Uzun süre dünyanın en saygın müzelerinden biri arasında sayılan TATE'in medya ilişkilerini yürüttükten sonra İngiliz devlet kanalı BBC'nin sanat editörü olan Will Gompertz'in Pardon Neye Bakmıştınız? Modern Sanatın 150 Yıllık Şaşırtıcı, Sarsıcı, Kimi Zaman da Tuhaf Hikâyesi başlıklı kitabından sonra Sanat Gibi Düşün… ve Daha Yaratıcı, Daha Verimli, Bir Hayata Kavuş başlıklı kitabı da Türkçe olarak yayımlandı. Her iki kitap da Yapı Kredi Yayınları'ndan ve Süreyyya Evren çevirisiyle çıktı.
Sanat ve sanatçılar üzerine uzun süre çalışınca doğal olarak onların sıradan insanlardan farkını, farklarını görmek daha kolay oluyor. Will Gompertz de bunu fark edip sanatçıların nasıl düşündüklerini, karşılaştıkları zorlukları aşmak için hangi yöntemler geliştirdiklerini, son derece rahat bir dille okuyucuya anlatıyor. Gompertz, Pardon Neye Bakmıştınız kitabında olduğu gibi bu kitabında da akıcı bir dil, esprili anlatımla birlikte dikkat çeken ve akılda kalan örneklerle kitabı her kesimden insanın rahatlıkla okumasına olanak sağlıyor.
Artık hemen hemen her alanda karşımıza çıkan bir kavram var: Yaratıcılık. İngilizce haliyle söylersek: "Creativity". Kim olursak olalım yaratıcılık peşinde koşmak durumundayız. Politikacılar, ekonomistler, öğrenciler, ev hanımları, şoförler…
Yaratıcılığın en güzel örneklerini tarih boyunca hep sanatçılar verdi, öncü olup insanların farklı düşünmelerine yardımcı oldular. Bütün insanlar potansiyel sanatçıdır aslında, önemli olan onu nasıl gün yüzüne çıkartacağımızı bilmekte. Pablo Picasso der ki; "Her çocuk bir sanatçıdır, mesele büyürken sanatçı kalmakta."
Peki, sanatı kendimize profesyonel olarak bir ilgi alanı seçmemişsek, sanatçı kalmanın günlük hayatımızda bize nasıl bir faydası olacak? Cevap çok basit: Yaptığımız her şeyi daha güzel yapacağız. Estetik kaygılar güderek yaptığımız herhangi bir iş, çevremizi etkileyecek ve çevremiz güzelleşecek. Böylelikle biz de daha mutlu, daha huzurlu insanlar haline gelebileceğiz.
Gompertz, kitabını 11 başlık altında toplamış. Bu başlıkların sadece isimlerini verip detaylarına girmeyeceğim:
1. Sanatçılar Girişimcidir
2. Sanatçılar Başarısız Olmaz
3. Sanatçılar Hakikaten Meraklıdır
4. Sanatçılar Çalar
5. Sanatçılar Kuşkucudur
6. Sanatçılar Büyük Resmi ve İnce Detayları Düşünür
7. Sanatçılar Bir Bakış Açısına Sahip Olur
8. Sanatçılar Cesurdur
9. Sanatçılar Düşünebilmek için Duraksar
10. Tüm Okullar Sanat Okulu Olmalı
11. Son Bir Düşünce
Kitabın çevirisine dair:
Kitabı birkaç yıl önce İngilizce orijinalinden okumuştum. Bu yazıyı kaleme almak ve bilgilerimi tazelemek için bu sefer de Türkçesini okumam gerekti. Daha ilk cümleden itibaren kitabın çeviri kalitesinde rahatsız edici, yazarın orijinal üslubunu zedeleyici olduğunu düşündüğüm bazı aksaklıklar gördüm. Bunlar kitabı okunmaz kılmıyor. Bütün bu aksaklıklara rağmen kitabı rahatlıkla okuyabilirsiniz ama daha özenilseymiş çok daha farklı olurmuş.
Kitabın hemen başından bir örnek verirsem neyden bahsettiğimi daha iyi anlatabileceğimi düşünüyorum: "We are a uniquely imaginative species" cümlesini mütercim; "İnsanlar olarak türümüz, eşsiz hayal gücüne sahip bir tür" olarak çevirmiş. Orijinal metinde "insanlar" kelimesi geçmiyor bile. Yazar buna rağmen "biz" demiş. Tür kelimesini iki kez tekrar etmiş ki kelime tekrarı bir metni hayli zayıflatır. Başka bir hata ise "interest" kelimesinin orijinal metinde aynı manada kullanılmasına rağmen iki sayfa arayla "ilgi" ve "çıkar" gibi iki farklı anlamlarda kullanılmış olması. Benzer bir hata "realized concept" yani "gerçekleşen fikir" ifadesi için de geçerli. Nasıl oluyorsa bu kelime hemen sonra "gerçekleşen konsepte" dönüşüyor. Aynı durum "experimantation" kelimesi için de geçerli. Bir bakıyorsunuz "deneyicilik" olarak çıkıyor karşınıza, bir bakıyorsunuz "deneyimleme." Maalesef çeviriye gereken özen gösterilmemiş.
Kitapta dikkatimi çeken bir diğer hususu da belirtmeden geçmek istemiyorum. Gompertz, Edgar Allan Poe'nun "Yazmanın Felsefesi" isimli efsanevi yazısından bahsederken çevirmen yahut editör, yazının Türkçe halinin bulunduğu kitabın linkini dipnot olarak eklemiş. Nedenini anlamadığım bir şekilde İthaki Yayınları'nın sitesi değil, bir kitap satış sitesi olan kitapyurdu.com tercih edilmiş. Aynı dipnotta bir başka durum daha var. Çevirmen adı dipnotta Savaş Kılıç olarak belirtilmişken, web sitesinde kitabın gerçek çevirmeninin Dost Körpe olduğu görülüyor. Türkiye'nin en büyük yayınevlerinden biri olan Yapı Kredi Yayınları'na bu özensizliği açıkçası yakıştıramadım.
Altını Çizdiklerim:
Kendinize sanatçı derseniz ve sanat yaparsanız, o zaman sanatçısınızdır.
Sanatçı olmak için izin almanız gereken tek kişi yine sizsiniz.
Şimdiye kadar hiç meraksız yahut kayıtsız tipte bir sanatçıya rastlamadım.
Başkasının kanıtlanmış fikirlerini mülk edinmek herhangi bir şeye başlamanın kaçınılmaz ve bariz ilk noktasıdır.
İyi sanatçı olmadan büyük sanatçı olamazsınız.
Picasso bize yaratıcılığın eklemeler yapmakla ilgili olmadığını, eksiltmelerden doğduğunu gösterir.
Aşçılar tadı arttırmak için azaltır, sanatçılar netlik sağlamak için eler.
Yaratıcılık, başkalarının ne düşündüğüyle değil sizin -yaratıcı kişi olarak- ne düşündüğünüzle ilgilidir.
İnce detaya çok fazla zaman ayırırsanız kaybolur gidersiniz ama sadece büyük resmi düşünürseniz de ne bir şey yaratabilirsiniz ne de bir bağ kurabilirsiniz.
Yaratıcılık, tıpkı toplum gibi ancak tekil öğeler büyük resme uyduğunda ve kendi katkılarını yaptıklarında serpilir.
Bakış açımız imzamızdır.
Bakış açısı söylediğiniz şeyi bağlar, nasıl söylediğinizi değil.