bitenlerin arka planı uzmanlık alanıdır onun. Hayatı ve insanları okumuş, ezberlemiş, hatmetmiştir. Öğreneceği yeni bir şey yoktur. Bu yüzden eğitim almaya gerek duymaz. Hayatın zorluklarına dayanıklılık gösteren sebatkar ve azimli insanları küçümser. Aslında bu küçümseyişin altında onlar gibi her şeye rağmen ilerlemeye,
mücadele etmeye duyulan gizli özlem vardır. Bedel ödemek konusunda tecrübesizliği dışa başka türlü yansır. Duygusal iniş çıkışları, öfkesi, kaygısı, korkusu kaçınılmazdır. Kendini kanıtlama ve var etme çabası yenilgiye uğramış, gemisi su almıştır.
Neet'in seçtiği yaşam tarzıyla savaşmak beyhudedir. Onu ötekileştirip karşınıza almak daha çok kaybetmenize neden olur. Sizinle konuşmayan, size danışmayan, sizden beslenemeyen biri haline gelir. Dallarının kuruduğu yetmez gibi köklerinden de sular çekilir. Zorluklar karşısında daha çok savrulur. Hayatını yoluna koyamadığı için onu suçlamak özgüvenini tamamen yitirmesine neden olabilir.
Yapılması gereken en güzel şey, yaşadığı zorluklar hakkında onunla konuşmak ve sıkıntılarına karşı yan yana olduğunuzu hissettirmektir. Ona iyi gelecek değişiklikler yapması için teşvik etmek, elini omzuna koyarak içtenlikle "yanındayım, halledeceksin," diyebilmektir aslolan. Anlamlı dayanaklar oluşturmasına yardımcı olarak, harekete geçtiğinde dünyaya katkı sağlayan birine dönüşebileceğini kulağına fısıldamaktır…
Nihayetinde Neet, bir zamanlar bizim olduğumuz ya da olmak üzereyken köşesinden döndüğümüz kişidir. Gençliğimizdir, kendine nasıl yardım edeceğini bilmeyen.