Yunus Arslan: Bilim ve teknolojinin sınır tanımayan geleceği

Bilim ve teknolojinin sınır tanımayan geleceği
Giriş Tarihi: 22.6.2021 15:03 Son Güncelleme: 22.6.2021 15:03

Bilimin yükselişe geçtiği 17'nci yüzyılda Atlantik Okyanusu'nda eskiden var olduğu sanılan Atlantis Adası'ndaki mutlu yaşantıdan esinle Francis Bacon, Yeni Atlantis ütopyasını kaleme aldı. Bacon, Yeni Atlantis ile teknoloji aracılığıyla insan-doğa ilişkilerinin toplum yararına kullanılarak yaşam koşullarının iyileştirilmesinde bilime öncelik tanıyan Banselem isimli bir dünya tasvir etti. Banselem'in en önemli özelliği bin 900 yıllık düzenin kurucusu Kral Salomon'un adadaki düzenin ve geleneklerin bozulmaması amacıyla yabancıların adaya izinsiz girmesini önleyen düzenlemeler getirmesiydi.

Kral Salomon, doğayı keşfetmek amacıyla kurduğu Salomon Evi'nde tıptan genetiğe, optikten meteorolojiye, nükleer enerji ve organ nakli gibi birçok bilimsel araştırma ve uygulama gerçekleştiriyordu. Salomon Evi ile toplumsal yaşamı kolaylaştırmak üzere insanlığın doğa üzerindeki egemenlik alanının genişletilmesi amaçlanıyordu. Bacon'ın Yeni Atlantis'inde bilim merkezi üyeleri olan bilim adamları, yöneticiler ve toplumun diğer katmanları arasında sınıf ayrımı yoktu ve hükümet otoritesini 36 bilge yönetici temsil ediyordu.

Bilimsel çalışmaların hızla arttığı bir çağda Bacon'un yarattığı dünyada her 12 yılda bir 12 kişilik bir heyet, dış ülkelerdeki bilimsel gelişmeleri Salomon Evi'ne rapor ediyordu. Salomon Evi'nin üyeleri arasından seçilen heyetin görevi; yabancı ülkelerin etkinlikleri, gelişme düzeyi, yurttaşları, gelenekleri, bilimsel çalışmaları, sanatsal ürünleri, buluş ve yeniliklere katkıları hakkında bilgi edinerek yazılı ve görsel kaynakları adaya getirmekti. Heyet üyeleri; keşif, buluş ve denemelerden hangilerinin yayınlanacağına karar veriyordu. Her ne kadar Bacon, Salomon Evi ile toplumun en güçlü kurumu olduğu fikrinden yola çıkarak bilime açık ve öncelik tanıyan hiyerarşik bir düzen kurgulasa da bunun gerçekleşmesi yaşadığı çağda mümkün olmadığı gibi günümüz dünyasında da mümkün görünmüyor. Özellikle teknolojik gelişmelerin yüksek sürati karşısında insan acaba teknolojiye bir sınır getirilmeli midir diye de sormadan edemiyor… Bununla beraber yakın geleceği bilimsel buluşların, üstün teknolojilerin ve bunların uygulanmasına yönelik çılgın projelerin şekillendireceğine ve radikal biçimde değiştireceğine dair birçok öngörü var. Üstelik senaryoları da şimdiden yazılmış görünüyor. Daha da ötesi bunların çoğuna göre bu müstakbel değişimin bir numaralı konusu insan olacak. Bedeniyle, zihniyle, düşünceleriyle ve belki de benliğiyle insan…

Gelin şimdi geleceğin dünyasına yönelik öngörülere bir göz atalım ve Bacon'un kurguladığı Salomon Evi'ne ihtiyacımız var mı ya da geleceğin dünyasına mahkûm kalacak mıyız bir bakalım.

Sanal dünya insanı ele geçirecek

Teknolojinin sosyalleşmemizi kökünden etkilediği bir gerçek… Dijital medya platformları ile insanlar artık sanal bir dünyada sosyalleşiyor. Öyle ki kimileri şimdilerde iki farklı dünyada yaşamaya başladı bile. Artık ikinci dünyamıza dönüşen sanal ve dijital alemin gerçek dünyamızı ele geçirmesi an meselesidir denilebilir. Şimdilerde gerçek dünyadaki ihtiyaçlarımızı sanal asistanlarımızla karşılıyoruz. Saatin kaç olduğunu bize Alexa söylüyor, yemeğimizi Google Now sipariş ediyor, trafik durumunu Cortana'dan, hava durumunu Siri'den öğreniyoruz. Yapay zekanın da hızla gelişmesiyle yakın zamanda insanların adeta bir simülasyonda yaşamaya başlaması kimseyi şaşırtmayacak gibi görünüyor.

Öte yandan VR teknolojisinin gelişmesi de sanal dünyada daha fazla vakit geçireceğimizi düşündürüyor. Günümüzde, birçok insan sosyal medyaya akıllı telefonlar ve tabletler aracılığıyla erişiyor. Ancak gelecekte bunun bir VR başlık ile yapılması bekleniyor. Böylece insanlar fiziksel olarak varlığını gerektiren aktivitelerin çoğunu VR dünyasına aktarabilecek. Örneğin gelecekte fiziksel olarak bir toplantıya katılmak zorunda kalmayacaksınız. Sosyal sanal gerçeklik, insanları hem profesyonel hem de kişisel olarak birbirine bağlayacak. Böylece, artık birisine bir işletme e-postası göndermek yerine, normal mesajlaşmanın yapamayacağı şekilde her şeyi sağlayabilecek VR destekli bir mesaj gönderebileceksiniz. İnsanlar arasındaki günlük etkileşimler için birbirlerini daha iyi düzeyde tanıyabilir ve genel olarak daha sürükleyici bir deneyimin tadını çıkarabilirler.

Robotlar zihinsel bir güce sahip olacak

"Robotlar bizi ele geçirecek mi?" sorusu her ne kadar kimileri için güncelliğini korumasa da robotlar iş yaşamından sosyal hayatımıza kadar etkinliğini günden güne artırıyor. Özellikle sanayi ve üretim merkezlerine yaygın şekilde kullanılan robotlar yapay zekanın geliştirilmesiyle hayatımızda daha fazla yer edinecek gibi görünüyor. Bugün çok sayıda şirket, özel kurulum gerektirmeden çevrelerinde dolaşabilen, ortak nesneleri tanıyan ve basit işleri gerçekleştirebilen tüketici robotlar üzerinde çalışıyor. Belki de önümüzdeki yıllarda, neredeyse her rutin iş için programlanabilen, kertenkele benzeri zihinlere sahip geniş çapta yetkin evrensel robotlar üretilmiş olacak. 2040'a kadar bilgi işlem gücü maymun benzeri zihinlere denk üçüncü nesil robotların kullanıma gireceği iddia ediliyor. Bu tür robotlar, fiziksel, kültürel ve psikolojik faktörleri modelleyerek simülasyonlardaki zihinsel provalardan öğrenebilecekler. Nesnelerin şeklini, fiziksel özelliklerini, ağırlığını, gücünü, dokusunu, görünümünü ve bunlarla nasıl başa çıkılacağına dair donanıma sahip olacaklar. Robotlara uygulanacak psikolojik faktör; hedefleri, inançları, duyguları ve tercihleri içerirken, simülasyon dış olayları izleyecek ve modellerini gerçeğe sadık kalmaları için ayarlayacak. Bu, bir robotun taklit yoluyla öğrenmesine izin vererek ona bir tür bilinç sağlayacak. 21'inci yüzyılın ortalarında, dördüncü nesil robotlar, soyutlama ve genelleme yapabilen insan benzeri bir zihinsel güce sahip olabileceği de gündemde. Araştırmacılar, bu tür makinelerin güçlü akıl yürütme programlarının üçüncü nesil makinelerle birleştirilmesiyle ortaya çıkmasını umuyor.

Gıdanın yetersizliği ve yapay gıdalar

Günümüz dünyasında hızlı nüfus artışı ve gıda israfı ile gıda tüketimi de hızla artıyor. Birleşmiş Milletler, dünyadaki nüfusun beslenebilmesi için gıda üretiminin 2050 yılına kadar yüzde 70 oranında artırılması gerektiğini öngörüyor. Değişen dünya insanın beslenme biçimini de kökten değiştireceğe benziyor. Zaten bazı ülkelerde marketlere giren hazır böceklerle, in vitro üretilen etlerle başladı bile.

İnsanlığın temel beslenme gıdalarından birisi olan etin yerini yapay etin alması öngörülüyor. Sadece öngörülmekle yetinilmiyor da yapay et için çalışmalar da başladı. Prof. Dr. Mark Post Maastricht'teki laboratuvarında, çevreye ve hatta hayvanlara zarar vermeden küresel et talebini karşılamak üzere uzun zamandır çalışıyor. Laboratuvar eti işte böyle ortaya çıktı ve tartışmaları da beraberinde getirdi. Ancak 2050 yılına kadar dünyadaki et tüketiminin yüzde 76 oranında artması öngörülüyor.

Brent Taylor, hem et yemeyi tercih edenlere hem de vejetaryenlere yönelik, bezelye ve soya proteini kullanarak geleneksel vejeteryan ürünlere alternatif geliştirilen, tadı sığır veya tavuk etine oldukça benzeyen Beyond Meat firmasının kurucu ortaklarından biri.

Taylor'a göre, firmanın en büyük hedefi 2020 yılına kadar küresel et tüketimini yüzde 25 oranında azaltmak. "Geleceğin en büyük global et üreticisi olmak ve farklı çözümler arayışında olan et yemeyen kitleye hitap etmek istiyoruz. Bugüne kadar gösterilen tüm çabalar vegan veya vejetaryen bir pazar oluşturma yönündeydi. Ancak bu ürünler et yemekten zevk alan kişilerin beklentilerini karşılayamadı. Biz, her zaman, etin hem yapısını hem de verdiği fantastik hazzı yakalamaya çalıştık" diyor ve doğal etsiz bir gelecek için çalıştıklarını vurguluyor.

Michio Kaku'ya göre gelecek:

Gelecek söz konusu olduğunda fütürist yaklaşımlarıyla öne çıkan ünlü bir fizikçi olan Michio Kaku'ya göre geleceğin dünyasını şöyle özetlemek mümkün:

•Hayatımıza 2020'de sürücüsüz otomobiller, daha sonra da şu an test sürüşü devam eden uçan otomobiller girecek.

•Bilgisayarlar kontakt lenslerimizde saklı olacak. Salt zihin gücüyle bilgisayar kullanabileceğiz ve tek bir göz kırpışıyla fotoğraf çekecek, alışveriş edebileceğiz.

•Paranormal yetiler sandığımız telepati, telekinezi, bellek temizliği, hatıra aktarımı, düşünce kaydı ve rüya görüntüleme, pek yakında mümkün olacak.

•Herkesin sadece duvardaki bir düğmeye dokunarak ulaşacağı sanal hekimi, hukuk uzmanı olacak.

•Eskidikçe iç organlarımızı yenileyebileceğiz.

•İnsan ömrü iki katına çıkacak ve torunlarımız hep 30 yaşında görünecek.

BİZE ULAŞIN