"Çocuklar İçin Felsefe Atölyeleri ile çocuklar düşünmeyi öğreniyor"
AYŞE ÇAM
P4C Uzmanı
Yurtdışında uzun yıllardır uygulanan, ülkemizde de son zamanlarda yaygınlaşan çocuklara, eğitimcilere ve ailelere "felsefe yapmayı öğreten" Çocuklar İçin Felsefe, kısaca P4C, eğitimini veriyorsunuz. Öncelikle ne zamandır bu işi yapıyorsunuz ve nasıl başladığınızdan bahseder misiniz?
Gazi Üniversitesi'nde okurken Prof. Dr. Bahri Ata hocamdan aldığım "Sosyal Bilgilerde Sözlü ve Yazılı Edebiyat İncelemeleri" dersinde kendi öğrenme yöntemim olan hikâyeleştirmenin ders aktarımı sırasında bir yöntem olarak kullanılabileceğini öğrenmek beni o zamanlar çok heyecanlandırmıştı. Üniversiteye hazırlanırken sözel alana dair kazanımları ezberlemeden öğrenmek için kendime kısa hikâyeler yazardım. O günden sonra anlatmak istediğim kavram ve kazanımlar için de öğrencilere hikâyeler yazmaya karar vermiştim. Disiplinli bir şekilde sorgulama alanları yazmam ise YETEV okullarında yaptığımız müfredat çalışmalarım sırasında başladı. Çocukların merakını cezbedecek, düşünmelerini başlatacak ve kazanıma dair izler taşıyacak bir hikâyenin içine eklenen sorularla çocuklar tartışarak kavram ve kazanımlara ulaşmasının daha disiplinli bir şekilde ilerleyebileceği P4C yöntemini de aynı günlerde tanıtım. Okulun gündeminde olan Çocuklar İçin Felsefe hakkında Prof. Dr. Hasan Haluk Erdem hocamla istişarelerde bulunduğumda "sen bunu sosyal bilgiler derslerinde kısmen yapıyorsun, okulun ders olarak sunarsa her seviyeden öğrenci için inanılmaz bir zihinsel gelişim süreci başlatırsınız" demişti. Okulumda ders haline gelen P4C'ye dair yazılanlar yapılanlar hep ilgimi çekiyordu. Kendi uzmanlığımı almam ise Nun Okulları'nda öğretmenlik yaparken pandemi döneminde kısmet oldu. Eğitmen eğitimlerinin online olarak verilmesi benim için bulunmaz bir fırsattı. Resmi olarak 2020'den beri uzman olarak çocuklar ve yetişkinlerle bir araya geliyorum.
Çocuklarla birlikte değişim, adalet, hakikat, kendini keşfetmek gibi zor konular üzerine çalışıyorsunuz. Nasıl bir tekniğiniz var? Uyguladığınız bu tekniğin Türkiye'deki geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Çocukların okul sıralarına gelene kadar edindiği bilgi ve becerileri ortaya koyabileceği öğrenme ortamlarının müfredata bağlı kalarak oluşturulması oldukça zor. Bunun için yapılandırılmış P4C atölyelerinin anlamı bu yüzden çok önemli. Atölyelerde neler yapıyoruz derseniz; çocuklarla bir çember etrafında bir araya geliyoruz. Ön giriş oyunları, dramlar, sanat etkinlikleriyle çocukların ısınmaları birbirlerini tanımaları sağlanır. Ardından hikâye okunur. Felsefi soruşturmalarımızı bir sorunu ya da kavramı bu hikâye eşliğinde ortaya koyarız. Bu sorular önceden soru kadranına göre özenle belirlenir. Hikâyelerin bize sunduğu bağlamdan yola çıkarak sorduğumuz bu sorularla bir çatışmayı, ikiliği fark ettiririz. Böylece çocuklar kesin
ve değişmez bir cevap verip konuyu kapatmak yerine bağlam içerisinde değerlendirilmesi gereken sorunun peşine düşer. Her hikâyenin bağlamı farklı olduğu için her atölyede adalet kavramına verecekleri cevap değişir ve yaratıcı düşünme ortamı sağlanır. Tabii burada en önemli olan şey sizin "kolaylaştırıcı" olabilmeniz. Eğer çocuklarla birlikte soruşturan cevap arayan bir konumda olmazsanız herhangi bir Türkçe, hayat bilgisi ya da sosyal bilgiler dersi yapar çocuklar. 40 dakika boyunca tek bir kavramda derinleşmelerini sağlamak için belli yöntemler kullanmalısınız. Bunu sürekli yaparak meleke haline getirmek oldukça önemli. Bir kavram üzerinde derinleşmeyi bazen kavrama özel hazırlanmış bir sıralama oyunuyla yaparak hiç duymadığınız cevaplar almanız mümkün. Bunun için her şeyi bildiğini düşünmekten vazgeçmek gerekiyor. Derslerimde anlattığım hikâyeleri
de çok iyi seçiyorum. Felsefe, önermeleri çözümlemek, kavramların kesin anlamlarını ve aralarındaki karşılıklı ilişkileri belirlemektir, doğru akıl yürütmektir. Hz. Ali'nin cenklerinden, Mesnevi hikâyelerinden, Dede Korkut destanlarından metinleri çocuklarla buluşturup felsefi sorulara cevap aramak, günümüz dünyasıyla bizim değerlerimiz arasında içten bir bağ kurmalarına aracılık etmeye çalışıyorum. Meraklı, düşünceli, sabırlı ve cesur
bir şekilde soruşturan çocuklar için kadim kültürümüzden beslenmek zorundayız. Hem çocukları hem de onların fikirlerini etkileyen tüm unsurları seçerken gösterdiğimiz duyarlılık çocukların farkındalığını ve öze dönüşünü beraberinde getirir. Çocukların bütünsel bakış açısı kazanması için atölyelerde evren, dünya, kendisi ve toplum hakkında aklı ile ortaya koyduğu çıkarımların önünü açıyorum. Mezunlarımla birlikte Mesnevi hikâyelerinin merkezine bir değer yerleştiriyoruz ve çocuk tartışma boyunca Mesnevi'nin bir hikâyesini öğrenerek eve gitmiş oluyor. Diğer türlü ise Odissea'dan bir hikâye öğreniyor. Benim atölyelerimin farkı da burada ortaya çıkıyor. Çocukların yazınsal gelişimlerini destekleyen düşünme süreçlerinde iyi örnekler, iyi eserler görmesini ve bunları gördükten sonra merak edip devamını okumasını sağlayan bir sürecimiz var. P4C'nin topluma yayılması için belediyelerle yaptığım iş birlikleri sayesinde anneler, çocuklar, gençlerle bir araya gelerek toplumun farklı kesimlerinin gelişimi için adımlar atıyorum.
Çocukların felsefe öğrenmesini neden bu kadar önemsiyorsunuz? Çocuklar için felsefe eğitimi bildiğimiz felsefeden farklı ne sunuyor? Bu kazanım önce çocuklara, sonra aile ve topluma ne gibi bir fayda sağlayacak?
Yıllardır düşünme becerileri üzerine çalışan bir öğretmenim. P4C'yi kullanmamın amacı nitelikli düşünme ve yargıda bulunma becerisinin erken yaşta gelişmesini sağlamak. Kurduğumuz düşünce çemberleriyle çocukların felsefî tavır takınmalarını sağlayan bir süreçten bahsediyorum. Bu süreçte akademik felsefenin uzaklaştıran tutumuna, gündelik felsefenin kafa karışıklığı yaratan tutumuna karşı, yeni bir yöntem arayışı olarak var oluyor P4C. Çocukların karşılaştıkları değer sorunlarına, sanatsal içeriklere, sanal oyunlara, sosyal medya içeriklerine karşı eleştirel bir bakış açısı sağlayabilmeleri, tercih yapabilmeleri için bu düşünce ortamlarını sağlamak zorundayız. Atölyeler sayesinde soruşturan topluluğa katılırlar ve "felsefe yapma"yı öğrenirler. Bu süreçte ortaya çıkan merak, yansıtma, açık görüşlülük, yargılamama, tahmin edebilme, istikrarlı olma gibi özelliklerin ders başarısına etkisi ve gelecekte kendi uzmanlık alanlarında ortaya koyacakları farklılığı destekleyen pek çok akademik çalışma mevcut. Atölyelerimde çocuklara sunduğum hikâyeler sayesinde milli manevi ve kültürel içeriklerin bulunduğu çift kanatlı bir öğrenme topluluğu sağlıyorum. Bu içeriklerle çocuklara ezber bilgileri, tanımları ve değişmez yargıları öğretmek yerine içinde barındırdığı kavram, değer, erdem üzerine özgürce düşünüp arkadaşlarının verdiği cevapları dinlemesi, kendi çıkarımlarıyla karşılaştırması yani zihinler, fikirler arasında ilişki kurmasını sağlıyorum. Atölyelere gelen çocukların "zihin kası" gelişir. İyi düşünen bir zihinden bahsedebilmemiz için, iyi düşünmenin bilgisi yeterli değil, düşünme etkinliğine yani atölyelere katılıp düşünceleriyle var olma süreçlerine ihtiyaç vardır.