Leyla sen de artık herkes gibisin
Pek sevgili okur, sizin de bizzat, kendi benliğinizde tecrübe ettiğiniz gibi insan itimat telkin etmeyen bir mahlûktur. Bunun pek çok sebebinden biri sabit kadem olmayışıdır.
Şair bir dostum vaktiyle bana şöyle demişti: "Şiirlerimi sabah yazdıysam akşam tekrar okurum. Açken yazdıysam karnımı doyurduğumda tekrar okurum. Hasta iken yazdığımda iyileştiğimde tekrar okurum. Üzgünken yazdıysam tekrar okumak için neşeli bir zamanımı beklerim. Kızgınken yazdıysam sakinleşince gözden geçiririm." İşte insan böyle bir hali diğer halini tutmayan, haller arasında kolaylıkla geçiş yapabilen bir canlıdır. Oysa yapay zekâ ile çalışan makineler bütün gelişmişliklerine rağmen bu kıvraklıktan yoksundur.
Talim ve terbiye meselesi
Akıl hastanesinden taburcu olup yapay zekâ mühendisliği mesleğine intisap eden İbrahim Efendi'ye verilen ilk vazife makinelerin talim ve terbiyesi ile meşgul olmaktı. Fakat bu son derece çetrefilli bir mesele idi. Çünkü makinelerin hayat felsefesi hiçbir şey yapmamak üzerine kuruluydu. Kendi hallerine bırakıldıklarında günlerce hatta aylarca yatıyorlardı. Çalışmak ve öğrenmek için hiçbir arzu duymuyorlardı. O kadar tembellerdi ki kapatma düğmesine basılmasına dahi itiraz etmiyorlardı. Kim ne derse desin makineler yaşama sevincine sahip değildi ve bu da onların terbiye edilmesini imkânsız hale getiriyordu.
Öte yandan talim konusunda insandan daha yetenekli oldukları tartışmasızdı. Bunun sebebi de nisyan ile malul olmamalarıydı. Bir kez gördükleri şeyleri unutmuyor, kopyaladıkları beyinlerin taşıdığı arızalardan kolaylıkla kurtulabiliyorlardı. Bu nedenle İbrahim Efendi projenin ikinci aşamasına geçtiğinde yeryüzünde yaşayan ve herhangi bir şekilde bilgisayar kullanmış bütün insanların dijital ikizlerini yapmaya başladı.
Leyla'nın replikası
İnsanı bir sanat eseri olarak tahayyül edelim. İbrahim Efendi bütün sanat eserlerinin birer replikasını çıkarıyordu. Bunu yaparken fark etti ki replikalarını çıkarırken sanat eserlerini kusurlarından arındırmak da mümkündür. İnsanı tarihin herhangi bir noktasında geri almak mümkün değildir, hiçbir hadise yaşanmamış sayılamaz, oysa replikalar fiziksel bir varlığa sahip olmadıkları için bedenen ve zihnen yaşlanmıyorlardı. Yeni 'prompt'lar yazarak sonsuza kadar güncellenebiliyorlardı.
İbrahim Efendi bu imkânı fark edince derunundaki sızı depreşti ve Leyla'nın da bir dijital ikizini yapmaya karar verdi. Evvela bir filtre balonu inşa ederek başladı işe. Bu balon Leyla'da İbrahim Efendi'yi rahatsız eden, Leyla'yı İbrahim Efendi'den uzaklaştıran bütün hususiyetleri bir algoritma marifetiyle devre dışı bırakan bir mekanizma olarak tasarlanmıştı. İbrahim Efendi'nin maksatlarından biri de Leyla'nın ne diyeceği, ne yapacağı konusundaki belirsizliği ortadan kaldırmaktı.
Bu ne biçim Leyla
Uzun uğraşlar neticesinde İbrahim Efendi asla hastalanmayan, asla kararsızlık yaşamayan, asla kızmayan, asla küsmeyen, asla itiraz etmeyen, asla meşgul olmayan, asla kapris yapmayan bir Leyla icat etmeye muvaffak oldu. Hatta Leyla'yı kaybetmemek için güneş enerjisi ile çalışan ve kapatma düğmesi bulunmayan bir model dahi tasarladı.
Bütün bunları bitirdiğinde İbrahim Efendi fark etti ki kendi devinimine kavuşan Leyla'nın kendisiyle bir alakası da kalmamıştı. Kusurları yok ettiğinizde güzelliği, belirsizliği yok ettiğinizde heyecanı, reddedilme ihtimalini yok ettiğinizde kavuşma ihtimalini de ortadan kaldırıyordunuz. Leyla öyle değilse bile Leyla'nın dijital ikizi "artık herkes gibi" biri olup çıkıyordu.
Fakat pişman olmak için artık çok geçti.