Zeynep Merdan: ÇEVRİMİÇİ İSTİSMAR VE ÖZ SÖMÜRÜ

ÇEVRİMİÇİ İSTİSMAR VE ÖZ SÖMÜRÜ
Giriş Tarihi: 24.10.2024 13:35 Son Güncelleme: 24.10.2024 18:06
Dijital kültürü besleyen iki güçlü kaynak var. Biri sosyal medya diğeri ise bilgisayar oyunları. Fakat bu iki mecranın sınırlarının silikleştiği bir gerçekliğe doğru sürükleniyoruz. Çocuk, fiziksel dünyadaki yetişkin hayatına dijital dünyada hazırlanıyor adeta. Çocukların yeni sosyal gerçekliği sosyal medyanın alanı içinde.

"Yeni bir insan türü olarak çocuk." Belki de bu yazının başlığı bu olabilirdi. Çünkü çocukluğa dair düşünce üretmek çocukları yetişkinlerden ayırmayı gerektirir. En azından modern kent yaşamı bunu öğütlüyor. Yetişkinlerin, çocukları kendi dünyalarından uzaklaştırmaya başlamalarında elbette kentleşmenin büyük bir etkisi var. Kentleşme ve beraberinde getirdiği yeni bir toplumsallık. Kentleşme ve peşi sıra gelen toplumsal problemler yumağı. Tıpkı teknolojik gelişmelerin ardından yaşanan dijitalleşmenin getirdiği sonuçlar gibi. Sanayi devrimi kentleşmeye, internet devrimi sosyal medyaya taşıdı yığınları. Bu yığınların problemleri de toplumsal problemler yumağını Gordion düğümü haline getirdi.

Sanal istismar: Dijital oyunlar

Gündelik yaşam pratiğinde yetişkinlerin, zamanının büyük çoğunluğunu çalışarak geçirdiği bir ortamda çocuğa biçilen rol bu zamanların artıkları ile oyalanmaktan ibaret. Çocuk oyalamanın ise en kolay yolu tablet veya akıllı telefonlardan geçiyor. Çocuk, fiziksel dünyadaki yetişkin hayatına dijital dünyada hazırlanıyor adeta. Çocukların yeni sosyal gerçekliği sosyal medyanın alanı içinde.

Elbette çocuk veya çocukluk bahsi oyun meselesini de beraberinde getiriyor. Oyun oynamak veya oyun meselesi üzerine düşünmek başlı başına felsefi bir düşünüm. Oyunun insan hayatında önemli bir işlevi vardır. Bu işlev, oyun için kurulan dünyanın, fiziksel dünya ile olan bağı ile ilgilidir. Oyun, kuralları içinde oyundur. Tıpkı dünya gibi. Oyunun dışında kurallar anlamsızdır. Oyunun kuralları, oyuna kimliğini ve gerçekliğini kazandırdığı gibi, toplumsal normlara rıza göstermenin en efektif başlatıcısıdır. Oyun, çocuğun yetişkinliğe hazırlandığı ve yetişkinin de çocukluğunu hatırladığı bir mediumdur.

Oyunların felsefesine, toplumsal rolüne, çocuklarla ve yetişkinlerle olan ilişkisine baktığımızda günümüz oyunlarının aslında -çağın ruhuna uygun şekilde- dünya hakikatine bir alternatif güzergah olarak düşünülmesi daha da anlam kazanır. Modern dünyanın söylemi dünyada cenneti yaratmak idi. Peki 21. asırda ne oldu? Dünyada yaratamadıysak, yeni bir dünya yaratırız! Fizik kuralları buna müsaade etmiyorsa, kuralların kırıldığı yeni dünyalar inşa edebiliriz. Meta-Dünyalar…

Dijital uzamda, gelişen ve değişen teknolojilerin artık bir kültür oluşturduğu aşikâr. Bu kültürü besleyen iki güçlü kaynak var. Biri sosyal medya diğeri ise bilgisayar oyunları. Fakat bu iki mecranın sınırlarının silikleştiği bir gerçekliğe doğru sürükleniyoruz. Bu durum uzun zamandır böyle aslında. Fakat gerçekliğe şiddetli teması olmayan hiçbir durum toplumca önemsenmez. Bilgisayar oyunları ve mobil oyunlar son yıllarda çok hızlı gelişiyor, çok hızlı genişliyor. Dünyada 2,6 milyar oyuncunun oluşturduğu, 300 milyar dolarlık devasa bir market hacmine sahip bir pazar yeri bu ortam. Türkiye'de
de hızla gelişen bu sektörün 14 milyon kullanıcısının olması da anlamlı bir veri.

İstismar aracı olarak oyun

Son yıllarda oyunların bir istismar aracı olduğu düşüncesi gündemi hızla işgal etti. Bu gündem Roblox adlı oyunu kurban seçmişti. Oysa oyun türleri kazanında yalnızca bir alt başlıktı bu oyun. Oyun türlerinin günümüzde en çok rağbet göreni MMPORG (Massively Multiplayer Online Role Playing) yani devasa sıfatını taşıyan bir alanda çok oyunculu tarzda çevrim içi rol yapma oyunları. Bu oyun türü yaygınlaşmaya en müsait tür oyunlar içinde. Çünkü hikâyesel akış, oyuncunun davranışı ile oluşuyor. Eyleyici aktör oyuncu olduğundan oyunun hakikati fiziksel dünyanın yerini almaya hak kazanıyor.

Roblox gibi oyunlar da oyuncusunu özgür bırakan başka oyuncularla irtibat kurmasına izin veren bir yapıya sahip. Bu oyunun kullanıcılarının yüzde 40'tan fazlası ergenlik öncesi çocuklardan oluşuyor. Hal böyle olunca mesajlaşma uygulaması bir istismar aracına dönüşüyor. Fiziksel dünyaya olan mesafesi ile MMPORG türü oyunlar, toplumsal normları silindir gibi ezip geçiyor. Çocukların hiçbir ahlakî sınırın kabul görmediği bir mecrada oyun gerçekliği içinde yalnız olmasının büyüttüğü tehlike nesiller arası uçurumu giderek açıyor. Bu problemin üstesinden gelmek çözüme kavuşturmak neredeyse imkânsız.

Biz, melâli anlamayan nesle aşinâ olmadığını söyleyen Ahmet Haşim'in neslinden çok uzaktayız artık. Hakikatin dahi anlamının kırıldığı bu çağda insan bir tür olarak kırılıyor, parçalanıyor. Bu çağ, bize ait. Fakat dijital dünyanın çağı, artık oyun dünyasının insanına ait. Dünya içinde dünya, çağ içinde çağ. Oyun düşüncesinin felsefesini anlamaya olan çabamıza geri dönersek, koca bir oyunun gerçekliği yuttuğu oyun-içinde- oyun. Çocuklar artık sadece çocuk değiller birer oyuncular da. Gadamer'in deyişiyle: "Oyuncular, oyuna aittir."*

Sanal jenerasyon ve teşhir Her sosyal medya uygulaması kendi prototipini yarattı. Ve kendi kitlesini, jenerasyonunu, gençliğini. Bu noktada sosyal medya uygulamalarını, her birinin karakteristiğini ve ürettiği kullanıcı modelini iyi analiz etmek gerekiyor. Instagram kullanıcısı ve X kullanıcısı arasında inanılmaz farklar var mesela. "Selfie" her şeyiyle Instagram insanını özetliyor. Her şeyi kendileriyle ilgili zannediyorlar. Egosantrik, konformist, gösterişçi, maddiyatçı ve gördükleri şeye ilk önce görsel odaklı bakıyorlar diğer sosyal medya kullanıcılarına nazaran. Uzun metinleri okumuyorlar ve okusalar da derin mevzuları kavrayamıyorlar.

X kullanıcıları ise ciddi derecede gündemle ilgili. Çünkü X; küresel gündem, kışkırtıcı bilgi, vahşi zekâ, kaos, çatışmayla dolu. X kullanıcıları daha kavgacı, daha sivri dilli ama daha entelektüeller. Kaostan besleniyorlar çoğu zaman. Ama görsele değil metnin özüne takılıyorlar ve en ince kelime oyunlarını bile çok daha iyi kavrıyorlar. Espri ve ironi becerileri ciddi derecede yüksek. X kullanıcıları görselci değil cümleciler. Bu anlamda X sert, toksik ama çok daha gerçek bir yer.

Narsistik beklentiler

Byung-Chul Han, Kapitalizm ve Ölüm Dürtüsü kitabında şöyle söylüyor: "Denetim toplumu, öznenin dış bir zorlamayla değil de bizzat kendisinin ürettiği bir ihtiyaç doğrultusunda soyunarak kendisini ifşa ettiği, başka bir deyişle özel alanından vazgeçme korkusunun bu alanı utanmazca teşhir etme ihtiyacına boyun eğdiği bir ortamda tamamına ermekte ve yetkinleşmektedir."

Kolayca dikkat çekme yollarından biri de teşhir. Bilhassa kadınlar ilgi ihtiyaçlarını en kolay yoldan karşılamak için teşhiri ve hatta çıplaklığı kullanıyor. Sosyal medyada teşhirin yaygınlaşması kadının, dişilliğin güncel çağrışımını da yozlaştırıyor. Teşhirci bakışın dişilliğe dair anladığı bu: Erkekleri tahrik etmeyi, cinsel olarak uyarmayı dişilik becerisi ve hüneri sanmak. Oysa dişiliğin dişil zekâ, dişil yazı (Hélène Cixous'nun kuramı), dişil dil, dişil güç vs. diye sayısız görünümleri var. Dişillik ayartıcılık, şuh pozlar vermek, seksi giyinmekten ibaret değil. Ki teşhirci giyinmek sanıldığı kadar etkili mi? Ölçülü giyinmek her zaman daha asil, zarif ve sofistike duruyor.

Benlik, en çekici şey. Gizemsizlik ve teşhirse bunu öldüren bir şey. Ruh, zekâ, kimlik, kişilik, benlik... Bedene, görünüme ve çekiciliğe dair her şey bunların ardında kaldığında çok daha asil, saygın ve gizemli duruyor. Ki tarihin hemen her döneminde soylular güzel kumaşlara sarılı kıyafetler giyerken savaşçılar, köleler, cariyeler açık halde hatta cinsel bölgeleri hariç nerdeyse çıplaktılar. Çünkü bedeniyle fark edilmek, seçilmek ve var olmak zorundalardı. Bir insana ilk baktığınızda erotik ve seksi bir çağrışım yapan dekolte, çıplaklık ve aşırılık da benzer çağrışımı yapıyor aslında: "Önce bedenimle fark edilmek, seçilmek ve var olmak istiyorum" Bugün açıklık, teşhir ve hatta çıplaklığa varan bir giyim tarzı revaçta olsa da bir zaman sonra değişecek bu. Çünkü artık çekici bile gelmemeye başlayacak insanlara.

"Only Girl" sendromu

Rihanna'nın "Only Girl" şarkısı gibi: Bir de "only girl sendromu" var. Günümüz kadını güzel olduğu için ölümüne ve sonsuz ayrıcalığa sahip olması gerektiğini zanneden narsistik beklentiye sahip. Üstelik aynı beklentiye sahip milyonlarca kadın var. X uygulamasından birkaç örnekle devam edelim. Toplu taşımaya elbiseyle binmiş bir genç kız selfie çekip şöyle bir cümleyle paylaşmıştı: "Bu tiple otobüse bindiren hayat utansın." Görece güzel bir bedene sahip diye aklı sıra toplu taşımaya layık değil. Zengin, yakışıklı bir prens çıkagelmeli ve yaz dizisi senaryosuyla adeta ait olduğu dünyayı külkedisine sunuvermeli.

Kadın erkek fark etmiyor. Salt bedeni yüzünden kendini farklı ve eşsiz sayan ayrıcalık arzusu bu işte. X'den örneklerle devam edelim.Tesettürlü bir genç kız evlenilecek ideal erkeğin özelliklerini şöyle tarif etmişti: "1.87 boy, kumral, sarışın, beyaz tenli, güzel sesli, iyi maaş, her sene umreye götürme imkanına sahip." Evlenmek istediği halde evlenemeyen birçok muhafazakar profilin marazının nedeni işte bu perspektif. Müslüman beyaz atlı prens hayali. Bir gün bir masaldan çıkagelecek ve milyonlarca kadın arasından hanım kızımızı seçecek ve atına bindirecek.

Peki, bu özelliklere sahip biri sizi hangi vasıflarınız için tercih etsin? Sizde ne var? (Bu sorunun bu perspektife sahip insanlara sorulması adil çünkü.) Dünyada 20-40 yaş arası kadın sayısı yaklaşık bir milyardan fazla. Zekâ, genetik, sağlık, doğurganlık, eğitim, kültür, sosyo-ekonomik avantaja da sahip milyonlarca genç, manken fiziğine sahip, yüzü altın orana yakın güzellikte kadın var. Yani milyonlarca muadiliniz, binlerce daha iyi rakibiniz var. Sipariş verir gibi insan isteyen, bu kadar şekilci ve talepkâr bir perspektife sahip biri olarak sizde hangileri var? Böylesine şekilci bakışın bu tip şekilci
sıfatlara sahip olmadığı için tercih edilmemesi gayet adil oluyor bu yüzden.

Sanal fuhuş: OnlyFans Teşhirin sosyal medyada daha şiddetli ve yoz bir görünümü daha var var: Sosyal medya eskortları ve OnlyFans hesapları. Ve vahşi bir sömürü sisteminin gönüllü, kullanışlı haz köleleri. Ki teşhir değil, pornografi hatta sanal fuhuş bu. Birkaç dolar uğruna, azıcık konfor görmek, lüks çantalar, ayakkabılara sahip olmak uğruna binlerce erkeğin 10 dakikalık bir zevk için kullanıp atacağı haz nesnesi olmaya bile isteye razı olacak
kadar öz değersizlik yaşayan binlerce hesap. Ki çoğu daha 20'lerinde, toplumun alt sosyo-ekonomik sınıfından gelen (varoş diye hakir görülen) ailelerin eğitimsiz, sahipsiz kız çocukları.

En fazla 10-15 yıl sürdürülebilirliği olan bir hayatı ve bunları izleyen, seyirci kalan yoksul, dar gelirli diğer genç kızları düşünelim. Yıllarca emek ver, derslere gir, sınavlara gir, hepsini kazanıp 25'li 30'lu yaşlarda cüzi maaşlarla ancak memur olabil ve bir selfiesini, pornografik bir içeriğini yüzlerce dolara paylaşan yaşıtlarının kaç bin dolarlık aylık kazançlarını, lüksünü ve konforunu gör. Ne korkunç bir makas. Ve üstelik bu onursuz kazançların artık normaliz ediliyor. Normal, en tehlikeli şeydir bazen. Yeterli çoğunluk, sükseli bir kalabalık, dejenere olmuş bir sürüyle en pespaye şeyleri bile yaygınlaştırıp, olağanlaştırıp, kademe kademe normalleştirebilirsiniz. Evet, fuhşu bile normalleştirebilirsiniz.

Sosyal Medya, OnlyFans, bu tip içerikler şu an bu amaçla yolunu buluyor. Tam da bu sebeple bu pespaye istilaya sonuna kadar ses çıkarmalı. Yozluğu, fuhşu, kadının sömürülmesi asla normalleşmemeli. Değil ekonomik buhranlar savaş şartlarında dahi fuhuş/Only- Fans gibi sömürüler hiçbir şekilde meşrulaştırılamaz, normalleştirilemez. Onlyfans ve savunduğu yaşam biçimi kadının ontolojik statüsünü değersizleştiriyor ve kullanım tarihi geçene dek vahşice kullanıyor ve harcıyor. Kadına, kadın varoluşuna ve masum kız çocuklarının idol seçeneklerine en büyük hasarı veriyor.

Chul Han'ın da deyimiyle kendini gönüllü bir şekilde sömüren birer pornografik performans öznelerine dönüşüyor. Hatta özne bile değil; performans nesnesi. Ve bu öz sömürü maddi getiriler sunuyor diye henüz bu sömürünün farkında değiller. Ki bu yaşam tarzının sürdürülebilirliği en fazla 40'lı yaşlara kadar. Çok değil 20-30 yıl sonra çok cazip teklifler, getiriler gibi gelen şeylerin ruhlarının, varlıklarından, psikolojik sağlıklarından çok şeyler götürdüğünü deneyimleyecekler.

Öz sömürü

"Öz sömürü dıştan gelen sömürüden daha etkilidir çünkü ona özgürlük duygusu eşlik eder" diyor Byung-Chul Han. Bu öz sömürünün en uyuşturucu yanı ise özgürlük yanılsaması. Bilhassa genç kızların ilgi, beğenilme ve sevilme ihtiyacı gönüllü bir öz sömürü nesneleri haline getiriyor. Genç
kızlar bu bataklıktan, bu gönüllü kölelikten, zihinsel esaretten bir an önce kurtarılmak zorunda. En önce zihinsel bir uyanışla ve hatta uyandırılışla.

Sevgili kadınlar, güzelim kızlar, melek kız çocukları, sizi teşhire, pornografiye, OnlyFans gibi foseptik çukurlara iten o yoksunluk hissi... Karşı cinsin ilgisi/sevgisiyse; sizi arzu nesnesi olarak gören ve kullanan erkeklerin çoğu (hemen hemen hepsi) sizi sevmiyor. Sevmeyecek de. İlkel, kaba, vahşi bir hazla tüketilip binlerce hemcinsiniz arasında yer edineceksiniz sadece. Ve o riyakâr profillerin sizlerin yerine bambaşka kadınları tercih ettiğini deneyimleyip acı çekeceksiniz. Paraysa/şöhretse; kısa vadede maddi kazanımlar göreceksiniz sadece.

Bu pespaye konfor ve sunduğu kolay yoldan para kazanma yolu yerine kasiyerlik, temizlik işçiliği gibi meşakkat isteyen uğraşılarla para kazanmak çok daha şereflice. Muazzam bir duruşunuz, klas bir haysiyetiniz, hususî bir güzelliğiniz olur. Hiç tanımadığınız erkeklerin, ilkel, dürtüsel, incelik, derinlik ve zarafetten yoksun 5-10 dakikalık zevk nesnesi olmaya layık değilsiniz hiçbiriniz. Çok daha değerlisiniz. Bedeninizden daha kudretli ruhunuz, zihniniz, karakteriniz, kalbiniz var çünkü. Keşfedin onu. Bu öz sömürüden, bu gönüllü esaretten kurtulun.

* Georg-Hans Gadamer, (2006), Güzelin Güncelliği, Çizgi Yayınları, s. 37

BİZE ULAŞIN