Nagihan Haliloğlu: Coen Kardeşlerden bir akademi eleştirisi

Coen Kardeşlerden bir akademi eleştirisi
Giriş Tarihi: 18.3.2021 13:21 Son Güncelleme: 18.3.2021 13:21
Ciddi Bir Adam, akademinin çarklarını ve ilim tahsili dışında ne kadar da fazla külfetinin olduğunu çok güzel anlatan bir film. Akademinin düşünen insanların yuvası olarak bizi çıkmazdan çıkarmak yerine sıkça “küçük meseleler” ile uğraşıyor olması ise hepimizde büyük hayal kırıklığı yaratıyor.

Akademinin edebiyata ya da sinemaya yansımalarına baktığımızda, hikâyenin genellikle öğrencilere odaklandığını görürüz. Bu öğrenciler, kişisel ve duygusal gelişimlerini arkadaşlarının katkılarıyla tamamlarken bazen de ilham veren hocalardan aldıkları destekle kendilerine uygun "doğru istikameti" bulurlar. Hocaların özel yaşamları ve kurumlarla yaşadıkları sorunlar pek konu edilmez.

Tahmin edersiniz ki Ethan ve Joel Coen kardeşler ellerini akademiye attıklarında "kendini bulma" hikâyesini değil, başka, biraz karanlık temalar işlerler. 2009 yapımı Ciddi Bir Adam filmi Amerikan akademisinin kanayan yarası "kadro" aşamasına gelmiş bir fizik hocasının hikâyesini anlatır. Hem kampüs hem sosyal hayat bakımından hepimizin içini gıcıklatan Amerikan üniversitelerindeki eğitim kadrosuz hocaların gayretleriyle yürütülmektedir.

Film, sosyal medyada günümüzde sıkça konuşulan bu meselenin ta 60'lara kadar dayandığını anlatmaktadır. Larry hoca kendisini işini kaybetmemeye ve kadroya geçmeye o kadar vermiştir ki evinde yaşananlardan bihaberdir. Karısı onu terk etmek istediğini söylediğinde Larry hoca neye uğradığını şaşırır. Öğrencilerine upuzun denklemlerle evrenin nasıl işlediğini anlatmaya çalışırken, kendi evindeki dinamikleri anlayamaz hâle gelmiştir.

Kabala'nın evrenin işleyişi ve matematikle ne kadar yakından ilintili olduğunu ben de Hollywood filmlerinden biliyorum (bkz. Darren Aronofsky'nin Pi filmi) Coen kardeşler bu filmde belki de Larry hocanın Yahudi olmasını bununla ilişkilendirmemizi ister. Nitekim eğitiminin tam olarak ne olduğunu bilemediğimiz Larry'nin işsiz ve kumar müptelası kardeşi, onun evinde kalmakta ve elindeki deftere sürekli diyagramlar çizip, rakamlar ve İbrani harflerle olasılık şemaları çıkarmaktadır.

"Üniversite: Ürün satan bir kurum"

Film Larry'nin akrabaları olabilecek, bir shtetl'da (Batı Avrupa'daki Yahudi çoğunluklu nüfusa sahip kasaba) yaşayan bir çiftin evinde başlar. Shtetl'da olmamız, ev halkının her an tehlikede olduğunun işaretidir. Kapı çalındığında gelenin Yahudi düşmanı Avrupalılar olduğuna eminizdir. Fakat sonra anlaşılır ki, gelen şeytanın ta kendisidir.

Coen kardeşlerin filmlerine yerleştirdikleri gotik sahnelerin hikmetinde ittifak etmek zor ama Coen'lerin bize burada hatırlatmak istediği, "ev"in sürekli dış dünyanın tehlikelerine açık olduğu gerçeğidir. Nitekim Larry hocanın evine de nifak girmiş, bahçesinin bir kısmına da aryan Amerikalı komşusu el koymuştur. Fakat Larry'nin hayatına asıl giren ve kulağına bir şeyler fısıldayan şeytan Güney Koreli öğrencisi Clive'dır.

Clive, hemen hepimize tanıdık gelecek bir sahnede hocasının odasına gelir ve aldığı notu beğenmediğini söyler. Larry bu konuda bir şey yapamayacağını söylediğinde Clive sınavda çok fazla matematik olduğunu, fizikten çok matematikten sınava tabi tutulduklarını ve bunun bir haksızlık olduğunu söyler. Üniversiteyi ürün satan bir kurum, öğrenciyi de "talebe", yani ilim talep eden kişi olarak değil de bir müşteri gibi konuşlandırmanın nüveleri de bu sahnede görülmektedir.

Matematik-fizik denklemi işlemeyince olayı kimlik meselesine getiren Clive bu sefer hocayla aralarında bir "kültür çatışması" yaşandığını söyler. Epey bir yanlış anlaşılma ve imalı konuşmadan sonra Clive odadan çıkar ve hemen sonra Larry hoca, Clive'in masaya yüz dolarlık banknotlar bulunan bir zarf bıraktığını fark eder. Boşanmak üzere olan ve artık bir otelde yaşayan Larry hoca bu parayı kullanacak mıdır?

"Cinci hahama" giden akademisyen

Bu zarf, filmin ilerleyen sahnelerinde Larry hocanın derste kullandığı Schrödinger'in kedisi hikâyesine dönecektir. Zarfın varlığı kabul edilse de edilmese de Clive, Larry hocayı yine bu para üzerinden tehdit etmenin bir yolunu bulur. İşin komiği, matematik mi fizik mi tartışmasını yaptıklarında Clive; "Mesela dersteki kedi hikâyesini çok iyi anladım, anlamadığım şey denklemler" der. Görünen o ki Clive aynı anda hem var olup hem olmayan nesnelerin -bu durumda para dolu zarfın- gücünü gerçekten çok iyi kavramıştır.

Filmi seneler önce daha hocalığa başlamadan seyrederken bile kafama kazınan sahne ise Larry hocanın öğrencilerle değil, kurumla yaşadığı gerginliğin resmedildiği, kendini tekrar eden bir sahnedir. Kadro jürisinden bir meslektaşı Larry'nin ofisinin kapı eşiğine kadar gelir, parmaklarını birbirine dokundurup mırıldanarak bir şeyler söyler. Biz de o an Larry hoca gibi boşanma meselesini, Clive'ı düşünmekteyizdir. Larry hocayla birlikte "Ne diyeceksen doğru dürüst de be adam!" diye bağırmak isteriz.

Jüri üyesi Arlen hoca (ki Ari Hoptman gerçekten çok iyi bir iş çıkarmış) birkaç kere Larry'ye endişelenmemesini söyledikten sonra ağzındaki baklayı çıkarır ve jüriye aleyhinde mektuplar geldiğini ama jürinin bunları çok ciddiye almadığını söyler. Aynı sahne birkaç kez tekrarlanır- öyle ki hem Larry hocanın hem de bizim yüreğimize su serpileceğine "Kadroyu bu sefer de hırslı bir öğrenci yüzünden kaçıracağız" hissi iner.

Kaderinin iplerini tamamen kendi ellerinden kaçırdığını hisseden Larry hoca sonunda, Türk filmlerinde de hep son çare olarak gördüğümüz bir şekilde "hocaya" gitmeye karar verir. Oğlu Tevrat plakları dinleyerek Bar Mitzva'sına hazırlanan Larry özellikle yaşlı ve deneyimli haham Marschak'ı görmek ister ama sırasıyla iki farklı hahamla yetinmek zorunda kalır. Ofisinden çıkıp ilk hahama doğru giderken ekranda "Birinci Haham" yazısı belirir.

Felaket gelirken küçük işlerle uğraşmak

Gözden geçirilecek hayat, ders vermekten araştırma yapamayan bir hocanın hayatı olduğu için bunu makale değerlendirmelerindeki "Birinci Hakem" olarak okumak gayet mümkündür. Nitekim tüm Birinci Hakemler gibi birinci haham anlayışlıdır, Larry hocada biraz da kendini görür. "İkinci Hakem" ise akademide olduğu kadar acımasız olmasa bile Larry'ye pek de fayda vermeyen hikâyeler anlatır, bir bakıma dalga geçer.

Çoğu zaman tavsiyeleri dinlenmeyen hocalar, hoca unvanını seküler dünyada kullanan ve bunun getirilerinden faydalanan hocalardan böylelikle bir öç mü almaya çalışmaktadır? Ama Larry hahamların bilgeliğini sorgulamaz, isyan etmez, hatayı yine kendisinde bulur. Clive'ın matematiği anlayamadığı gibi Larry hoca da hayatın kurallarını, sırrını çözememektedir.
Fiziksel ve manevi dünya ile bilgelik arasındaki bu gerginlik, filmin final sahnesinde doruğa ulaşır. Sınıfın kabadayısı tarafından rahatsız edilen Larry'nin oğlu Danny'nin kendine olan güvenini kazanmaya başladığı bir sahnede öğretmen çocukların sınıftan çıkıp bir sığınağa gitmeleri gerektiğini söyler. Çocuklar dışarı çıktığında olağanüstü karanlıkta bir bulutun, neredeyse Tanrı'nın gazabı gibi şehre, okula doğru geldiğini görürüz.

Aynı anda Larry kendi ofisinde talihsizliklerle kuşatılmış olmanın verdiği çaresizlikle Clive'ın notunu silip yenisi yazmaya çalışmaktadır. Az önce gördüğümüz buluttan sonra Danny'nin büyüme sancıları ve Larry'nin çıkmazları oldukça önemsiz görünür. Üstümüze doğru bir felaket gelirken, küçük işlerle uğraşmaya devam etmekteyizdir.
Ciddi Bir Adam, akademinin çarklarını ve ilim tahsili dışında ne kadar da fazla külfetinin olduğunu çok güzel anlatan bir film. Sonundaki sahnede kriz anlarında bu külfetin daha ne kadar manasızlaştığını çok iyi anlıyoruz. Her Coen kardeşler filmi gibi Ciddi bir Adam da birçok okumaya açık elbette ama baba ofisinde kâğıt işleriyle uğraşırken oğlunun korkuyla gökyüzüne baktığı sahneyi bir Korona alegorisi olarak okumamak mümkün değil. Film, çocuklarımızın, ailemizin, çevremizin sağlığını, dirliğini düşünmemiz gereken bir dönemde idari işlerle uğraşmak ve başkalarını uğraştırmanın nasıl bir kara komedi olduğunu tekrar hatırlatmakta.

Akademinin de düşünen insanların yuvası olarak bizi bu çıkmazdan çıkarmak yerine sıkça "küçük meseleler" ile uğraşıyor olması hepimizde büyük hayal kırıklığı yaratıyor. Bu krizi akademiyi tekrar düşünmek yerine, aynen olduğu şekilde çevrim içine aktarmış olmamız da Ciddi Bir Adam filminin son sahnesinin içinden bir türlü çıkamadığımızın göstergesi.

BİZE ULAŞIN