İbrahim Altay: İBRAHİM EFENDİ’NİN ASTRAL SEYAHATLERİ

İBRAHİM EFENDİ’NİN ASTRAL SEYAHATLERİ
Giriş Tarihi: 5.02.2024 11:59 Son Güncelleme: 5.02.2024 11:59
“Dilekçenizde burada hasta olarak hizmet vermekten sıkıldığınızı, mümkünse hademeliğe ya da hasta bakıcılığa terfi etmek istediğinizi ifade etmişsiniz. Ayrıca başhekimden bir lira daha yüksek maaş istemişsiniz. Bunu nasıl açıklıyorsunuz?”

Fevkalade Haller Hastanesi

İbrahim Efendi'nin Fevkalade Haller Hastanesi'ne dönmesi son derece şaşaalı olmuştu. Kendisini âlâ-yı vâlâ ile karşıladılar; bayramlaşmaya çıkmış çocuklar gibi giydirip odaları gezmeye çıkardılar. Efendi hazretleri tebaasını selamlayan bir padişah gibi coşkun ve gururlu bir edayla, kollarını kaldırarak dolaştı koridorlarda. Daha doğrusu padişah gibi değil de seferden dönmüş muzaffer bir komutan edasıyla dolaştı desek yeridir, çünkü bir padişahla bir vezirin sevinci ya da üzüntüsü hiçbir zaman aynı değildir.

Bir noktada hastane ahalisi Efendi'yi omuzlarına alıp koridorun en sonundaki odanın kapısına kadar götürdüler. Hiç beklemediği bir anda yukarı fırlattılar. Ve sonra anlaşmışçasına hep birden geri çekildiler. İbrahim Efendi kafasını betona çarpıp bir süreliğine kendisinden geçer gibi oldu. Dönüp kendisine geri geldiğinde muayenehanenin kapısında ve yalnız olduğunu anladı. Çevresinde kimse kalmamıştı.

Kapıdaki isimlikte Leyla'nın adını görür gibi olduysa da pek umursamadı. İçeri girip Leyla'yı karşısında görünce de umursamadı. Hatta tanımakta zorlandı. Belli ki Leyla'dan geçme faslındaydı. Leyla tam karşısında otursa dahi artık onun için uzak bir hatıraydı.

Leyla, İbrahim Efendi'yi karşısında görünce heyecanlanmadı yahut mutlu olmadı. Bıkkın bir tavırla kafasını önündeki kâğıtlara gömüp Efendi hakkında yazılan raporu okumaya başladı. Sonra kafasını kaldırıp İbrahim Efendi'ye baktı. O sırada İbrahim Efendi de ona bakıyordu fakat şunu açıkça ifade etmek gerekir ki ikisi de birbirini görmüyordu. İkisi de birbiri için uzayda yer kaplayan iki cisimden farksızdı. Bu durumu Leyla'nın sorusu bozdu:

"Halüsinasyon görüyor musunuz?"

İbrahim Efendi şaşırmıştı.

"Bu ne kadar saçma bir soru."

"Neden."

"Ben bir sürü şey görüyorum ve hepsi de benim için son derece gerçek."

Leyla'nın anlamaz bakışlarını görünce ekledi:

"Gördüklerimden bazılarının halüsinasyon olduğunu söylemem sizce de saçma olmaz mıydı?"

Olmak istediğimiz ve istemediğimiz kişiler meselesi

Leyla belli belirsiz "tartışılır" diye mırıldandıktan sonra mimiksiz bir biçimde ikinci sorusuna geçti:

"İbrahim Efendi, siz mitoman mısınız?"

İbrahim Efendi düşmanı şaşırtıp pusuya düşürme imkânı yakalamış bir komutan gibi rahatladı ve gülümsedi:

"Hepimiz öyle ya da böyle, az ya da çok mitoman değil miyiz?"

Leyla itiraz etti:

"Hayır, değiliz."

İbrahim Efendi ısrar etti:

"Evet öyleyiz."

"Nasıl yani?"

İbrahim Efendi arkasına yaslandı ve tane tane açıklamaya başladı:

"Efendim, az evvel de ifade etmeye çalıştığım gibi hemen her insanın olduğu kişi ile olmak istediği kişi farklıdır. Bazı insanlarda bu farklılık anlaşılabilir
seviyede iken diğer bazı insanlarda kapanması güç bir uçuruma dönüşmüştür. Bu ikisi mütemadiyen birbiri ile mücadele halindedir ve muharebeyi bir biri, bir diğeri kazanır."

Leyla duyduğu cevaplardan tatmin olmamış bir edayla İbrahim Efendi'yi köşeye sıkıştırmak istedi:

"Peki, olmak istemediğimiz kişi bu denklemin neresindedir?"

İbrahim Efendi hiç duraksamadan cevabı yapıştırdı.

"Bütün bu kişiler, bizim kişiliğimizin bir cüzüdür. Bu da benim tezimi ispat eder."

Siz istemez misiniz?

Derin bir sessizlik oldu. İbrahim Efendi odaya girdiğinde yaşananlar bir kez daha yaşandı. Bu kez sanki biraz daha uzun sürdü.

Sessizliği yine Leyla bozdu.

"Dilekçenizde burada hasta olarak hizmet vermekten sıkıldığınızı, mümkünse hademeliğe ya da hasta bakıcılığa terfi etmek istediğinizi ifade etmişsiniz. Ayrıca başhekimden bir lira daha yüksek maaş istemişsiniz. Bunu nasıl…"

İbrahim Efendi'nin Leyla'yı daha fazla dinlemeye tahammülü kalmamıştı. Kısık gözlerini Leyla'nın gözlerinin ta içine dikerek şöyle dedi:

"Siz istemez misiniz?"

Leyla hemen önündeki zile bastı. İçeriye iri kıyım iki hasta bakıcı girdi. İbrahim Efendi'yi kollarına girerek kaldırdılar. Odasına doğru götürmeye başladılar. Bu sırada Leyla derin düşüncelere dalmıştı. Nihayet kararını verdi:

"Terfi ettirilmemesine, taburcu edilmesine…"

İbrahim Efendi için yepyeni bir dönem başlıyordu…

BİZE ULAŞIN