Yunus Arslan: Modern tarihçiliğimizin kurucusu: Fuad Köprülü

Modern tarihçiliğimizin kurucusu: Fuad Köprülü
Giriş Tarihi: 28.03.2019 14:29 Son Güncelleme: 28.03.2019 14:33
Osmanlı Türk ilmini ilim dünyasında hakkıyla temsil eden ve Avrupa'da ilim payelerine layık görülen ilk Türk bilim adamı Köprülü'dür.

Mehmed Fuad Köprülü şüphesiz Türk tarihçiliğinin en önemli isimlerinden biridir. Türkiye'de modern tarih ve edebiyat tarihi araştırmacılığının kurucu ismi olan Köprülü, edebiyat ve kültürümüzün tarihini araştırırken Orta Asya'ya kadar uzanır. Türk kültürünün kökenlerini inceleyen Köprülü, aynı zamanda Batı'nın Osmanlı'ya yanlış bakış açısını ilmî tenkit usullerine bağlı kalarak eleştirerek dünyaca tanınan ilmî bir şahsiyet olur. Çalışmalarındaki çok yönlülük hayatına da yansıyarak, dönemin şartları gereği siyasete girmeye zorlanan Köprülü, bir ilim adamının siyasetten ziyade ilimle ilgilenmesi gerektiğini düşünür ve yeniden ilmî çalışmalarına yönelir. Köprülü'nün entelektüel hayatını ve yetiştirdiği onlarca çaplı öğrencisi ile Türk tarihçiliğine katkılarını Prof. Dr. Fahameddin Başar ile konuştuk.

Osmanlı'nın son dönemlerinde yetişmiş, Cumhuriyetin ilk yıllarında yaşamış bir isimdi Fuad Köprülü. Köprülü'nün yetiştiği ortamdan bahsederek başlayalım isterseniz?

Fuad Köprülü, Osmanlı'nın son döneminde Sultan Abdülhamid'in reformlarını yaptığı okullarda eğitim görmüş bir isimdi. Bahsettiğim yıllar aynı zamanda Osmanlı'nın toprak kaybedip çökmeye başladığı; Balkan Harbi'nin yıkıntılarının, devlet sınırlarının küçülmeye başladığı ve nihayet Kurtuluş Savaşı ile yeni bir döneme geçildiği zamanlardı.

Köprülü'nün eğitim hayatından devam edelim. Hukuk eğitimini bırakmasının sebebi neydi ve edebiyat araştırmacılığına nasıl yöneldi?

Köprülü ilk olarak Darülfünun Hukuk Mektebi'nde eğitimine başlar. Lise çağlarından itibaren okumayı çok sevdiği ve Fransızcayı çok iyi bildiği için Batı edebiyatına yönelir. Edebiyat alanına ilgisi artarak Osmanlı Türk edebiyatı ve Anadolu Türk edebiyatı alanlarına yönelir. O yıllarda Köprülü'nün söylediğine göre hem hukuk fakültesi tedrisatının kendini tatmin etmemesinden hem de edebî ve tarihî çalışmalarına yönelmek için hukuk fakültesini bırakır. Edebiyat alanındaki çalışmaları Köprülü'nün döneminin önemli liselerinden olan İstanbul, Kabataş ve Galatasaray liselerinde öğretmenliğe atanmasının yolunu açar. 1913 yılına gelindiğinde ise çok genç bir yaşta, 23 yaşında Darülfünun Türk Edebiyatı Tarihi profesörü olur. Köprülü böylelikle tamamen ilmî çalışmalara yönelir; Fransızcadan tercümeler yapar ve adını Türk ve dünya edebiyat tarihi araştırmalarında öne çıkaran çalışmalar ortaya koyar. Birbiri ardına makale ve kitaplar yazmaya başlar.

Köprülü ayrıca gençlik yıllarını Osmanlı'nın payitahtı İstanbul'da döneminin münevverlerinden ders alarak geçirmiş ve kalburüstü münevver şahıslarla dostluklar kurmuş bir isimdi. Tabii bu durumda Osmanlı Devleti yönetiminde saygın bir konuma sahip ailesinin etkisi de olmuştur.

Türk edebiyatı araştırmacılığına yönelmesinde devletin içinde bulunduğu durumun etkili olduğunu söyleyebilir miyiz?

Pek tabii, devletin dünya devletleri ile mücadele ettiği bir zamanda yaşar Köprülü. İstanbul'da yaşaması ve İstanbul'un işgali gibi öne çıkan meseleler de oldukça etkili olur. Gençlik yıllarında Osmanlı'nın durumu ve Ziya Gökalp'in de etkisiyle Köprülü, Türkçülük akımına doğru yönelir. Türkçülük akımının etkisiyle Türk'ün Duası isimli bir şiir yazar. Şiiri öyle çok beğenilir ki derhal İzmir'de sahnelenir. Bu sebeple Köprülü'nün ilk dönemlerinin fikrî yönünün biraz daha öne çıktığı zamanlar olduğunu söyleyebiliriz. Sonraları Türkiye'nin edebiyat ve kültür tarihi araştırmacılığına yönelir. Darülfünun'da Türk edebiyatı tarihi araştırmacılığıyla ilk dönemlerindeki fikrî etkilenmesi azalır ve ilmî çalışmalara yönelir.

Köprülü'nün ilmî çalışma alanlarının çok çeşitli olduğunu görüyoruz. Daha ziyade hangi alanlara odaklandı çalışmalarında?

Fuad Köprülü'nün çalışmalarına baktığımızda hem Türk tarihini hem de edebiyat tarihini derinlemesine incelediğini ve çalışmalar neşrettiğini görürüz. Köprülü'nün bir özelliği de çalışmalarının bir alanda yoğunlaşmamış olmasıdır. Türk tarihi, Anadolu tarihi, hatta tarih çalışmalarına baktığımızda, tarihin bir bütün olduğunu düşünüp Orta Asya'dan başlayarak tarih çalışmalarına çok çeşitlilik içinde sürdürdüğünü görürüz. Anadolu'daki Türk İslam medeniyetinin öncesinin olduğunu da daima vurgulayan Köprülü, çalışmalarını da bu şekilde ele alır.

Bin 500'ü aşkın makalesi ve kitabı olan bir ilim adamıydı Köprülü. Nasıl bir çalışma disiplinine sahipti dersiniz?

Biz hocanın öğrencisi olamadık ama hocalarımız Köprülü'nün öğrencisiydi. Hocalarımızın anlattıkları ve çalışmalarına göre durmadan çalışan biriydi. Köprülü hocada şunu görüyoruz, devamlı notlar alarak önce küçük metinler hazırlar, sonra daha genişleterek kapsamlı eserlere dönüştürürdü. Aynı zamanda azimle, sabırla çalışan bir insandı.

Tasavvuf tarihi üzerine çalışmaları da bu alanlardan biri sanırım?

Evet, çalışmaları onu Anadolu'daki tasavvuf edebiyatına yöneltir ve eserleri incelemeye başlar. Yunus Emre ve Ahmet Yesevi üzerine makaleler kaleme alır. Makaleleri daha sonra hocayı Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar eserine götürmüştür. Bu eserinde hocanın tezi; Anadolu'daki tasavvufi düşüncenin bir temeli olduğudur. Bahsettiğimiz bu temeli ise Orta Asya'ya dayandırır; özellikle de Ahmet Yesevi'ye. Ayrıca Orta Asya Türklüğü ve İslam'ın yayılışını ele alır ve Ahmet Yesevi'nin etkilerinden bahseder. Nihayetinde Anadolu'ya etkisini anlatır ve Yesevi'nin Anadolu'daki temsilcisi olarak Yunus Emre'yi kabul eder.

Köprülü'nün Türk tarihçiliğindeki öneminden devam edelim isterseniz?

Köprülü, Türk edebiyatı tarihinin ilk modern çalışmalarını yapan isimdir. Bu sebeple bir kurucu olarak kabul edebiliriz. Aynı zamanda Türk tarihçiliğinin de modern kurucusudur. Türk tarihine, kültürüne, medeniyetine dair kapsamlı çalışmaları vardır. Mesela Türk Tarihi isimli eseri bu alanda verilecek en güzel örneklerdendir. 1935 yılında Fransa'da Sorbonne Üniversitesi'nde verdiği bir dizi seminerde Osmanlı'nın kuruluşunu ele alır. Bu konferans metinleri önce Fransızca olarak Fransa'da, daha sonra da Türkçe olarak Türkiye'de basılır. Osmanlı Devleti'nin kuruluş dönemini ilk olarak kapsamlı şekilde ele alan bir eserdir. Sonraları bu eser birçok çalışmaya ilham olmuş ve kaynak olarak kullanılmıştır.

Eserin ortaya çıkışı aslında daha önceki zamanlara uzanır. 1916 yılında bir İngiliz gazeteci olan Herbert Adams Gibbons, Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluşu isimli bir eser hazırlar. Osmanlı kaynaklarını okumadan Batı'da hazırlanmış birkaç metin üzerinden Osmanlıların 400 çadırdan müteşekkil olarak Anadolu'ya geldiklerini ve Osman Bey'in de burada İslamiyet'i kabul ettiğini ileri sürer. Aynı zamanda Anadolu'da yerli halk ile kaynaştıklarını, yeni bir ırkın ortaya çıktığını ve Bizans müesseselerinden etkilenerek Osmanlı Devleti'ni kurduklarını ileri sürer. İşte Köprülü, Fransa'daki dizi konferanslarında Gibbons ve diğer müsteşriklerin eserlerindeki hataları ilmî metotlarla çürütür. Osmanlı'nın kuruluş dinamiklerini ve Osmanlı tarihinin nasıl ele alınması gerektiğini gösterir bu eserinde. Bu eseri Köprülü'nün dünyaca tanınmasına vesile olur. Fransa'da verdiği konferanslarda görüyoruz ki ilmî tenkitçilikte Köprülü Türkiye için bir öncüdür.

Tarih eleştirilerinden bahsetmişken nasıl bir tarih anlayışı vardı?

Köprülü, tarihî olayların geçmişte kaldığını ama zaman ve mekâna bağlı olarak bir süreklilik içerisinde incelenmesi gerektiğini savunur. Bunu çalışmalarından çok net görebiliyoruz. Örneğin Anadolu'daki bir devletten bahsedecek olursak hep geçmişlerine yani eski kültürlerine de bakarak ele almamız gerektiğini savunur. Fransa'da ortaya çıkan tarihçilik açısından çok önemli bir ekol olan Annales (Tarihi alanlararası çalışmayla yazan, sosyal-siyasi-ekonomik olayların etkilerini dikkate alan tarihçilik)ekolünü savunur. Osmanlı'dan beri gelen tarih anlayışının yanında belgelere ve vesikalara yönelir. Türkiye'de yeni bir tarih anlayışı ve çalışma disiplini geliştirir ve kendisi de bir ekol olarak kabul edilir.

Fuad Köprülü bu çalışmalarının yanında çok da değerli talebeler yetiştirdi sanırım?

Evet, Köprülü birçok öğrenci yetiştirmiştir. Halil İnalcık, Osman Turan, Mehmet Altay Köymen gibi tanınmış isimlerin yanında birçok isim daha vardır. Köprülü adeta bir ekol olmuştur tarih çalışmaları ve öğrencileriyle. Halil İnalcık, Köprülü için şöyle der: "Türkiye'de 1918-50 döneminde edebi ve sosyal ilimler alanında Batı bilim ve araştırma metodunu başarıyla uygulayan ilk büyük bilim adamıdır." İnalcık yine şu tespitte bulunur: "Osmanlı Türk ilmini ilim dünyasında hakkıyla temsil eden ve Avrupa'da ilim payelerine layık görülen ilk Türk bilim adamı Köprülü'dür."


"İslam tarihini ve İslam kültürünü öğrenmek, millî tarih terbiyesi alma lüzumunu duyan Türk münevverleri için büyük bir ihtiyaçtır". Fuat Köprülü


Fuad Köprülü Kimdir?

4 Aralık 1890 yılında İstanbul'da dünyaya gelen Köprülü'nün soyu babası tarafından Osmanlı devlet yönetiminde önemli bir isim olan Köprülü Mehmed Paşa'ya dayanır. 1913 yılında, çok genç bir yaşta İstanbul Darülfünunu Türk Edebiyatı Tarihi müderrisliğine (profesör) getirilir. 1934 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi dekanıyken Atatürk'ün ısrarıyla Kars milletvekilliğine seçilir. Siyasette çeşitli roller almasına rağmen ilmî çalışmalarına devam eden Köprülü, İstanbul ve Ankara'da çeşitli fakültelerde dersler vermeye devam eder. 28 Haziran 1966 yılında İstanbul'da vefat eden Köprülü, 76 yıllık hayatının hitamında ardında 1500 makale, kitap ve yetiştirdiği onlarca öğrenci bırakır.

Eserleri:

Türk Tarihinin Ana Hatları (1931), Erzurumlu Emrah (1929), Edebiyat Araştırmaları (1966), Ali Şir Nevai (1941), Bizans Müesseselerinin Osmanlı Müesseselerine Tesiri (1981, ölümünden sonra), Demokrasi Yolunda (1964), Les Origines de L'Empire Ottoman (Paris, 1935) (Osmanlı İmparatorluğu'nun Kökenleri), Fuzuli, Hayatı ve Eserleri (1924), Türk Tarih-i Dinîsi (1925), Malumat-ı Edebiyye (1915), Türk Dilinin Sarf ve Nahvi (1917), Mektep Şiirleri (3 Cilt), Yeni Osmanlı Tarih-i Edebiyatı (1916), Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar (1919-1966), Nasreddin Hoca (1918-1981), Türk Edebiyatı Tarihi (1920), Türkiye Tarihi (1923), Bugünkü Edebiyat (1924) (Makale), Hayat-ı Fikrîye (Makale) (1909), Azeri Edebiyatına Ait Tetkikler (1926), Millî Edebiyat Cereyanının İlk Mübeşşirleri ve Divan-ı Türk-i Basit (1928), Türk Saz Şairleri Antolojisi (1930-1940, 3 cilt), Türk Dili ve Edebiyatı Hakkında Araştırmalar (1934), Anadolu'da Türk Dili ve Edebiyatı'nın Tekâmülüne Bir Bakış (1934), Osmanlı Devleti'nin Kuruluşu (1959), Edebiyat Araştırmaları Külliyatı (1966), İslam ve Türk Hukuk Tarihi Araştırmaları ve Vakıf Müessesesi (1983, ölümünden sonra).

BİZE ULAŞIN