Eda Dikmen: RAMAZAN GÜNEŞ GİBİ DÜNYAYI AYDINLATIYOR

RAMAZAN GÜNEŞ GİBİ DÜNYAYI AYDINLATIYOR
Giriş Tarihi: 4.4.2024 11:29 Son Güncelleme: 4.4.2024 11:39
Eda Dikmen SAYI:110
Yaklaştıkça heyecanı artan, güneş gibi içimizi aydınlatan Ramazan ayı geldi. İnsan hafızasında yer eden anılar arasında mutlaka oruçla ilgili bir şeyler vardır ama biz nostalji havasında kalmayıp değişen ve gelişen dünyanın Ramazan coşkusunu merak ederek harekete geçtik. Sınırlar ve kilometreler bir yana Bosna’dan Japonya’ya, Endonezya’dan Zanzibar’a, Londra’dan Mısır’a bambaşka ülkelerden benzer görüntülerle karşılaştık.

BOSNA / Balkanları değiştiren hava

Prof. Dr. Kazım Hacımeyliç/ Bosna Hersek Tarikat Merkezi Başkanı

Bosna Hersek'te Ramazan nasıl geçiyor?

Bosna Hersek'in ve Balkanlar'ın kendilerine göre bir Ramazan havası var. Bu ayda çok samimi bir hava oluşur. Biz bunu sosyalist komünist dönemde de yaşadık, bugün de yaşıyoruz. Ramazan ayında çeşitli ülkelerde bulundum ancak Bosna Hersek'te bambaşka bir atmosfer oluşuyor ve bu atmosferin oluşmasını şuna bağlıyorum: Bosna Hersek'te bir hayli şehit, gazi, ulema, dergâh var. Onların varlığı bu atmosferin oluşumuna katkı sağlıyor. Bosna Hersek'te Ramazan sadece Müslümanlara ait değil diğer dinlere mensup olan kişilere de bir nevi bereket getiriyor.

Bosna Hersek'te dergâhlarda umumi olarak her akşam iftar yemeği verilir. Bu iftar yemekleri herkese açıktır yani sadece dervişler ya da o dergâha mensup insanlar gelmiyor, dışarıdan insanlar da geliyor. Umumi olarak perşembe ve pazar akşamları daha da ağırlıklı ve toplu olarak iftarlar yapılıyor çünkü çeşitli yerlerden de insanlar geliyor.

Dergâhlarda Ramazan'ın bir günü nasıl geçer?

Akşam ezanı okunduktan sonra ilk önce bir hurma ve yarım bardak su ile oruç açılır, ardından akşam namazı kılınır ve iftara geçilir, yemek duası okunur. İftar sonrası yatsı namazına kadar dinlenilir. Bu sırada da kahve ya da çay içilir. Sonrasında zaten yatsı ve teravih namazı kılınır. Teravih sonrası geceler uzun olduğu için kelime-i tevhitler, zikirler çekiliyor, ilahiler okunuyor, sohbetler ediliyor ve bu etkinlikler gece yarısına kadar devam ediyor. Ramazan, dergâhlara renkli bir hava katıyor. İnsanlar gece yarısı evlerine dağılıyor ve bu süreçten sonra sahur hazırlıkları başlıyor. Bazı dergâhlarda perşembe ve pazar akşamları sahur da yapılıyor. Sahur yapıldıktan sonra sabah namazı kılınıyor ve evlere gidiliyor.

O akşam, Ramazan hikâyeleri anlatılır, Ramazan'la ilgili ilahiler okunur, dergâhlarda umumi olarak teravih namazı kılınırken her dört rekatta 1 ya da 2 mısra ilahi okunur ve ikinci 4 rekata kalkarlar. O yıl içerisinde göç etmiş mübarekler varsa onlar muhakkak anılır. Bosna'nın köylerinde Ramazanlar daha farklı oluyor. İnsanlar, köy ahalisini evlerine davet ediyorlar ve her akşam iftar başka bir köylünün evinde oluyor. Köylerde bir dolaşma oluyor. Köy büyükse ve iftar verme sırası yetişmiyorsa ertesi sene için iftar verememiş kişilere öncelik tanınıyor. Bu sayede de 1 ya da 2 yıl içerisinde her evde iftar düzenlenmiş oluyor.

İftar sofralarınızdan eksik olmayan, artık gelenekselleşmiş bir lezzet var mı? Çocukluğunuzdaki Ramazanlardan bahseder misiniz?

Bosna'da da pide için uzun kuyruklar oluşuyor. Pide Ramazan'ın bir zevki o nedenle muhakkak olması gerekiyor. Benim çocukluğumda beni pide almak için gönderirlerdi, şimdi ise ben çocuklarımı gönderiyorum. Köklü bir aileden, ocaktan geldiğim için cami minarelerinde kandillerin yakılması görevi bana aitti. O zamanlar uzaktan kumanda ile yakılmıyordu, bizzat gidip yakıyordum. Kandilleri yakmak için dakikaya çok dikkat ederdim. 1 ya da 2 kere birkaç dakika erken yaktığım olmuştu. Çocukluğuma dair umumi iftar yemeklerini de hiç unutmuyorum. Bu iftarlar başka yerlerden misafirler geldiği zaman daha zevkli oluyordu. Çünkü onlar bizim örfümüze, adetimize, şaşırıyor, sonrasında da hoşlarına gidiyor ve adapte oluyordu.

Bizim iftarlarımızda muhakkak hurma ve su olur. Normalde Bosna'da hurma yoktur ama Ramazan'da muhakkak olur. Bu eskiden de böyleydi şimdi de böyle. Limonata yapılır, "topa" isimli yemeğimiz olmazsa olmazdır. Aslında bir köy yemeği olan "topa" kuvvetli bir yemek olarak bilinir ve geçmişte lüks bir yemek olarak sayılmazdı ancak 40 sene önce yaygınlaşmaya başladı. Peynir ve yumurta karıştırılarak yapılan bir yemektir ve ramazan somunları batırılarak yenilir. Bizim insanlarımız sahur için daha çok yemek hazırlar. Örneğin, sahur için börekler açılır.

ZANZİBAR / Zanzibar'da Ramazan deneyimi

Nazan Yalçınkaya/ Assalam Vakfı Kurucu Ortağı

Zanzibar'da Ramazan ayı nasıl geçiyor?

Zanzibar'a ilk kez 7 yıl önce bir Ramazan ayında gitmiştim. Çok etkileyici bir deneyimdi. Tabii ki bundan sonraki Ramazanlarda da gitmeye devam ettim. Zanzibar itikaf zamanında, yardım amaçlı ya da kendimi inzivaya çektiğim dönemlerde gittiğim bir yer haline geldi. Benim Hira'm gibi oldu diyebilirim. O nedenle Zanzibar'daki Ramazan'ın bendeki yeri çok farklıdır. Sanırım beni oranın ruhani boyutu da çok etkiliyor. Zanzibar'da geçirdiğim Ramazan'ın benim çocukluğumdaki duygu yüküyle yaşadığım Ramazan'a benzeyen bir boyutu var. Çünkü orada hâlâ bozulmamış, doğal giden şeylerin olması benim çocukluğumda yaşadığım Ramazan'ı hatırlatıyor. Belki öncesinde küçük bir şehirde yaşadığım ve bana orayı anımsattığı için anlamlı ve güzel geliyor.

Zanzibar'da Ramazan'ı sokaklarda hissediyorsunuz. Aynı şekilde teravih namazı topluca ibadetlerin yapılması, mevlid şeklinde kutlanan farklı tilavetlerin getirilmesi Ramazan'ı anlamlı kılıyor. Ramazan öncesi camilerin temizlenmesi için kadınlar ya da ekipler ayarlanıyor ve özel temizlik yapılıyor. Oradaki en güzel şeylerden biri de bayramdı. Çünkü Zanzibar'da kadınlar ve erkekler bir mutluluğu karşılarcasına belli bir nizam içerisinde sokaklarda def çalarak zikir eşliğinde kendi ritüelleriyle hareket ediyorlardı. Zanzibar'daki Ramazan'ın şöyle bir güzelliği de var, burada tam 12 saat oruç tutuyorsunuz. Gece 12 saat, gündüz 12 saat. Orada sabah 6'da güneş doğuyor ve akşam 6'da güneş batıyor. Bu manada Ramazan'ın daha bereketli ve daha adil olduğunu hissettiğim bir yer o coğrafya.

Ramazan'la ilgili unutamadığınız bir anınız var mı?

Zanzibar'da insanlar Ramazan ayında sofralarında en güzel yemek takımlarını kullanmaya dikkat ediyorlar. Yoksul olsalar da ellerindeki en güzel şeyi özellikle misafirlerine ikram etme konusunda çok hassaslar. Orada düzenlemiş olduğumuz gerek sokak iftarları gerekse de evlerine gittiğimizdeki özel yemekler çok güzeldi. Zanzibarlılar iftara özel balıklar yapıyor. Balığa semaki diyorlar, onlar zaten Arapça kökenli Svahilice'de bir kelime. Zencefil ve özel soslarla hazırlanıp sunuluyor. Bizim katık gibi ekmek niyetine kullandığımız çapatileri, somasaları oluyor. Ramazan'da özellikle çok et tüketmeseler de misafire ikram etme noktasında çok özen gösteriyorlar. Çocuklar da aynı şekilde çok özenli. Namaza giderken en güzel, en temiz elbiselerini giyiyorlar. Erkek çocukları da beyaz cellabiye giymeye dikkat ediyor. Bayrama dair dikkat çeken bir başka şey ise, bayram namazına kadınlar mutlaka gidiyor. Eğer hava yağışlı değilse futbol sahası gibi bir yerde kılınıyor ve bulunduğunuz yer bir köy bile olsa işaret diliyle hutbeyi anlatan biri oluyor. Ben bunu ilk defa Zanzibar'da gördüm, kadınlar için ayrı, erkekler için ayrı tarafta işaret diliyle işitme engelliler için hutbe anlatılıyordu, bu benim için çok anlamlıydı. Hava yağmurlu ise eğer bayram namazı camilerde kılınıyor ve kadınlara daha iyi bir yer ayrılıyor. Kadınlara ayrılan kısım bizdeki o minik yerler gibi değil. Dikkatimi bu çekti.

Kandil kenti Filistin


Filistinliler yıllardır İsrail kuşatması altında olmalarına rağmen her yıl Ramazan'ı büyük bir coşkuyla bekliyor. Binlerce Filistinli ve yabancı Müslüman İslam'ın ilk kıblesi Mescid-i Aksa'da oruçlarını açar ve ibadet eder. Ayrıca Ramazan'dan önce evler hilal ve yıldızlarla süslenir. Mescid-i Aksâ'ya çıkan tüm sokaklar kandillerle aydınlatılır. Et ya da tavuk ile pirinç, patlıcan, patates, havuç gibi çeşitli malzemelerle hazırlanan yemek, büyük bir sofra tepsisine ters kapatılarak boşaltılır. Filistin'de geleneksel yöntemlerle hazırlanan içecekler de iftar sofralarının olmazsa olmazlarındandır. Fakat bu Ramazan ne yazık ki Gazze'de yaşanan soykırım sebebiyle Filistin'de buruk geçecek gibi görünüyor. Şu an bile yiyecek ve içecek konusunda yaşanan sıkıntılar hayatı yaşanmaz kılıyor.

JAPONYA / Tokyo'da acı, Mısır'da insanlık

Dr. Naoki Yamamoto/ Akademisyen

Üniversitede Hristiyanlık eğitimi almanıza rağmen 15 yıl önce Müslüman oldunuz. Geçirdiğiniz ilk Ramazan'a dair anılarınızı bizimle paylaşır mısınız?

İlk Ramazan'ımı Kahire, Mısır'da geçirdim. Mısır'da "Mevaid er-Rahman" ya da Rahman Sofrası olarak bilinen yaklaşık bin yüz yıl öncesine dayanan bir kültür var. Sıradan insanlar, zenginler, şarkıcı, sporcu gibi ünlüler tarafından bağış olarak şehrin sokaklarında herkese açık iftar yemekleri veriliyor. Japonya'da ise oruç, ağır ve acı verici bir zorluk imajına sahip. Ancak Mısır'daki Rahman Sofrası farklıdır. Huzur ve insanlık dolu güzel bir kültürdür. O zamanlar Mısır'da küçük bir kiralık dairede yaşıyordum ve dairede bir bawwab (bekçi) vardı. Henüz Müslüman olmadığım Ramazan aylarında evime döndüğüm zaman iftar vaktinde bekçi dairemin önünde salatalık yiyordu. Muhtemelen salatalık onun tek akşam yemeğiydi. Ama beni gördüğünde hiç tereddüt etmeden "Buyurun" diyerek salatalığı bana verirdi. İşte İslam kültüründe insanlığın zenginliği budur. Ben 15 yıldır bu kadar özlü bir İslami davranış görmedim. O bekçinin bana verdiği Ramazan salatalığının yanında ünlü kişilerin konferansları ve kitapları şaka gibi kalır.

Tokyo'da Ramazan ayı nasıl geçiyor?

Japonya İslam Merkezi ve Tokyo Camii gibi çeşitli mekânlarda Müslüman kuruluşlar tarafından Ramazan boyunca herkese açık iftar toplantıları düzenliyor. Japonya'daki Müslümanların çoğu Bengal ya da Pakistan kökenli olduğu için camilerde genellikle "biryani" ikram edilir. Benim için bu baharatlı tat Ramazan'ın tadıdır.

Londra'da müze iftarı

Geçtiğimiz Ramazan ayında Londra'nın en işlek caddesi olan Coventry Caddesi, ilk kez Ramazan ışıklarıyla donatıldı ve cadde "Mutlu Ramazanlar" mahyasıyla süslendi. Yaklaşık 10 yıldır "Ramazan Çadırı Projesi" adıyla ülkede geleneksel haline getirilen "Açık İftar" etkinliklerine yıllar geçtikçe daha yoğun katılım sağlanıyor. Geçtiğimiz yıl Londra'nın en ünlü müzelerinden Victoria ve Albert'te toplu iftar programı düzenlendi.

Pakistan'da tanıdık kuyruklar

Ramazan ayı boyunca başkent İslamabad sokaklarında, yol kenarlarında, meydanlarda hayırseverlerin organize ettiği iftar sofraları kuruluyor. Gündüz saatlerinde lokantalar, kafeler genellikle kapalı oluyor. İftarda ve sahurda ağır yemekler yerine samosa, sebzelerin kızartılarak hazırlandığı pakora ve ruh afza isimli gül aromalı içecekler tercih ediliyor. İftara saatler kala bu yiyecekleri satan dükkânların ve sokak satıcılarının önünde uzun kuyruklar oluşuyor. Oruçlarını hafif yemekler ile açan Pakistanlılar kısa bir mola vererek akşam namazlarını kılıyorlar ardından ise asıl yemeklerini yiyorlar.

Endonezya'da egzotik iftar sofrası

Endonezya'da Ramazan ayı öncesi her yıl Nyadran adı verilen dini bir tören düzenlenir. Bu dini törende Cavalı Müslümanlar Ramazan öncesi mezarlıklara giderek yakınları için dua ederler. Daha sonra yanlarında getirdikleri yemekleri yiyerek Ramazan'ın gelişini kutlarlar. Endonezya'da Ramazanlarımızın olmazsa olmaz davulcu geleneğine çok benzer bir gelenek bulunuyor. İnsanları sahura uyandırmak için sokaklarda müzik aletleri çalmakla görevli kişiler bulunuyor. İftar sofralarının vazgeçilmezi ise palmiye şekeri, hindistan cevizi sütü, pandan yaprağı ve muz ile hazırlanan "kolak pisang" adı verilen muz çorbasıdır.

BİZE ULAŞIN