Emine Battal: Yeni dini hareketler: Tanımı, mahiyeti ve taraftar kazanma yöntemleri

Yeni dini hareketler: Tanımı, mahiyeti ve taraftar kazanma yöntemleri
Giriş Tarihi: 23.11.2020 15:10 Son Güncelleme: 23.11.2020 15:10
Yeni dinî hareketlerin bir bölümünün dinî kaygılarla hareket etmediğini söylemek mümkün… Bunlar arasında temelde siyasi ya da ekonomik çıkarlar peşinde koşan, dinî ve manevi unsurları kullanarak insanları fiziksel ve psikolojik açıdan istismar eden gruplar da bulunuyor.

Dinî alanda eskisinden farklı ya da tamamen yeni bir yaşam tarzı ortaya koymayı hedefleyen, bu doğrultuda dünyadaki dinî yapının değişmesi ve farklılaşmasında etkili olan "yeni dinî hareketler" (YDH), bilhassa son elli yıldır sık sık gündemi meşgul eder hâle geldi.

YDH'ler ifadesiyle daha ziyade yirminci yüzyılın ikinci yarısından itibaren dünyanın farklı yerlerinde ortaya çıkan gruplar kastedilmekle birlikte, on dokuzuncu yüzyılda varlık göstermeye başlayan Yehova Şahitleri, Mormonlar, Hristiyan Bilimi, Brahma Samaj gibi birtakım oluşumlar da bu kapsamda değerlendiriliyor.

Söz konusu hareketlere gerek Batı'da gerekse ülkemizde "yıkıcı kültler", "zararlı örgütler", "kült grupları", "milenyum hareketleri", "kıyamet tarikatları", "yeni dinler", "yeni dindarlık biçimleri", "yeniçağ dinleri" ve "gençlik dinleri" gibi farklı isimlerle de atıfta bulunuluyor. Bununla birlikte yargılayıcı ve aşağılayıcı birtakım çağrışımlar da içeren bu nitelendirmeler arasında, daha nesnel ve kuşatıcı olduğu için genellikle "yeni dinî hareketler" tabiri tercih ediliyor ve yaygın bir şekilde kullanılıyor.

YDH'ler, alternatif bir maneviyat arayışı içerisindeki kişilere yönelik reçetelerini oluştururken çeşitli kaynaklardan besleniyor. Bu bağlamda bazı hareketlerin öğretilerini daha ziyade spiritüal anlayışlara dayandırmak suretiyle inşa ettiği ve insan potansiyelini geliştirme, bilinç düzeyini yükseltme, sağlıklı yaşam gibi vurgularla ön plana çıktığı görülüyor. Hareketlerin çoğunluğuna bakıldığında ise Hinduizm, Budizm, Şintoizm, Taoizm, Hristiyanlık gibi geleneksel dinlerin içinden çıktıkları ve bu dinlerin öğretilerinden beslendikleri anlaşılıyor. Klasik dinlerle olan bağlantılarından dolayı bu hareketler, kökenlerindeki ana dinlerin bir mezhebi ya da tarikatı olarak algılaıyorlar. Ancak söz konusu oluşumların bu kanaati bertaraf etmek için kendilerini ayrı bir din olarak sunmaya çalıştıkları görülüyor.

Yeni dinî hareketlerin böyle bir çaba içerisine girmesinde, ana dinin bir mezhebi ya da tarikatı olmayı küçültücü ve kendileri için zarar verici olarak görmeleri ile bazı ülkelerin kanunlarında geleneksel inançlar dışındaki küçük gruplara din hürriyeti tanınmaması ve bu tür yapılanmaların bölücülükle itham edilmesi öncelikli bir rol üstleniyor. Bu ve benzeri sebepler sonucunda söz konusu hareketler kendilerini bir mezhep değil, bilakis bir din olarak tanımlama yoluna gidiyorlar. Bunu yaparken kendilerini diğer geleneksel inanç sistemlerinden ayırmayı ve onlara meydan okumayı da ihmal etmiyorlar.

Yeni dinî hareketlerin temel özellikleri

Sayıları binlerle ifade edilen YDH'ler incelendiğinde son derece renkli bir görünüm karşımıza çıkıyor. Geleneksellik, yenilikçilik, üye sayısı, inanç esasları, ritüeller, ahlaki ilkeler, dünyevi bakış açısı, toplum yapısı, kurtuluş anlayışı gibi pek çok açıdan sergiledikleri çeşitlilik YDH'lerin hepsi için geçerli olabilecek özellikler tespit etmeyi zorlaştırıyor. Bununla birlikte bu hareketlerin hepsini kuşatıcı olmasa da birtakım ortak özelliklerinden söz edilebilir. Bu ortak özelliklerden bazıları şu şekilde sıralanabilir:

• YDH'ler, farklı dinsel geleneklere ait çeşitli unsurlar bir araya getirilerek oluşturulmuş eklektik ya da senkretik yapılanmalardır.

• Hareketin en tepe noktasında sınırsız otoriteyle donanmış, takipçilerinden mutlak bir sadakat ve bağlılık bekleyen karizmatik bir lider bulunur.

• YDH'ler, genellikle kurtuluşun çok zor olduğu ve sadece kendileri tarafından sunulan reçetenin nihai kurtuluşa ulaştıracağı iddiasındadırlar.

• YDH'lerin çoğunda kıyametin yaklaştığı beklentisi hâkimdir. Bu nedenle öğretilerinin önemli bir kısmında kıyamet öncesi gerçekleşecek olan senaryolar belirgin bir yer tutar.

• Yeni bir dünya dini ve yeni bir dünya düzeni kuracakları fikriyle hareket ederler. Bu anlayış söz konusu hareketlerin kendilerine mevcut sistemi değiştirecek kurtarıcı rolü biçmelerine yol açabilmektedir.

• Çoğunda hâlihazırda geldiği düşünülen ya da geleceğine inanılan bir "Mesih" anlayışı bulunmaktadır. Bu mesiyanik inançları doğrultusunda kendilerini hakikatin tek adresi, dolayısıyla da insanlığın yegâne kurtuluş ümidi olarak takdim ederler.

İnanç ve uygulama noktasında ciddi farklılıkların yanı sıra birtakım ortak unsurlara da sahip olan YDH'ler, daha iyi anlaşılmalarını sağlamak amacıyla farklı tip ve kategorilere ayrıldı. Bu bağlamda söz konusu gruplar kökenleri, inanç sistemleri, ahlaki ve manevi gelişim yöntemleri, organizasyon yapıları, üyeleri, misyoner karakterleri, toplumla ve dünyayla kurdukları ilişki biçimleri gibi birçok yön dikkate alınarak sınıflandırıldı.

YDH'lerin 5 kategorisi

Burada daha kuşatıcı olması açısından bu hareketleri kökenlerine göre beş kategoride ele alan tasnife yer verilebilir:

1. Doğu ve Güneydoğu Asya'nın çeşitli dinsel geleneklerine dayanan felsefi ve mistik hareketler: Sahaja Yoga, Hare Krishna, Brahma Kumaris, Soka Gakkai vb.

2. Amerika'daki yerleşik dinî inanışlara isyan niteliğinde ortaya çıkan ve psikolojik açıdan insan potansiyelini geliştirmeye vurgu yapan hareketler: Scientology, Silva Zihin Kontrolü, Synanon vb.

3. Batı'nın Hristiyanlık öncesi folklorünün ve neo-Hristiyan ezoterik geleneğinin yaklaşım biçimini esas alan hareketler: Wicca, Güneş Tapınağı, Gülhaçlılar vb.

4. Yahudilik, Hristiyanlık ve İslam gibi dinlere dayanan hareketler: Örneğin; Tanrı'nın Çocukları, Uluslararası Yol, Lev Tahor, Subud vb.

5. Ufolara ve uzaylıların öğretilerine dayanan hareketler: Aetherius Topluluğu, Cennetin Kapısı, Raelyanlar vb.

Daha ziyade Batı'da ortaya çıkarak yayılma imkânı bulan bu hareketlerden bazılarının ülkemizde de faaliyetlerine rastlanıyor. Türk insanını, özellikle de Türk gençliğini bir şekilde, çoğu zaman olumsuz yönde etkileyen bu hareketler içerisinde Hare Krishna, Moon Tarikatı, Rajneesh, Transandantal Meditasyon, Scientology, Mormonlar ve Yehova Şahitleri akla ilk gelenler.

Bu hareketlerin bazıları ülkemizin sahip olduğu dinî ve kültürel yapı içerisinde kabul görmek adına kendilerini bir din veya inanç sistemi olarak tanımlamaktan kaçınıyorlar. Bununla birlikte sahip oldukları dinsel düşünce ve öğretileri öğretmeyi ya da yaymayı da ihmal etmiyorlar.

Taraftar kazanma yöntemleri

YDH'ler söz konusu olduğunda cevabı merak edilen ve öteden beri tartışılan hususların başında nasıl üye edindikleri, taraftar kazanmada hangi yöntemlere başvurdukları ve saflarına kattık kattıkları kişileri ellerinde tutmayı nasıl başardıkları geliyor. YDH'ler öncelikli olarak ev ve işyerlerinin kapı kapı dolaşılması, kalabalık yerlerde gruba ait broşür ve basılı materyallerin dağıtılması, radyo ve TV kanalları, gazete, dergi ve internet gibi çeşitli araçları kullanarak taraftar toplamaya çalışıyorlar.

Bunların yanı sıra YDH'lerin üye kazanabilmelerindeki en önemli etkenlerden birisi hiç şüphesiz ki hareketlerin ortaya çıkışı ve gelişiminde merkezi bir rol üstlenen karizmatik liderler. Hastalıkları iyileştirme, metafizik güçlerle bağlantı kurma, gelecekten haber verme gibi birtakım insanüstü güç ve özellikler atfedilen liderlerin gerçekleştirdikleri eylemler ve bu sayede takipçileri üzerinde bıraktıkları etkiler, üyeler tarafından abartılarak insanlar arasında yayılıyor. Bu durum söz konusu hareketlerin ilgi görmesine ve yeni üyeler kazanmasına büyük katkı sağlıyor.

YDH'lerin çevrelerindeki kişilerle güçlü sosyal ilişkiler kurması ve geliştirmesi de taraftar toplama noktasında oldukça önem arz ediyor. YDH'ler bu kapsamda üyelerine aile, yakın akraba ve komşularıyla etkili bir iletişim içerisinde olmalarını, öncelikle kişisel bağları güçlendirmeye çalışmalarını, hareketin inanç ve uygulamalarıyla ilgili konulara ise ilerleyen dönemlerde girmelerini öneriyorlar. Bu yaklaşım, özellikle kendi sosyal çevresiyle etkili ilişkiler kuramayan ve bunun yoksunluğunu hisseden kişilerin söz konusu gruplara yönelmesinde etkili oluyor.

"Sevgi Bombardımanı" ve "Flörtle Balık Avlama" da üye kazanmak için başvurulan yöntemler arasında. Moon'culuk ve Tanrı'nın Çocukları gibi bazı gruplar tarafından kullanılan bu yöntemler, daha ziyade kadın üyeler aracılığıyla erkeklerin duygusal ve fiziksel açıdan etki altına alınarak harekete kazandırılmasını ifade ediyor. Bu ve benzeri yöntemlerle insanlara sunulan sınırsız sevgi ve ilgi, onlara kendilerini özel hissettiriyor; bireyler bu hissi kaybetmemek uğruna YDH'lerin sadık üyeleri hâline gelebiliyor.

Hepsi dinî kaygılarla hareket etmiyor

YDH'ler için üye toplamak kadar onları elde tutmak da temel bir problem. Dolayısıyla bu tür yapılanmalar mevcut üyelerini kaybetmemek için çeşitli stratejiler geliştirme yoluna giderler. Bilindiği üzere YDH'ler potansiyel üyelerine, istedikleri zaman gruptan ayrılabilecekleri yönünde teminat verirler. Ancak pratikte, tam tersi uygulamalar sergilendiği görülebilir. Tanrı'nın Çocukları gibi bazı hareketlerde gençlere yönelik olarak düzenlenen "victor programları", bu tür uygulamaların ilk akla gelen örneklerinden.

Genellikle hareket içerisinde doğan çocukların daha sonraki yıllarda gruptan ayrılmalarını engellemek için tasarlanan bu tür faaliyetlere katılan gençlerin, programdan ayrılmaları engellenmeye çalışılır. Öyle ki üyelerini elde tutma adına aç, susuz ve uykusuz bırakma, darp, tecavüz ve uyuşturucu kullandırmak gibi fiziksel yöntemlerden korkutma, tehdit etme, suçluluk hissettirme gibi psikolojik yöntemlere kadar pek çok şiddet unsuruna başvurabilmektedir.

Bunlar arasında temelde siyasi ya da ekonomik çıkarlar peşinde koşan, bu uğurda dinî ve manevi unsurları kullanarak insanları fiziksel ve psikolojik açıdan istismar eden gruplar da bulunuyor. Bu kapsamda faaliyet yürüten hareketlerin oluşturacağı tehditlerini en aza indirebilmek için resmî kurumlardan bireylere varıncaya kadar toplumun çeşitli kesimlerinin sorumluluk üstlenmesi önem taşıyor.

* Dr, Öğretim Üyesi - Recep Tayyip Erdoğan Ünv., İlahiyat Fakültesi, Dinler Tarihi Anabilim Dalı

BİZE ULAŞIN