Jane Austen'ın Gurur ve Önyargı romanı, film ve dizi uyarlamalarının popülerliğinden dolayı romantik komedi dendiğinde akla ilk gelen eserlerden biridir. Romantizmin sıkça Gurur ve Önyargı gibi eski hikâyelerde aranmasının sebeplerinden biri, günümüzün teknolojik ve hızlı dünyasında romantizmin öldüğü yargısıdır. Eski hikâyelerin günümüzdekilerden daha romantik olduğu 'kesin bilgi'si bizi birkaç yüzyıl önce yazılmış bu hikâyelere günümüz gözlükleriyle bakmaya teşvik eder. Geçmişteki romantizmden o kadar eminizdir ki böyle sınıfsal öğelere gönderme yapan bir roman başlığını Türkçeye, Yeşilçam tadında, Aşk ve Gurur olarak çeviriveririz. Peki Gurur ve Önyargı 'romantik' bir hikâye midir? Şöyle yakından bir bakalım.
Roman, ilk kez 1940'ta filme uyarlanmış (wikipedia sizi uzunca bir disambiguation listesine götürecek). TRT'nin yabancı dizi yayınladığı 80'lerde, 'baston yutmuş' İngiliz bir aşığın hikâyesini anlatan bir diziyi siyah-beyaz hatırlar gibiyim. Fakat Aşk ve Gurur/Gurur ve Önyargı'nın hayatıma asıl girişi ve romantik komedi furyasının orta yerine oturuşu 1995 yapımı Jennifer Ehle ve Colin Firth'lü uyarlama ile oldu. Televizyonun henüz internet tarafından bertaraf edilmemiş olduğu günlerde yayınlanan dizi, daha sonraki birçok romantik filme de referans oldu. Gurur ve Önyargı'yı günümüze uyarlama zincirin en iyi bilinen halkası olan Bridget Jones'un Günlüğü romanı 'baston yutmuş' ketum âşık Darcy'ye direkt göndermeler yapmakla kalmadı; kitaptan uyarlanan 2001 tarihli filmde Darcy'ye denk düşen karakteri dizide Darcy'yi oynayan Colin Firth oynadı ve böylece günümüzde hâlâ devam eden bir Gurur ve Önyargı-Romantik Komedi matriksi, kompleksi oluştu. 2001 tarihinden bu yana pek çok tür kapsamında yeniden üretilen Gurur ve Önyargı'nın son reenkarnasyonu 2016 yapımı Gurur ve Önyargı Zombiler. İdeal kocayı bulma arayışları esnasında romantizmi de tatmak isteyen genç kızların hikâyesinden, kızların damlarda dolandığı aksiyon yüklü 2016 uyarlamasına...
Evet, günümüzün romantizm takıntısı hikâyenin algılanma şeklini değiştirmeden önce Gurur ve Önyargı 18'inci yüzyıl İngiltere'sinin toplumsal ve ahlaki kurallarına eleştirel gözle yaklaşan bir metin olarak bilinirdi. Roman, hepsi kız olan Bennett kardeşlerin koca bulma hikâyelerine odaklanır. Babaları mantıklı, kızlarının mutluluğunu isteyen 'iyi polis' olarak resmedilirken, 'kötü polis'lik, âşık olmasalar da önlerine çıkan ilk uygun (yani zengin) kısmetle evlenmelerini isteyen, ayılıp bayılan anneye düşer. Artık Downton Abbey sayesinde daha büyük kitlelerin de bildiği gibi bu 'evlenme' hikâyesi, kadınların romantik aşk arayışından çok başlarını sokacak bir ev arama öyküsüdür aslında. Bennett'lerin erkek bir kardeşleri olmadığı için bütün mal varlıkları uzak bir kuzenlerine kalacaktır. Böyle bir tehdit altında yaşarken romantik bir evlilik yapmak kimin lüksü olabilir? Kız kardeşlerin hepsi bu duruma farklı tepkiler verir.
Hikâyenin orta yerinde en büyük, en aklı başında ve doğal olarak en önce evlenmesi beklenen Lizzie vardır. Yeni komşularının (komşu derken, kapı komşusu değil elbette, sizin topraklarınızın bittiği yerde onun topraklarının başladığı kişi, lütfen, İngiltere'deyiz!) verdiği ve annelerinin iple çektiği bir baloda kırmızı ceketli (zamanın askeri üniforması) bir gençle tanışır. Ama Austen hikâyeleri üzerine inşa edilmiş romantik komedi şablondan bildiğimiz gibi genç kızımızın kalbinin ilk seçtiği kişi 'yanlış kişi' olacak ve en az 300 sayfalık olay zinciri onu 'doğru kişi'ye doğru götürecektir. Austen bu alımlı askerin 'kötü haber' olduğu uyarısını ona verdiği isimle daha baştan yapar: Wickham. Wicked yani 'kötü' kelimesini çağrıştıran bir isim. Wickham garnizonuyla beraber Meryton'a gelmiştir ve bir sonraki 'hareket' emrini beklemektedir. Bennett'lar da dahil köyün genç kızları askerlerle beraber gelen 'romantik ihtimaller'le kendilerinden geçmiş durumdadır.
Askerler edebiyatta ve filmlerde, yaptıkları korkunç işe rağmen hep 'romantik' figürler olmuşlardır. Özellikle evlerinde, köylerinde hapis genç kızlar için dışarıdan, uzaklardan haberler getiren elçilerdir profesyonel askerler. Askerlerin etrafını saran 'romantizm' halesi, sonu hüsran ve cinayetle biten Othello-Desdemona aşkını da açıklar. 'Kırmızı ceket' neredeyse bir kırmızı gül kadar romantiktir bu genç kızların dünyasında. Askerin en yakışıklısı, gözündeki parıltı en çapkın olan Wickham, Meryton'daki kızlardan en çok Lizzie'yle vakit geçirmeye başlar. Romantik komedinin kurallarını koyan Austen, genç kızların romantik hislerini körükleyen bir unsur olarak 'haksızlığa uğramış genç adam' portresini inşa eder Wickham'la. Lizzie de henüz Bridget Jones seyretmemiş bir neslin üyesi olarak bu oyuna kanar, Wickham'ın hikâyesine inanıp, asıl âşık olması gereken karaktere kin beslemeye başlar.
Lizzie balolarda dans ettiği, bahçelerde gezdiği, haksızlığa uğramış Wickham'a romantik hisler beslerken, seyirci/okuyucu Wickham'ın aslen nasıl bir insan olduğunu, Wickham'ın suçladığı Darcy'den öğrenir. Darcy, Wickham'a göre daha farklı bir romantik karakterdir. Konuşmayı, dans etmeyi sevmeyen, içine kapanık bu tip, 'çetin cevizle' uğraşmayı seven kadınların romantik hayalidir. 'Onu bir tek ben anlayabilir, bir tek ben konuşturabilir, bir tek ben güldürebilirim' romantizminin çıkış noktalarından biridir Darcy. Fakat Meryton'daki hiçbir kız Darcy'nin bu tavırlarına tav olmaz. Zaten Austen'ın hedefi de balo balo gezmeyi seven değil, evde oturup kitap okuyan kızların gönlünü fethetmektir. Okuyucu ya da seyirci hikâyedeki 'hiçbir şeyden anlamayan' kızlara böylelikle üstten bakabilir, okuyucu romantizmiyle onca karakter içindeki en 'asil duruşlu ve dürüst' erkeğin hamisi olabilir.
Hikâye ilerledikçe, Wickham'ın kötülükleri, Darcy'nin fedakârlıkları ortaya çıktıkça ideal romantik erkek ibresi Wickham'dan Darcy'ye doğru kaymaya başlar. Austen'ın burada verdiği mesaj bir bakıma romantizmin iki dans, üç süslü sözle değil, hareketlerle, hakkaniyetle olacağıdır. Nitekim gururunu yenip, Lizzie'nin ailesi hakkındaki önyargılarını bir türlü aşamayan Darcy, halen daha Wickham hakkındaki gerçekleri öğrenmemiş Lizzie'ye edebiyat tarihindeki en 'anti-romantik' evlilik tekliflerinden birini yapar: Berbat bir aileden geliyorsun ama seninle evlenmek istiyorum der, mealen. Seyirci olarak biz bunun Darcy için ne kadar zor olduğunu biliriz fakat Lizzie karşısında sadece müstağni bir aristokrat görür.
Hikâyedeki en romantik olay belki de Lizzie'nin küçük kız kardeşi Lydia'nın Wickham'la kaçıp evlenmesidir. Bu evlilik aileyi zora soksa da, hatta aileyi zora soktuğu için, tamamen duygulara dayalı bir şekilde gerçekleştiği için klasik romantik aşk kalıbına uymaktadır. Darcy, Lizzie konusunda ailevi ve sınıfsal koşulları düşünüp taşınırken, Lydia ve Wickham atlı arabalarına binip saadete doğru yol almıştır. Başına buyruk romantizm, bu hikâyede, gerçek hayatta olduğu gibi, aktörleri için çok zevkli bir şeyken, faturasını aile fertleri ve yakınlar öder. Nitekim evlenmek istediği kadının ailesinin ismi daha fazla kötüye çıkmasın diye Darcy Wickham'ın borçlarını kapatır. Bu hareket, sevdiği kadının kolundan tutup kimseye haber vermeden kendini peder efendinin önünde bulmak kadar romantik midir?
Lizzie'nin aradığı 'romantizmi' Darcy'de bulup bulamayacağı sorusu Darcy'nin malikânesini gördüğü anda cevabını bulur. Lizzie'nin Darcy'ye karşı olan hisleri romanda daha dereceli bir şekilde romantiğe evrilirken, 1995 tarihli dizide 'o an' çok barizdir. Akrabalarıyla bölgedeki 'büyük evleri' ziyarete giden Lizzie kaderin cilvesine bakın ki birden kendini Darcy'nin topraklarında bulur. Araba oldukça romantik görünümlü, iki yanı ağaçlı bir yoldan giderken birden sol taraftaki ağaçlar arasında bir açıklık oluşur ve büyükçe bir göl ve arkasında bütün ihtişamıyla Darcy'nin malikânesi Pemberley görünür. O anda Lizzie'nin yüzünde ne Wickham'a, ne de Darcy'ye bahşetmiş olduğu aşk dolu, mutmain bir gülümseme belirir. Kararını vermiştir. Darcy teklifini tekrar ettiğinde yönteminin ne kadar romantik olup olmadığına bakmadan 'evet' diyecektir. Pemberley hikâyenin başından beri gizli bir karakter olarak kahramanlarımızın hareketlerini belirler ve dizinin de en 'romantik' anlarından birinde Lizzie'yle vuslat yaşar. Pemberley'nin etkisi ve gücü günümüzde halen devam etmekte, Gurur ve Önyargı'nın devamı/öncesi babında yazılan metinler ve çekilen filmlerde merkezi bir rol oynamaktadır (bkz. Ölüm Pemberley'ye Gelince).
Hâsılıkelam, Jane Austen'ın kurguladığı ve büyük ölçüde tarihsel gerçekliği yansıtan hikâyede, aklı havada bazı genç kızlar fevri romantik hareketlerin peşinde olsa da, akıllı kızlar başlarını sokacak bir ev arayışındadır. Darcy ketum romantiklik markasının ismi haline gelmiş olsa da Lizzie'nin gönüllerinin prensi Pemberley malikânesi ve güvence altına alınmış bir gelecektir.