Ekrem Demirli
Benim için Lacivert, hiç hesapta yok iken başlayıp yıllardır devam eden bir yazı geleneğinin sebebidir. Bir röportajla başladı bu serüven, Meryem İlayda'nın röportajı ile daha sonra neredeyse sürekli yazdım. Bu benim için çok önemli bir şeydir fakat bunu başarabilmemin sebebi ben değil, arkadaşların çalışma şevki, ciddiyeti ve her işi ciddiye almış olmalarıdır. Geriye doğru bakınca, birçok arkadaşın ne kadar ısrarla, ne kadar titiz bir şekilde
yazı takibi yaptıklarını görünce, ülkemin her alanında böyle bir ciddiyetin olmasını beklemekten başka bir şey diyemiyorum. Umarım rengin anlamında yer alan bu ciddiyet, bu gerçekçilik ve bu yol yürüme kararlılığı daim olur. Bütün arkadaşları, bilhassa Mustafa kardeşimi tebrik ediyorum.
Göksan Göktaş
Yıllarını dergicilikle, dergi gazeteciliğiyle geçirmiş biri olarak şunu çok net söyleyebilirim ki; Lacivert 'in Türk dergicilik tarihinde eşi, benzeri yok. Bir yaşam kültürü dergisi olarak ilk ve tek... Klasik bir kültür sanat dergisi de olmadı hiçbir zaman, standart bir fikir dergisi de. Hayatın renklerine, popüler olana da derinden bakmayı bildi, suni gündemlerin üstünü örttüğü hakiki gündemlerin kapılarını aralamayı da… Siyasetin, sosyolojinin, psikolojinin,
edebiyatın derin katmanlarından bildirdi, sıkıcılık kuyusuna düşmeden… Lacivert 'in en büyük sırlarından biri de bu oldu bence. Konu edindiği her meseleye genç ve dinamik bakması. Tasarımındaki genç estetik, en çetrefilli konularda dozunda bir mizahla başlıklarına da yansıdı her zaman. Sadece Türkiye'nin değil, dünyanın meselelerine de odaklandı dosyalarıyla… Konu edindiği her meseleye her yönünden baktı… 2014 baharında
kuruluşunda yer almaktan gurur duyduğum Lacivert'e hâlâ yazılarımla katkıda bulunma şerefini kelimelerle anlatmak mümkün değil… Daha nice 100'lere Lacivert!
Ayşe Eyyüpkoca Atila
Doğrusunu söylemek gerekirse bazı fikirlerim ve onları yazacak bir kalemim vardı; Lacivert bunu canlandırdı, bir ruh ve kimlik kazandırdı. Evime olan aidiyet duygum ne kadar yüksekse Lacivert'e olan duygum da böyle. İyi ki buradayım.
Fatma Bayram
Lacivert Dergi'nin bendeki karşılığı istikrar oldu. Her sayısını alıp okuyamasam da onun çizgisini koruyarak çıkmaya devam ettiğini bilmek, tüm çivilerin gevşediği bu istikrarsız dünyada içimdeki iyimserliği korumama katkı sağladı. Proje çöplüğüne dönen camiamızda tüm zorluklara rağmen sürdürülebilen işler yapıldığını görmek çok umut verici. Yürekten nice 100. sayılar diliyor ve çok cüz'i bir katkıyla dahi olsa da aranızda yer almaktan gurur duyuyorum.
İsmihan Şimşek
Lacivert Dergisi benim kuruluş aşamasından bugüne serüvenine şahitlik ettiğim bir dergi. Hatta isminin konulduğu zamanları bile hatırlıyorum. Arkadaşlarım ilk kurucu yayın kurulu olarak Lacivert'i çıkarmaya başladıklarında dergi yayıncılığında önemli bir yeri olacağını tahmin edebiliyordum.
Nitekim entelektüel doyuruculuğu, kalitesi, tasarımı ile çizgisinden taviz vermeden 100'üncü sayıya kadar sayfalarında çok önemli içeriklere yer verdi. Eminim bundan sonrasında da nitelikli dosyalar ve donanımlı kişilerle yoluna devam edecektir. Dergiciliğin çok zorlaştığı, hatta "dergicilik öldü" denilen bir zamanda azimle her ay fikir dünyamıza bir iz bırakan Lacivert Dergisi'nin bir yazarı olarak bu ekibin bir parçası gibi kendimi görüyor, daha nice sayılarda birlikte yol almayı umuyorum.
LACİVERT OKURU
Oğuzhan Baksı
Gittikçe artan bir hızda dönen bu dünyayı anlamak, geçmiş ve gelecekteki olaylara karşı farklı bir bakış açısı kazanabilmek, yeni bir yorum katabilmek için Lacivert ile nice sayılarda birlikte olmak dileğiyle…
Ekrem Kızıltaş
Lacivert, 'Dergi' demek! Önce televizyon, ardından internet ve sosyal medya tarafından insafsızca yazılı basında -hele de aylık bir derginin- 100. sayıya ulaşması, hakikaten önemli bir şey. Dergi yayıncılığı açısından şartların bu kadar namüsait olmadığı eski yıllarda bile bu kadar ayakta durabilmek ciddi bir mesele idi çünkü. Bu açıdan, öncelikle sahibi, yönetmeni ve bütün çalışanları ile Lacivert'i her ay bizlerle buluşturanları tebrik etmek ama bununla yetinmeyip, elden geldiği kadar da destek olmak borcundayız. Mayıs 2014'te başladığı yolculuğunu başarıyla sürdüren, orta ve yukarı yaştakilerin tadını damaklarında hissettikleri 'dergi' ile gençlerin de tanışabilmesine vesile olan ve bu sahada oldukça büyük bir boşluğu dolduran Lacivert'e muvaffakiyetlerle dolu nice 100. sayılar diliyorum.
LACİVERT OKURU
Abdülkadir Bayrak
İlk dergi siparişimi 4 ay önce sosyal medyada Lacivert'in hesabıyla karşılaşınca verdim. Ele aldığı konularda hakikati aradığını düşündüğüm Lacivert'le birlikte İnşallah nice 100'lere…
Bercan Tutar
Türkiye'de düşünce dünyasına hitap eden dergiler bir bakıma kuşakların yetişmesinde adeta bir aile ve okul işlevi görür. Bu nedenle ülkemizin fikir âleminin şekillenmesinde bazı dergiler çok önemli bir konuma ve role sahiptir. Bu tarihi mirasın bilinciyle yola çıkan Lacivert'in de kısa sürede okuyucularının kültürel dünyasını zenginleştiren bir akademiye dönüştüğünü görüyoruz. Bu kutlu ve bir o kadar da zahmetli çabaya omuz veren ve gayretini esirgemeyen herkesten Allah razı olsun.
Zeynep Temizler Atalar
Lacivert, yayın yolculuğunun ilk zamanlarından bugünlerine kadar büyük bir keyifle takip ettiğim ve bir parçası olmaktan gurur duyduğum sıcak bir aile benim için. Bu samimi ve son derece çalışkan ekibin, uzun yıllar boyunca başarılı işlere imza atacağından eminim. Bizlere de bu başarı öyküsüne şahit olmak düşer inşallah. Yolu(nuz) açık olsun…
Selvanur Yazıcı Sezgin
Lacivert'in yayın hayatına başladığı ilk günlerde üniversitede öğrenciydim. Aynı zamanda okulda öğrenciler olarak çıkardığımız bir derginin editörlüğünü yapıyordum. Dergiciliğe gönül vermiş ve yayıncılık camiasını bu anlamda yakından takip eden bir genç olarak Lacivert'in ilk sayısını büyük bir heyecanla elime aldığımı anımsıyorum. Aradan geçen yıllar sonrası 2021'de Lacivert'te sevgili Ayşe Atilla'nın "Çocuklarla Koşan Kadınlar" bölümüne konuk olduğumda üniversitedeki dergicilik yolculuğumuzdan bir yol arkadaşım bana mesaj atmıştı. Mesajında, yıllar önce beraber okuduğumuz, ilham aldığımız ve bir gün yazarı olur muyuz diye hayal kurduğumuz bir dergiye röportaj vermemle gurur duyduğunu söylüyordu. Hakikaten benim için çok anlamlı bir karşılaşma oldu bu yönüyle. Sonrasında Lacivert'te yazılarım yayınlandı. Yazılarımı hep bu hissiyatla; Lacivert okurunda -bir zamanların üniversiteli genç editörü Selvanur'da olduğu gibi- karşılık bulacağını bilmenin huzuruyla ve keyfiyle yazıp gönderdim. Nice 100 sayılara Lacivert!
Gökhan Ergür
Lacivert Dergi benim için hem sosyal hem de mesleki hayatımı güzelleştiren, şekil veren önemli bir durak oldu. Çok güzel isimlerin yazılarını okuduk,
fikirleriyle tanıştık, düşünce ve anlam dünyamızı şekillendirdik. Çağdaş fikir dünyamıza ve Türkiye'ye dair hakiki gündem maddelerinin yetkin isimler tarafından konuşulduğu Lacivert'in bu noktada büyük hizmetlerioldu ve olacaktır da. Söylenmesi gerekenleri çekinmeden, eğilip bükmeden söyleyen bir mecra Lacivert Dergi. Bilirsiniz, dergiler her zaman bir mevzi olmuştur, özellikle ülkemiz gibi zor zamanların bitmediği topraklarda bu mevziler son derece kıymetlidir. Umarız ki bu mevzide daha uzun yıllar kalırız, mücadele ederiz. Nice yüz sayılara Lacivert.
LACİVERT OKURU
Semra Beşirik Özçelik
Benim için Lacivert; her ayın birinci günü sabırsızlığı demek. O ay editörün yazısını merakla okumakla başlıyor bu sabırsızlık. Sonra röportajlar, farklı
isimler. Çocuklarla Koşan Kadınlar var mesela; ne güzel düşünülmüş. Başka nerede var bu kadar "sende çocuğuna, yoğunluğuna rağmen başarabilirsin." mesajı?
Yıldız Ramazanoğlu
Lacivert daima, sayfalarını hızla çevirip, okunacak ne çok şey var yine diyerek çantama attığım dergilerden biri oldu. Çünkü "hayatı ciddiye alan dergi" sloganının hakkını veriyor. Yaşadığımız zamanı, çağı da dikkate alıyor ve bu güne kadar çok önemli dosyalara imza attı. Yerlilik, Sokak, Pop, Ütopya, Halep, Çocuk, Türk Solu, Doğal Hayat, Dijital Hayat, Ev, Güzellik, Destan ve daha nice sayılar. Ve Ayşe Eyyüpkoca'nın Çocuklarla Koşan Kadınlar seri söyleşileri. Hayatın, zamanın, etrafımızda olanların içinden dünyayla birlikte geçtiğimizi hissettiren dergi. Emeği geçen herkese teşekkürler. Nice sayılara…
Sibel Eraslan
Çocukluğumuzda dergiler dünyaya açılan pencerelerimizdi, gençliğimizdeyse dergilerimizin tayfası ve talebesiydik, dergiler benim için hala kültürel aidiyetin rengi, muhkem bir hisar, fikrin, sanatın, ütopyanın, kendine has özgün duruşun kaleleri. Lacivert Dergiyi de bir düşünce serhaddi, mektep ve kültürel sığınak olarak görüyorum. Nice 100 sayılara diyorum...
Barış Ertem
Lacivert Dergi ile okuyucu olarak 2014'teki ilk sayısından beri tanışıyorum. İlk sayısında "Kim Muhafazakâr? Kim Devrimci?" gibi bir soruya cevap arayacak kadar "cesur" olması ilgilimi çekmişti. İnceledikçe içeriği, konu seçimi, kapak/ sayfa tasarımı ve yazarları ilgimi artırdı. Lacivert, kıymetli büyüğüm Haşmet Babaoğlu gibi birçok yazarı konuk ettikçe, ben de sürekli okuyucusu oldum. Ama açıkçası, zamanla o yazarlardan birisi olacağımı pek tahmin etmedim.
Tahminimde yanıldığım yıl ise 2020 oldu. Lacivert'in66. sayısına "Küreselleşme: Hayal mi? Kâbus mu?" başlıklı bir makaleyle naçizane katkıda bulundum. O tarihten itibaren, her birinin yazımı ve yayımlanmasından ayrı keyif aldığım toplam 10 makalem yayımlandı. Hatta geçen sayıdaki yazım, sevgili Haşmet Babaoğlu ile aynı sayıda yayımlandı. Benim açımdan başka söze gerek yok. Umarım Lacivert'e ve kıymetli okuyucularına, en az yazarken aldığım keyif kadar katkı sunabiliyorumdur.
Hakkı Öcal
Başlarda ben yazmıyordum. ABD dönüşü, yeniden intibak, yeni bir okul, yeni gazete derken. Ama bütün dostlar burada idi. Meryem İlayda üstademizin çağrısı ile intibakı bir kenara bırakıp, "Yüzme denizde öğrenilir!" deyip, balıklama ve üstelik dergi dünyasının, 30 yıl önce bıraktığım Türkiye'de olmayan bir örneğine, çok iddialı bir türüne dalmak… Meryem Hanım kabul etmeli ki onun açısından olduğu kadar benim açımdan da cesaret işi idi.
Dergi-gazete yazarı-çizeri kadar (hatta eski bir editör olarak kendimize de pay çıkartayım) yayın yönetmeni ile vardır. Seçme esastır; yayınladıklarınız kadar yayınlamadıklarınız da var bu muhasebede. Öyle değil de, böyle yayınladıklarınız var dergiyi ne ise o yapan. İnsan bu rengi boyandığı için mutlu oluyor baştan olmasa, sonradan katılsa da.
Enis Doko
İnternet çağında bir dergi takip edilir mi? Zengin konuları, kıymetli yazarların çok yönlü içerikleri ile zevkinize ve bilgi birikiminize katkıda bulunuyorsa evet, takip edilir. Benim için Türkiye'de bu vasfı taşıyan en önemli dergi Lacivert'tir. Lacivert Dergi, yaratıcı ve dikkat çekici tasarımı ile göz zevkine hitap ederken; akıcı, düşündürücü, perspektif sağlayıcı ve ufuk açıcı yazıları sayesinde zihinleri besliyor. Her sayısı ayrı bir entelektüel macera olan bu dergiye daha nice 100 sayılar diliyorum. Kültür dünyamızın daha çok Lacivert'e ihtiyacı var.
LACİVERT OKURU
Burak Göksel
Hayatın anlamını "niceliklerle" ölçüldüğü ama asıl olanın "niteliğin" olduğunu hissettiren ve her sayıda kalıplaşmış zincirleri kırmaya çalışan en güzel dergi. Dergi kültürünün yoğun olduğu ülkemizde nice 100.sayılara hayırlısı ile varabilmeniz dileğiyle…
Selahattin Yusuf
Bana kalırsa dergilerin en önemli işlevleri bir muhit olmaları. Muhit olmalarının sonucu münevver yetiştirme, yazar, sanatçı yetiştirme işlevlerini öne çıkarır ki bu da oldukça mühim bir konu. Geçmişte 1850'lerden itibaren Türkiye'de öncesinde Avrupa'da dergiler bir muhitin, bir sanatçı ve aydın gurubunun buluşma noktası olmuştur. Dergilerin bu işlevinin hala devam ettiğini görüyoruz fakat 90'lardan sonra internetin, günümüzde sosyal medyanın yaygınlaşması bu işlevi dergilerin yavaş yavaş yitirmesine sebep oldu. Sosyal medya bir araya gelme, aynı mekânı paylaşma imkânı vermediğinden sanatçı, insan yetiştirme vazifesini üstlenemiyor. Bu ayrım çok önemli demek ki dergiler mekânlarla muhitlerle insanların bir araya gelmesi buluşma noktası olması itibarıyla önemliydi. Dergilerin devam etmesi deyince, hele 100. sayıya ulaşan bir dergi görünce aklıma gelen bunlar oluyor, bu direnç sevindirici. Tebrikler Lacivert Dergi.
İsmail Erdoğan
Cemil Meriç dergiler hür tefekkürün kaleleridir ifadesini kullanır. Gerçekten de özgür düşünce için tartışmasız mevziler, kaleler ve burçlardır
dergiler. Bu bağlamda Lacivert dergisinin kültür hayatımızdaki yeri tartışılmaz. Çok uzun bir geçmişi olmamasına rağmen; derinliği itibarıyla ifade ettiği anlamlar kadim dergiciliğe, dergilerin, düşüncenin, kalesi olmasına referans ve reverans niteliğinde bana göre.
Necdet Subaşı
Lacivert'i çıktığı günden beri takip ediyorum. Dergiyi ona ilgi duyan muhit(ler) içinde ele almak gerekiyor. Bana kalırsa kapsamı, sunumu ve çeşitlilik üreten dili onu her durumda emsalleriyle karşılaştırılamayacak düzeyde farklı kılıyor. Dergide zaman zaman ben de yazıyorum. Burada paylaştığım yazıların geri dönüşlerine baktığımda, derginin ulaştığı kitlenin sosyal ve kültürel statüleri hakkında asla ihmal edilmemesi gereken bir bildirim trafiğiyle karşılaşmış oluyorum. Belli ki hitap çevresiyle, sosyolojik ve entelektüel bir zemine tartışmasız sadakat içinde ilerleyen diliyle, ayrımcı değil ama ayrıcalıklı bir söz dağarcığına sahip oluşuyla Lacivert kendini takip edilmeye değer bir dergi kılıyor.
Şöhret Karaduman
Yurt dışında yetişmiş bir insan olarak Lacivert Dergisini çok renkli ve zeitgeist'i ülkenin ilerisinde bir seviyede sergileyen dergi olarak tanıdım. Dosyalarında gündeme dair konuları hem derinlik hem de farkındalık yaratarak ele alıyor. Yazılarını dengeleyerek, yormadan ama bilinçlendirmeyi hedefe alarak okuyucularına sunmaya çalışıyor. Çok başarılı bir dergi.
İbrahim Paşalı
100. sayıya ulaşmak, hele de bu dijital dünyada büyük marifet. Tebrik edebilirim sizleri sadece. Bundan sonraki sayılarda görüşmek üzere diyelim.
Aylin Tutgun Ünal
Geleneksel medyaya rağbetin azaldığı bugünlerde 100 sayıdır güncel bilimsel konuları ele alarak okuyucuya bu konuları hem eğlenceli hem okunabilir bir şekilde sunan Lacivert, popüler bir dergi olarak karşımıza çıkıyor. Genç kuşaklarda çokça rastlanan dikkat bölünmesinin de bertaraf
olmasında görseller ve akıcı içerik çok önemli. Lacivert Dergi de dikkat çekici görselleriyle içeriğe inanılmaz katkı sağlıyor. Bu yönüyle, dergi tasarım ekibinin başarısı yadsınamaz. Tüm bu yönleriyle ele aldığımız Lacivert Dergi her yaştan bireye olduğu gibi genç kuşaklara da hitap ediyor. Daha nice 100 sayılara diyelim…
Betül Şatır
Modern zamanlarda kâmil insanın ipuçlarını arayan; talep edenlere yol bulduran bir dergi… Böylesi bir çağda da iyilik ve doğrulukta sabit kalınacağına dair hepimizi yüreklendiren, güçlü kalemlerle geleceğe geçmişe ve ana dair söyleyecek sözü olan bir dergi… Hepimizin kıymetlisi.
LACİVERT OKURU
Emine Göçer Erdemsoy
Lacivert, her sayısını heyecanla beklediğim ve aynı heyecanla bir solukta okuduğum hatta koleksiyonu yaptığım başucu dergim. Seçtiği konulardan işleyiş tarzına kadar mükemmel. Benim de bir gün bir yerlerde yazma ihtimalim olursa bu istisnasız Lacivert olurdu. Emeği geçenlere sonsuz teşekkürler.
H. Salih Zengin
Bir derginin 100. sayıya ulaşması görkemli bir coşkudur. Hele ki bu kanatları kültür ve fikir ırmağında çırpan bir dergiyse daha bir anlamlı hâle gelir. Lacivert dergisi dile kolay yüz aydır fikir kaosu ve karmaşasının olduğu bir dönemin içinde sağlam ve hakikatli duruşuyla beynimizin içindeki sahte fikir heykellerine esaslı bir kelime balyozu indiriyor. Kapağına taşıdığı ve günceli yakaladığı her konuyu derin ve "ince" görerek ruhun kaybolmasını engelliyor. Lacivert, kendini bulmak isteyen ve olup-bitene karşı söyleyecek bir sözü, itirazı olanların buluştuğu bir dergi. Ve ben de bu katmanlı, zihin açıcı derginin bir yazarı olmaktan ve bunun da ötesinde bir okuru olmaktan keyif alıyorum. İyi ki bütün renkleri şemsiyesi altında toplayan Lacivert var! Nice yıllara…
İbrahim Altay
Lacivert dergisinin her yeni sayısı geldiğinde sanki çok sevdiğim ve merak ettiğim insanlardan mektup almışım gibi seviniyorum. Şu kadim gök kubbenin altında söylenecek ne kaldı, demiyorum; satır satır okuyorum. Birçoğunu dünya gözüyle görmediğim eski dostlarım hangi meselelere kafa yoruyor, diye bakıyorum. Yeni dostlar ediniyorum. Ve her defasında hayret ediyorum, dergi editörlerinin birbirinden ilginç ve yeni dosya konuları bulmalarına, bu konuları en çarpıcı biçimde işleyip sunmalarına.
Hakan Kekeç
Kültürün politik veçhesinden izole edildiği ve neredeyse nihilist bir şaka ve kelime oyununa indirgendiği bir dönemde, Lacivert Dergi dosya seçimleri ve bu dosyaları ele alış tarzıyla elini masaya vurarak istikamet belirlemesi gereken kültür politiğin itibarını büyük bir özveri ve özgüvenle iade etti. Bilhassa bir kesime yönelik gerçekleştirilen, "siyasal iktidar sizin olsun, kültür bizim" söylemi ile özetleyebileceğim sığlaştırma tuzağına düşmeyen bu derginin ehemmiyetine gelecek on yıllarda en ideal biçimiyle varılacağı kanaatindeyim. Gelenek ve bugüne taşınması gereken kodlarının tartışmaya
açılamadığı, temeli geçmiş vizyonu gelecek olan söylem ve fikirlerin epik ve sathi bir kişisel kahramanlık öyküleriymiş gibi önemsizleştirilmek istendiği
bir 'entelektüelsiz entelektüel' ortamda, Lacivert Dergi'nin kavgası her zaman kıymetliydi. Ve öyle olmaya devam edecek.