İlker Nuri Öztürk: Kâbe’nin tarihine yolculuk

Kâbe’nin tarihine yolculuk
Giriş Tarihi: 24.3.2021 12:31 Son Güncelleme: 11.8.2021 16:17
Boğaziçi Üniversitesi olaylarında sanat kisveli bir hakarete konu olmak Kâbe-i Muazzama’nın maruz kaldığı ilk musibet değil. Kâbe-i Muazzama farklı dönemlerde hastalık, zorbalık ve savaşlar nedeniyle kapatılmıştı. Kimi zaman ise doğal afetler sonucu zarar gördüğünü biliyoruz. Taş taş dizilip tekrar inşa edilen, kimi zamansa baskına uğrayan, soyulan, hakarete kalkışılan yeryüzünün kalbi Kâbe’nin tarihine yolculuğa çıktık.

Resulü Ekrem bir vahiy ümidiyle mübarek başını sık sık göğe çevirdi. Yüreğinde taşıdığı derin istek sonunda kabul edilerek gerçekleşti ve kıble Kudüs'ten Kâbe'ye döndü. Bu değişimi haber veren ayetler sebebini de açıkça belirtiyordu: "Biz bu yöneldiğin kıbleyi özellikle resule uyanlarla sırt çevirenleri açıkça ayırt edelim diye belirledik."

IV. Murad döneminde taşlar yeniden dizildi

Kâbe-i Muazzama'nın mimarı Cebrail (as), ustası Hz. İbrahim'dir (as). Ancak ayetlerden öğrendiğimize göre Kâbe, Hz. İbrahim ve Hz. İsmail'den önce de vardı. İleriki dönemlerde bu kıymetli yapı Cürhüm, Kenane, Amalik kabileleri tarafından da inşa edildi. Kureyşliler dönemindeki inşada ise Rasulü Ekrem de yardımda bulundu ve hatta Hacerülesved'i yerleştirme konusunda kabileler arası çıkan ihtilafı giderdi. Abdullah bin Zübeyir ile Abdullah bin Mervan hilafeti zamanında Haccac tarafından da inşa edildi.

Kâbe-i Muazzama'ya ilk Osmanlı müdahalesi 1612 yılında I. Ahmed döneminde gerçekleşti. Yapıya dokunmanın caiz olup olmadığına dair tartışmalar sonrası Kâbe'nin yıkılma tehlikesi bulunan duvarı onarıldı. 1630 yılında ise Mekke'de büyük bir sel felaketi meydana geldi ve Kâbe'nin üç duvarı çeşitli ölçülerde yıkıldı. IV. Murad tarafından memur edilen ekip, altı buçuk ayda Hacerülesved köşesi hariç her duvarı temeline kadar taş taş söküp aslına uygun şekilde yenilendi. Diğer büyük tadilat ve değişimler ise 1958 ve 1982'de mermerlerde, 1996'da duvarlarda yaşandı.

Koronavirüs karantinası ilk değil

Koronavirüs nedeniyle olağanüstü günlerden geçiyoruz. Omuz omuza saf tutmanın ertelendiği, tavafın yasak olduğu mesafeli çağda maalesef Kâbe karantina sebebiyle kapalı. Yeryüzünün kalbi olarak anılan bu yapının yapayalnız görüntüleri büyük bir hüzünle sosyal medyada paylaşıldı ve yorumlandı. Kâbe salgın hastalık, zorbalık ve savaşlardan dolayı geçmişte de kapatılmıştı.

Tarihin farklı dönemlerinde Kureyşliler ve Yemen valisi Ebrehe gibi Kâbe'ye düşmanca bakıp Müslümanlara kötülük yapmaya çalışanlar görüldü. Hac ibadetini cahiliye âdeti olarak gören Karmatilerin lideri Ebu Tahir el-Karmati 930 yılında Mekke çevresine ve hac yollarına saldırılar düzenledi, Hacerülesved'i çalıp binlerce hacıyı öldürdü.

Bu dönemde 10 yıl kadar Hac ibadeti yapılamadı. 1814'teki veba salgını ise binlerce can kaybına neden oldu. O yıl da Hac yapılamadı. 1837 ile 1892 arasındaki 55 yıllık döneme baktığımızda da salgın nedeniyle her gün binden fazla hacının hayatını kaybettiğini görüyoruz.

Dünya Müslümanlarını öfkelendiren baskın

Kâbe'de yaşanan en üzücü olaylardan biriyse yakın bir tarihte, 1979 yılında yaşandı. Orduda sevilen bir onbaşı olan Cuheyman el-Uteybi üniversite gençlerini etkisi altına aldı ve Yeni İhvan Hareketi'ni kurdu. İslamiyet'ten uzaklaştığı ve Amerika başta olmak üzere çeşitli ülkelerle yakınlaştığı için Suudi Arabistan yönetimini eleştiriyordu.

Suudi Ailesi'ne tepki olarak ortaya çıkan Yeni İhvan Hareketi, iç mesele gibi başlayıp bütün dünya Müslümanlarını öfkelendiren bir eyleme imza attı. Üyeler, Uteybi'nin mehdilik iddialarıyla birlikte 20 Kasım 1979 sabahından başlayıp 15 gün boyunca Kâbe'yi işgal etti. Bu süre boyunca Kâbe ibadete kapatıldı. Baskın, Fransızların özel kuvvetleri tarafından sona erdirildi. Yüzlerce kişinin öldüğü çatışmalar sonrası canlı ele geçirilen Uteybi ve destekçisi 63 kişi idam edildi.

Sanat iddiası buharlaşıyor

Çocuk dünyamızda Kâbe'yle tanışmamıza vesile olan iki nesne hatırlıyorum. Biri hacı hediyesi olarak getirilen filmli dürbün... Diğeri ise hacı amcamın evindeki duvarlarda gördüğüm Kâbe fotoğrafları. İşte o fotoğraflardan biri Boğaziçi Üniversitesi'ndeki protestolarda karşımıza çıktı.

Boğaziçi'nde başlayan eylemler yeni rektöre itiraz olarak başlamıştı fakat bazı kulüplerin ortaklığında düzenlenen sergideki bir kolaj çalışması tepki topladı. Yere serilen Kâbe fotoğrafının köşelerinde LGBT'nin farklı türdeki bayrakları vardı. Ayrıca Kâbe yerine Şahmeran konmuştu. Bu figürün tercihiyle Anadolu ile İslam kültürünün karşı karşıya getirilmeye çalışıldığı, birbirinin yerine tercih edilebilir olduğu mesajı da verildiğine dikkat çeken görüşler var.

Kolaj çalışmasının tartışmaya değmeyecek basit bir sanat eseri olduğunu savunanlar hiç de az değil. Ancak eskiden açılmış ve mübarek aylara hakaret içeren pankartlar, yürüyüşlerde atılmış sloganlar, sosyal medya paylaşımları birlikte düşünüldüğünde sanatın özgürlüğü iddiası buharlaşıyor.

Müslümanların incisi Kâbe'nin kıble olarak seçilmesiyle beraber "Nerede olursanız olun yüzünüzü o yöne çevirin" ayeti nazil olmuştur. Böylece İslâm; Yahudilik ve Hristiyanlıktan net bir şekilde ayrılmıştır. Bu kesin çizgi günümüzde de cepheleri, safları, tarafları belirlemektedir.

BİZE ULAŞIN