Fatma Betül Karalı: OYUNLAR NE KADAR MASUM?

OYUNLAR NE KADAR MASUM?
Giriş Tarihi: 22.11.2024 12:48 Son Güncelleme: 22.11.2024 12:48

Dijital oyunlar, artık çocukların yaşamının ayrılmaz bir parçası haline geldi. Sokak oyunlarının yerini sanal oyunlar ve bu dünyada kurulan arkadaşlıklar alırken, tartışmalar, iş birlikleri ve rekabetler ekran başında şekilleniyor. Ancak bu uzun saatler sadece eğlence ile sınırlı kalmıyor; çocukların zihinsel ve duygusal gelişimini derinden etkileyen dinamikler yaratıyor. Peki, çocukların dijital dünyasının temel dinamikleri ve riskleri neler? Ebeveynler, bu
yabancısı oldukları dünyayı çocukları için nasıl güvenli hale getirebilir?

Dijital oyunların cazibesi

Dijital oyunların çocukları büyüleyen grafikleri, sürükleyici hikâyeleri ve anında ödül mekanizmaları ile cezbettiği bir sır değil. Bu oyunlar, çocukların gelişmekte olan beyinleri üzerinde bağımlılık yapıcı bir etki yaratabiliyor. Ancak işin ötesinde, dijital oyunlar günümüzde çocuklar için sosyalleşmenin vazgeçilmez bir unsuru haline geldi. Sanal ortamlarda kurulan arkadaşlıklar, çocukların bir topluluğa ait hissetmelerini sağlarken, aynı zamanda onların başarı ve onaylanma ihtiyaçlarını da karşılıyor. Kendi oluşturdukları karakterlerin ilerleyişini izlemek, bu karakterler üzerinden sosyal
bağlar kurmak, çocuklara dijital dünyada bir kimlik sunuyor ve kendilerini değerli hissetmelerini sağlıyor.

Dijital oyunlar, fırsatlar ve riskler arasında denge kurmayı gerektiren çok yönlü bir yapıya sahip. Esasında bu oyunlar da çocukların tükettiği içerikler arasında yer alıyor; tıpkı diğer içeriklerde olduğu gibi, oyunların yarattığı etkiler büyük ölçüde neyin seçildiği ve nasıl tüketildiği ile şekilleniyor. Bu dünyayı daha yakından tanımak ve çocuklar için güvenli hale getirmek adına ilk adım, bu yapının dinamiklerini ve çocukların dünyasındaki yerini doğru kavramak.

Riskler ve olumsuz etkiler

Dijital oyunların içerdiği bağımlılık yapıcı mekanizmalar, içerik ve süre kontrol edilmediğinde özellikle gelişim sürecindeki çocuklar için ciddi tehlikeler yaratabiliyor. Rastgele ödül sistemleri ve uygulama içi satın alma mekanizmaları, çocukların zihinsel yapısına müdahale ederek onları kumar
bağımlılığına benzer bir döngüye hapsedebiliyor. Bu sistemlerde ödüller rastgele aralıklarla sunulur ve bu durum çocukların oyun başında geçirdikleri süreyi artırır. Beynin ödül mekanizması sürekli tetiklenir, bu da çocuklarda anlık zevk arayışını güçlendirir ve dikkat sürelerinin kısalmasına neden olabilir. Bu bağlamda dopamin döngüsü, çocukların oyunlardaki ödüller karşısında bağımlı hale gelmesine yol açan biyolojik bir temel sunar.

Bunun yanında çocukların çoğunlukla ücretsiz oyunlar oynadığı düşünüldüğünde karşılarına çıkan uygunsuz reklamlar da bir diğer risk faktörü olarak karşımıza çıkıyor. Ücretsiz sunulan her hizmette olduğu gibi, dijital oyunlarda da çocukların güvende olduğunu hissettiğimiz anlarda karşılarına
uygunsuz içerikler ve reklamlar çıkabiliyor. Bu reklamlar, çocukların ilgisini çekecek şekilde planlanıp seçiliyor ve çocukları online bahis sitelerine ya da farklı müstehcen alanlara yönlendirebiliyor.

Beyin gelişimi henüz tamamlanmamış çocuklarda aşırı dijital uyarıcılar, bilişsel işlevlerde aksamalara neden olabiliyor. Çocukların dijital oyunlar aracılığıyla sürekli yüksek seviyede uyarıcılarla karşılaşmaları sonucu, gerçek dünyadaki daha düşük yoğunluklu "doğal" duyusal uyarıcılara karşı ilgisiz kaldıkları görülüyor. Bu da çocukların gerçek dünyadan tatmin olma becerisini zayıflatan önemli unsurlardan biri.

Şiddet içeriğine dikkat

Dijital oyunların şiddet içeriği bir diğer önemli riski oluşturuyor. Verilere göre Türkiye'de çocukların en çok tercih ettikleri oyun türü savaş oyunları iken savaş oyunlarını macera ve strateji oyunları takip ediyor. Yoğun düzeyde şiddet içeriklerine maruz kalmak şiddetin normalleştirilmesiyle agresif düşünceler ve saldırganlık içeren davranışların artmasını tetikleyebiliyor. Özellikle uzun saatler yeterince sınırlandırılmamış kullanımlarda çocuklar dijital oyunlar ile gerçeklik arasındaki ayrımı yitirmeye başlayabiliyor. Bu tarz oyunlar aynı zamanda fanatik grupların çocuklara ulaşmasında bir kanal olarak kullanılabiliyor.

Dijital oyunların riskleri sadece bilişsel etkilerle sınırlı değil. Fiziksel olarak hareketsiz, ekran başında geçirilen uzun saatler duruş bozukluklarına, göz problemlerine ve uyku düzeninin bozulmasına neden olabilir. Duygusal açıdan ise, gerçek hayattaki sosyal ve psikolojik ihtiyaçların dijital oyun
ortamında sağlıklı bir şekilde karşılanması mümkün değil. Dijital ortamlarda sosyalleşme, arkadaşlarla oynanan fiziki bir oyunun, aile ile bir masa başında geçirilen vaktin ikamesi olmadığı gibi bu gerçek ilişkilerden uzaklaşmayı beraberinde getirebiliyor.

Dijital oyun dünyasında başarı, beraberinde onaylanma hissi getirse de başarısızlık hissi yaşayan çocukların özgüven sorunları yaşama ve zorbalığa maruz kalma ihtimali yüksek. Bu oyunlar yoğun şekilde oynandığında gerçek dünyadan kopma, sosyal izolasyon ve depresyon gibi sonuçlar
doğurabiliyor.

Fırsatlar da yok değil

Bununla birlikte, dijital oyunların çocuklar için sunduğu potansiyel sadece olumsuzluklarla sınırlı değil. Doğru bir şekilde tasarlanmış ve yapılandırılmış dijital oyunlar, çocukların problem çözme, stratejik düşünme, yaratıcılık ve iş birliği becerilerini geliştirmekte son derece etkili olabilir. Eğitsel içeriklerle zenginleştirildiğinde, dijital oyunlar çocuklar için öğretici kaynaklar haline gelebilir. Tarih, fen bilimleri, sanat gibi konularda geliştirilen kimi dijital oyunlar, çocukların bu alanlara olan ilgisini artırarak onların merak duygusunu besleyebilir.

Yapılan araştırmalar, dijital oyunların doğru kullanıldığında çocukların öğrenme süreçlerini desteklediğini gösteriyor. Örneğin, problem çözme ve strateji gerektiren oyunlar, çocukların analitik düşünme becerilerini güçlendirebilir. Ayrıca, dijital oyunlar iş birliği gerektiren görevler içerdiğinde, çocuklar takım çalışmasını öğrenir ve bu da onların sosyal becerilerinin gelişimine katkıda bulunabilir. DEHB (Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu) gibi rahatsızlıkların tedavi süreçlerinde dijital oyunların yardımcı olarak kullanılması, bu alandaki potansiyelin altını çizen bir diğer örnek.


Ancak bu eğitsel potansiyeli ortaya çıkarmak için ciddi yatırımlar ve iş birlikleri gerekiyor. Ticari oyunların çekiciliği karşısında, eğitsel oyunlar genellikle basit ve ilgi çekmeyen alternatifler olarak görülüyor. Eğitsel ve sanatsal yönü güçlü ve kaliteli içerikler sunan kimi oyunlar ise paralı oldukları ve yeterince popülariteye sahip olmadıkları için tercih edilmiyor. Gün sonunda çocukların büyük çoğunluğu, içerik anlamında ciddi sorunlar içeren popülist oyunlar ile baş başa kalıyor.

Dijital dünyanın düzenlenmesi ve denetlenmesi

Çocukların ve gençlerin bu derece yoğun tükettiği dijital oyunların tüm bu riskler ve fırsatlar bağlamında değerlendirildiğinde akıllara "Peki biz bu dünyada çocuklarımızı nasıl koruyabiliriz" sorusu geliyor. Dijital oyun dünyasında nasıl bir denetim ve düzenleme mekanizması işliyor?

Avrupa PEGI (Avrupa Oyun Bilgi Sistemi) adlı dijital oyunları yaşa ve içeriğe göre sınıflandırarak tüketicilerin bilinçli karar vermelerine yardımcı olacak bir sistem kullanıyor. Benzer şekilde Amerika'da da ESRB (Eğlence Yazılımı Derecelendirme Kurulu) çocuk gelişimini göz önünde bulundurarak şiddet, cinsellik ve benzeri içeriklerin varlığına göre dijital oyunları değerlendirerek derecelendirme yoluyla tüketicileri bilinçlendirmeyi hedefliyor. Bu
sistemler yalnızca dijital oyunların içeriklerinin düzenlenmesine katkı sağlamıyor, aynı zamanda kullanıcıların ve özellikle ebeveynlerin oyun tercih ederken daha bilinçli hareket etmesine yardımcı oluyor.

Burada önemli noktalardan biri, kriterlerin oluşturulmasında kültürel ögelerin gözetilmesi. Müstehcenliğin, şiddetin ve uygunsuz içeriklerin tanımı önemli ölçüde içinde bulunulan kültüre göre şekilleniyor. Bu yönüyle kendi kültürel temellerimizden beslenen kriterlerin oluşturulması önem arz ediyor.

Türkiye'de bu denetim mekanizmalarının henüz tam anlamıyla oturmadığını söylemek mümkün. Oyunlar, piyasaya sürülmeden önce belli prosedürler izleniyor ancak içerik denetimi genellikle şikâyet üzerine yapılıyor. Bu durum, çocukların maruz kaldığı içeriklerin denetlenmesini büyük oranda ebeveynlerin omuzlarına yüklüyor.

Ebeveyn rehberliği çok önemli

Dijital oyun dünyasının çocuklar için daha güvenli bir ortam haline getirilmesi şüphesiz çok paydaşlı bir süreç gerektiriyor. Oyun geliştiricilerden eğitimcilere, sivil toplum kuruluşlarına ve politika yapıcılara birçok grubu ilgilendiren bu meselede, en kritik rol ise ebeveynlere düşüyor. Yabancı
oldukları dünyada her ne kadar kendilerini çaresiz hissetseler de ebeveynler çocukları için sağlıklı içerikleri talep etmek başta olmak üzere birçok noktada önemli görevler üstlenebilirler.

Yeterince bilgi sahibi olmadığımız ve karşısında çaresiz hissettiğimiz bu dünyada, çocukların dijital oyunlarda neleri bulduğunu ve hangi ihtiyaçlarını karşıladığını anlamak oldukça kıymetli. Bilmediğimizden kaçarak çocuklarımızı korumak bir yana, bizim haberdar olmadığımız alanlarda daha büyük
risklerle baş başa bırakabiliriz. Çocuklarla içinde bulundukları bu "dijital" dünya hakkında konuşmak, gelişimlerine uygun makul ve uygulanabilir sınırlar koymak, daha sağlıklı içeriklerden haberdar olup gerektiğinde bu içeriklere çocuklarımızı yönlendirmek oldukça kritik.

Çocukların oynadıkları oyunların mesajlaşmaya ya da sesli iletişime imkân sağlayıp sağlamadığını ve çocukların kiminle oyun oynadığını bilmek de kritik bir adım. Çocukların oyun içerisinde tanımadıkları kişilerle iletişim kurma noktasında bir hassasiyet edinmesini sağlamak ve hatta ebeveyn olarak oyun içi kontrollerle bu bağlantıyı kapatmak yapabileceklerimiz arasında.

Ebeveynler ve eğitimciler, mevcut sistemde piyasadaki dikkatleri daha kaliteli ve eğitsel içeriklere çekebilecek, uygunsuz içerikler için şikayet mekanizmasını işletebilecek güce sahip. İlk adım, bu gücün farkına varmak ve gerekli inisiyatifi almak. En önemlisi, her ebeveyn bunca koşturmacanın ve telaşenin içerisinde çocuğunun kalbine dokunabilecek güce sahip. Sınırsız bir özgürlük ve müsamaha ile pahalı hediyelerle ya da sonu gelmeyen iyi planlanmış etkinliklerle değil, gerçekten zaman ayrılarak edilen kısa bir sohbette, onların dünyasını anlamak için atılan her bir adımda ebeveynler çocuklarını dijital dünyanın risklerinden koruyan bir "bağışıklık sisteminin" gelişmesine katkıda bulunabilir.

BİZE ULAŞIN