Sena Subaşı: Son 10 yılda Türk müziği -III- müziğe hükmeden yeteneksiz fenomenler

Son 10 yılda Türk müziği -III- müziğe hükmeden yeteneksiz fenomenler
Giriş Tarihi: 31.05.2021 12:49 Son Güncelleme: 11.08.2021 16:30
Yetenekleri yok, eğitimleri yok, müzik piyasasından değiller, arkalarında büyük yapımcılar yok. Peki, nasıl oluyor da bu kadar dinleniyorlar? Cevaplaması güç değil; dijital medya onların evi, onların mekânı.

Büyüyünce ne olacaksın?" sorusuna hâlâ doktor ya da öğretmen diyen çocuk kalmış mıdır; sanmıyorum. Sadece çocukların değil, belki de birçoğumuzun hayalindeki meslek kendilerine "influencer" dediğimiz sosyal medya içerik üreticileri, yani yeni nesil kanaat önderlerimiz. Çağ onların çağı; en çok onlar konuşuluyor, en çok onlar takip ediliyor, en çok onlar kazanıyor ve en önemlisi istedikleri her görünüme bürünebiliyorlar. Son iki senedir ise Youtube'da, Instagram'da, Tiktok şöhreti yakalayıp hatırı sayılır takipçiye ulaşan bu fenomenlerin içeriklerinin müziğe doğru kaydığına şahit oluyoruz. Müzik dünyasına hızlı bir giriş yapan bu fenomenler birçok tartışmayı da beraberinde getirdi. Bugün şarkı çıkaran bir sosyal medya fenomeni, sektörde 20 senelik geçmişi bulunan bir müzisyenin dinlenme sayısını ikiye, üçe katlayabiliyor.

Marka ile tüketici arasında influencer köprüsü

Birçok iletişim kuramcısı toplumda geniş sosyal ağa sahip olan, iletişim kurduğu yakın çevresini her anlamda etkileyebilme gücünü elinde bulunduran "kanaat önderi" kavramında bahseder. Yani, olağan bilgiyi çevresine aktarırken kendi fikir ve düşüncülerini de sunan bu kişiler, kendi çevreleri için rehber niteliğindedir. Bu kavramın güncel karşılıklarından biri de birçoğumuzun da aklına geleceği gibi sosyal medya fenomenleri…

Ülkelerin bile sosyal medyadan yönetildiği günümüz dijital çağında ne yediğimizi, ne giydiğimizi, ne dinlediğimizi, ne satın aldığımızı, nereye gideceğimizi kendilerine ifluencer dediğimiz kişilerin etkilediği reddedilemez bir gerçek. Şu anda ortalama bir influencer'ın dünya üzerinde linkini veremeyeceği, sattıramayacağı bir ürün neredeyse yok. Bu sebeple markalar tüketiciyle aralarına bir influencer köprüsü kurarak ürünlerini satmaktan ziyade "satın aldırma" yoluna gidiyorlar. Yani sosyal medyada ne atsanız yukarı kaydırılıyor, ne atsanız tıklanıyor, izleniyor.

Geleneksel ünlülere göre sosyal medyada çektikleri videolarla, paylaştıkları fotoğraflarla ya da attıkları tweetlerle ün kazanmış sosyal medya fenomenlerinin bir anda bu derece etki gücünü ellerinde geçirmiş olmalarının sebebi bütün şeffaflığıyla kendi hayatlarını takipçilerinin önüne sermelerinden, durmadan farklı farklı içerik üretmelerinden kaynaklanıyor.

Dijital medya onların evi

Herhangi biri yüz binlerce takipçisi olan bir fenomene dönüşebilir; bu sosyal medya için olağan bir durum. Yani fazladan bir yetenek, bilgi birikimi, bir konu hakkında uzmanlık, kaliteli eğitim ya da farklı bir kişisel özelliğe sahip olmaları değil onları bu kadar popüler yapan şey. Mesela Youtube'da herhangi bir makyaj eğitimi olmayan bir kadın, makyaj videoları çekerek yıllarını bu mesleğe vermiş bir make-up artist'ten daha çok kazanıyor, daha çok tanınıyor.

Tam da burada çok konuşulan müzik kısmı devreye giriyor. Bir fenomenin takipçilerine içerik üretme ve para kazanma kaygısıyla çıkardığı bir şarkı müzik camiasının içinden gelen, çevresi olan, eğitimli bir müzisyenin şarkısından çok daha fazla talep görüyor. Mekânlarda çalınıyor, listelerde zirveye yerleşebiliyor, müzisyenler tarafından kırılan rekorları rahatlıkla egale edebiliyor.

Hâl böyle olunca "Yetenekleri yok, eğitimleri yok, bu piyasadan değiller. Neden bu kadar dinleniyorlar?" sorusu yanıt arıyor. Cevaplaması güç değil; dijital medya onların evi, onların mekânı. Kendi kitlelerini yarattıkları bu mecradan beslenmeye hızla devam ediyorlar. Amaçları zaten çok izlenmek ve bu doğrultuda popüler ne varsa, o dönemin modası neyse onu yapıp hedeflerine ulaşıyorlar.

Kişinin kendini ifade etmesinin bin bir yolunun mevcut olduğu bu çağda son birkaç senedir sosyal medya fenomenlerinin birer birer şarkı çıkardıklarına şahit oluyoruz. Buna "bir akımdır, modadır" deyip geçemiyoruz çünkü eğitim almamış, ses yeteneği olmayan, arkasına büyük müzik yapımcılarını da almayan bu gençlerin çıkardıkları her şarkı Youtube'da izlenme rekorları kırıyor, Spotify'da listelerden inmiyor. Müziğe yıllarını vermiş, alanında en tanınan isimlerin çıkardıkları parçalar bile fenomenlerin sadece 24 saatteki dinlenme sayılarına eşit.

Müzik geçmişleri yok ama…

2017'de ilk kez Youtube'da eğlence içerikleri üreten Berkcan Güven, Enes Batur ve Reynmen'in yine Youtube üzerinden birbirlerine karşı yaptıkları diss şarkılarıyla biz fenomenlerin şarkı çıkardığına da tanık olduk. Sektöre girişleri de bu şekilde başladı aslında. Bu videolara talebin çok yoğun olduğu fenomenler tarafından fark edilince işler bir anda profesyonelleşmeye başladı. Ufak ufak düetler, üzerinde emek harcanmış klipler izlemeye başladık.

Derken videoların büyük izlenme oranlarına ulaşması sayesinde, şarkı çıkarmak büyük ve yaygın bir akıma dönüşüverdi. En büyük tartışmalar 2019 yılında Reynmen'in kendi kanalında yayınladığı "Derdim Olsun" parçasıyla başladı ve 24 saatte yaklaşık 11 milyon izlenerek çıktığı gün en çok dinlenen şarkı rekorunu kırarak müzik piyasasında dikkatleri üzerine çekti.

2020'de yine Reynmen'in "Leila" isimli parçası en çok dinlenen şarkılar listesinde 4'üncü sıraya yerleşirken Youtube'da aynı kategoride tam 171 milyon izlenmeyle 2'nci sırada yerini aldı. 25 yaşındaki fenomenin 306 milyon görüntülenmeye sahip "Ela" isimli şarkısı ise 24 saatten kısa sürede 12 milyondan fazla izlenerek rekor kırdı. Bu şarkı globalde de sesini duyurarak Avrupa listelerinden haftalarca düşmedi.

Enes Batur ise "Ayaz" şarkısıyla ilk 1 saatte 458 bin izlenme alarak başka bir rekor kırdı. Berkcan Güven bir rap albümü ile, Bilal Hancı söylediği türkülerle ve diğer birçok fenomen ise yaptıkları arabesk müzik ile yine dijital platformlarda milyonlarca kez izlendi. Her ismi saymamız mümkün değil çünkü liste çok kabarık. Tüm bu isimlerin ortak noktası ise müzik geçmişlerinin olmamaları ve milyonlarca kez dinlenmeleri…

TİKTOK FENOMENLERİ

Şarkı yapma modası özellikle kullanıcı sayısının büyük bir hızla arttığı TikTok'un popülerleşmesiyle beraber iyice moda hâline geldi, ne de olsa 15 saniyelik videoların arkasında çalacak farklı müzikler gerekiyor. Türkiye, 30 milyon üzerinde indirme sayısıyla dünyada en fazla TikTok kullanıcı sayısına ulaşan üçüncü ülke konumunda. Dolayısıyla değerlendirilmeyi bekleyen oldukça yeni ve dinamik dev bir kitleye sahip. Bunu dakikalar içerisinde amatörce çekilen bir videonun birkaç saat içerisinde yaklaşık 100 bin izlenme rakamına ulaşmasından daha iyi anlayabiliriz.
Şu anda Youtube ya da Instagram'da bu sayılara ulaşmak pek mümkün değil. Bir TikTok videosunun olmazsa olmazı olan arka fon şarkıları da bu uçuk izlenme sayıları sebebiyle büyük bir pazara dönüşme yolunda. Hatta ufaktan piyasaya yön vermeye başladılar diyebiliriz çünkü bir TikTok kullanıcısının dans videosunun arkasına koymak isteyeceği türden şarkılar popülerlik kazanmaya başladı.

Şu an etkileşimin en yüksek olduğu bu mecra aynı zamanda bir şarkının en kolay viral olduğu, en çok dinlendiği platform olma niteliğinde. Bu yüzden piyasaya yeni sürülecek parçanın TikTok'a kullanılabilir olması oldukça önemli. Mesela ünlü rap sanatçısı Ben Fero'nun kolayca dile oturan heceleyerek söylediği şarkılarını birçok insan önlerine düşen TikTok videoları sayesinde tanıdı.

Bunu ilk fark edenler yine TikTok'un kendi fenomenleri oldu. Birçoğumuzun adını dahi duymadığı fenomenler neredeyse her gün Youtube'a yeni bir şarkı yüklüyor. Dinlediğinde hepsi aynıymış hissi veren rap-pop tarzındaki eğlenceli, renkli ve minimum sözcükten oluşan bu şarkılar bir kere dinlendiğinde akılda kolayca kalıyor.

Örneğin, Ece Ronay isimli 23 yaşındaki bir TikTok fenomeninin "Şiki Şiki" isimli bir şarkısı senesi dolmadan 80 milyon izlenme aldı. Bu fenomenin 5 şarkısı daha var ayrıca. Sadece o da değil, kitleleri TikTok'u çoktan aşmış, yaşları 25'i geçmeyen birçok fenomenin yükledikleri her parça ortalama 70- 80 milyon görüntülenme alıyor, kısa bir süre içinde TikTok'ta da dönmeye başlıyor. Müzik camiasında şu anda bu rakamlara ulaşabilen sanatçı sayısı bir elin parmağını geçmiyor.

"SAHTE TIK" TARTIŞMALARI

Bu saydıklarımız ve sayamadıklarımız aslında Youtube ve biraz da Spotify üzerinden ulaştıkları başarılar. Peki, müzik piyasası için Youtube'daki görüntülenme sayısı bu kadar önemli mi? Sektörü ayakta tutan ve hatta tekelleştirip tüm piyasayı domine eden bir sistem olduğu için cevap "evet. Dinlenme sayılarının şeffaf bir şekilde gösterildiği yeni dijital müzik çağında bu sayılar müzisyenler ve müzik endüstrisi için çok şey ifade ediyor. Zaten bu sebeple piyasadaki büyük isimler dahi tartışmaların içinde dahil oldu.

Sanatçılarla yapılan her röportajda gündeme bomba(!) gibi açıklamaların düşeceği bilindi ği için şöyle bir soru eklendi: "Fenomenlerin şarkı çıkarması hakkında ne düşünüyorsunuz?" Kimi sanatçılar Youtube gibi özgür bir platformda kimin ne istiyorsa yapabileceğini savunurken çoğunluk bu konuya "müziğin kalitesini düşüyorlar" bakış açısıyla yaklaştı.

İlk olarak pop şarkıcısı Berkay'ın Reynmen'in rekorlar kıran "Derdim Olsun" şarkısından sonra "Reynmen'i yaptığı güzel işlerden dolayı tebrik ediyorum. Kendisini de çok seviyorum ama on gün gibi kısa sürede yaklaşık 80 milyon gibi bir rakama ulaşmış olmasını da inandırıcı bulmuyorum. Üç yüz, beş yüz milyon izlenmiş şarkıların ilk bir haftasının bana analitik raporlarını açıklasınlar" yorumu "sahte tık" tartışmalarını başlattı.

Berkay'ın ardından piyasadaki isimlerden Youtube'daki bu büyük sayılara inanmadıkları, fenomenlerin parayla izlenme satın aldıklarını belirten birçok açıklama geldi. Gökçe ise başka bir yerden eleştirerek "Güzel sanatlar mezunuyum. Piyano eğitimim var, tiyatro mezunuyum, iki dil biliyorum, davul çalıyorum. İki sene şan dersi aldım, 20 yaşımdan beri sahnedeyim. Tavsiyem: Kutu açın, küfredin, makyaj videosu çekin. Daha değerli" diyerek şarkı çıkaran fenomenleri hedef aldı.

"MÜZIK SEKTÖRÜ, TEK BIR ALGORITMAYA BAĞLI"

Emre Aydın ise yine bir röportajda bu soruya yeni nesil müzik sistemini eleştirerek cevap verdi: "Dalında en donanımlı ve alanına en çok hâkim olan insan, en başarılı insan olmuyor. Ortalamaya daha yakın olan kişiler, mesleklerinde daha popüler oluyor. Çünkü toplumun çoğunluğunu oluşturan kesime daha yakınlar. Beni YouTube platformunun bir rakibinin olmaması rahatsız ediyor. Müzik sektörü, tek bir elden yönetilen şirketin algoritmasına bağlı…"

bilindiŞarkıcı
Aydilge ise yine bir röportajda kendisine yöneltilen soruya buna benzer bir şekilde cevap verdi: Sosyal medya fenomenleri zaten YouTube'da iyi izlenme alıyorlar. Sadece ben bir müzisyenim, o da bir YouTuber, Reynmen beni YouTube'da alt etmeyecek de nerede edecek? Onun için ben Reynmen´in başarısından hiç gocunmuyorum."

Günümüz müzik piyasasında etkili ve önemli bir güce sahip olan genç kuşak bu tartışmalarda kendi büyüttükleri sosyal medya fenomenlerinin yanında. Takipçileri tarafından "Sosyal medyada onlar izlenmeyecek de başka kim izlenecek?" şeklinde bir destek görüyorlar. Bu da sanatçıları gittikçe popülerlikten uzaklaştırırken fenomenleri daha da yükselten bir durum oluşturuyor. Bir diğer taraftan hemen hiçbir fenomenin ağzından sanatçı olma ya da mevcut sanatçıların yerini almak istediklerine dair bir açıklama duymadık.

"MÜZİĞİN KALİTESİ DÜŞTÜ"

Sosyal medya özgür bir alan ve insanların yapabileceği işlerin kısıtlanmaması gerektiği, tüm bunlara içerik olarak yaklaştıkları, kimin ne isterse o içeriği üretmesinin doğru olacağı kendileri tarafından sık sık söylendi. Bu tartışmaları başlatan isim Reynmen, gelen "sahte tık" iddialarına 200 milyonun üzerinde izlenen "Derdim Olsun" şarkısını silerek cevap vermişti. Berkcan Güven ise çıkardığı rap albümü hakkında "kimsenin dinlemesi umurumda değil, kendi istediğim için yapıyorum" gibi söylemlerde bulundu defalarca. Yani müzik konusunda iddialı laflar duymadık pek.

Theodore Adorno, 1940'lı yıllarda müzik türlerini hafif ve ciddi olarak ayırıp yapımcılar tarafından piyasaya sürülen müziğin asıl anlamını yitirip ticari bir metadan farksız olduğunu ve hatta popüler müzik endüstrisinin dinleyicileri sömürdüğünü dile getirmişti. Bugün de müzisyenler başta olmak üzere toplumun büyük bir kesimi tarafından yapılan "müziğin kalitesi düştü" şeklindeki eleştiriler bu fikirle örtüşüyor.

Bir diğer taraftan John Fiske'in "müzik endüstrisi dinleyicilerin bir şarkıya yüklediği anlamı, o şarkıyı nasıl kullandıklarını kontrol edemezler" görüşü ışığında iyi müziğin ne olursa olsun var olacağı ve dinleyici bulacağını söylemeye gerek bile yok. Hedeflerini ne olursa olsun müzik camiasına adım atan bu kitle adlarından söz ettirmeye devam edecek gibi gözüküyor.

BİZE ULAŞIN