Sena Subaşı: İFRAT PROJESİ ARTIK KUZU POSTUNDAN SIYRILIYOR

İFRAT PROJESİ ARTIK KUZU POSTUNDAN SIYRILIYOR
Giriş Tarihi: 21.11.2022 11:11 Son Güncelleme: 21.11.2022 11:15
LGBTI aktivizminin yıllarca süren çabaları son yıllarda karşılık buluyor ve yalnızca teoride kalmayan söylemler hukuki ve sosyal tüm alanlarda karşımıza çıkıyor. Bir kadın hareketi bünyesinde yükselen cinsiyet kimliği ve LGBTI, bugün kadınları siyasetten spora her alanda görünmez kılarken çocukların sosyal gelişimi ve sağlığı için ciddi bir tehlikeye dönüşmeye başladı bile. Konuştuğumuz dile bile dahi müdahale eden bu hareket bugün erkek ile kadın arasında biyolojik farklılığı reddederek biyolojik cinsiyeti ortadan kaldırmaya çalışıyor ve yalnızca kişinin cinsiyet beyanını baz alarak hukuki ve sosyal yeni düzenlemeler yapılmasında etkin rol oynuyor. Ayrımcılığı ortadan kaldırdığını iddia eden bu tür yasalar ve uygulamalar aksine birçok hak ihlaline sebep oluyor, suça teşvik ediyor. Kadınlar tarihte eşi görülmemiş bir yok olma tehdidiyle karşı karşıya. Sinsice gelen bu tehlike, kadın kategorisinin kendini kadın hissettiğini belirten herkese açılmasıyla kadınların kulvar dışına atılması anlamına geliyor. LGBTI’nın özellikle kadın ve çocuklar için toplumda büyük bir risk taşıyor olması, sıklıkla kullanılan “trans sporcu” kavramının medyada yer almasıyla gün yüzüne çıktı. Haksız rekabeti önlemek adına yüzlerce yıldır iki kategoriye ayrılan spor müsabakalarında kadınlar şu anda dezavantajlı konuma düşmüş durumda.

ALTIN MADALYA ŞANSINI CİNSİYET DEĞİŞTİREREK BULAN SPORCULAR TÜREDİ
2019'da erkek kategorisinde yarışan ve NCAA erkekler yarışını 462. sırada tamamlayan yüzücü Lia Thomas'ın, 2022'de kadın olduğu beyanını vererek ve hormon tedavisi alarak aynı turnuvanın kadınlar yarışmasında rakiplerine fark atarak 1. sıraya yükselmesi ülkeyi ikiye ayıran bir durum oldu ve "Save Women's Sports" hareketini doğurdu. Endişelerini dile getiren, bu durumu protesto eden birçok kadın sporcunun ve toplumun belli kesimlerinin homofobik, cinsiyetçi ya da yobaz olarak etiketlendiği bu yarış sonrası karşıt görüş bildiren kişilerin sosyal medya hesaplarına erişim yasağı dahi getirildi. Bir diğer yandan afişlerde Thomas'ın yüzünün shoplanarak daha zarif ve kadınsı bir hale getirildiği de ortaya çıkartıldı. Kendisini "Ben bir kadınım, bu yüzden kadın takımına aitim. Trans insanlar, diğer tüm sporcuların gördüğü saygıyı hak ediyor" diyerek ifade eden Thomas'ı birinciliği, trans karşıtı mücadelenin dünyada görünür olmasını sağlayan önemli bir kırılma anıdır.


2021'de İtalya Paralimpik Şampiyonası'nda kadınlar kategorisinde altın madalya sahibi olan trans kadınlardan biri olan ve "Cinsiyet ayrımı şiddettir" diyen Valentina Petrillo, 47 yaşında hormon tedavisine başlıyor. Kadınlar kategorilerinde defalarca yarışıp defalarca altın madalya kazanan sporcunun trans olmadan 7 ay önce erkek kategorisinde yarıştığı biliniyor. "Sadece kadın sporcu arkadaşlarımla aynı fırsatları istiyorum" diye açıklamalarda bulunan biyolojik erkek bisikletçilerde Emily Bridges ve Lilly Chant Londra'da 2022'de düzenlenen bir bisiklet turnuvasında galip gelerek altın ve gümüş madalya almaya hak kazandı.


Üçüncü olan kadın bisikletçinin madalyasını almaya çocuğuyla beraber çıkması ise ülkede sporda kadın hakları konusu gündeme getirdi. Yeni Zelanda'da 2019'da yirmili yaşlardaki kadın haltercilerle yarışan 43 yaşındaki trans halterci Laurel Hubbard altın madalya kazandı ve The Post Millennial'a göre 2021'de Otago Üniversitesi tarafından "Yılın Sporcusu" seçilmişti. "Trans sporcu" gibi kavramların sporda üçüncü bir kategoriyi açtığını, kas kütlesi farklılıklarından dolayı bir kadının bir erkeği herhangi bir branşta geçmesinin mümkün olamayacağı, böyle giderse kadınların spor müsabakalarında yarışa başlamadan yenilecekleri ve spor müsabakalarının erkek ve transseksüel olarak ayrılacağı kadınların en büyük korkularından. Başka bir deyişle, devletler bir kadın sporcunun yerine geçip madalya kazanmak için hile yapılmasına izin veriyor.

HUKUKİ VE CEZAİ DÜZENİ ALT-ÜST VE SUİİSTİMAL EDEN UYGULAMALAR
Biyolojik cinsiyetin reddedilmesi hukuki açıdan kadın haklarının çiğnenmesinin legal bir yolu olarak karşımıza çıkmaya başladı. Korkutucu bir hal olan bu durum kanunlarla korunduğu için içerisinde birçok tehlike barındırıyor. Bugün cinsel istismardan ya da cinayetten hüküm giymiş birçok erkeğin ABD'de hapishanelerin kadın bölümlerine nakledildiğini ve birçok kadının hapishanelerde bu kişiler tarafından cinsel saldırılara uğradığını görüyoruz. Adree Edmo isimli bir erkek, 2020'de ABD'de 15 yaşındaki bir erkek çocuğuna cinsel istismar suçundan mahkûm edildiği esnada devlete açtığı "cinsiyet teyit edici bakım"dan mahrum bırakma davasını kazanarak 2,5 milyon dolardan fazla yasal ücret aldı. Edmo'nun kadınlar bölümüne nakledilmeyi istediğini, cinsiyet doğrulama ameliyatı olmasının acil tıbbi bir ihtiyaç olduğunu ve cezaevi yetkililerinin bu tedaviyi sağlamadığı sonucuna varan mahkeme, mahkûma hem yüklü miktarda tazminat ödemeyi kabul etti hem de mahkûmu kadınlar bölümüne nakletti.
Kadınların güvenli bölgelerinden olan kamusal tuvaletler, giyinme kabinleri gibi özel alanlar suça meyilli erkekler tarafından işgal edilme tehdidi altında. Meksika'da bazı bölgelerde kadın tuvaletlerinde acil durum butonları yerleştirilirken, Güney Kore'de kamera konmaya başlandı. Buradaki en büyük mücadele her ne kadar medya tarafından gösterilmese de Batı'da ve ABD'de bazı grupların kadınların ve kız çocuklarının mahremiyetini ve güvenliğini tekrar sağlamaya çalışması.


Bir diğer yandan cinsiyetin ortada kaldırılması suç istatistiklerinin birbirine karışması anlamına geliyor. Biyolojik cinsiyetin gerçekliğini kabul edilmediği taktirde kadına yönelik şiddet ya da çocuk istismarı hakkında hiçbir zaman doğru veri elde edilememesi ve koruyucu yasaların oluşturulmaması tehlikesi mevcut. Örneğin İspanya'da kız arkadaşına şiddet uygulayan erkek, yasal cinsiyet kimliğini değiştirerek cinsiyete dayalı şiddet suçlamasından muaf tutuldu. Başka bir örnekte bir kız çocuğunun okulda zorbalığa, şiddete ya da istismara maruz kaldığında tehlikenin ne olduğunun tam bilinemeyecek olması bugün hukuki anlamda büyük bir boşluk oluşturuyor.


ABD'nin Virginia bölgesindeki bazı okullar "trans dostu" uygulamalar adı altında kız öğrencilere ait banyo ve tuvaletlerin herkesin kullanabilmesini sağladı fakat bir kız çocuğunun etek giyen bir erkek tarafından istismara uğramasıyla yoğun baskılar sonucu bu karardan vazgeçildi. Tepki gösteren 22 yaşındaki trans öğrenci erkekler tuvaletini kullanmasının yasaklandığı için saatlerce beklemek zorunda kaldığını ve artık kronik böbrek ve idrar yolu enfeksiyonlarına sahip olduğunu kamuoyuyla paylaştı.

SİYASETTE KADINLAR İÇİN YENİ BİR CAM TAVAN: ERKEKLİKTEN KADINLIĞA GEÇEN ADAYLAR
Cinsiyet kimliği kavramına dayalı politikaların Batılı ülkelerde devlet ve özel kurumlar tarafından benimsenmesi, çok uzun yıllardır istihdam, eşit ücret, siyasi katılım, devlet fonlarının dağıtımı, sosyal yardım gibi haklarını almak için mücadele eden kadınların edindikleri bu hakları tekrar kaybetme tehlikesini barındırıyor. Bugün trans aktivistler cam tavanı kırmanın yolunun translardan geçtiğini, kendini kadın olarak tanımlayan ve yasalarla onaylanan bir erkeğin kadınların yerine cam tavanı kırabileceğini iddia ediyor. Fakat pratikteki uygulamalara bakıldığında LGBTI, kadınların kırması gereken yeni bir cam tavan olarak görülüyor. Örneğin siyasette kadınlar için ayrılan koltuğa rakip olarak gelen kadın olduğunu iddia eden erkekler, kadınlar için yeni bir mücadele alanı.


Örneğin bu sene İngiltere'de kadın olduğunu iddia eden İşçi Partisi üyesi Eddie Izzard, sadece kadınlardan oluşan bir aday listesinde bir koltuk işgal etmeye çalışarak ülke gündeminde tartışma yarattı. Kadınların siyasette artık erkeklerle de mücadele etmek durumunda kalacak olmasına partiden bir üye "Bir erkeğin kadın olduğunu söylemeyeceğim. Izzard tamamı kadınlardan oluşan listeye girerse partiden ayrılacak olan tek İşçi Partisi üyesi kesinlikle ben değilim" açıklamasında bulundu. Meksika'da ise yine geçtiğimiz aylarda göçmen kaçakçılığıyla mücadele konulu bir konferansta cinsel bir sömürü olan seks işçiliği problemine değinen konuşmacının lafını bağırarak kesen ve bu sömürüyü savunduğunu açıkça beyan eden Meksika Temsilciler Meclisi'ne giren ilk trans kadın Maria Clemente, kendi ülkesinde yoğun bir tepkiyle karşılandı.

KADINLARIN GÜVENLİ ALANLARINA GİREN TRANS "KADINLAR"
Dünyada tüm kadınların en büyük güvencelerinden olan hem devlet destekli hem de sivil toplum kurumlarınca bağışlarla kurulan kadın sığınma evlerinin transları kapsayacak olması güvenli alanlarına erkekleri dâhil etmek istemeyen, travmalarını hemcinsleriyle aşmak isteyen kadınlar için büyük bir korku haline geldi. Transları kabul etmediğini açıklayan bazı sığınma evlerinin bağışları kesildiği için kapatıldığı bilinirken bazıları hâlâ büyük baskılarla karşı karşıya. Geçtiğimiz aylarda Kanada'da cinsel saldırı suçundan ceza yiyen bir suçlu, kalacak yeri olmadığı ve kadın olduğu beyanını verdiği için bir sığınma evine girdiği ve bir kadına cinsel istismarda bulunduğu iddia edildi. İstismarın meydana geldiği iddia edilen kadın sığınma evindeki personel, Kanada'nın trans yanlısı insan hakları yasasına karşı gelme riski nedeniyle yönetimin bu kişiyi geri çevirmekten çok korkmuş olabileceklerini söyledi. Bugün Kanada, İrlanda gibi ülkelerde bir erkek ya da kadın mahkemeye başvurduğu takdirde geçiş yaptığı cinsiyetin tüm yasal haklarına sahip olabilme fırsatını yakaladığı için bu kişileri kabul etmemek nefret suçu sayılıyor.

ÇOCUK İSTİSMARINA GÖZ YUMMANIN DA FORMÜLÜ BULUNDU
Çocuklara yönelik cinsel istismar her toplumun yüzyıllardır mücadele ettiği küresel bir sorun olarak görülüyor fakat bugün bazı ülkelerde bu istismara devlet göz yummakla kalmıyor, üstelik istismar devlet eliyle meşrulaştırıyor. "Draq kids" adı altında erkek çocuklarını makyaj, takma kirpik, peruk ve topuklu ayakkabılarla sosyal medyada ve Netflix gibi platformlarda ilgi çekici içerik ya da moda haftalarında podyumlarda model olarak görüyoruz ne yazık ki. ABD'li eşcinsel bir çiftin 10 yaşında erkek çocuğu Noella McMaher, Eylül ayında New York Moda Haftası'nda podyuma çıkarak "dünyanın en genç trans modeli" sıfatıyla tüm dünyaya pazarlandı. Kendisine trans aktivisti olduğu yönünde söylemler verdirilen çocuğun 2 yaşında kız olmak istediğine karar verdiği ve 4 yaşında iki erkekten oluşan ebeveynleri tarafından cinsiyet değiştirme tedavisine başladığı biliniyor.


İstismar bazen de devlet eliyle gelebiliyor. 2015'ten itibaren Kuzey Amerika'daki bazı okul ve kütüphane gibi halka açık alanlarında kadın kılığına girmiş erkeklerin çocuklara hikâyeler okuduğu "Drag Queen Hikâye Saati" isimli aktivite buna verilecek en iyi örneklerden. Akışkan cinsiyeti ve transgenderizmi çocukların zihinlerine inşa etmek, bu durumları normalleştirmek ve çocuklara queer rol model dayatmak gibi hedefleri olan LGBTI şemsiyesi altındaki bu ve buna benzer aktivitelerin bazı kesimlerce çocukları cinselleştirmeye yönelik olduğunu ve pedofiliye yakın bir zeminde durduğunu yine endişeyle ifade ediliyor.

SOSYAL MEDYA VE MARKALARIN "TAMAMEN DUYGUSAL" TRANS MERAKI
Sosyal medyada etkileşim için marjinal bir imaja bürünen gençlere sık sık rastladığımız gibi Netflix gibi platformların izlenmeme ya da beğenilmeme riskini almamak için her içeriğinde bir LGBTI temsiline yer verilmesini çokça tartışıyoruz. Bu işin meşrulaştırma çabasını ya da maddi getirisini bir kenara bırakırsak iş tehlikeli bir boyuta evrilmek üzere. Norveçli bir dijital oyun tasarımcısı, cinsiyet ideolojisini eleştiren ve onları "cinsiyet faşistleri" olarak adlandıran kadınları katletmeye odaklanan bir video oyunu tasarlayarak piyasaya sürdü. Dijital alanın yaşça küçük olan kitleyi yönlendirdiğini düşünürsek bir düşmanlık telkin etmesi açısından bu gibi nefret söylemlerini barındıran içerikler tehlike yayıyor. ABD'de en büyük kozmetik markalarından biri olan Ulta Beauty'nin trans kimliğine sahip iki erkekle yaptığı röportaj, markanın sosyal medyada büyük bir linç yemesine neden oldu. Kadın kostümleri ve feminen tavırlar içerisinde iki kişinin oturup kadınlık ve annelik üzerine sohbet etmesi, "pembe ve sim" gibi klişeleşmiş kadınlık temsiline itiraz eden kadınlara tepki vermeleri, biyolojik bir erkeğin "anne" olma arzusunu dile getirmesi ve hatta trans kimliği olan erkeklerin biyolojik kadınlara kadınlığı öğretebileceğini iddia eden söylemler sosyal medyada öfkeyle ve alayla karşılanırken marka tarafından sahiplenildi. LGBTI ile yan yana görmeye alışkın olduğumuz radikal feminist gruplar, LGBTI haklarını konuşurken kadınların asıl gündeminden uzaklaştıklarını, trans kişilerin kadınların alanlarını işgal etmeye başladıklarını ve "trans kadınlar kadın değildir" söylemini dile getirmeye başladı. Feminist yazar Germaine Greer bu erkeklerin kadın olarak doğan birinden daha iyi kadın olacağına inandığını fakat erkeklerin kadın olma arzusunun bir hayal olduğunu ifade ederken bunun sebebinin kadın düşmanlığı olduğunu söylediği için "fobik" olarak etiketlenerek hem büyük tepki çekti hem de feminist ve LGBTI gruplarının sosyal medyada birbirine girmesine neden oldu.


CİNSİYET DEĞİŞTİRME HİKÂYELERİNİN GÜNDEME GETİRİLMEYEN HAZİN SONLARI
Yasal çerçevede çocuk sayılan kişilerin kolaylıkla cinsiyet değiştiriyor olması devletin desteklediği bir durum. Peki, cinsiyet değiştirme hikâyesinin sonunda bu çocuklara ne oluyor? Hepsi gerçekten mutlu mu? Bugün çocukların yanlış yollara sürüklenmemesi için hukuki mücadele verem Keira Bell, kadınlıkla ilgili kalıp yargılara uymadığını, pembe kıyafetlerden ve makyajdan nefret ettiğini ve bunların kadın olmadığı anlamına geldiğini düşündüğünde henüz 14 yaşındaydı. Gittiği bir çocuk kliniğinde bunun normal olduğunu söylemek ya da depresyon, özgüven eksikliği gibi teşhisler koymak yerine ona erkek olduğunu ve ilaçlara hemen başlaması gerektiği tavsiye edildi. Yalnızca birkaç randevunun ardından kurum, Keira Bell'i 16 yaşında ilaçlarla başlayan ve 20 yaşında bir dizi operasyon ile sonuçlanan bir yola sürükledi. Bu süreçten pişmanlık duyan 23 yaşındaki Bell, o günleri şöyle anlatıyor: "Geçiş sürecim ilerledikçe erkek olmadığımı ve asla olamayacağımı anladım. Geriye büyük bir üzüntüyle bakıyorum. Vücudumda yanlış bir şey yoktu, sadece kayboldum ve uygun destekten yoksundum." Yalnızca kafası karışık olan çocukların cinsiyet değiştirmeye zorlanmasından ziyade daha iyi desteğe ihtiyaçları olduğunu savunan ve gittiği kurumu şikâyet eden Bell, reşit olmayan çocuklar üzerindeki küresel baskıyı "Parayı takip et!" diyerek açıklıyor.


DİL, EDEBİYAT VE SANAT DA DAYATMADAN MUAF DEĞİL
LGBTI faaliyetlerinin bugün özgürlükçü ülkelerde açıkça bir dayatma olduğunu kullanılmasının yasaklandığı kelimelerden ve dillerini dahi değiştirme çabasından anlayabiliriz. Bugün Batı'da "anne" kelimesinin daha kapsayıcı olması için kadınlık olgusundan bağımsız bir tanımlamanın yapılması için bazı girişimler mevcut. "He" ve "she" zamirlerini cinsiyetçi bulan bazı kesimler özellikle translara ayrımcılığı önlemek için bu zamirlerin yerine cinsiyetsiz zamirler kullanmayı teklif ediyor. "They" gibi cinsiyetsiz zamirlerin LGBTI kişileri daha mutlu ve güven içerisinden hissettirdiği, dilde dışlayıcı ifadelerden kaçınılması gerektiği savunan gruplar hiç de azınlık değil çünkü birine yanlış hitap edilmesi nefret suçu altında bir suç olarak değerlendiriliyor. Son dönemin en tartışmalı konularından biri ödül törenlerinde "en iyi kadın" ve "en iyi erkek" kategorisinin ayrımcılık ve dışlayıcılık yapıldığı gerekçesiyle daha kapsayıcı olması açısında cinsiyet ayrımının kaldırılması yönünde. Bazı LGBTI aktivistleri bunu "neden cinsiyete dayalı önceliklere göre veriliyor?" diyerek bir kadına ya da bir erkeğe cinsiyetinden dolayı bir edebiyat ya da sinema ödülünde öncelik verilmesini eleştiriyor. Özellikle birçok kadın yazarın kadın kategorisinin kaldırılmasının edebiyatta ya da sinemada kadınları dezavantajlı konuma düşüreceklerini ifade ederek kadın kategorilerinin korunması için çaba sarf ediyor.

BİZE ULAŞIN