Ayşe Eyyüpkoca Atila: Okuma Köşesi

Okuma Köşesi
Giriş Tarihi: 17.02.2018 10:31 Son Güncelleme: 17.02.2018 10:31
Melankolinin Anatomisi

Dışsal Günlük (Michel Tournler)

Michel Tournier'in, çevirisini Simlâ Ongan'ın yaptığı Dışsal Günlük kitabı YKY'den çıktı. Kitap boyunca Tournier'in kendi dışsalının psikopatolojisini okuyoruz. Zamandan söz ediyor mesela: "Zaman her şeyi yok ediyor. Sevdiğimiz her şeyi. Ama hakkını teslim edelim, nefret ettiğimiz ve bizden nefret eden herkesi, acıyı, hatta ölümü de yok ediyor. Sonuçta bizi de yok ederek, bütün yas ve acılarımıza son veriyor zaman." Yaşar Kemal hakkında konuşuyor: "Sabit fikri Nobel Ödülü. Bu amaçla uzun soluklu bir Stockholm seyahati yapmış. Kraliyet Akademisi üyelerine iletilmek üzere kitaplarından birini İsveççeye çevirtmiş kendi cebinden. Fakat özenle paketlenen o 18 nüshanın karşısında bir eksiklik hissetmiş. Bir şey eklemek gerektiği kesinmiş ama ne? Uzun uzun düşündükten sonra 18 paket lokum eklemiş. Ben o lokumlar için verirdim Nobel'i ona!"

Tournier kitapta, her bir kavramı anlamını yansıtacak ve derinleştirecek başka bir kavramla yan yana getirmeye günlüğünde de devam ediyor.

Melankolinin Anatomisi (Robert Burton)

Robert Burton'ın 17'nci yüzyılda yazdığı Melankolinin Anatomisi'nin ikinci fasikülü Kasım 2017 itibariyle ikinci fasikülü Merve Tokmakçıoğlu çevirisiyle Aylak Adam Yayınları'ndan çıktı. 1651'de yayımlanan bu kitabın Türkçeye çok geç kazandırıldığını söylesek yanlış olmaz. Modern Avrupa uygarlığının en önemli metinlerinden sayılan ve birçok yazara ilham veren bu başyapıt aynı zamanda tıp camiasının da ilgisini çekiyor. Melankoli, edebiyatçılar kadar tıbbi bir çerçevenin konusudur çünkü "Her ne kadar akıllı, mutlu, sabırlı, gamsız, cömert, dindar veya kendine güveni olursa olsun hiçbir insan melankoliden kurtulamaz."

Burton melankoliyi aylaklık, hayal gücü, nefret ve intikam arzusu, utanç, yoksulluk, ölüm, evlilik, yanlış beslenme ve daha pek çok yerden bakarak ele alıyor. İnsan olma halinin etraflıca bir çözümlemesini yapmaya çalışırken yüzleşmekten korktuğumuz karanlık taraflarımızı da su yüzüne çıkarmaya cesaret etmesi, kitabı kıymetli kılan unsurlardan biri.

Palto/Gogol

Gogol'ün Palto'su kuşkusuz Rus Edebiyatı'nın mihenk taşı. Ayrıntı Yayınları'ndaki yedinci basımı geçtiğimiz ağustos ayında Aslı Takanay çevirisiyle çıktı. Rusya'da yaşanılan sosyal sınıf baskısının alt sınıf insanların üzerinde bıraktığı etki anlatılıyor Palto'da. Hikâyesi anlatılan Akakiy Akakiyeviç, edebiyatın o dönemlerde çok da üzerinde durmadığı, başlarından geçenlerle yahut iç dünyalarında neler olup bittiğiyle ilgilenmediği "sıradan" memurlardan biridir. Çalıştığı dairede herkes tarafından aşağılanır ve onunla alay edilir. Eskimiş ve artık tamir edilemeyecek olan paltosu yerine, bin bir güçlükle biriktirdiği parasıyla kendine bir palto diktirir. Büyük zorluklarla aldığı yeni paltosu çalınınca ne yapacağını şaşırır ve ünlü bir bakandan yardım ister. Bakan, Akakiyeviç'i aşağılar ve kovar. Bunun üzerine Akakiyeviç hastalanır ve ölür. Özetle basit yaşar ve basit ölür. Tam olarak bu "küçük insan"a yaptığı vurgular nedeniyle Gogol'ün Palto'su edebiyatta insancıl ve gerçekçi bir damarın başlangıcı olarak kabul edilir.

Palto'nun dönemindeki konumu ile bugünkü konumu arasında bir fark olmadığını görmek mümkün. Hâlâ ilk günkü kadar çarpıcı ve etkileyici bu eseri henüz okumayanlar varsa okumakta acele etsinler derim. Küçük insanların yeryüzünde nasıl bir yer kapladıklarını görebilmek, toplumsal hayat içerisinde önemsenmeyen, gözden kaçan, görmediğimiz ve duymadığımız insanların yaşantılarında yahut iç dünyalarında görmeye, anlatmaya değer ne çok şey olduğuna işaret etmesi sebebiyle oldukça etkileyici. Çok evvelden okuyanlar içinse ikinci bir okumayı hak ediyor Palto.

BİZE ULAŞIN